Sevgili İzmit Belediye Başkanı ve Avukat Fatma Kaplan Hürriyet ile birlikteyiz.

Hoşgeldiniz.. Bu röportajımda biraz kadına dair, bize dair sorularla ilerleyelim dedim.

Biraz yorucu tempodan uzaklaşıp çocuklukla başlayalım. Nasıl bir çocuktu Fatma Kaplan Hürriyet?

Zorluklarla geçen bir çocukluktu. Sakin, çalışkan, hep bir şeyleri başarmak üzere kendini motive eden ve hayat mücadelesi ile geçen bir çocukluk hikayesi. Sürekli bir şeyi elde etmek, okulu bitirmek ve sınavdan en iyi notları almakla geçti çocukluğum. Azimli ve hırslı bir çocuktum.

Avukatlıktan Belediye Başkanlığına gelen süreçten biraz bahsedelim mi? Eşiniz ile nasıl tanıştınız? Okul hayatınız nasıldı?

Öncelikle ben Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum. Geldiğim zamanı hiç unutmuyorum. Üniversiteye kayıt yaptırırken kapısında “4 sene geçer mi? Ah ah!” demiştim. Çok dört seneler geçti. Üniversite dönemimde hayatımı, okuduğum yerde kuracağıma dair bir karar vermiştim. Karar verdiğim gibi de oldu. Aynı zamanda yüksek lisansımı da yine burada başlattım. Dolayısıyla bütün evim, sosyal hayatım burada.

Eşim Murat ile de burada tanıştık. Halk oyunları benim tutkum. Hem usta öğreticilik yaptım hem de oynadım. Geleneksel şeyleri severim. Aynı zamanda okurken en büyük sosyal faaliyetimdi diyebilirim. Ekonomik anlamda zor bir eğitim süreci geçirdiğim için lüks bir sosyal faaliyetim olamadı ama geleneksel faaliyetlerde bulundum. Öğrenci yetiştirebilmek için usta öğreticilik belgesi almam gerekiyordu. Bu belgeyi almak için de o dönemde açılan kurslara başvuru yapmıştım. Murat’la da orada tanıştık. Kursu geçebilmek için enstrüman çalmam gerekiyordu. Murat, enstrüman çalmam konusunda bana yardımcı oldu. O vesile ile tanıştık ve sonrasında da bugünlere geldik.

Bugün daha çok kadınlara dair konuşalım. Kadınların toplumda daha etkin ve aktif olabilmesi için neler yapılması gerekir? Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bir kere her şeyden önemlisi, kadınların sosyal sorumluluklarını, üzerindeki yükleri ve baskıyı azaltmak gerekiyor. Çünkü kadın olmak Türkiye’de çok zor. Erkeğin egemen olduğu alanlarda var olma mücadelesi daha da ağır ve büyük mücadele gerektiriyor. Toplumun kadınlara yüklemeye ve etiketlemeye çalıştığı bazı konuları ve anlayışları bir kere törpülemek gerekiyor. Kadınların ekonomik özgürlüğünü sağlama konusunda bir çok alanda istihdam önceliği ve özgürlüğü çok çok önemli. Kadınların ekonomik bağımsızlığı, birçok işte daha etkin, daha özgüvenli ve daha mücadele ile konu oluyor. Bu yüzden de mutlaka ekonomik anlamda kadınları güçlendirmek gerekiyor. Çocuk ve ev işleri sorumluluğu sadece kadının göreviymiş gibi kadına etiketleniyor. Kadınlar da ne yazık ki bir süre sonra bunu içselleştiriyor ve çalışma hayatından da bu sorumluluklar nedeni ile kopuyor. Siyasi hayata da girmeye çekiniyor. "Yapabilir miyim, yapamaz mıyım?” kaygısından daha ziyade bu kadar ağır sorumluluklarla nasıl mücadele edeceğini düşünüyor. Bunların hepsinin bir kere hafifletilmesi, kadınların cesaretlendirilmesi, örnekler ile özgüvenlerinin arttırılması lazım. Aşırı gerici ve geleneksel anlayışları biraz kenara koymak gerekiyor. Her şeyi kadına etiketleyen, sürekli kadının özgüvenini törpüleyen, kadını çalışma hayatından çoğu zaman soğutan ya da koparan bu gerici anlayışı da bir an önce sonlandırmak gerekiyor.

Fatma Kaplan Hürriyet ilk etapta avukat ve belediye başkanı olmasaydı ne olurdu?

Hiç düşünmemiştim. Sanki bunun dışında bir hayat yokmuş gibi geliyor bana şu anda.

Peki şu anda hayatının hangi dönemindesin?

Herhalde en üretken, en yoğun çalıştığım, birilerinin sorununu ve sıkıntısını dert ettiğim dönemdeyim. Sürekli üretmeye çalışıyorum. Sürekli yapılmayanı yapmaya, yanlış yapılanı düzeltmeye ve daha doğrusunu, iyisini yapmaya çalışıyorum. En üretken dönemimdeyim.

Kibirli ve havalı biri değilsin. Oldukça alçak gönüllü ve herkesle iç içesin. İzmit Belediye Başkanı olarak bunları tek bir bünyede toplamayı nasıl başardın?

Bu çok başarılacak bir şey değil aslında. Hep söylediğimiz bir şey var. Gökten zembille düşmüyoruz. Bizim de iki kaşımız iki gözümüz var. Seçimlerde de kimseden farkım olmadığını söylerdim. Biz de eve gittiğimizde pijamamızı, terliğimizi giyip yatağına yatan insanlarız. Annelik, eş, birey, kendi hayatın, arkadaşların, çevren.. Diğer insanlardan çok bir farkımız yok. Sadece biraz daha yoğun çalışıyoruz. Farklı bir alanda çalışıyoruz ama onun dışında hepimiz öldüğümüzde toprağa giriyoruz. İnsanız, etten kemikten yaratılmışız. Baktığınız zaman ekstra bir şey başarmaya da gerek olmuyor. Bir de bu makamlar gelip geçici. Bu makamlar meslek değil, bize sadece emanet. Halkın emaneti.. Halk parasını ve yetkisini geçici olarak kullanmak, karar vermek üzere bizlere yetki veriyor. Aslında özeti bu. Öyle baktığın zaman çok böbürlenecek bir durum değil. Önemli olan siyasete nasıl baktığınız. Ben siyasete insanların yarasına merhem olacak bir araç olarak ve çözüm üretici bir mekanizma olarak bakıyorum. Siyaset bizde ekstra bir büyüklük ya da böbürlenmek üzere bahşedilmiş bir kimlik değil. Ben yine Fatma Kaplan Hürriyet’im. Ben mesleğimi daha önde tutuyorum. Benim için avukatlık asıl meslek ve bileğimdeki altın bilezik diyebilirim. Siyaset emanet görevim.

Özeleştiri yapar mısın?

Evet, yaparım ve yanlışlarımı düzeltmeye çalışırım. Çünkü ben de insanım, hata yapabilirim.

Zor bir insan mısın peki özel hayatında?

Evet, kurallarım var. Kurallarımın dışına çok fazla çıkamıyorum. Bu nedenle biraz zorum.

En sevmediğin özelliğin?

Hepimizin mutlaka kendinde sevmediği özellikleri vardır. En son söyleyeceğim şeyi en önce söylüyorum. Belki de bu özelliğim secmediğim bir özelliğim olabilir.

Hayattaki en büyük şansın nedir?

En büyük şansım oğlum. Oğlum benim dünyam. Çünkü oğlumla birlikte hayata bakışım değişti. Çok ağır travmalar yaşadığımız dönemler oldu. En büyük tutunacak dalım da oğlum oldu. Ayrıca güzel bir ailem olması da benim büyük şansım.

Hiç kendine yetmediğini düşündüğün zaman oluyor mu? Nasıl başa çıkıyorsun?

Oluyor. Mesela çocuğum ile ilgili konularda ona yetemediğimi bazen hissediyorum. Onunla çok fazla ilgilenemediğim zamanlar oluyor. Kendimle de ilgilenemediğim zamanlar oluyor. Bir şeyi kafama takıyorum ve hırs yapıp başaramadığımda “Acaba yetersiz miyim?” düşüncesine kapılıp yetersiz hissettiğim zamanlar oluyor. Böyle durumlarda kulaklığımı takıp yürüyüşe çıkıyorum ve yalnız bir şekilde düşünüyorum. Araba kullanmayı da çok seviyorum. Arabama atlayıp, müziğimi açıp şehir turu da atıyorum. Hem araba kullanıyorum hem de düşünüyorum. Yine sakin bir ortamda kulaklığımı takıp gözlerimi kapatıp hayaller kurmak da başa çıkma yöntemlerimden.

Bir mucize oldu ve 30 dakikalık boş vaktin ortaya çıktı. Kendin için bu vakitte ne yapmak isterdin?

Keşke öyle bir vaktim olsa. 30 dakikaya neler sığdırırdım. En güzel şey evde ayaklarını uzatıp yatmaktır herhalde. Keyifli bir şekilde hiçbir şeyi düşünmeden televizyon seyredip uzanmak en özlediğim şey.

Peki son sorum.. Mutlu musun?

Çok şükür mutluyum çünkü sürekli gülüyorum. İsteyerek gülüyorum. Evet ağır sorumluluklarımız var, çok çalışıyoruz ama mutlu olmak için zaten çok fazla şeye sahip olmaya gerek yok. Basit, sade, sıradan bir hayat beni çok fazla mutlu eder. Kişisel beklentilerim de çok yok. Toplumsal sorumluluklarımı kendime öncelik olarak yüklüyorum. Bunlara karşı da üreten bir mekanizmanın başındayım. Şu an insanlar için bir şey üretiyorum. İnsanların derdine yeri geliyor bir çözüm buluyorum. Yapabildiklerim ve yapamadıklarım var ama bir şey üretmek üzere bu görevin başındayım. Bu çok güzel bir mutluluk. Çok şükür sağlıklı bir çocuğum var. Anne olmak da çok güzel bir duygu. Güzel bir aile hayatım var. Eşim, annem, babam sağlıklılar. Kendi küçük hayatımızda sıradan yurdum insanlarımız gibi biz de gerçekten mutluyuz. Arkadaş çevrem var, sen varsın. Arada geliyorum, burada keyifle kahvemi içiyorum.

Geldiğin için çok teşekkür ederim. Benim için en özel olan mart sayısı oldu. Doğum gününde benden küçük bir doğum günü hediyesi olarak bu sayının kalması beni çok onore etti. İyi ki seni tanımışım. Hayat tesadüflerden ibaret ve biz çok güzel tesadüflerle bir araya geldik. Ben çok güzel bir dost kazandığıma inanıyorum. İyi ki varsın. Seni her zaman en iyi yerlerde görmek isterim. Tekrar teşekkür ederim.