Öncelikle sizi biraz tanıyalım.Kendinizden biraz bahsedebilir misiniz?

Merhaba. Ben Selda Gülşen Ocak,  23 Eylül 1992 doğumluyum. Liseyi İzmit Atafen Koleji’nde okudum. Daha sonra 2010 yılında İstanbul Arel Üniversitesi, Beslenme ve Diyetetik bölümünü kazandım.

Beslenme ve Diyet uzmanlığına nasıl başladınız? Bu süreç nasıl şekillendi?

İş hayatıma İstanbul’da başladım. Stajlarımın çoğunu devlet hastanesinde, sporcu beslenmesi olarak da Galatasaray Spor Kulübü’nde staj yaptım. 2015 ocak ayı itibariyle Güngören Kolan Hastanesi’nde işe başladım. Hastanede 2,5 yıl çalıştıktan sonra kendi ofisimi açmaya karar verdim. İlk ofisimi İstanbul Bayrampaşa’da açtım.Bunun yanında online olarak da danışmanlık yapmaya başladım. Daha sonrasında İzmit’e taşındım ve 1 Eylül 2021’de burada ilk ofisimi açtım. Hem online hem de kendi ofisimde hizmet vermeye devam ediyorum.

 

“Sağlıklı beslenmek aç kalmak değildir.”

Sağlıklı beslenmek sizin için ne ifade ediyor?

Sağlıklı beslenmek demek zararlı olan her şeyi hayatımızdan çıkartmak demek değil, dengeli beslenmek ve ne yediğimizi bilmemiz demektir. Eğer karbonhidrat ağırlıklı beslendiyseniz bir sonraki öğününüz muhakkak protein ağırlıklı olmalıdır. Eğer proteini çok aldıysanız sonrasında karbonhidrat ile dengelemeliyiz. Aslında temel olarak her şeyi yeteri kadar tüketmek gerekir.  Besinlerin dışında haftada 2-3 gün spor yapılmasını tavsiye ediyorum. Eğer her ikisini de dengeli yapabilirseniz sağlıklı bir yaşam içerinde kalabilirsiniz.

Diyet konularında çok fazla bir bilgi kirliliği var. İnsanlar internetten gördükleri sağlıksız ve şok diyetleri uygulayabiliyorlar. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?

Artık diyetler her yerde. İnternete yazdığın an birçok diyet programına ulaşabiliyorsunuz. Fakat hangisinin kendimize uygun olup olmadığını tam anlamıyla anlamamız çok mümkün değil. Bilinçsiz yapılan bir diyette kişi kendine ciddi zararlar verebilir. Bu yüzden doğru bilgilerle ve profesyonel destek alınarak yapılması, hem kişi için doğru bir beslenme programı, hem de istenilen yolda psikolojik açıdanda motive sağlayacak olanaklar ile yapılması doğru olacaktır.

 

“Diyetlerimde kaçamaklara kötü bakmıyorum.”

 

Özellikle kilo verme konusunda motivasyon çok önemli diye biliniyor. Siz danışanlarınızın motivasyonunu nasıl sağlıyorsunuz?

Motivasyon, benim öncelikli olarak üzerinde durduğum bir konudur.  Gelen danışanımla aramızdaki frekansın tutması çok önemli.  Her hafta kontrollerimi yapıyorum ve güzel sonuçlar aldıkça her iki taraf için de motivasyon sağlıyor ve mutlu ediyor. Eğer takipler arası mesafe uzarsa kaçamaklar artabilir ve diyetten sapmalar oluşabilir. Bu yüzden her hafta takipte kalınması gerekmektedir. Sonuçlara göre her hafta diyette değişikleri yapmaktayız. Hem haftalık takiplerle, hem yüz yüze hem de internet üzerinde danışanlarımla irtibat halinde kalıyorum ve destek veriyorum.

Diyette sıklıkla yapılan hatalar hangileri?

Karbonhidrat ve protein tüketiminin yanlış zamanlarda yapılmasıdır. Örneğin; öğlen börek vs. yedim, akşam sebze yemeliyim, hafif besinler tüketmeliyim algısı yanlıştır. Akşam sebze değil, protein ağırlıklı yemek gerekmektedir. Sıvı tüketiminde ise su yerine başka içecek türlerini daha sık tüketmek yanlıştır. Çünkü su ile eşdeğer başka bir sıvı yoktur. Diyette ve günlük besin tüketimi açısından su çok önemlidir.

“Ben bunu yazdım, sen buna uyacaksın değil. Sen neye uyabilirsen, ben onu yazarım.”

 

İşinizin en sevdiğiniz tarafı nedir?

En sevdiğim yanı, danışanlarım bana geldiğinde ya kilo almak istiyordur ya da kilo vermek istiyordur. Ama bunun altında hep psikolojik bir sebep vardır.Sağlık açısında problemler, kendini beğenmeme veya eşiyle alakalı sorunlar olabiliyor. Biz burada karşılıklı sohbet ve kolay diyet programlarıyla destek veriyoruz. Yani kişi bir hedef belirliyor ve beni yol arkadaşı olarak seçiyor. Ve sonunda karşılıklı o mutluluğu, heyecanı ve başarı hissini yakalamak beni de çok motive ediyor. Biz burada aile gibi oluyoruz ve gitgide büyüyoruz.

Amerika’da yaygınlaşmaya başlayan ve birçok dünya ülkesinde de yayılmaya başlanan; diyet ofisleri, diyet restoranları, diyet kafeleri vb. yeni girişimlerin açılması konusunda düşünceleriniz nelerdir? Türkiye’de bu girişimlerin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Bu durumlar önümüzdeki zamanlarda daha çok artacaktır. Şuan hayatımız kolaylaştığı, hareket azaldığı ve fastfood tarzı ürünler hayatımızda çoğaldığı için obezite ile karşı karşıya kalma olasılığı yüksektir. Maliyet açısından da özellikle ülkemizde, fastfood tarzı bir yemek istediğinizde çok düşük bir fiyata bulabilirsiniz. Fakat aynı şey sağlıklı yemek türlerinde ciddi bir farklılık gösterebiliyor. Bu yüzden kişilerinde ulaşabilirliği azalabiliyor veya ilgisini çekmiyor. Bu durum çoğu kişide alım gücü ile alakalı bir durum oluyor. Bu yüzden ülkemizdeki bu durumu değiştirebilmemiz için öncelikle algı konusunda değişiklik yapılması gerekmektedir.

 

“Bu yolda beraber yürümek isterseniz, ben sizinle beraberim”

 

Diyet ya da diyetisyen denilince insanların aklına genellikle kilo vermek geliyor, ancak kilo alma konusunda da sıkıntı yaşayan pek çok insan var. Bu kişilerde tıpkı kilo vermek isteyenler gibi özel bir diyete girmeli midir? Böyle sorun yaşayan kişilere tavsiyeleriniz nelerdir?

Kilo almak, kilo vermekten daha zor bir eylemdir. Kilo verirken belki 1 ayda 5-6 kilo verilebilir fakat kilo alımı esnasında bu durum 1-2 kilo sonrasında tıkanmalara sebep olur. Çünkü kilo verirken vücudumuz ve özellikle midemiz fazla yükü azalttığı için kişiye rahatlama sağlıyor. Fakat kilo alırken tam tersi, küçük olan bir mideye çok fazla yük bindiriyoruz. Yani bir anda, çok yüksek kalorilere girdiğimizde refleks olarak ya da psikolojik olarak kusma eğilimi ve mide krampları görülebiliyor. Öncesinde muhakkak dahiliyeye yönlendiriyorum. Eğer sağlık açısından herhangi bir problem yok ise yavaş yavaş ve kalorisi yüksek besinler öneriyorum. Genellikle hacmi küçük, kalorisi yüksek besinler oluyor. Midede doluluk hissi oluşturmadan, rahat bir şekilde kilo alınması için planlama yaparak ilerliyoruz. Sıvı tüketiminin fazla olmasını önermiyorum, ara öğünlerde alınabilir fakat ana öğünlerde tavsiye etmiyorum.

“Hazımsızlığa Rezene Çayı...”

 

Pek çok diyet listesinde avokado, light ürünler gibi normalin üzerinde fiyatı olan besinler göze çarpıyor. Sizin bu konuda kişilerin bütçesine uygun önereceğiniz alternatif besinler nelerdir?

Light ürünler kesinlikle önermiyorum. Zararlı değil ama uzun süre tüketmeyeceksek eğer gerek görmüyorum.  Avokado ise yağ gurubunun yerine geçen bir meyvedir. Dolayısıyla tüketimi önemlidir. Kahvaltıda tüketilecekse kadın için çeyrek, erkek için ise yarım avokado öneriyorum. Buna eş değer besinler olarak ise ceviz, badem, fındık ve en basiti zeytin de yerini alabilmektedir. Tabi ki birebir değildir fakat aynı grupta yer almaktadırlar.

Aralıklı oruç diyeti hakkında ne düşünüyorsunuz? Sürekli bu şekilde beslenmenin kişilere zararı olur mu?

Öncelikle bu herkes için uygun değil. Hipoglisemi hastalığı olanlar veya emziren anneler için önermiyorum. Eğer kişide herhangi bir sağlık problemi yok ise yapılabilir. Aralıklı oruçta iki ana öğün besleniyoruz.  1 veya 2 kez de ara öğün yapıyoruz. 16 saat aç kalıyoruz, 8 saat içinde ise yiyeceklerimizi yiyoruz. Kişinin ihtiyaç durumuna veya yaşantısına göre saatler belirliyoruz. Kişi isterse belli bir süre, isterse hedeflenen kiloya ulaşana kadar devam edebilir. Aralıklı orucun en büyük farkı, normal bir yaşam standartlarında saat 19:00’da tüketimin son bulmasıdır. Fakat başlangıç saatine göre değişiklikler gösterebilir. Sıvı tüketiminde ise kalorisi düşük besinler, saat kavramı olmaksızın tüketilebilir.

Piyasada satılan, kilo vermeyi hızlandırıcı olarak tanıtımını çok fazla gördüğümüz ürünler var. Birçoğu da tarım bakanlığında onaylı. Bunlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kesinlikle önermiyorum. Çünkü tarım bakanlığı onaylı olması bizim için sağlıklı olduğu anlamına gelmiyor. Oradaki mantık düşük kalorili, tok tutan ürünlerdir. Evet, kilo verebilirsiniz fakat bıraktığınız an tekrar geri alırsınız. Diyetin dışında, kişinin normal beslenmesinden bile daha az kalorili ürünlerdir. Hızlı kilo almak ve hızlı kilo vermek vücuda karşı çok zararlı bir durumdur.

Ketojenik diyet ve Çölyak diyeti herkes için uygun mudur?

Bunlar herhangi bir sağlık problemiyle doğmuş ve bunlara yönelik oluşturulmuş diyetlerdir. Herkes için sağlıklı bir beslenme programı diyemeyiz.Epilepsi (sara) hastaları için ketojenik diyet oluşturuldu, glutenin toleransı için de çölyak diyeti oluşturuldu.

 

“Önceliğiniz görsel doyum olmalı”

 

Sizden örnek olması adına bir diyet listesi hazırlamanızı isteseydik bir günlük örnek diyet programınız nasıl olurdu?

Ortalama saat 9-10 gibi kahvaltı yapan birini ele alacak olursak;

Sabah:

Peynir, yumurta, yeşillik,zeytin, ekmek tercihi mutlaka tam buğday olmalı.

Haşlama yumurta yerine zeytin ve zeytinyağı değişimi yapabiliriz. O gün kahvaltıda zeytin yemeyip, bir tatlı kaşığı kadar tereyağı ve zeytinyağı ile yulaflı, mantarlı ve sebzeli vb. omlet yapılabilir.

Öğlen ve Akşam:

Bir öğün protein ve bir öğün sebze dengesinde ilerlemek ve mümkünse akşamları sebze ağırlıklı beslenmeyi öneriyorum. Bunun en büyük sebebi kalorisi değil tamamen sindirimle alakalı. Etin sindirimi sebzeye göre daha zordur. Uzun süreli tüketiminde hazımsızlık ve kabızlık yapabilir. Et, balık ve tavuk yerine kuru baklagiller de geçerlidir.

 

 

 

 

adres: Alikahya Fatih Mah. Kural Sok. No:13 Daire:3 İzmit / KOCAELİ

tel: 0262 503 47 53 - 0554 160 40 10

instagram: diyetisyenselda

facebook: Diyetisyen Selda Gülşen Ocak

mail: seldagulsen@hotmail.com