Herkese merhaba,

Aralık ayı için yazım için oturdum bilgisayarın başına, başladım yazmaya. Yeni kararlar, motivasyon ve içsel dönüşüm içeren klasik bir dergi yazısı... Ama sonra madem böyle bir fırsatım var mesleğimi bir kenara bırakıp benim için her yeni yıl hatırladığım bir masal ile yazıma başlamak istedim.

  KİBRİTÇİ KIZ

"Hayal kurmak, bakmış olduğun duvarların sana renklerini göstermesidir, çatlaklarının arasından sevdiğin insanın çıkıp gelmesidir."

Hava çok soğuktu. Etrafta koşturan insanların arasında çıplak ayakları, incecik sesi ile evde bulunan annesine yemek götürebilmek için kibrit satan bir kız çocuğu vardı. Kimsenin fark etmediği...

Yılbaşı akşamı idi o gün, küçük kız caddenin karşısına geçerken düşürmüştü ayaklarındaki terliği. Buz gibi yerlere çıplak ayaklarla basıyor kimse onun farkına bile varmıyordu. Bugün hiç kibrit satamamıştı bu yüzden de eve dönmüyordu.

Fırtına iyice şiddetlendi, küçük kız fırtınadan korunmak için bir duvarın kenarına saklandı ancak o kadar çok üşümüştü ki parmaklarının ucunu hissetmiyordu. Elindeki bir kibriti duvara sürterek yaktı. Çıkan ışık adeta onu büyülemişti. Bir anda kendisini sımsıcak bir sobanın karşısında oturuyor buldu. Tam o anda kibrit söndü. Hemen yeni bir kibrit yaktı. Bu sefer kocaman bir ziyafet sofrası vardı karşında ardından yeni bir kibrit; bu sefer de güzel bir yaz gününde yıldızları seyrediyordu. Bir yıldız kaymıştı, biliyordu ki bir yıldız kaydığı zaman dünyadan bir insan ayrılırmış, ninesi söylemişti ona. Ardından yeni bir kibrit yaktı bu sefer çok sevdiği ninesini gördü. Çok sevinmiş çok mutlu olmuştu. Bu anın hiç bitmesini istemiyor, sürekli kibrit yakıyordu. Elinde çok az kibriti kalmıştı. Ninesi küçük kızı kendisine doğru çağırdı. Ona doğru bir adım attıktan sonra rahatladığını hissetmeye başladı. Artık ne soğuk, ne de açlık vardı. Ninesi ile beraber uçup gittiler, tam arkalarından bir yıldız kaydı. Ertesi günün sabahında küçük kibritçi kızı duvar dibinde gözleri kapalı bir şekilde buldu insanlar. Yanında yanmış kibritler vardı.

Ne kadar hüzünlü bir hikaye değil mi?

Gelin hep birlikte hayal edelim ve değiştirelim bu hüzünlü masalın sonunu…

Her kibrit yakışında küçük kızın yüzündeki gülümsemeyi gören bir yabancı, önce ona ceketini vermiş ve ardından ne yaptığını sormuş. Küçük kız da kurduğu hayalleri anlatmış. Yabancı da ona katılarak beraber kibrit yakmaya ve hayaller kurmaya başlamışlar. Kahkahalarına şahit olan insanlar birer birer onlara katılmaya başlamış ve büyük bir kalabalık sarmış etraflarını. Herkes yaktığı kibritlerle kendi hayallerini kurarken, ısıtmaya başlamışlar, küçük kızı. Sıcacık olmuş soğuk gece bir anda. O yılbaşı gecesi, kasaba meydanında hiç olmadığı kadar sevgi, umut ve mutluluk varmış. Küçük kız bütün kibritlerini satmış olmanın rahatlığıyla evine dönmüş.

Her gün önünden geçtikleri halde onu fark etmeyen kasaba halkı, onun sayesinde içsel bir aydınlanmayla girmiş yeni yıla.

 

Darısı bizim de başımıza…

Kibritçi Kız'ın hikayesi, hayatın zorlukları karşısında içsel ışığımızı bulma ve aydınlatma çabamızı temsil eder.

Belki de yeni yılda içsel ışığımızı yakmak, kendi değerimizi ve potansiyelimizi keşfetmek için bir adım atmak anlamına gelir. Bir yılbaşı kararlılığıyla, kendi hayatımızı daha anlamlı hale getirmek, sevdiklerimize daha fazla değer vermek ve dünyaya olumlu bir katkıda bulunmak için çaba sarf edebiliriz.

 

Kibritçi Kız'ın fedakarlığı, bize etrafımızdaki insanlara karşı daha duyarlı olmayı, sevgi ve hoşgörüyle yaklaşmayı hatırlatır. Yeni yılda, içsel ışığımızı yakalayalım ve bu ışığı etrafımıza yayarak daha aydınlık bir dünya inşa edelim. Her birimizin içinde bir kibritçi kız hikayesi bulunabilir; önemli olan bu hikâyeyi fark etmek ve paylaşmaktır.

                                                                             

   Herkese Mutlu Yıllar…