Birlik ve bütünlüğü çok önemsediğini, tüm olumsuz güncel olayların çözüm mücadelesini diğer STK’ların katılımını sağlayarak ve onları davet edip fikirlerini alarak hareket etmesinden gayet iyi bilirim. Müvekkillerinin dışında çalışma hayatının kadın, gençlik, çocuk, eğitim sorunları, cinsel istismar konularıyla dopdolu olduğunu da gayet iyi bilirim. Dahası, başarı ve kararlılıkla başkanlığını yürüttüğü kentin en popüler sivil toplum kuruluşu olan KYÖD başka bir sevdası haline dönüşmüştür. Hele de bütün dünyayı olumsuzca vuran koronavirüs salgınına rağmen. Bence bu süreç onun kararlılık ve inancının en kesin ispatıdır. Kendisiyle Umuttepe’deki SoulmateCoffee’nin keyifli atmosferinde buluştuk. Her zamanki gibi açık ve net olmak kaydıyla tatlı bir sohbet gerçekleştirdik. Bana gerçek duygularını anlattı. Ben de çok etkilendim. Artık yorumu bu röportajı okuduktan sonra siz sevgili Time Kocaeli okurlarına bırakıyorum.                                                 

Ve, yeter ki kadın istesin diyorum….

*** ***

Bu gün sizinle baş başa UmuttepeSoulmateCoffee ‘nin harika doğasına karşı kahvelerimizi yudumlayarak tatlı bir sohbet yapacağız. Her zaman ki gibi açık ve net. 

Yemyeşil bir doğaya karşı böyle güzel bir mekânda sohbete davet ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Çok iyiyim.       

Didem Hanım, o kadar renkli ve çok yönlü insansınız ki ben eksik söyleyebileceğim endişesiyle Time Kocaeli okurlarına kendinizi sizin tanıtmanızı istiyorum?  

Sevgili Başkanım sizden iltifat duymak çok güzel. Ben bir Ege çocuğu olarak Manisa Akhisar’da doğdum ve üniversiteye kadar orada büyüdüm. Annem, ailem ve akrabalarım hâlâ orada yaşıyorlar. Ev hanımı bir anne ve esnaf bir babanın kızıyım. Babamı 30 yıl önce kaybettim. Annem, Allah sağlıklı ömür versin bizimle. Bir abim ve bir  erkek kardeşim var. Annem ve babam kız - erkek çocuk ayrımını pek fazla yaşatmadılar bize. Üç çocukları da yüksek okulda okusunlar diye ayrıca desteklediler. Annem özellikle bir mesleğim olması ve kendi gelirim olması konusunda beni hep olumlu yönlendirdi. Ortaokuldan itibaren Avukat olmayı seçtim. Çok başarılı bir öğrenciydim. Tüm eğitim hayatım boyunca hep takdirname alan bir öğrenciydim. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazandım. 1981 yılıydı ve üniversiteler ’80 ihtilali sonrası sakinleşmişti. Mezun olduktan sonra 10 yıl İstanbul’da avukatlık yaptım. O dönemde evlendim. İki kızım oldu. Selin ve Deniz isimleri. Eşimin görev yeri gereği geldiğimiz İzmit’te büyüttüm çocuklarımı. 

Gerçi Çene Suyu’ndan içtim ve artık bir yere gidemem diyorsunuz ama ben sizin ilimize gelme hikâyenizi de merak ediyorum?

Eşim makina mühendisi ve mesleğe burada başlamış. Tanıştığımız zaman Mannesmann Boru  Fabrikası’nda çalışıyordu ve  evlendikten bir süre sonra  1994 yılında Yahya Kaptan’a taşındık. Ben 1999 depremine dek İstanbul’a gidip geldim işim yüzünden. Deprem olunca ailece bir arada olma duygumuz daha ağır bastı ve İstanbul’u tümden bıraktım. 2000’de Deniz doğdu ve sonrasında da  burada avukatlık yapmaya devam ettim. 

Çok dolu dolu bir çalışma trafiğiniz var. Zamanı nasıl programlamayı başarıyorsunuz. Günlere sığabiliyormusunuz? 

İş yaşamımın ilk yılları çok daha yoğundu. Ama gençken her şeye yetişmeye çalışıyorsunuz. Çocuklar küçükken her şey daha da zordu. Onların eğitimleri için hem çok çalışmak hem de onlara da zaman ayırmak gerekiyordu. Eşimin de desteği  ile başardığımızı düşünüyorum. Selin üniversiteyi bitirdi. Yüksek lisans yaptı ve şimdi iş yaşamınıyurt dışında sürdürüyor. Deniz’de Fransa’da öğrenci. Uluslararası ilişkiler okuyor. Şimdi işlerimi seçerek aldığım bir dönemdeyim. Günü duruşmalar, ofiste  toplantılar ve en son da sosyal çalışmalar için  saatlerimi planlayarak yürütüyorum.      

Kocaeli Barosu avukatlarından birisiniz. Avukatlık başlıbaşına zor bir meslek. Ve siz her zaman bu mesleğin en ince ve hassas konumlarında yer aldınız. Bu sosyal içerikli çalışmalarınız devam ediyor mu?
Avukatlık dert ve sorumluluk satın almak derdi bir meslek büyüğüm. Evet zor bir iş yapıyoruz. Aldığımız her davada uzun bir yol yürüyoruz müvekkillerimizle. Ancak adaletin gerçekleşmesi yolunda verdiğimiz çaba ve sonuçta varılan hedef zorlukları unutturuyor. Çocuklar biraz büyüyünce dernek çalışmalarına  katılmaya başladım. Önce üye olarak sonra yönetim kadrolarında çalıştığım çeşitli STK’lar oldu. Deprem sonrası Kassel Çocuk Yurdu kurulduğu dönemde oraya koruma derneği kurmak gerekiyordu. Şimdi adı Deniz Yıldızı Korunmaya Muhtaç Çocuklara Yardım Derneği’ni kurdum. İki dönem başkanlığını yürüttüm. Halen de kız çocuklarının eğitim hayatında başarılı olması için çaba gösteren Türk Üniversiteli Kadınlar Derneğinin Kocaeli şube üyesiyim.          


Cinsiyet ayrımcılığı ve çocuk istismarları üzerine çalışmalarınız devam ediyor veya edecek mi?

Baroda altı yıl Kadın Hakları Merkezi Başkanlığı yürüttüm elbette bu benim önem verdiğim bir alan. Bundan sonra da bu toplumsal cinsiyet eşitliği kavramının doğru anlaşılmadı için hem baro ile hem de KYÖD ile çalışmalar yapmaya devam edeceğim.            

Gelelim virüs salgınına ve tüm olumsuzluklara rağmen yılmadan, yorulmadan vaz geçmediğiniz KYÖD konumuza.Bu zor süreçte KYÖD'ü nasıl ayakta tuttunuz. Düze çıkarttınız?

KYÖD bu kentin en eski ve köklü derneklerine biri. Evet KYÖD zor bir dönemden geçti.
Geçtiğimiz dönemlerde sosyal tesisimizin verimli çalışmamasından kaynaklanan mali tabloları bozulmuş bir durumda idi. Bu süreci yönetim kurulumuzla ve danışma kurulumuzla birlikte üyelerimizin de desteğini alarak toparladık. Hâlâ da çalışmalarımız devam ediyor. Pandemi elbette bizi de çok zorladı. Pandemi kapanmaları başlamadan dernek tesisimizi kapatmıştık. Birikmiş tahsil edilmemiş epey aidat alacağımız vardı. Bu süreçte aidat tahsilatlarını gerçekleştirerek hatta bağış toplayarak borçlarınızı büyük bir kısmını ödedik.

Sizin büyük başarınız olduğu söylenen Büyükşehir Belediyesine ait kira sözleşmesini 3 yıldan 10 yıla çıkartmanız alkışlanacak bir gelişme. Bu gelişmeyi nasıl oluşturdunuz ?

Bu aslında Büyükşehir Belediye Başkanlığı makamı ile sürdürdüğümüz bir süreçle ilgili. KBB Başkanımız Sn. Tahir Büyükakın  ile adaylık sürecinde derneğimizi ziyaret ettiği gün tanışmıştım. Başkanlığı kazandıktan sonra yönetim olarak ziyaretlerimiz ve toplantılarımız oldu. Dernek binamızın yıllardır süren sorunları vardı. Bununla ilgili raporlar hazırladık ve sunduk kendisine. Uzun süreli  ihale ve  sözleşme olursa binaya yatırım yapma konusunda KYÖD’ün de çözümler üretebileceğini izah ettik ve bu konuda destek istedik kendisinden. Araya pandemi girince süreç biraz uzadı. Yani bu sonuç hem yönetimsel olarak derneğin hem başkanlık makamının konuya çözüm odaklı yaklaşımı sonucudur.      

Kocaeli Yüksek Öğrenim Derneği gibi güçlü bir STK’nın kadın başkanı olmak kolay mı?

KYÖD, üyelerinin büyük çoğunluğu erkeklerden oluşan bir dernek. Bununla beraber  KYÖD üyeleri  cinsiyetçi bir yaklaşım içinde olamazlar. O nedenle bu konuda bir zorluk yaşamıyorum. Ancak ilk kadın başkanımız Semra Başlak'tan sonra bu göreve seçilen ikinci kadın olmak ve ikinci dönem bu görevi sürdürmek elbette gurur verici.