Kendisini uzun yıllardır tanırım. Ancak üstlendiği görevi bu derece ciddiye alarak bıkmadan usanmadan, yorulmadan insanlar adına çalışıp çabalayanını tanımadım. 

Kıymetli hocamız Prof. Dr. Zafer Utkan... “O” ; zor durumda olanların sorununa çözüm bulma yolunda onlara el uzatıp  hayati mücadelelerinde hastalarını yalnız bırakmayan çok iyi ve özel bir hekim. 

Kanser hastalarının umudu. Sığındıkları liman adeta... 

Prof. Dr. Zafer Utkan ve  bu uğurda birlikte çalıştığı meslektaşları ile aynı onlar gibi mücadeleden yılmayan “Kanserle Mücadele Derneği” üyeleri  kanser tedavisi ile ilgili önemli çalışmalarla Türkiye çapında hizmet vermeyi sürdürüyorlar. 

Artık hepimiz iyi biliyoruz ki, ekim ayı “Meme Kanseri Farkındalık ayı”. Bu yıl da Pof. Dr. Zafer Utkan ve hekim arkadaşları hastanedeki inanılmaz yoğun çalışmalarının yanı sıra fedakâr dernek arkadaşlarıyla birlikte ilimizdeki kurum ve kuruluşlar eşliğinde büyük çalışmalara imzalarını attılar. Ülkemizde artarak ortaya çıkmaya devam eden hastalıkta olabildiğince dikkat çekmek istiyorlar. Bu fedakârca çalışmalarından dolayı onlara teşekkür ediyorum. Ve, her zaman olduğu gibi kendilerini minnetle kutluyorum.  Ancak herkes biliyor ki, Zafer hocanın ideali olan çalışmalarının günü ve ayı yoktur. Her zaman hastalarının yanında olmak en büyük mutluluğudur. Siz değerli okurlarımıza da bizlerin aracılığı ile faydalı bilgiler vermeyi asla geri çevirmez. O nedenle başta Time Kocaeli Dergisi imtiyaz sahibi Tolga Tamer ve ekibimiz kendisine güzel bir jest yapmaya ve bu bağlamda güzel bir akşam yemeği eşliğinde röportaj yapmaya davet ettik. Amacımız, inanılmaz yoğun bir tempo ile çalışan hocamıza biraz motivasyon sağlamak ve güzel bir enerji vermekti. 

Ne kadar teşekkür etsek ve el üstünde tutsak az diyebileceğim değerli hocam Prof. Dr. Zafer Utkan ve değerli eşi Prof. Dr. Tijen Utkan ile Symbol AVM’de, Kasap’ın Mutfağı’nda buluştuk. Muhabbet, ambiyans, yemekler kısacası yani her şey şahaneydi..

O zaman gelin tüm yaşananları bu mücadelenin kahramanından dinleyelim.        

 

Merhaba sayın hocam. Sizinle sohbet etmeyeli bayağı oldu. Nasılsınız?                                                                                                                                 

Çok şükür iyiyim Sevcan Hanım. Evet uzun bir süredir konuşamadık. İnanılmaz bir yoğunluk içinde koşuşturuyoruz. Eve ne zaman gittiğimi ve dinlenme zamanımı unuttum inanınız. Ancak bize sürpriz olan bu nazik davetiniz için teşekkür ederiz. Her şey çok güzel..                                                            

Sayın Hocam... Öncelikle bu yoğun trafiğinizde bizi kırmayıp davetimize katıldığınız için size ve eşinize teşekkür ederiz. Ben sizin ne kadar yoğun olduğunuzu biliyorum. Bir de yoğun ekim ayını ardınızda bıraktınız. Sizin çok önem verdiğiniz ve üzerinde durduğunuz “Meme Kanseri Farkındalık Ayı”. Geçirdiğiniz bu önemli zaman dilimi adına çok anlatacağınız var biliyorum. Ancak öncelikle bize biraz kanser denen bu korkutucu hastalıktan bahseder misiniz?                                                                                                                                                             

Sevcan Hanım. Biliyorsunuz genel cerrahi ve onkoloji uzmanıyım. Bölgemizin biraz özelliği ve bizim ilgi alanımızla ilişkili olarak da bazı organ hastalıkları ve tercihen onkolojik vakalarla çok daha fazla muhatap olan yoğun bir yaşamımız var. Elimizden geldiğince de bilgilerimizi arttırarak ve kendimizi geliştirerek faydalı olmaya çaba sarf ediyoruz. Kocaeli Üniversitesi yaşamımızın önemli bir kısmını temsil ediyor. Profesyonel yaşamımızda da çok özel bir yeri var. Kanser aslında çok korkutucu olmasına rağmen tedavisi olan bir hastalık. Ancak yaş, cinsiyet, ve etnik köken fark etmeden herkesi etkileyen sinsi bir hastalık. Ne yazık ki tüm çabalara rağmen hızla yayılıyor. Vücudumuzda 200 den fazla kanser hücresi olabilir. Bunun yarısı çevresel faktörler, sigara, obezite, virüsler, bakteriler, alkol ve yüzde 15 aileden gelen kalıtsal durumlardır. Bilhassa meme kanseri ilk sıralarda yer alıyor. Sadece kadınlarda değil, erkeklerde de görülebilen bir kanser türü. Artık herkes biliyor ki kanserden kurtulmanın ilk yolu erken teşhisten geçiyor. İşte bu farkındalığı yaratmak için hep birlikte çalışıyoruz.                                                                                                                                                                          

Hocam dünyada ve ülkemizde en sık görülen hastalığın meme kanseri olduğunu söylediniz. Bu neden acaba?                                                                                                                                                  Ne yazık ki öyle. Meme kanseri için en önemli birinci risk kadın olmak. Dolayısıyla kadın nüfusumuzun yoğunluğunu hesap edince ciddi bir rakama ulaşması gayet doğal aslında.             Tüm dünyada da, bizim ülkemizde de neredeyse dört kadın kanserinden birisi meme kanseri. Uzun yıllardan beri de bu pozisyonunu korumaya devam ediyor. O nedenle de şüphesiz sıklığın çok daha fazla farkındalığını yakalamak için elimizden geleni yapma mücadelesi veriyor ve erken tanı çabalarıyla da bunu takip ediyoruz. Elimizdeki tespitler sonucu tabi ki her organa ait kanser ya da hastalık önemsenmeli ve bu anlamda da toplumsal bir çaba sarf etmeliyiz. Dediğimiz gibi erken tanının ve erken teşhisin sağlığımız adına önemi çok büyük.                                                       

Bunu da sürekli söylüyorsunuz. Erken tanının tedavide büyük değeri var diyorsunuz. Peki geri dönüşlerden memnun musunuz.?                                                                                                                           

Bu konuda dikkat çekici olmaya çalışıyoruz. Onun bir takım yolları var. Şüphesiz bunu yılın her günü, her ayı aynı frekansta, yüksek profilde seslendiremeyeceğimiz için, bazı gün ve ayların dikkat çekici olması akıllıca. Nitekim meme kanseri için de ekim ayının 1’i ve 31’i farkındalık günleri. 15 Ekim tarihindeyse erken tanı farkındalığı yapılıyor. Bunun için bilhassa pembe kurdeleleri takarak, etkinlikler yaparak erken teşhisin önemini duyurmaya çalışıyoruz. Bunun nedeni şudur aslında; Bazı kanserlerin, örneğin akciğer kanseri gibi önlenebilir kanserlerin bazı alışkanlıklar ( tütün kullanımı vs. gibi ) vazgeçilirse yüzde yüz olumlu etkisinin olduğu bilinmelidir. Tam tersi dahi olsa, en ağır kanser dahi erken teşhisle tedaviyi kolaylaştırabilir. Genel sağlık açısından da büyük önemi vardır. Ama en önemli etken ısrarla tekrarlıyorum ki erken teşhistir. Böylece şansımızı da arttırmış oluruz. Mesela bu aya hürmeten söylenilirse meme kanserleri erken tanıyla önlenebilir. Tahmin edeceğiniz gibi geç kalınmış vakalar kanserin sadece organda kalmasını sağlamıyor, maalesef başka organlara da gitmesi sonucu işi çıkmaza sokup sonucunda tedaviyi güçleştirir bir durum arz ediyor.                                    

Tamam da hocam biz millet olarak genelde başımıza bir rahatsızlık gelmeden kontrollere gitmeyiz ki. Sizlere şikayeti olmayan hasta geliyor mu?.                                                                                             Çok önemli bir konu bu. Söylememiz gereken en önemli şey “erken tanımlama”, kişinin erken tanılarının ortaya çıkması demektir. Yani organa ait yakınmalarının olmadığı bir süreci yakalamak. Mesela dikkat edilmesi gereken, memedeki bazı değişikliklerdir. Meme derisinin farklılığı, memede çöküntü, gamzeleşme, koltuk altında şişlik, bir memenin diğerinden farklıca büyümesi, meme başında yara veya akıntı gibi şikâyetlerin varlığı sonucu derhal denetlenmesi lazımdır. Şu da unutulmasın, ille de meme kanseri olunacak diye bir şey yok. Bunların değerlendirmeyi gerektirme özelliği var. O nedenle ülkede toplum tabanlı tarama uygulanmalıdır. Mesela risk gurupları öncelikle denetlenmelidir. 2000’li yıllardan bu yana ülkemizde Sağlık Bakanlığı’mız bunu yapıyor. Çok ta yol kat edildi. Hedefimiz yüzde 70- 80 popülasyona ulaşmaktır.. Bütün bu çalışmalarımıza rağmen maalesef yüzde 20 – 25’leri aşamamış olmak bizi üzüyor. Demek ki bu konuda sağlık profesyonellerinin yapması gereken şeyler kadar devletimizin de yapması gerekenler var. Bu istenen farkındalığı bizimle birlikte yaratması gerekir. Görünen o ki, farkındalığı zirve yapmalıyız.

Hocam; kanser tarama merkezlerine herkes gidebiliyor mu? Ücretli mi? Bu konuda da bilgi karmaşası ve eksikliği var diye düşünüyorum.                                                                                            

Bu tarama projelerin adı KETEM. Yani, “Kanser Erken Teşhis ve Tarama Merkezleri.”

2000 - 2002 yıllarından itibaren yine kadın kanserleri  arasında meme ve rahim ağzı kanseri taramalarıyla başlayan, sonrasında da 2009 – 2010’lu yıllarda erkek kanserleri “kolon kanserleri”  taramalarıyla başlamış ve devam etmiş durumdadır. Aynı zamanda oralarda gayet verimli bilgi alışverişi, insanların taşıdığı riskler hakkında bilgi - öneriler ve eğitimler verilmektedir. Taramalar periyodik bir şekilde sürer. Unutsanız da oradan size çağrı gelecektir. Bu çalışmaların farkındalığımıza büyük katkısı vardır. Hiçbir ücret alınmaz. Ciddi bir hizmet. Koruyucu hekimliği de öne çıkarır.                                                                                                                       

En çok risk taşıyan gurup hangisi desem bana cevabınız ne olur?                                                                              Aslına bakarsanız çok sayıda kanser herkes için risk konusu. Ama başta da dediğim gibi kadın olmak önemli bir risk. Ancak yüzde bir ihtimal erkeklerde de meme kanseri riski var. Bazı risk faktörleri değiştirilemez. Mesela genetik yapımız, ırksal durumumuz, yaşımız gibi. Ama değiştirebileceklerimiz de var. Beslenmeyle ilgili, kilo fazlalığı, hareketsizlik, bir takım dış etkenler “sigara, kimyasallar, alkol” her organdaki kanseri tetikleyebilir. Fakat hiçbir risk faktörü olmadan da kansere yakalanan çok insan tespit ediyoruz. Yani risk faktörüm var veya yok diyerek rahat veya korkuyla davranmaktansa tarama yaptırmalı, bir uzmana başvurmalı ve devletimizin verdiği bu imkânlardan yararlanmalıyız. Kendi kendini kontrol etmekte fayda sağlayabilir. Meme kanseri adına bunu da gerekli buluyorum.                                                                                          

Kıymetli hocam sohbetimizi bitirmeden bu yıl yani Ekim ayında yani Meme Kanseri Farkındalık Ayındayine faydalı çalışmalar yaptınız. Bu konuda ne söylemek istersiniz?                                         

Hastanemizdeki inanılmaz yoğun çalışmalarımızın yanı sıra farkındalık ayına yine çok heyecanla başladık. Bu yılki Meme Kanseri Farkındalık Ayımızda faydalı olduğunu düşündüğümüz etkinliklerle geçti. 4 Ekim’de Yalova’da Bursa Uludağ Üniversitesi hocalarının katılımıyla ses getirici bir seminer verdik. 25 Ekim tarihindeyse İzmit Belediyesi’nin toplantı salonunda kalabalık bir topluluğa “Meme Kanserinde Erken Tanının Önemi” konulu semineri Prof. Dr. Devrim Çabuk hocamızla gerçekleştirdik. 29 Ekim günüyse ilimizin ticaret odası toplantı salonunda yine meme kanseri farkındalık semineri düzenledik. Medical Park hastanesinden değerli hocalarımız da seminere katılarak çok önemli bilgilerini katılımcılarla paylaştılar. Öncelikler; bu programlarda Kanserle Mücadele Derneği’mize büyük katkılarından dolayı teşekkür ederim. Başarılı hizmetler veriliyorsa bunda önemli payları var. Hep birlikte bu hastalığı yeneceğiz. Ayrıca size sesimiz olduğunuz için teşekkür ederim ve Time Kocaeli okurlarına da sağlıklı günler dilerken kendilerini ihmal etmemelerini tavsiye ederim.                                                 

Sevgili Hocam; sizlere çok teşekkür ederiz sevgili. İnsanlık adına hiçbirinizin hakkı ödenmez. Varlığınız hepimize büyük bir güçtür. 

Sizi seviyoruz…