Merhaba sevgili okurlar. Bu ayki kapak röportajımız ile sizlerle Kocaeli’nin tek Uzman Odyoloğu Ezgi Yılmaztürk’ü tanıştırıyoruz. Çocuk veya yaşlı... Ezgi İşitme Cihazları, bu sorunu yaşayan herkese çare oluyor ve hayatı daha keyifli yaşamamıza, hayatın tüm güzel seslerini rahatça duyabilmemize olanak sağlıyor.

İşte; alanında kendini çok iyi yetiştiren ve uzmanlık unvanını da alan Ezgi Hanım’ın hikâyesi...

Merhaba Ezgi Hanım. Bize kendinizden bahseder misiniz?

Merhaba, ben Uzman Odyolog Ezgi Yılmaztürk. 1998 yılında İstanbul’da dünyaya geldim. Bir çocuğa verilen ismin kaderi etkilediğine çok inanıyorum. Ezgi isminin anlamı kulağa hoş gelen ses veya ses dizileri olarak tanımlanıyor. Bu ismi taşımamı ve mesleğimde baştan sona ses bilimi alanlarından biri olan “Odyoloji” içerisinde olmamı güzel bir kadere bağlıyorum. İşitme cihazları aracılığıyla insanların kulaklarına ihtiyaç duydukları sesi vermek için çalışıyorum.

Uzmanlık unvanınızı kutlarız. Eğitim hayatınız nasıldı? Uzman unvanını alana kadar geçen süreci anlatır mısınız ?

Akademik hayatıma Acıbadem Üniversitesi Odyometri bölümünü okuyarak başladım. Odyometri bir ön lisans programı, bizler bu bölümü bitirdiğimiz zaman işitme cihazları merkezlerini kurabilme yetkisine sahip oluyoruz fakat ben Biruni Üniversitesi Odyoloji bölümüne geçiş yaparak lisans eğitimimi tamamlayıp bu yola Odyolog olarak devam etmek istedim. Odyoloji okumak mesleğimin hangi mecrasına yöneleceğimi seçmemi sağladı. Eğitim hayatım boyunca özel grup hastanelerinde pek çok staj yapmış olmam sektörde birçok deneyim kazanmamı sağladı.

Sevdiğiniz bir meslek üzerine eğitim almak ve kendinizi yetiştirmek yaptığınız işten keyif almanızı sağlıyor. Çalışma hayatıma başlayıp bu hazzı yaşamak eğitim sürecimde yeni adımlar atmaya beni teşvik etti. Uzman Odyolog olma hedefiyle İstanbul Gelişim Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Türkiye’de yeni sayılan bir bölümün ilk mezunlarından olmak beni çok motive ediyor. İşitme cihazı sektöründe şu an Kocaeli’nin ilk ve tek Uzman Odyoloğu olmanın gururunu yaşıyorum diyebilirim.

Neden işitme cihazları alanını tercih ettiniz?

Hastane stajlarımızda işitme engelli veya işitme kayıplı olarak dünyaya gelen çocukların ailelerine bilgi vermekle görevliydik. Yaşayacakları süreci ve yapılan testin kötü sonucunu anlattıktan sonra karşılaştığımız duygusal durum beni çok üzüyordu. Bu sorumluluk çok önemli olduğu kadar psikolojik olarak ağır bir mesuliyet. Bu nedenle hastanede çalışmak yerine bu gibi durumlara çözüm olan işitime cihazları alanında çalışmayı seçtim. Çocuklar konusundaki hassasiyetim nedeniyle ikinci lisans eğitimim olan İstanbul Üniversitesi Çocuk Gelişimi bölümünü okumaya karar verdim. Ayrıca, Müzik Terapi Danışmanlığı gibi ek eğitimler alarak alanımda kendimi geliştirmeye devam ediyorum…

#Empati- Bir problemi çözümlemek istiyorsak en önemli şeyin karşımızdaki insanlar ile empati kurabilmek olduğunu düşünüyorum.

“Kendimi bildim bileli birbirinden farklı mesleklerde çalıştım. Üniversite hayatımı İstanbul’da geçirmek bana çok büyük bir hayat tecrübesi kattı. Yolculuğumda bana eşlik eden insanların hayatımda var olmalarının bir sebebi olduğuna inanıyorum. Bugün var olan cesaretim, başardıklarım, tecrübelerim beni destekleyen ve hayatıma değer katan insanlar sayesinde.”

Genç bir kadın girişimci olmak ve bu yolculukta serüveninizden bizlere bahseder misiniz?

Genç kadın girişimci olarak bana ilk ve en büyük cesareti ailem verdi. Kendimden ne kadar emin olsam da arkamda onların olduğunu bilmek her adımı daha cesaretli atmamı sağladı. Ezgi İşitme Cihazları Merkezini kurarken ailemle aramdaki iletişimin değiştiğini ve büyüdüğümü fark ettim. Yaşıtlarıma göre her konuda fazla cesaretli, yaramaz, aktif bir çocukluğum oldu. Ailemin hep “Acaba Ezgi başımıza ne getirecek?” diye beni zapt etmeye çalıştıkları dönemlerin geride kalıp ‘’Anne-Baba ben kendime ait bir işitme cihazı merkezi kurmaya karar verdim.’’ dediğimde sorgulamadan verdikleri maddi-manevi destek benim için çok kıymetliydi.

Merkezimizin kuruluşunda yakın çevrem, ailem ve arkadaşlarımla her çivisini gece gündüz demeden kendimiz çaktık. Her köşesinde birilerinin izi olan çok güzel bir işitme sağlığı merkezi kurduk, bu süreci yaşamak bile hayatıma heyecan katan unutamayacağım çok güzel zamanlardı.

“Ezgi İşitme Cihazları Merkezi kapısından giren herkesin bıraktığı güzel izlerle bugün bu hale geldi.”

Mesleğimin en sevdiğim yanı; bazen küçük çocuklarla oyunlar oynayabilmemin yanında benden yaşça büyük ve hayat tecrübesi olan insanlarla tanışma fırsatını bir arada sunması. İşitme cihazı sürecinde hastalarımızla bir gün değil yıllarca iletişim kuruyoruz. Cihaz denemeleri sırasında aramızda geçen hoş sohbetler ve yeni insanları tanımak beni işimde en çok motive eden şey. Karşımdakilere faydalı olmak ve bununla birlikte oluşan aramızdaki güzel bağ bana her gün ofiste çok güzel anılar yaşatıyor.

Hastalarımla aramızdaki etik çizgiyi korumak istesem de oluşan samimiyet ortamından sonra çocukları ya da torunlarıymışım gibi muamele görmekten kaçamıyorum…(gülüyor) İşitme cihazlarına ayar yaptım diye bana çikolata getiren, çiçeklerimi çok beğenip evindeki çiçeğini hediye getiren ya da boyadığı resmi duvara astıysam her geldiğinde o resim orada mı diye kontrol eden miniklerim bu ofise renk katıyor. Yüksek lisans sürecimde ofiste ders çalıştığım zamanlarda beni kontrol etmeye gelip, ‘’İyi misin?”, Yardım edelim mi? ‘’ diyen bile oldu. İnsanlarla bire bir olarak bu bağı kurmak geriye çok güzel bir huzur bırakıyor. Her sabah ofisime güzel ve mutlu bir enerjiyle geliyorsam sevgili hasta misafirlerim sayesinde…

Bugün var olan cesaretim, başardıklarım, tecrübelerim beni destekleyen ve hayatıma değer katan insanlar sayesinde.”

İşitme kayıplı birine uyguladığınız işitme cihazı süreci size nasıl hissettiriyor?

İşitme cihazı uygulamaları bir günde biten bir süreç değil. Kullanıcılarımızın uyum sağlama ve alışma süreçlerinde sürekli iletişim halinde oluyoruz. İşitme kaybının insan üzerinde psikolojik ve fizyolojik birtakım etkileri var. Örneğin sesi olması gerektiği gibi duyamayan kişi, karşısında biri konuştuğu zaman daha çok odaklanmaya çalışıp yüz mimiklerini sıkarak karşıdan gelen sese odaklanmaya çalışır ve bu sırada anlamayı doğru bir şekilde gerçekleştiremez.

İşitme cihazları kullanmanın ilk aşamada en büyük etkisi daha az çaba ile hastanın iletişim kurma durumudur. İşitme kaybı geç fark edildiği ya da geç müdahale edildiği zaman aslında en büyük kayıplardan biri algı seviyesini koruyamamaktır. Kişiler sohbet esnasında sürekli olarak karşındakilere “Anlayamadım.” veya “Tekrar eder misin?” dememek için içlerinde bulundukları durumu saklayarak iletişim kurmaktan vazgeçerler. Bu ve benzeri durumlar kişilerde içe kapanıklık veya psikolojik hasarlar bırakabilir. 

İşitme cihazı kullanım sürecinde en mutlu olduğum kısım ise hastalarımın güzel geri dönüşlerini almak ve işitme sağlıklarındaki gelişmeleri gözlemleyebilmek. Dışarıda kuş -rüzgâr -yaprak gibi seslerini fark etmeleri, televizyonu yüksek sesle açmadıkları için hane içerisinde birbirini yıpratmadan iletişim kurmaları, İşitme cihazı kullanmadan önce iletişim halinde olmaktan çekinen durumlarının ortadan kalkması gibi pozitif durumlar cihaz uygulamaları sürecinde beni çok motive ediyor. 

Etraftaki ufak tıkırtı gibi sesleri bile fark ettikleri için algılarının daha aktif olması ve bu duruma bağlı olarak evde sürekli uyuklayan hallerinin gitmesi, çınlamaları olan hastaların problemlerini çözebilmek, genel anlamda kişilerin yaşam kalitesinin arttığını görmek işimi doğru yaptığımı hissettiriyor.

“İşitme cihazları kişinin yaşam kalitesini arttırır.”

İşitme kayıplarında ilk adım nedir?

Odyolojik tedavilerde ilk adım, yapılan işitme testlerinin değerlendirilip işitme kaybına uygun olan cihazının seçimi ve doğru bir şekilde uygulanmasıdır. Doğru uygulanan tedavi kişinin yaşam kalitesini arttırır.

İşitme cihazını kullanımının işitmenin yanında bireylere etkisi nedir?

İşitme cihazı uygulamaları, işitme kayıplı bireylerin yaşam kalitesini ve konforunu arttırmak amacı ile tedavi amaçlı önerilir. İşitme kaybı olan kişilerin bu cihazları kullanması sosyal hayatı olumlu yönde etkilemektedir. Fayda görebilme ihtimalinin yüksek olmasına rağmen, ön yargılar ve toplumda doğru bilinen yanlışlar sebebi ile işitme cihazı kullanmayan birçok kişi bulunmaktadır. İşitme cihazı hakkında yapılan çalışmalar, işitme kaybı olan bireylerin işitme cihazı uygulamasından faydalandığında, işitme cihazı kullanmayan kişilere göre daha az depresyon eğilimi gösterdiklerini, yaşam kalitelerinde artış gözlendiğini göstermektedir...

İşitme cihazları hangi koşullarda kullanılır?

İşitme kaybı zaman içerisinde sinsi ilerleyen bir yapıya sahiptir. Bu sebeple işitme kaybını tespit eder etmez yapılması gereken işitme cihazı uygulaması oldukça önemli bir yere sahiptir.

İşitme kaybının sinsice ilerlemesi ifadesi ile bahsettiğimiz durum işitme kaybının zaman içerisinde azalırken kişideki algı seviyesinde de azalma durumu gerçekleştirmesidir. İşitme cihazı uygulamasında ilk adım bu algı seviyesinin daha fazla düşmesini engellemektir. Bu yüzden algı seviyesi yetersiz bir seviyeye düşmeden işitme cihazını bir an önce kullanmak doğru bir davranış olacaktır.

“İşitme kaybını tespit eder etmez yapılması gereken işitme cihazı uygulaması oldukça önemli bir yere sahiptir.”

İşitme cihazı kulağı tembelleştirir mi?

  Bu soru toplumda nasıl yayıldığı bilinmeyen bir söylentiden ibarettir. İşitme cihazını kişi ne kadar erken kullanırsa işitme kaybındaki kötüye giden durumdan daha hızlı kurtulabilir. İşitme kaybının gürültüde ayırt etme problemlerine ve yön bulma problemlerine yol açtığından ve bu nedenle zihni zamanla yaşlandırdığından bahsedebiliriz. İşitme cihazı kullanımında ne kadar erken müdahale edebilirsek eksilmesini önleyebildiğimiz işitme kaybı hastalarımıza kazanç olarak dönecektir. Daha sonra geri dönülemez hasarlar oluştuğunda en iyi cihazları alsanız dahi geri kazanamayacağınız durumlar söz konusu olabiliyor. Yani işitme cihazları kulağı tembelleştirmez tam aksine hayat kurtarır, yaşam kalitenizi arttırır.

Peki, iş dışındaki Ezgi Yılmaztürk nasıl biri? İş dışında neler yaparsınız, hobileriniz nelerdir?

Sürekli ofis ortamında çalıştığım için iş dışındaki zamanımın çoğunu dışarıda geçiriyorum. Evcimen bir insan değilim, yapacak bir şey bulamazsam bile sahile gidip sandalyemi açmak, herhangi bir manzarada oturmak, bir kafeye gidip çalışmak bile bana çok keyif veriyor. Bazen kalabalık yerine kendimle vakit geçirmek beni deşarj ediyor. Fotoğraf çekmeyi çok seviyorum, anıları ve yaşadıklarımı kaydetmenin hayatımda derin ve güzel bir yeri var. Bu yüzden arkadaşlarımla, ailemle, bazen tek başıma farklı yerler gezmek benim için çok kıymetli. On iki yılı aşan süredir telefonumdan asla resim silmedim ve bunu sürekli olarak arşivledim. Hastaların ofiste ilk dikkatini çeken şey her yerde fotoğraflar olmasıdır. Geçmişteki güzel anılar bugünüme enerji veriyor.

İstanbul’da yaşarken müzik grubumuz vardı. Konserlerde ve bazı etkinliklerde solist olarak yer aldım 800 kişi karşısında şarkı söylediğim anıyı hatırladığımda hala dizlerim titrer. Bazen stüdyoda kendi aramızda kayıtlar yapıp şarkılar söylerdik. Sanırım İzmit ’de yaşarken devam ettiremediğim hobim müzik çalışmalarına ara vermek oldu...Umarım bunu devam ettirecek fırsatı burada da bulurum.

Ezgi İşitme Cihazı Merkezine gelen kişilerin bana ve tecrübelerime güveniyle oluşan güzel bir referans ağım var. Hastalarımın beklentilerinin karşılığını alabilmelerinin ve sorunlarına çözüm sunmamın bunun üzerinde oldukça etkili olduğunu düşünüyorum.

Hayatta kendinizden emin olduğunuz her işin arkasında durun ve bunun için çabalayın. Karşılığını alacağınıza eminim …

Teşekkürler.