Akılcı ve özgür bir zihin ile ‘‘Bütünü Tamamla, İnisiyatifini Doğru Kullan, %100 Sağlıklı ve Kalıcı Zayıfla!’’ Bu şekilde kendinden emin, bu denli bilinçli! ‘Şişen bedenleri’ çemberin içinde olan, ancak; ‘‘kafaları – zihinleri – beyinleri – algıları - alışkanlıkları’’ çemberin dışında kalan milyonlarca insan, gündüzünde yüzlerine mutluluk maskesi takıp gülücükler saçıyor olsa da, gece akan gözyaşları ile yüreklerine kan akıtıyorlar. Büyüyen bedenleri, küçülen dünyalarını yaratıyor içten içe. Çünkü “şişmanlık, en yaygın mutsuzluk hastalığıdır.” Yaşayanlar bunu çok iyi bilir...!

Çözümü ise çok basit!

“Aklınızla, zihninizle, algınızla, değişebilir alışkanlıklarınızla” ÇEMBER’in içinde yer almayı tercih etmek..!

Evet “bütün parçaya, parça bütüne muhtaçtır”. Çember içindeki dilimleri, değer olarak küçük de olsa, bütünün tamamlayıcı parçaları olarak idrak edemeyenler, bütünün zevkine erişemez. Yani; sağlıklı ve kalıcı şekilde asla ZAYIFLAYAMAZLAR!

Parçadan bütüne varmak, parçaları birleştirerek çemberin içinde yer almak, mevcut düzende meşakkatlidir. Doğru bildiğimiz yanlışların farkına vararak ve bilim diye bize yutturulmaya çalışılan dayatmalardan, negatif şartlandırmalardan, ön yargılarımızdan kendimizi arındırarak çemberi bütün olarak yaşıyor olmak; zihinleri özgürleştirmek, özümüze dönmek “kendimiz” olmak demektir.

Diğer bir ifadeyle “insan” olmak demektir.

“Olgun İnsan” olabilmek ise ancak meşakkatli olana muhatap olmakla, yani çemberi tamamlamakla mümkündür. Şişmanlığın yani Obezitenin çözümsüzlük çarkı bu noktada başlamaktadır. Çözüm diye dayatılan her şeyin, bütünün küçük bir parçası olması ve çözümden sorumlu uzmanların “KAFALARIN ÇEMBERİN DIŞINDA KALMASI” zayıflama süreci bütününü görememeleri, Tüm dünyanın hızla şişmanlamasına, maddi manevi, sosyal ve psikolojik büyük yıkımlara neden olmaktadır. Bugün ülkemizdeki durum genele nazaran çok daha ciddi boyutlara gelmiştir. ‘Dünyanın en hızlı şişmanlayan ülke halkı’ ve tüm yıkıcı yaptırımlarıyla da, Bugün dahi ‘Halkı, Avrupa’nın en şişman ülkesi’ durumundayız…

• Modern tıbbın aşırı dallanması,

• Her branşta bütünden ayrı uzmanlaşmaya gidilmesi ve

• Bu dalların giderek birbirinden habersiz kalması

%90 soyut nedenleri olan Obezite (şişmanlık) konusunda bir arpa boyu yol alınamamasına neden olmaktadır. Bu başarısızlığın nedeni insana bir makine gibi ruhsuz eşya yığını olarak bakmaktır.

Kilo psikolojisi yaşayan kişilere tedavi sunulurken;

•Bedensel, ruhsal ve kişilik yapısıyla bir bütün olarak ele alınmadan bir makine gibi tamir edilmeye çalışılması,

•Örf, adet ve kültürel alışkanlıkların dikkate alınmaması,

•Besin dışı (negatif ve pozitif ) enerji kaynaklarının olabilirliği üzerinde hiç durulmaması

•Kalorili düşüncelerin vücut kimyasına etkisinin günlük kalori hesabına dahil edilmemesi, çözümsüz lüğün aynasıdır…

Bu çözümsüzlüğü bazen kişiler kendileri de tetiklemektedir. Çözüm arayışı içinde olan kişilerin yüzlerine takındıkları “maskelerin” derinliğini göremeyen ve dolayısı ile kişiyi aşamayan uzmanlar, bu maskeler nedeniyle kalıplaşmış önerilerin ötesinde bir sunum yapamamakta ve haliyle farklı çözüm arayışları içine de girmemektedirler.

Hem kendince uzmanlar, hem de bireyler çemberin dışında kalarak “parçalardan mucizeler beklemektedirler’’. Dünyanın hızla şişmanlamasının tek ve tartışmasız nedeni bu gerçektir. İlgili uzmanlarda, çözüm bekleyen hastalarında, ‘şişen bedenleri’ çemberin içinde yer alırken, kafaları hep çemberin dışında kalmaktadır… Bu beceriksizliğin faturası toplumumuza ve dünyaya çok büyük maddi manevi zarar vermekte ve tükenen, soyutlanan, ayrıştırılan, ötekileştirilen, yalnızlaştırılan, ölüme terk edilen hayatlar olarak çok ağır bir bedel ödettirilmektedir…

Günümüzde kim ne derse desin, hangi kurum veya hangi birey, ‘titri’ ne kadar allı pullu olursa olsun: Sizlere Sesleniyorum!

’’Sizler yanlışı yaşamakla kalmıyor, tüm vebal ve sorumsuzlukla memleketimizin her iki insanından birine, (yakın gelecekte ‘marifetlerinizle’ sayıları her üç kişiden ikisini bulacak) kendi kişisel saçmalıklarınızı bilimsellik adı altında dayatarak; maddi, manevi, ruhsal ve sosyal tıkanıklıklara sürüklemektesiniz!’’

Yapmakla yükümlü olup, yapamadığınız tek şey; Sağlıklı, kalıcı, manipülasyonlara açık olmayacak, uygulanabilir çözümler sunmak!

Çünkü sizler; zayıflama kelimesinin altında yatan anlamı, sağlıklı ideal kilo ve zinde bir yaşamın, para ile satın alınamaz değerini; “hapı yut zayıfla” tarzı yaklaşımlar ve asla irade ile açıklamayacak bu denli çember bütününü “poponu kaldır koş, ağzını tut yeme” başka bir ifade ile “gırtlağını tut, sporunu yap zayıfla” veya “yeme yeme yeme, koş koş koş” düz mantığı ile küçümseyerek, basitleştirerek bu denli hayatı çok yönlü, derinden etkileyen konularda sınıfta kalmaktasınız.

Modern bilimin somut verilerinden medet umarken %90 soyut yaşanan nedenleri, çevre baskısı ile gelişen refleksleri, örf, adet ve dayatılışmış alışkanlıkları, en önemlisi de “ANLATILMAZ YAŞANIR” kilo psikolojisini görmezden gelerek, pek çok gerçeği teğet geçmektesiniz.

Kilolu olma hâli, kilo psikolojisi yaşamak ve obezite masum bir irade sorunu veya temelde beslenme sorunu değildir!

Yani; Obezite, sadece kötü beslenme ve hareketsiz yaşam ile ilişkilendirilmemelidir. Çoğu zaman psikolojik geçmiş ve bilinçaltında oluşan olaylara yüklediğimiz anlam sonucu ‘ruhsal ve duygusal ağırlığımızın’ bedenimiz üzerindeki tartamadığımız yüküdür OBEZİTE... Dolayısı ile kimsenin fiziksel kilo diye bir sorunu yoktur! Üzerinde durulmayan sorunun sonucudur fazla kilo... Çünkü; Sorun daha ciddi ve daha derindedir. Sorun toplumsaldır! Kimsenin kimseyi anlamama sorunudur....

ÇÖZÜM ise; ‘Sağlıklı ve dengeli düşünerek! doğru tanımlar, gerçek tespitler, Farkına varma, Kabullenme, Aydınlanma Yolunda Beyne Format, Zihinsel Özgürlük, GELİŞEREK DEĞİŞİM’ eğitimleridir.

HK Zayıflama Kampı / Halil KARGULU

Rejüvenasyon programı ile Zihni özgürleşince hedefine ulaştı. Tam 100 Kilo Zayıfladı!