Galata Mevlevihanesi

“Her şeyi kaybettim ama kendimi buldum”

Bana kalırsa yeryüzünün merkezi İstanbul, İstanbul’un merkezi ise Beyoğlu’dur. Caddeleri, sokakları, parkları, meydanları, müzeleri, tarihî okulları ve dükkanları, pasajları, camileri, tekke ve dergahları, kiliseleri, sinagogları ile Beyoğlu ya da eski adı ile Pera, İstanbul’dan çok İstanbul kokar.

Semtin en güzel mevsimi sonbaharda kahve içtiğim kafeden çıkıp turistlerin pek bilmediği Galata Mevlevihanesi’ne yürüyorum...

Haydi beraber yürüyelim bu ılık sonbahar gününde Pera’da…

 

 

Mevlevî tarikatına mensup mevlevîlerin zikir ve devran âyinleri yaptıkları tekkelere Mevlevihane dendiğini biliyoruz.

Peki nedir bu mevlevilik felsefesi?

Galata Mevlevihane Müzesini gezmeden önce kısaca Mevlânâ Celâleddin Rûmi'nin oğlu Sultan Veled tarafından kurulan Mevlevîlik düşünüşünden bahsetmek isterim…

Etkisi dini, ulusal sınırları ve etnik ayrımları aşmış olan 13. yüzyıl İslam düşünürü  Mevlana Celalettin Rumi’nin, hümanizmi temel alan felsefesi; maddecilikten ve bireysel ihtiraslardan tamamıyla arınmadan insanın asla özgür olamayacağına vurgu yapar. Mevlana’ya göre nefisten yok olmak, ilâhî birlikte var olmakla nihayetlenir. Bu düşüncede nihai varılacak yol vahdettir. Mevlana: “Her şeyi kaybettim ama kendimi buldum.” sözü ile bunu işaret etmektedir.

Bir mevlevinin beslendiği temel kaynak aşktır. Mevlevilik felsefesinde söz edilen aşk, kuşkusuz ilahi bir aşk kavramıdır. Mevlana eserlerinde, aşkın bütün âlemlerde bulunduğunu bildirir. Yaratılmış her şey, “aşk”ın bir ifadesidir. Bunu görebilenler, kusurlar ve çirkinliklerden arınarak birliğe varır. Mevlana üstün insanın, baktığı her yerde, gördüğü her şeyde, ilâhî hikmeti ve ilâhî güzelliği gören insan olduğunu söyler. Her şeyin “aşk”ın bir tasavvuru olduğu, dolayısı ile aşk ile bakan gözlerin kusur ve hata görmesinin mümkün olmayacağını baz alan mevlevilik felsefesinde; kötü görünen şeylerin temelinde mutlaka bir hikmet vardır, fakat insan birliğe ulaşmadan bunu anlayamaz.

Evrendeki bütün seslerin özünde bir ahenk barındırıyor olması düşüncesi, müziği mevleviliğin temeline koyar. Bu düşünce mevlevi müzik kültürünü oluştururken, kainatta her şeyin dönüyor olmasına vurgu yapan sema töreninde pek çok alet kullanılır. Fakat mevlevi müziğinde, en bilinen alet “Ney”dir. Mevlane eseri Mesnevi’de sazlıktaki bir kamışın “Ney” hâline gelene kadar geçirdiği evrelerin, insanın olgunlaşmasını sembolize ettiğini ifade eder.

 

Gelelim Galata Mevlevihane Müzesine…

Taksim‘de yer alan Galata Mevlevihanesi’ni, pazartesi günü dışında 09:00-19:00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. Tünel tarafında Galip Dede Caddesi‘nde bulunan Galata Mevlevihanesi, 1491 tarihinde ve 2. Beyazıt döneminde, İskender Paşa tarafından yapılmış, günümüzde Galata Mevlevihanesi müzesi adıyla hizmet vermektedir.

Bünyesinde; semahane ve derviş odalarını kapsayan ana yapı, Halet Efendi Kütüphanesi, Sebili ve Türbesi, Şeyh Galib Türbesi, Hasan Ağa Çeşmesi, sarnıç, hâmûşân, Adile Sultan Şadırvanı ve çamaşırhane bulunmaktadır.  Galata Mevlevihanesi, İstanbul’un ilk mevlevihanesi olma özelliği taşır ve 1975 yılından beri de müze olarak kullanılmaktadır.

Ziyaretimde, Galata Mevlavihanesi Müzesi’nin tarihinde defalarca; yangın, deprem gibi afetlere maruz kaldığını, çok kez yeniden yapıldığını ve restore edildiğini öğrendim. Bu bilginin aklıma, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin; “Hamdım, piştim, yandım…” sözünü getirdiğini söylemeden edemeyeceğim. Gezi esnasında sufizm felsefesinin Galata Mevlevihanesi müzesinde adeta beden bulduğunu hissettim. Bu yapı, anka kuşu gibi pes etmeden sürekli kendini yenilemiş ve varlığını bu güne kadar getirmiş..

 

UNESCO’nun insanlığın sözlü ve somut olmayan kültürel mirası programı çerçevesinde başyapıt ilan edilen ve 2008’de UNESCO, insanlığın somut olmayan kültürel mirasının temsili listesine giren sema törenini izlenebileceğiniz en iyi yer elbette ki 13. yüzyılda mevlevi tarikatının temellerinin atıldığı Konya’dır. Fakat bilmenizi isterim ki Galata Mevlevihanesi müzesinde izlediğim sema töreni, Konya’da izlediğim sema töreni ile bana aynı tadı verdi. Bu deneyimi yaşamak isteyenler için, tören her pazar saat 17:00'de yapıyor. Cumartesi öğlen saatlerinden itibaren Galata Mevlevihanesi’ne uğrayarak bilet satın alabilirsiniz. İlgilenenler için biletlerin kişi başı ücreti 250 TL. Çocuklar kendilerine ait bir sandalyeye ihtiyaç duymadıkları sürece ücretsiz olarak izleyebiliyor. Hakk’ı bulmak, heyecana kapılmak ve pervaneler misali dönmeyi temsil eden sema, müziği ve disipliniyle insanı içine çeken mistik bir deneyim. Gösteri esnasında sembolize edilen kavram; dervişin kendinden, kendi varlığından kurtulması ve mana aleminde Hak’ka yaklaşmasıdır.

 

Sema mukabelesi elbette ki müzenin en önemli etkinliği. Fakat bunun dışında; yapının geçirdiği tarihi süreç, mevlevilik ve mevlevihaneler hakkında bilgiler ve arşivler, tasavvuf inancı, tarikat eşyaları, mevlevi kıyafetleri, hat levhaları, belgeler ve güncel fotoğraflarda sergilenmedir.

Beyoğlu’na hazır gelmişken; 

Beyoğlu’nun simgesi Galata Kulesi

Taksim Atatürk Anıtı

Atatürk Kültür Merkezi

Sen Antuan Klisesi

İllüzyon Müzesi

Pera Müzesi

Pera Palas

Atatürk Odası Müzesi

Vedat NedimTör (Yapı Kredi) Müzesi

Madame Tussauds Balmumu Müzesi

Narmanlı Han

Atlas Pasajı

Mısır Apartmanı

Çiçek Pasajı

Galatasaray Lisesi (Galata Sarayı Mektebi) ve,

Hüseyin Ağa Cami gibi yapıları da ziyaret edebilirsiniz.

 

Bir sonra ki gezi ve kültür sanat yazımda görüşmek üzere…

 

 

Galata Mevlevihanesi giriş ücreti: 150 TL