Merhaba Gonca Hanım, öncelikle kendinizden bahseder misiniz? Hayvanlarla ve doğayla ilgilenmeye nasıl başladınız?
Merhaba, ben Gonca Çelik Ketenağ. 1979 yılında Çanakkale’de doğdum. Kocaeli’yle olan bağım üniversitede Fizik bölümünü kazanıp bu şehre gelmemle oluştu. Daha sonrasında da diyorlar ya; ‘’Çene Suyu’nu içen gidemez.’’, Kocaeli’de kaldım. Burada hem iş buldum, hem eş buldum. Hayvanlar ile bağım ise çocukluktan geliyor. Ailem kediler için bahçede su kabı bulundurur, yemek artıkları verirdi. Fakat eve alınmasını istenmezdi. Benim de en büyük özlemim bir hayvana sarılabileceğim ve onunla uyuyabileceğim bir evi paylaşabilmekti.
Peki KOHAYDER’in faaliyet alanları neler? KOHAYDER’i yakından tanıyabilir miyiz?
KOHAYDER 1994 yılında Yahya Kaptan Mahallesi’nde kuruldu. Bildiğimiz üzere Yahya Kaptan’da hayvanlara karşı duyarlı bir toplum bulunuyor. 1994 yılında bir anne köpek yavrularıyla beraber zehirlenerek öldürülüyor. O dönemde hayvanseverler toplanıp bir dernek kurmaya karar veriyorlar. Aslında derneğin adı ilk açıldığında Kocaeli Hayvan Dostları Derneği idi. İki yıl sonra kongre yapma tarihleri geçiyor ve kapanıyor. 1996 yılında Doğa ve Hayvan Dostları olarak tekrar faaliyete geçiyor. Benim dernek ile tanışmam ise şöyle oldu; üniversite yıllarımda Yahya Kaptan’da terk edilmiş teriyer cinsi bir köpek bulduk. Arka bacağı kırılıp kaynamıştı, onu evlat edindik. Köpeğimizin ismini Dodi koymuştuk. Yahya kaptan Mahallesinde Dodi ile yürüyüş yaparken, dernek başkanı ve kurucularından olan Sarhan Amcamız ve Gülsen Teyzemiz ile karşılaştım. Sohbet sırasında; “Sen de hayvanseversin, şöyle bir derneğimiz var. Bize katılmak ister misin?” diye sorduklarında ben de neden olmasın diye düşündüm. Kısacası bu dernekle Dodi sayesinde tanıştım. Yönetim değişikliği oldu, çeşitli değişikliklerden sonra en son derneğin başkanı oldum. Yaklaşık 14-15 yıldır aktif olarak bu dernekle beraberim. Bu dernekle uğraşmak benim için yaşam stili haline geldi.
Gündemde pet shoplarla ilgili çok haber yayımlanıyor. Pet shoplar hakkında düşünceniz nelerdir?
Pet shopların aslında bu işin bir vitrini olduğunu düşünüyorum. Bunun dışında olan merdiven altı üretim, çiftlikler gibi hayvan üretimlerinin durdurulması için mücadele edilmelidir. En büyük hayvan hakkı ihlâllerinden biri de hayvan satışıdır. Hayvanların birer eşya veya mal olarak görülmesi kesinlikle doğru değildir. Maalesef toplumun bir kesimi bakım sorumluluklarını üstlenemeyeceği halde dostlarımızı bir hevesle hediye olarak satın alıp onlara haksızlık ediyorlar. Ve onları ölüme terk ediyorlar. Üretim kontrol altına alınmalı ve kesinlikle satışı yasaklanmalıdır.
Kısırlaştırmak doğru yöntem mi? Hayvanların doğalarını bozduğunu düşünüyor musunuz?
Çok tartışılır bir konu olduğunu düşünüyorum. Hayvanseverlerin bir kısmı kısırlaştırmanın doğru olduğunu, bir kısmı ise yanlış olduğunu düşünüyor. Ben ilk kedimi evlat edindiğimde kısırlaştırmanın doğru olmadığını düşünüyordum. Onun doğal hakkını elinden almak istemiyordum. Fakat yaşadığım problemler ve kedimin balkondan atlaması ile kısırlaştırmanın ev ortamında gerekli olduğuna kanaat getirdim. Aslında onları doğal yaşamlarından kopartıp evcilleştirmeye çalışmamız da bir hayvan hakkı ihlâlidir. Bizler bir evcil hayvanın bir ev ortamında kısırlaştırılması gerektiğini yaşayarak öğrendik. Sokakta doğan her yavru ne yazık ki ölüme doğuyor, uygun yaşama koşulları sağlanamıyor. O yüzden sokak hayvanlarının da kısırlaştırılması taraftarıyız.
KOHAYDER’i büyüten unsurlar neler?
KOHAYDER olarak öncelikle hep yaralı ve bakıma muhtaç canlılara yetişmeye çalıştık. Fakat maddi ve manevi açıdan yetersiz kaldığımız birçok dönem oldu. Dernek olarak yaptığımız çalışmalar ile adımızı duyurduk diye düşünüyorum. En büyük ihtiyacımız bolca gönüllü ve bolca maddi destek. Ne yazık ki dernek gönüllüleri olarak sahada sayımız henüz yeterli değil. Bu nedenle çoğu yere yetişemiyoruz.
Merhaba İlksen Hanım, bu soruyu size yöneltmek istiyoruz. Sizce hayvan hakları yasasının nasıl olması gerekiyor?
Sokak hayvanları, şikayete bağlı asıl sorununu çözmek yerine çıkan yasalarda görmezlikten geliniyor. Öncelikle yasaklarla alakalı yasaklık kavramının kalkmasını istiyoruz. Bizlerin yeni yasa tasarısında nasıl bir yasa olmasını istiyoruz, şeklinde hazırladığımız maddeler şu şekildedir;
- Yasaklı ırklar ile ilgili olarak haksız ve yaşam hakkını yok sayan uygulamalar kaldırılacak.
- Faytonların tüm yurtta bütünüyle kaldırılması sağlanacak.
- Havai fişek kullanımı yasaklanacak.
- Geleneksel dahi olsa, hayvan dövüştürmek yasaklanacak.
- Sazlık alan yakmak dâhil olmak üzere sazlık alanların zarar görmesine yol açan fiiller, ormanlara karşı işlenmiş suçlar gibi cezalandırılacak. Anız yakmaya ilişkin caydırıcı para cezaları artırılacak.
- Pet shoplarda canlı hayvan satışına son verilecek.
- İyi niyetli gerçek hayvanseverlerin, iyi koşullarda baktıkları hayvanları için bir sayı sınırlaması getirilmeyecek.
- Hayvan haklarına ilişkin eğitim, müfredata eklenecek.
- 5199 sayılı Kanunda yer alan ev hayvanını terk etmek, hayvanı başıboş bırakmak gibi fiillere ilişkin ağır idari para cezası verilecek.
- Ülkemizde kürk hayvanı üretimi ve ithalatı yasaklanacak.
- 5199 sayılı Kanunun 6. maddesi korunacak. Kültürümüzde Selçuklular’dan ve Osmanlılar'dan itibaren var olan sokak hayvanlarıyla birlikte yaşama kültürü devam edecek.
- Sahipsiz hayvanların beslenmesi maksadıyla, Kaymakamlıklar, DKMP ve yerel yönetimler ile hayvanseverlerle iş birliği içerisinde çalışacak.
- Kat Mülkiyeti Kanunu'nda yapılacak bir revizyonla, yönetim planlarına hayvanlara ilişkin bu tip keyfi kısıtlamaların getirilmesine engel olunacak.
- 5199 sayılı Kanunun ile ilgili yükümlülüklerini (hayvan bakımevi kurulması, kısırlaştırma, aşılama, tedavi) yerine getirmeyen yerel yönetimlere yaptırım uygulanacak.
- Hayvana karşı yapılan her türlü şiddet eylemi gibi eylemler için cezai yasaların çıkarılması temennimizdir.
Ülkede yaşanan toplu hayvan katliamlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
İnsanların içinde bulunduğumuz ruh hâlinin aynası olduğunu düşünüyorum. Bu noktada eğitime, felsefeye, hukuka, sanata birçok alana çok iş düşüyor. Psikolojik bir sorun olduğunu ve merhametsizlikten çoğaldığını gözlemlemekteyiz. İnsanoğlunun bilincinde hep korku var, bu korkudan kaynaklı nefret, zarar verme ve öldürme eğiliminde bulunuyorlar. İnsanoğlu doğayı tüm canlılarla birlikte paylaşmayı unuttu. Oysa bir bitkinin de, hayvanın da yaşam alanlarına girmemeliyiz. Son olarak bu sorunun çözümünün ‘sevgi’ olacağına inanıyorum.
Sokak hayvanlarıyla ilgili düşünceleriniz neler?
Bizim misyonumuz; sokak hayvanları sokakta sağlıklı ve tok yaşatılsın. Barınaklar zaten kapatılmıştı, bu nedenle hayvanların sokakta sağlıklı bir şekilde yaşamasını temenni ediyorum. Hayvanlara yardımı gönülden isteyen kişiler yapmalı bu şekilde bir yol izlendiğinde sokak hayvanları rahat ettirebilir diye düşünüyorum.
İnsanlarımız henüz barınaklarının nerede olduğunun ya da satın alacağı hayvanla barınaktan sahiplenmenin arasındaki farkların bilincindeler mi?
O farkındalık az çok yaratıldı. Mesela “satın alma, evlat edin” sözlerinin bilincine varıldığını düşünüyorum. Fakat en büyük eksik bir hayvana bakmanın sorumluklarını bilmiyor olmaları. Hayvanların kesinlikle bir heves uğruna kullanılmaması gerektiğini düşünüyorum.
Sokak hayvanlarının beslenmesini nasıl karşılıyorsunuz? Maddi acıdan zorlandığınız dönemler oluyor mu?
Kocaeli Doğa ve Hayvan Dostları Derneği olarak kurulduğumuz 1994 yılından beri hayvanların sosyal, hukuksal, yasal haklarının savunulması, konu hakkında yerel ve mülki idarelerle görüşülmesi, onlarla ilgili farkındalığın artmasına yönelik eğitim çalışmaları, seminerler düzenlenmesi ve tedavi ettirme, besleme, kısırlaştırma ve evlat edindirme gibi birçok alanda faaliyet göstermekteyiz. Maalesef derneğimizin devlet ya da belediyelerden bir geliri yok. Bağışlarla ayakta durmaya ve can kurtarmaya çalışan bir oluşumuz. Özellikle belediye bakımevlerinde tedavisi yapılamayan canlarımızın özel veteriner kliniklerinde tedavi ettiriyoruz ve maddi anlamda ağır bir yükün altındayız. Bizlere bu konuda destek olacak duyarlı iş insanlarına ihtiyacımız var.
KOHAYDER
Yorumlar (1)
Biz eşimle sokak hayvanlarını besliyoruz özellikle dağlara birakilanlara kendi imkanlarımız ca oralarda sağlıksız hayvanlarda var tabi bizimde imkanımız bilerek kadar oluyo her hafta keşke bir veteriner gönüllü tedavi etse bir hayvani