Kıskançlık içsel yaşadığımız bir duygu değildir. Mutlaka dış etkilere ihtiyaç vardır. Kıskançlık 5 duyu organımızla algıladığımız durumların sonucunda ortaya çıkar.
Genellikle 5 duyu organımızla şahit olduğumuz duruma, sahip olmama hali yani temelde yetersiz hissetme hali; kıskançlık hissetmemize neden olur.
Örneğin; bir arkadaşınız Maldivler’e tatile gidene kadar, Maldivler’e gitmemiş olmanın etkisini hissetmezsiniz. Nötrsünüzdür. Yargı yoktur. Ta ki bir arkadaşınız Maldivler’de yaşadığı deneyimi anlatana ya da resmini sosyal medyada paylaşana kadar.
Kıskançlık duygusu yalnız kalma, kaybetme, terkedilme, aşağılanma korkularını içinde barındırır. Bence en önemlisi de kıtlık bilincinin kıskançlık ile paralellik göstermesidir. Kıtlık bilincinde; “Yeryüzünde her şeyden çok az var. Ben sahip olduklarıma sahip çıkayım. Çünkü bir daha benim olmayabilir. Bir daha alamayabilirim. Bir daha böyle sevilemeyebilirim.” düşünceleri hâkimdir. Aynı düşünce yapıları bizim kıskanç olmamıza neden olur. Ve bence ilginç olan bir nokta da insanların kıskançlık duygusunu çok profesyonelce gizlemesidir. Pek çok kişi kıskançlık duygusunu umursamazlıkla, öfkeyle, gıcık olmakla, yargıyla maskeliyor.
Eğer birine gıcık oluyorsan, sinirleniyorsan bilinç düzeyinde fark etmediğin ama arka planda karşı tarafta kıskandığın bir şey, mutlaka vardır. Biz kimi kabul etmiyorsak, o kişiye karşı bir miktar kıskançlık hissediyoruz demektir.
Her insanın doğasında diğer duygular olduğu gibi kıskançlık da var. Toplumsal algıda kıskanç olan insanlar dışlanıp, kusurluymuş gibi algılansa da kıskançlık duygusu bize çok güzel kapılar açar. Çünkü kıskaçlık duygusu kendimizi tanımamıza ve kendimizi geliştirmemize olanak sağlar. Bilinç düzeyinde çocukluk travmalarımızı, bizi sınırlayan bilinçaltı inançlarımızı hatırlamamız çok zor. Yıllarca üstünü örttüğümüz, unutmaya çalıştığımız acıları tekrar hatırlamak zorlayıcı oluyor.
Doğru analiz yapıldığında kıskançlık, bir anahtardır. Kendimize giden yolun kapısını açar.
Öncelikle kendimize dürüst olup kime, neye, hangi olaya karşı kıskançlık hissediyoruz tespit etmeliyiz. Tespit etmenin en kolay yolu; sosyal medyada ya da özel hayatında en çok kimi eleştiriyorsan, kimi yargılıyorsan o kişiye karşı kıskançlık hissediyorsun demektir. Biliyorum belki de şuan isyan başladı içinde ve “Ben onun nesini kıskanacağım? Yok, daha neler.” diyorsun. Derin bir nefes al ve o kişide seni bu kadar sinirlendiren ne var onu düşün. Giyim tarzı mı, konuşma şekli mi, sana karşı davranışı mı, insanların onun hakkında söyledikleri mi yoksa başka bir şey mi? Diyelim ki seni görünürde (bilinç düzeyinde) karşı tarafın giyim tarzı ve hayatı yaşama şekli sinirlendiriyor olsun.
Görünmeyen alandan, yani bilinçaltından sana kocaman bir mesaj var. Belki sen sınırlandırılarak büyüdün, birileri sana karıştı. Belki de maddi sıkıntılar ya da kilo sorunundan dolayı giymek istediğin kıyafetleri giyemedin, içinde uhde kaldı. Şimdiyse o, (kıskandığın kişi) senin sahip olmadığın kıyafetleri gözüne sokarak giyiyor. Kıskanıyorsun ve öfkeyle, yargıyla o kişiyi kötüleyerek; kendi içindeki çocukluğuna ait hayal kırıklığını ve yetersizlik, eksiklik, eziklik duygusunu kapatmaya çalışıyorsun.
Fark et! Sen kimseyi sebepsiz yere kıskanmıyorsun. Senin sahip olmadıklarına o sahip diye zihnin onu senden daha üstünmüş gibi kabul ediyor. Anlaman ve çözmen gereken şey işte tam burada… Sen eksik ya da yetersiz değilsin! Sadece büyürken öyle hissetmene neden olacak olaylar yaşadın. Ama gerçek bu değil!
Çünkü sen güçlü, yeterli ve yeryüzünde biriciksin!
Mucizelerle dolu, kendinize giden anahtarları keşfettiğiniz bir ay olsun...
Saadet Yasemin Sarıkaya
Instagram: st.yaseminsarikaya
YouTube: St. Yasemin Sarıkaya
Yorumlar (0)