Bu ay ki yazımın konusu Nikomedia’da doğan ve ölen, antik kent tarihindeki ilginç şahsiyetlerden biri olan, adına yapılmış bir manastırın 20. yüzyılın başına kadar varlığını sürdürdüğü Aya Pandeleimon.
M.S. 270 yılında Nikomedeia’da doğan Pantaleimon, küçük yaşta babasını kaybetmiş ve bir hristiyan olan annesi Eubola tarafından yetiştirilmiştir. Beş yaşında Nikomedeia’da papaz Hermolaos tarafından vaftiz edilmiş, sonrasında putperest saray halkının kötü etkisiyle Hristiyanlık’tan uzaklaşmıştır. Hekim Eustorgius’tan tıp eğitimi almış, M.S. 290 yılında diplomasını alarak tıp tahsilini tamamlamıştır. Yeni buluşlara ve bilimsel metotlara dayalı uygulamaları ile meslekteki başarısını kanıtlayarak İmparator Maximianus’un özel doktoru olmuştur. Papaz Hermolaos’tan etkilenerek yeniden Hristiyan olmuştur. Doktor olarak tedavi ettiği hastalardan para talep etmeden mesleğini icra etmiş,babasından kalan servetini de İmparator Diokletianus’un, Nikomedeia’da yaşayan Hristiyanlara karşı giriştiği katliamlar sırasında tüm mal varlığını fakirlere dağıtmıştır. Bazı meslektaşları onu imparatora ihbar etmiş, İmparator da onun hayatta kalabilmesi için, inancından dönmesini önermiştir.Pantaleimonise açıkça inancını itiraf edinceİmparator tarafından ölüme mahkûm edilmiştir.(27 Temmuz 305). 


1587 yılında İzmit’e gelen Lubenau, 1628 yılında yayınladığı el yazması seyahat notlarında İzmit’ten ve Pantaleimon manastırından bahsetmektedir.1656 yılında seyyah Jean Thevenot, gezi notlarında; Türk, Rum, Ermeni ve Yahudi nüfusun 30 bin olduğu ve birçok Rum kilisesinin varlığından bahseder. 1677 yılında ise bir başka seyyah Guillaume Grelot, Fransa kralına ithaf edilmiş olan gezi notlarında; “Kent inançlarını korumak isteyen ilk Hristiyanların kanlarının bolca akıtıldığı dolayısı ile çok sayıdaki aziz martyrleri ile daha da tanındı. Bu şehitler arasında Aziz Adrian, Aziz Pantaleon, Aziz Gorgonius, yanı sıra Azize Barbara bu ünlü kenttendirler.”


Ayrıca kentteki kiliselerin zenginliğinden bahseder. 1678 yılında Corneille Le Bruyn (Cornelius Bruyn) “bu kent inançlarını savunmak üzere can veren çok sayıdaki Hristiyan nedeniyle daha da bilinir” sözleri ile Nikomedia’daki katliamları ortaya koyar. P. Lucas 1712 tarihinde İzmit’e yaptığı seyahatte Pantaleimon Manastırı’nı ve çevrede yaptığı gezilerde gördüklerini anlatmaktadır. Bölgeye ilk gezisini Paul Lucas 1705 yılında Fransa Kralı 14. Louis adına sanat eserleri toplamak için gelmiştir. Tespitlerindeki önemli notlar arasında; “Kente üç çeyrek fersah uzaklıktaki bir tarlada bulunan lahitin (dokuz ayak uzunluğunda) granit mermerden yapılmış olduğundan bahseder. Ayrıca Azize Barbaranın mezarı ve Aya Pandaleimon Kilisesi’ni ziyaret edişinden bahseder. Ayrıca Aya Pandeleimon Kilisesi kapısındaki mezar anıtı yazısını kopyalar. Kilisenin yarım fersah uzaklıkta olduğundan bahseder.
1740 yılında İngiliz Kraliyet ve Londra Eski Kültür Derneği üyesi olan Richard Pococke gezi notlarında; Aya Pandeleimona adanmış bir kilise ile Azize Barbara, Aziz Adrian ve Aziz Gorgon’dan bahseder.
1745 yılında Fransa’nın İzmir Konsolosu görevindeyken Charles de Peyssonel, İznik ve İzmit gezileri yapar. Nikomedianın şehitlerinden ve Aziz Pandeleimon kilisesinden bahsederken, ilginç olan şehrin Türkler tarafından fethinden sonra yıkılmış olan bu kilisenin yeniden yapımına izin verdiğinden bahsedişi Pandeleimon adına yapılmış kilisenin fethin ilk yılları olan 14. asrın ortalarından itibaren varlığını teyit etmesi bakımından önemli bir tespittir.


Seyyah Marcellus1819 yılı Mayıs ayında yaptığı geziye ait notlarında; “Diocletianus döneminde öldürülen Nikomedia’lı doktor Aya Pandealeimon Kilisesi’nden bahseder.” Ayrıca Aya Pandeleimon Kilisesi daha önce I. Murad’ın askerlerince yarı yarıya tahrip edilmiş. O gece azizi rüyasında gören sultan ertesi sabah yeniden inşasını emretmiş. Kilisenin gelirini ve bağımsızlığını sağlamak için de geniş bir arazi tahsis etmiştir. Bu Hristiyan kilisesi, bir Müslüman tarafından yapılan yardımdan hala yararlanmaktadır. Nikomedia Piskopozu da bu gelirin naibidir. Kilisenin sanatsal el işçiliği ile yapıldığından bahseder. Kabartmalar üzerindeki yazıtlardan eseri yapanın adının “Artemidora Menandroy” olduğunu yazar 1843 yılında ise Charles Texier, İmparator Decius ve Diocletianus zamanında yapılan zulümleri aktarır. Ayrıca İzmit Kilisesi’nin çok sayıda dini eşyayı koruduğundan bahseder; özellikle gümüş sandık içinde Saint Basile’nin kolunun bulunduğu sanıktan bahseder.
3 Mayıs 1861’de İzmit ve çevresini dolaşan Georges Perrot, Küçük Asya’da bir gezinin anıları adlı seyahatnamesinde İzmit’in güzel bir mevkide kurulduğunu belirtir. Büyük Roma ve Bizans kulelerini anlatır. Eski Akropolün kalıntılarını ziyaret eder. Kente çeyrek saat mesafedeki Pandaleimon Manastırı’nı yeniden inşa etmek için çalışan Rumların gün ışığına çıkarttığı yazıtları kopyaladığını bu anılarını kaleme aldığı seyahatnamesinde belirtmektedir.


Vital Cuinet, 1893 yılında bölgeye yaptığı gezide; İzmit’in tarihi, coğrafi durumunu incelemiş, şehirde bulunan manastır, camii, şapellerin sayısını belirttikten sonra, Pantaleimon Manastırı’ndan, sarnıçtan ve kaleden birkaç cümle ile bahsetmiştir. Ayrıca Cuinetin bu notlarında Kocaeli ve çevresindeki yerleşim birimleri hakkında detaylı istatistikî bilgilerde sunması bakımından bölge tarihini araştıranlar için önemli kaynak niteliğindedir. V. Cuinet, 19. yüzyılın sonlarında 1894 yılında kaleme aldığı eseri “La Turguie d’ AsieMineure” Paris’te yayımlanan eserinde şifa arayan çok sayıda ziyaretçinin uğradığı azizin mezarı kilisenin altında bulunduğu ve hac gayesi ile ziyaret edildiği hakkında bilgiler mevcuttur.


Almanya İstanbul Konsolosu olan Andreas David Mordtman, 1911 tarihli İstanbul’un Asya Yakası ve İzmit’i anlatan eserinde “Yenidoğan Mahallesi’ndeki Pantaleimon Manastırı’nda bulunan kilise ve azizin mezarının ziyaret edilen kutsal bir yer olduğunu bildirmektedir. Dış surlar hakkında bilgi vermekte ve dış surların doğusunda oldukça yüksek bir noktada (terzi bayırı) bir ayazma bulunduğunu yazmaktadır. Ayrıca A. D. Mortdmann,79 Hristiyanlığın ilk yıllarını ve aziz Pantaleimon yapılan işkencelerden eserinde bahsetmektedir. Pantaleimon Manastırı’nda bulunan kilise ve azizin mezarının ziyaret edilen kutsal bir yer oluğunu bildirmektedir. Dış surlar hakkında bilgi vermekte ve dış surların doğusunda oldukça yüksek bir noktada bir ayazma bulunduğunu yazmaktadır. Pantaleimon Manastırı hakkında bir incelemesinde bir ziyaret yeri olduğu ve azizin mezarı ile ilgili bilgi verilmiştir. Aynı yazarın 1925 tarihli diğer bir eserinde, harp sonrası halkın durumu anlatılmakta şehrin önemi, nüfusunun Ermeni, Türk ve Musevilerden meydana geldiğini ve 30.000 olduğunu belirtmektedir.


Kleonymos ve Papadopoulos’un İstanbul’da kaleme aldığı “Bithynika” adlı eserde; Grekçe metnini verdikleri H. 1255(1839) tarihli, yapının tamiratı ile ilgili Osmanlı Padişahı fermanı ile birlikte H. 1246 (1830) tarihli diğer bir fermanda mevcuttur. 1830 tarihli bufermanda ise kilise ve manastırla ilgili vakıflara ait bilgiler de bulunmaktadır. Bu vakıfname “Pantaleimon Kilisesi, bağlar, bahçeler, ayazma ve diğer binalar ile metropoldeki diğer tapınaklar (İzmit ve çevresindeki bütün manastırlar) ve bilhassa Pantaleimon Manastırı Nikomedia Metropolitliği’ne aittir. Bunlara başkası dokunamaz..”, şeklindeki ferman ile verilmiş beratın bilgileri mevcuttur.
Nezih Fıratlı ise “İzmit Rehberi” adlı kitabında ise, Aziz adına inşa edilmiş manastırın 1912-1914 yıllarına kadar ziyaret edilen kutsal bir yer olduğuna ait bilgilere yer vermiştir. H. Millas’ın “Göç” adlı eserinde de Kurtuluş Savaşı (1919-1922) yıllarında SakaryaNehri civarında oturan gerek Rumlar gerekse Türkler savaşın gidişatına göre nehrin bir o yakasına bir bu yakasına geçip dururlar ve bu esnada çetelerin saldırılarına maruz kalırlar. Göç için yola çıkan Rumların bir kısmı İzmit’te Aziz Pantaleimon Manastırı’nda savaş koşullarının getirdiği, sağlıksız şartlarda bir süre konaklarlar. Bunlar arasında bir kısmının buradaki olumsuz şartlardan dolayı öldüğüne dair bilgiler bu eserde mevcuttur.

 

 

www.akinulkusevinc.com

instagram: sassinstag