Sayın hocam, bize kendinizi tanıtır mısınız? Doç. Dr. Devrim Çabuk kimdir?

Ben 1999 Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunuyum. Sonra İç Hastalıkları ve ardından Tıbbi Onkoloji uzmanlığımı Marmara Üniversitesi’nde yaptım. Bir dönem onkolojiden mecburi hizmetimi Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tamamladıktan sonra 2011 yılının Kasım ayı gibi, öğretim görevlisi olarak Kocaeli Üniversitesi’ne geldim ve o günden bu yana Tıbbi Onkoloji’de çalışıyorum.

Hocam, sizin ilgi alanınız kanser biliyorum ama ilk önce bizi perişan eden şu lanet virüsle ilgili nasıl bir dönem geçirdiğinizi öğrenmek istiyorum. Ve kanser hastalarına olan etkisini anlatır mısınız?

Maalesef. Bu süreç bizim için çok önemli bir süreçti gerçekten. Bilhassa kanser hastaları için. Çünkü bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler bunlar. Ancak birkaç avantajımız vardı çok şükür ki. Biliyorsunuz biz ayrı bir binadayız. Semahat Aracı Onkoloji Merkezi’ndeyiz. Burada sadece kanserli hastalara baktık. Kanser tedavisi Covid döneminde de olsa bırakılamaz. Bu tüm dünyada da böyle. Avrupa’da da böyle oldu. Sadece hasta sayılarını azalttık. Aktif kemoterapi alan hastaların dışında kontrole gelen iyileşmiş hastalarımızı şikayetleri olmadığı sürece erteledik. Riske atmadık. Tüm tedbirleri aldık. Refakatçileri azalttık. Aktif tedavi alan hastalarımızın tedavileri sürüyor. Bizim binamızda hiçbir vaka görülmedi çok şükür ki. Kişisel tedbirlerimizi aldık. Kurallara uyuldu. Hiçbir sağlık çalışanımız veya hastamız hastalığa yakalanmadı. Süreci çok iyi atlattık.

Hocam ben de tam “Ne yazık ki çok çok yüksek sayıda sağlık çalışanımızı Covid nedeniyle kaybettik. Kendinizi nasıl koruyorsunuz” diyecektim. Buna çok sevindim. O zaman hiçbir kanser hastanızın tedavisi yarım kalmadı. Hepsi sıkı korumada. Peki tedbirleriniz aynı şekilde sürüyor mu?

Hiçbir aktif hastamızın sıkıntısı olmadı. Tedavisi yarım kalmadı. Sorun yaşamadık yani...

Şimdi biraz kanser hastalığının bugünkü durumuna dönelim hocam. Kanser hastalığı dünyada ve ülkemizde ne durumda? Hastalıkta bir düşüş var mı?

Aslında aynı düzeyde gidiyor. Kanser hastalıkları artmış gibi görünüyor ama artık daha fazla hastaya tanı konuluyor ve bu yöntemler sayesinde hastalıktan kurtulma olasılığı çok yüksek. Tarama daha bizim istediğimiz düzeyde değil. Biz farkındalığın artmasını, erken teşhisin çoğalmasını istiyoruz. Sıkıntı yaratan geç bulgu. Teknolojik anlamda, hastaneye başvuru anlamında iyiyiz. Ancak ilimizde de, Türkiye genelinde de tarama çok az. Eğer erken teşhis konsa kanser tedavisi olan bir hastalıktır. Ve iyileşme oranı oldukça yüksektir. Bu tabii ki sadece Kocaeli meselesi değil, bir devlet politikasıdır. Vatandaşlar buna uymalı, ücretsiz taramalardan yararlanmalıdır.

Peki erken teşhis nedir hocam? Tarama dediğiniz de bir erken teşhis midir?

Bazı kanserlerde tarama yöntemleri var. Kadınlarda en çok konuşulan meme kanseridir ve bütün kadınlar 40 yaşından sonra tarama yaptırmalıdır. Sonra akciğer kanseri, kolon kanseri, rahim ağzı kanseri, prostat kanseri mutlaka taarama yapılması gerekenlerdir.

Bu kadar hayati bir konuda insanlar neden duyarsızlar? Neden tarama yaptırmıyorlar?

Birincisi doktora gitmekten korkuyorlar. İkincisi ve en önemlisi bende bir şey çıkarsa korkusundan tarama yaptırmıyorlar. Aslında bir şey çıkacaksa da erken evrede çıksın. O nedenle ileri evre kanserlerle karşılaşıyoruz. Devletin Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM) çok güzel ve ücretsiz. Herkes tetkik yaptırabilir.

Hocam o zaman kanserle ilgili yanlış bilinenler mi var? Neden korkuyorlar doktora gitmekten, tarama yaptırmaktan? Kulaktan duyma şeyler mi korkutuyor acaba?

Çok yanlış şey var aslında. İnsanlar kulaktan duyma şeylere çok inanıyorlar. Sadece taramada değil pek çok şeyde. Çok sıkıntı bu. Mesela bıçak değerse yayılır. Kemoterapi son evredeki hastalara yapılır gibi. Hâlâ bu yanlış bilgiler çok etkiliyor.

Sanırım bunlardan birisi de kemoterapi... Kemoterapi neden korkutuyor hastaları?      

Bir de en çok konuşulan, hedefe yönelik kemoterapi ve akıllı ilaçlar. Birçok tedavi yöntemi var. Ama bu her hastaya göre değişiyor. Örneğin meme kanseri... Her hastada tipi ve tedavisi ayrıdır. Bana kemoterapi vermeyin, akıllı ilaç verin diyerek gelen hastalar var. Kemoterapiyi hep ileri evredeki hastalara veriliyoruz sanıyorlar. Aslında kemoterapi korkulacak bir şey değildir. Bizim kemoterapiyi iyileşen ve koruyucu olsun diye verdiğimiz çok hasta var. Hasta iyileşip geliyor, biz o hastaya koruyucu kemoterapi veriyoruz. Ve bu o kadar zor bir süreç değil. Yaklaşık altı ay sürüyor çoğunda. Benim hastalarımın bir kısmı kemoterapi alıp işlerine devam ediyorlar. Yine de, yan etkileri var duyumu korkutuyor onları. Çabuk iyileşmek için birkaç ay sıkıntıya değer doğrusu.

Kanserde genetik yapının etkisi var mı hocam?

Bazı kanserlerde genetik geçişli hastalıklar var. Ancak çoğu kanser ailesel ve genetik geçişli değildir. Mesela neden meme taraması yaptırmıyorsunuz diye sorduğumda; “Benim ailemde meme kanseri yok ki” yanıtı alıyorum. Yani meme kanserinin genetik olma olasılığı yüzde onun altında. Bırakın aileyi, her sekiz kadından birinde kanser olma olasılığı var. İşte buda doğru bilinen yanlışlardan biri ne yazık ki...

O zaman kanserden nasıl korunmalıyız? Yani korunma yolları var mı?

Evet. En önemli şeylerden birisi sağlıklı yaşamak. Sağlıklı beslenmek. Egzersiz yapmak. Bunlar çok önemli. Sağlıklı yaşama ayak uydurmalıyız. Obezitenin, sigaranın, dengesiz beslenmenin kanseri tetiklediğini biliyoruz. Unutulmasın, kanserin yüzde doksanından fazlasının nedeni sigara. Dengeli beslenmeli, kilo almamalı, kötü alışkanlıkları bırakmalıyız. Ardından gerekli taramaları da zamanında yaparsak çok daha iyi korunuruz.

Hocam kanseri öteleyecek ve bizi koruyacak özel bir yiyecek veya vitamin var mı?      Vitamin alma merakımız çok fazla biliyorsunuz. Biz vücutta eksiklik varsa vitamin desteğini zaten yapıyoruz. Ancak sağlıklı beslenen, sebzesini, meyvesini sağlıklı yiyen kişide vitamin eksikliği olmaz. O gereksiz vitaminlerin çoğu vücuttan atılıyor zaten....

Kanserle ilgili yeni gelişmeler var mı? Araştırmalar nasıl gidiyor?

Şöyle söyleyebilirim. Tedaviyle ilgili araştırmalar sürüyor. Yani ilaçlarla ilgili, aşıyla ilgili. Hep tedaviye yönelik yani... Birçok kansere yönelik yeni ilaçlar çıktı. Ama tabii ki hastalığa ve evreye göre değişiyor. Kimi ilaçlar mucize yaratıyormuş gibi duyuruluyor ama aslında öyle bir şey yok. Şimdi birçok kanser üzerinde birçok tedavi seçeneğimiz var. Tedaviyle ömrü çok çok uzatmamız mümkün.

Akıllı ilaçlar kanserde ne derece etkili hocam? Her kanserde kullanılıyor mu?

Akıllı ilaçlar uzun süredir var aslında. Ama son zamanlarda medyada o kadar çok                                bahsediliyor ki insanların kafası karıştı. Bu ilaçlar belli hastalıklarda ve belli hastalar için var. Her hasta artık bana akıllı ilaç vermeyecek misiniz diye soruyor. Ama her hasta alamıyor bu ilaçları işte... Bir kısım akciğer kanseri hastası alırken, diğer bir kısmı alamıyor. Bu tümörünün cinsine bağlı. Meme kanserinde de öyle, kolon kanserinde de.

Hocam size özel bir soru sormak istiyorum. Siz daha çok gençsiniz ancak işinizde de o derece başarılara sahipsiniz. Yaptığınız iş kutsal fakat çok hassas, dramatik, yıpratıcı. Sizin hastalarınızla çok yakından ilgilendiğinizi, özverili davrandığınızı, hep gülerek baktığınızı ve of demediğinizi duydum. Bu ortamda ve bu günümüzde az bulunur yaklaşımı nasıl sergiliyor, bu yoğunluğa karşı nasıl gülücük dağıtabiliyorsunuz?      

Sevcan hanım, bu bir hekimin olması gereken yaklaşımı değil mi? Doğru, bizim bölümümüz onkoloji olduğundan dolayı ayrı bir şey gerektiriyor. O hastayla mutlaka empati kurup duygularını anlıyoruz. Ama bu bizim işimiz. Bazen gerçekten çok zor oluyor. Ama özel bir durumum da olsa hastaneye ve bölümüme geldiğimde her şeyi unutuyor sadece hastalarıma odaklanıyorum. Onlarla zaman içinde bütünleşiyor, ruhlarını okuyorum. Her sorduklarına da sıkılmadan cevap veriyorum. Bu çok hassas bir dönem onlar için. Bazen suistimale de uğruyorum. Ama yine de aynı soruyu beş kere de sorsalar cevaplayarak hastaları ve ailelerini üzmemeye gayret gösteriyorum.          

Sevgili hocam bu güzel sohbet için size tüm okurlarımız adına çok teşekkür ederim. Bizler, sizin gibi genç, işinin ehli, yüreği kocaman ve derdi “insan” olan hekimlerin verdiği gurur ve umutla hayata sarılacak, sağlıklı yaşama gayretinde olacağız. Tüm sağlık camiasına da nezdinizde şükranlarımızı sunarız.

İyi ki varsınız…