Kerpe Seyrek‘te olan Çadır Keyfi'nin yapmış olduğu Big Date kamp organizasyonu benim için harika ve unutamayacağım bir deneyimdi.

17 - 18 - 19 Mayıs’ta eğlencesi ve müziği bol, harika insanlarla bir arada olduğum kamp deneyimiydi.

Hayatımda ilk kez bir çadır kampına katılacak olmanın heyecanıyla, sabah erkenden yola koyuldum. Gideceğimiz kamp alanı deniz kenarında, ormanın  içinde saklı bir cennetti. Üç gün boyunca doğayla iç içe olacak, gece yıldızların altında uyuyacak ve gün boyu müziğin tadını çıkaracaktım.

Kamp alanına vardığımda, ormanın serinliği ve denizden gelen tuzlu esinti beni karşıladı. Çadırımı kurarken, diğer kampçılarla tanıştım. Hepsi enerjik ve samimiydi. İlk defa çadır kurduğum için biraz zorlandım ama yan çadırdaki deneyimli kampçılar hemen yardıma koştu. Sonunda çadırım dikildiğinde, başarmış olmanın gururuyla etrafı keşfe çıktım.

Akşam olduğunda, kamp alanının merkezinde büyük bir sahne kuruldu. Gün batımıyla birlikte   AYNA grubunun konseri  başladı. İçimizdeki gençlik yıllarına döndük, arada hüzünlendik. Güneş, denizin üzerinde altın rengine bürünürken, sahnede melodiler yükseliyordu. Herkes dans ediyor, şarkılara eşlik ediyordu. İlk gece, denizin dalga sesleri ve ormanın huzur dolu sesiyle uyuyakaldım.

Sabah, kuş sesleriyle uyanarak güne merhaba dedim. Kahvaltımı yaptıktan sonra, kamp alanının etrafında arkadaşlarla keyifli bir yürüyüş yaptık. Ormanın derinliklerine doğru olan bu yürüyüşte, doğanın sessizliğini ve huzurunu sonuna kadar hissettim. Ağaçların arasından süzülen güneş ışıkları, adeta bir tablonun içindeymişim gibi hissettirdi.

Öğleden sonra, deniz kenarında düzenlenen atölyelere katıldım. Plaj voleybolu turnuvası ve yogaya katılarak yeni insanlarla tanıştım. Herkesin ortak noktası doğa sevgisi ve müziğe olan tutkuydu. Akşam olduğunda, sahnede bu kez farklı bir grup vardı. Kamp ateşi etrafında toplanıp gitar çalan müzisyenlere eşlik ettik. Ateşin çıtırtısı, dalgaların sesi ve müziğin ritmiyle zamanın nasıl geçtiğini anlamadım.

Son gün, biraz hüzünle karışık bir heyecanla uyandım. Bu güzel deneyimi geride bırakacak olmanın burukluğu vardı. Kahvaltıdan sonra kamp alanında düzenlenen son etkinliklere katıldım. Deniz kenarında yapılan meditasyon seansı, zihnimi ve ruhumu dinlendirdi. Öğle saatlerinde, son konser için sahne kuruldu. Müzik, vedalaşmanın hüznünü hafifletti.

 

Çadırımı toplarken, bu üç günlük deneyimin bana kattıklarını düşündüm. Yeni arkadaşlıklar, doğayla olan bağım ve müziğin birleştirici gücü… Her anı, hafızama kazındı. Kamp alanından ayrılırken, bir dahaki sefere tekrar gelmek üzere söz verdim.

 

Bu üç gün, hayatımın en enerjik ve unutulmaz anılarından biri olarak kalacak. Doğanın ve müziğin iç içe geçtiği bu kamp, ruhumu yeniledi ve bana doğanın kucağında, müziğin ritminde kaybolmanın ne kadar değerli olduğunu gösterdi.