HAZIRLAYAN: ENSAR GERÇEK

Moğollar, grubun 51’inci yılı Cahit Berkay, Taner Öngür, Serhat Ersöz, Emrah Karaca ve Kemal Küçükbakkal’dan oluşan kadrosu ile yoluna devam eden Türkiye’nin en büyük müzik hazinesidir. Beni büyüten şarkıların emekçileriyle sohbet etmenin gururunu ve kaleme döküyor olmanın onurunu yakaladığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. Onların yaptığı eserlerle büyüdüğüm ve fikirleriyle aydınlandığım hâlâ dinlemekte olduğum Moğollar, muhalif duruşlarıyla beni ve birçok kesimi kendilerine hayran bırakmıştır. Şimdi on yaşındaki kızımla konserlerine gidip dinlediğim Türk müziğine büyük katkı sağlayan Moğollar efsane müzisyenlerle çalışmış birçok eserlere konserlere imza atmış; adını dünyaya duyurmuştur.  Yarım asırlık müzik yolcuğu  Moğollar ile başlasın o zaman. 

ANADOLU POP’UN İSİM BABASI...

1967'de 5 genç müzisyen, çalıştıkları gruplarda yaptıkları müziğin kendi yapmak istedikleri müzik olmadığını düşünerek beraber bir grup oluşturmaya karar verirler ve Moğollar adı ile yolculuk başlar.1967 yılının sonunda başladığı yolculuğuna hâlâ devam eden Moğollar, Anadolu Pop müziğinin en önemli temsilcilerinden ve aynı zamanda bu kavramın da isim babasıdır. Halk müziğimizin çok sesli bir ruha sahip olması ayrıca folklorumuzdaki dinamizmin pop müziğin dinamiğine yakın olması, geri kalmış popüler müziğimizin ileri teknik ve zengin folklorumuzla birleşmesiyle bir kişilik kazanmasını öngören Moğollar, bu açıklamayı yaptıkları tarihlerde, Anadolu Pop'un yalnızca düzenlemelerden ibaret olmadığını ve bu tarzda beste de yapılabileceğini kanıtlamak için bir 45'lik çıkarırlar "Dağ ve Çocuk/İmece" her iki parça da yerli melodi ve ritimlerden yola çıkılarak yapılmış bestelerdir, büyük ilgi görür. Böylece Moğollar; Anadolu Pop'un yaratıcıları, "Dağ ve Çocuk"  bestelenmiş ilk Anadolu Pop hiti olarak tarihteki yerini alır.

CHARLES CROS ACADEMY ÖDÜLÜ

1971 yılında Fransa’da yayımladıkları albüm ile Charles Cros Academy ödülünü (aynı ödülü bir yıl önce Jimi Hendrix, bir yıl sonra ise Pink Floyd almıştır) alan grup, müzik kariyerinin bir bölümünü de yurt dışında geçirdi. Türkiye’de büyük yankısı olur bu ödülün. Örneğin Hürriyet Gazetesi tam sayfa olarak duyurur bu haberi: "Moğollar'ın davul ve zurna ile doldurduğu plak, akademi armağanı aldı." Aynı tarihlerde, yine Paris'te CBS firmasından çıkan 45'lik "Behind the dark/Hitchin" şöyle sunulur dinleyiciye: "Pikabınızın kolunu plağın üstüne koyup dinlemeye başladığınız anda doğudan gelen bir grubun varlığını anlayacaksınız. Moğollar, bir çeşit 'sitar' (telli uzun saplı bir saz) olan bağlamayı pop müziğine iyi uygulamaları ile dikkati çekiyor. Öğütleyebileceğimiz tek şey, yalnızca Türklerin bildiği bu ritmin akışına, sihirine kendinizi bırakmanız."  Tarihi boyunca Cem Karaca, Barış Manço, Selda gibi dönemin ve Türkiye’nin en önemli sanatçılarıyla çalışan Moğollar, 1970’lerin sonlarına doğru müzik kariyerlerine ara vermiştir.1993 yılında başlatılan bir imza kampanyası sonucu yeniden bir araya gelen gruba klavyede Serhat Ersöz katıldı. 2008 yılında gruba, vokalist olarak Cem Karaca'nın oğlu Emrah Karaca eklendi. 2010 yılında grubun davulcusu Engin Yörükoğlu’nun kansere yenik düşmesinin ardından gruba Kemal Küçükbakkal katıldı. Türk müziğinin 50 yıllık çınarı bu yıllara 23 adet 45’lik ve 11 adet stüdyo albümü sığdırdı. Moğollar'ın hâlâ üretiyor ve hâlâ sahne alıyor olmasının sırrı samimiyetlerinde ve demokratik bir grup olmalarında gizli...

Büyük Usta Cahit Berkay’a  

Müziği seven ülke gençlerine ne söylemek istersiniz?

Benim söyleyeceğim bütün branşlar meslekler için severek yaptığın iş mutlaka insandan insana geçer. Takdirini alır, alkışını alır, ederi neyse ederini alır. Yeter ki sen onu severek yap, sevgiyle yap bunu sevgiyle yetiştir; büyüt, yaptığın işte sanatta başarılı olursun ki beslenmeni doğru yerden yapman lazım. Ülkedeki kültürel bütün varlıkları tanıyacaksın. Şiir, edebiyat, sinema, müzik hele müzik konusunda korkunç bir zenginliğimiz var. Bu zenginliğin farkında olacaksın ve özümseyeceksin. O zaman ne oluyor? Özgün bir iş yapma şansın oluyor. O özgünlükte farklılaştırıp iyi bir bir şeyler yaptıysan  hem ülkende hem de evrensel anlamda bir noktaya getiriyor insanı. Benim bugüne kadar çizdiğim yol hep buydu. Cümlesinden sonra araya girip biz de bu yolu gelecek nesillere çocuk arımıza ve gençliğe anlatma işini görev edindik. Cahit Berkay’ın yüzü gülerek işte mesaj bu diyor. 

BU İŞİN EMEKLİLİĞİ YOK (CAHİT BERKAY)

Koskoca bir yarım asırı devirmek dile kolay elli birinci yıllarında yorulmamış hâlâ heyecanlı, hâlâ bu ülke için gençler için müzik severler için gücünün son damlasına kadar o notalara basmak için sapa sağlam bir usta duruyor Cahit Berkay iyi ki varsınız diyorum. Nice güzel konserlerde sizleri dinlemek isteriz. Eyvallah hep beraber diyor. Tabii ki bu işin emekliliği yok; elin, kolun, bacağın çalıştığı sürece; aklın sağlıklı işlediği sürece biz ne yapılması gerekiyorsa varız diyor. Tokalaşıp, teşekkür ederek resim almaya geliyor iş böyle siyasetçi gibi olduk diyor gülüyoruz. Ustaya daha da yaklaşıp, gülerek kameraya poz veriyoruz. Kendisine konser sahnesine kadar eşlik ediyorum. 

TANER ÖNGÜR

Koskoca bir 50 yılı Moğollar'ı bize kısaca yaptıklarınızı özetler misiniz?  Biz yıllar önce Moğollar ile ‘’bir şey yapmalı’’dedik; ama tam olarak ne yapılacağını biz de bilmiyoruz. Toplumdan ayrı, sırça köşkte oturan ahkâm kesen her şeyi bilen insanlar değiliz biz de hayatın içinde yaşayan insanlarız: halkız. Toplumların değişmesi yaşadığı şeyler 15-20 seneye sığmaz. Bazı şeyler çok çabuk geçse de bazıları da uzun yıllar sürer. Kara bulut gibi bu halkın hayatlarını ele geçirir. Tabii bizim söylediklerimiz cahiller ordusuna fayda etmedi. Yıllardır süren bir müzik hayatımız var 1968’de başlamış Barış Manço, Cem Karaca ile çalıştık. Onlar da göremedi demokratik, adil, herkesin kendini özgür hissettiği geleceğe umutla bakabilen gençlerin olduğu bir ülkeyi. Bu vazgeçmek için bir sebep değil. Kısa ömrümüzde umut bir deniz anası gibidir. Bir açılır bir kapanır. Mutlaka açılacaktır. Bizler çok şey istemiyoruz ki adil toplum geleceğe umutla bakan ve üreten  insanlar; çevreyi kirletmeyen sevgi ve barış içinde bir dünya. Bunlar da bilgi ve eğitimle oluyor. Biz Moğollar olarak bunun bilincinde olan bir müzik grubuyuz. Elimizden geleni beynimiz ve gücümüz yettiğince yapmaya çalışıyoruz. Her şeyi değiştirecek bir lider beklemek de yanlış. Halk her şeyi değiştirir. Güzel bir ülkede yaşıyoruz. Biz yıllarca halk olduk, sevgi olduk, Anadolu olduk bizim müziğimizde böyle bir şey işte; biz Moğollar olduk. 

SERHAT ERSÖZ 

Konser öncesi yanına gidip sohbet ettiğim, 26 sene Moğollar grubunda klavyeci besteci ve aranjör olarak yer alan önemli bir isim de Serhat Ersöz. Kendisi Bilgi Üniversitesi Müzik Bölümü Caz Kompozisyon mezunudur. Mezun olduktan sonra aynı bölümde armoni, kulak eğitimi ve ensemble derslerine girmiştir. Moğollar’ın dışında birçok albümde klavyeci ve aranjör olarak yer alan Ersöz; aynı zamanda çok sayıda belgesel, tiyatro, reklam ve kısa film, uzun metraj müziklerine imza atmıştır. Serhat ağabeyin uzun yıllar Tarkan ile çalıştığını ve hâlâ çalışıyor olduğunu yazmadan geçmek istemiyorum. İzmitli olan hemşehrim Serhat ağabey bu zamana kadar konserlerimizde ülkedeki haksızlıklara, adaletsizliğe, hukuksuzluğun karşısında olduğumuzu yaptığımız müziğimizle cevap verdik. Vermeye de devam edeceğiz; ama keşke bu topraklarda herkes gülümsüyor olsa. Diyor. 

EMRAH KARACA

Türk Rock müziğinin unutulmaz ismi Cem Karaca’nın oğlu olan Emrah Karaca’dan babasının dostlarıyla aynı sahnede olmak ve Moğollar ile birlikteliğini kısaca anlatmasını istedim. Moğolarla birlikteliğim 10 sene oldu hatta daha fazla diyor Karaca. Başlangıçta çok bocaladım büyük sorumluluk hem babamdan dolayı hem de Moğollar’ın bu ülkedeki misyonuyla alakalı. O sorumluluğun bir parçası olmak zaten zor bir işti üstesinden hep beraber geldiğimizi düşünüyorum. Şimdi grup olarak bütünleştiğime inanıyorum.Yolumuza 50 yıllık bir müzik grubu profesyonelliğinde ama sanki bu gruba yeni başladığım o heyecanla devam ediyorum.Hâlâ bu güzel topraklarda müzik yapmak, konserler vermenin gururu ve sevinci anlatılamaz. Bu gurur yurt dışında verdiğimiz konserlerle ikiye katlıyor. Moğollar’da olmaktan onur duyuyorum ve keyfini çıkarmaya çalışıyorum. 

KEMAL KÜÇÜKBAKKAL

Davul çalmayı kendi kendine öğrenen genç müzisyen, doğduğu kasabadaki amcasının işlettiği barına gelen sanatçıları dinlerken onlardan aldığı çoşku ve enerji kendisini bugünkü âşık olduğu yere getirecekti. Aslında birçok insan Moğollar ile doğdu büyüdü ben de bunlardan biriyim diyor Küçükbakkal. Annem davul çaldığım küçük yaşlarda; “oğlum ne olacak, ne yapacaksın davul çalarak?” derdi. Ben de şu şarkıyı çalsam ‘Issızlığın Ortasında’ bunu bir çalsam yeter derdim. Şimdi oturduğum koltuk rahmetli Engin Yörükoğlu’nun emaneti ve ben Moğollarlayım. Bu benim için tarif edilemez bir gururdur.