Almanya’da köklü bir fırıncılık geleneğini yaşatan Hochstatter ailesi, yılların deneyimini Türkiye’ye taşıyarak katkısız, doğal ve organik ürünleriyle kısa sürede büyük bir ilgi gördü. Özenle seçilen malzemelerle hazırlanan ekmek ve tatlı çeşitleri, misafirlerine adeta Almanya’da bir pastanedeymiş hissi yaşatıyor. Gölcük’teki başarılı şubenin ardından, şimdi de ikinci şubeleri İzmit’in tarihi Bakırcılar Sokağı’nda kapılarını açtı. Bu yeni adımla birlikte, hem ürün kalitesini hem de fırıncılık tutkusunu daha geniş kitlelere ulaştırmayı hedefliyorlar. Biz de bu yolculuğu Anton Ulrich Hochstatter’den dinledik.

“Katkısız ve organik ekmekleri buğdayın anavatanında sunmak istedik”
Almanya’da başlayan yolculuğunuzun sonunda Türkiye’ye ve özellikle Gölcük’e uzanması nasıl oldu?
Eşimle birlikte 1999 yılından beri Almanya’nın Giengen an der Brenz şehrinde ortak olarak başarılı bir işletme yürütüyoruz. Asıl hedefimiz, ekşi maya ve mayalama konusundaki uzmanlığımızı pazara sunmak ve böylece Türkiye’deki fırıncıların işini kolaylaştırmaktı. Daha ilk günden beri amacımız, katkı maddesiz, doğal ve organik ekmekleri buğdayın anavatanında insanlarla buluşturmaktı. Bu hedefimizi 2020 yılında gerçekleştirebildik ve bundan dolayı çok mutluyuz.
“Eşim Türk olduğu için kültürü ve dili daha kolay benimsedik”
Eşinizin Türk olması, Türkiye’de bir şube açmanızda nasıl bir rol oynadı?
Eşimin Türk olması, Türk kültürünü, iş ahlakını ve dilini daha iyi anlamamız açısından kesinlikle yardımcı oldu. Bu durum, yerel ortaklar ve müşterilerle güven ilişkisi kurmamızı kolaylaştırdı ve pazara girişimizi destekledi. Tabii ki bu tek başına yeterli bir faktör değildi, ama sağlıklı ve katkısız ekmek üretiminde yerel tüketicilere ulaşmamıza önemli bir katkı sağladı. Bu her zaman bizim hedefimizdi.

“Bienenstich ve Streuselkuchen en çok tercih edilen tatlarımız”
Fırınınızda müşterileriniz en çok hangi ürünü tercih ediyor? Alman keklerinin dışında hangi özel tatlar öne çıkıyor?
Müşterilerimiz klasik Alman keklerini tercih ediyorlar – özellikle arı peteği keki (Bienenstich), dolgulu Streuselkuchen. Berlinerlere ya da krapfenlere de yoğun ilgi var. Oldukça ilginç olan bir başka durum da, Türkiye’de de yetişen ama artık pek kullanılmayan eski tahıllar. Üzücü olan, bu tahılların zamanla unutulmuş olması. Oysa bu tahıllar, Hititler döneminden beri ekmek yapımı için çok uygundu.
“Misafirperverlik bizi en çok etkileyen şey oldu”
Türkiye’deki ilk şubenizi açarken sizi en çok ne etkiledi?
Beni en çok etkileyen, insanların samimiyeti ve misafirperverliği oldu. Hiçbir yabancı düşmanlığı ile karşılaşmadık, aksine çok sıcak karşılandık. Müşterilerimizin katkısız (saf zeytinyağı, tereyağı ve ayçiçek yağı ile) kaliteli ve el yapımı ürünlere olan ilgisi de beni çok mutlu etti. Özellikle Alman fırıncılık geleneği ile yerel tatları harmanlama çabamızın beğenilmesi, gastronomik çeşitliliğin gerçekten mümkün olduğunu bana gösterdi.

“İzmit’te de aynı sıcaklığı görmek bizim için çok değerliydi”
Gölcük ve İzmit halkı sizi nasıl karşıladı? Açılışın ilk günlerinden özel bir anınız var mı?
Korona pandemisi döneminde Gölcük şubemizi açmamıza rağmen, atmosfer çok özeldi – çok canlı ve pozitif bir enerjisi vardı. Bu an, tüm emek ve hazırlıkların karşılığını aldığımızı bize gösterdi. Gölcük’teki deneyimimizden sonra, artık ikinci şubemizi İzmit’in tarihi Bakırcılar Sokağı’nda açtık. Bu karar tamamen eşim Hanım Hochstatter’e aitti, tüm konsepti de yine kendisi geliştirdi. Biz aile olarak – eşim, oğlum Semi Hochstatter, oğlum Sinan Hochstatter ve ben – Almanya’da öğrendiğimiz el işi ustalığımızı ve bilgimizi burada hayata geçirdik. İzmit’te de aynı sıcaklığı ve yoğun ilgiyi görmek bizim için çok değerliydi. Müşterilerimize bizi bu kadar samimi bir şekilde kucakladıkları için teşekkür ederiz.

Yorumlar (0)