Merhaba sevgili okurlar .. Bu ay sizlerle bu defa okyanus ötesi diyarlardan merhaba diyorum.

Yapılacaklar listemizde bulunan Maldivler seyahatimizi en sonunda gerçekleştirdik. Maldivler tatili deyince, eminim ki birçoğunuzun aklına ulaşılması zor ya da maliyeti çok yüksek bir tatil gelecek. Ama sıkı durun; Maldivler tatilimizi sadece ve sadece Sapanca bölgesinde bir bungalov otelin haftasonu konaklama bedeli karşılığında gerçekleştirdik. Sapanca bölgesinde özel havuzlu bir bungalovun hafta sonu 1 gece konaklama bedeli, akşam yemeği ile birlikte hemen hemen 15 bin tl civarına geliyor. Evet Yazıma böyle başlıyorum çünkü ben oradayken en çok bu tatilin ne kadar tuttuğu ile ilgili mesajlar ve telefonlar aldım.

Yani bizim gibi planlamanızı aylar öncesinden Yaparsanız, Maldivler'deki bu veya buna benzeyen okyanus üstü konaklamalı birçok otelde gecesi Sapanca'daki bungalov ile aynı fiyata kalabilirsiniz. Maldivler zaten vize de istemiyor. Yapmanız gereken tek şey planlamanızı doğru zamanda yapmak ve uçak biletinizi de buna göre almak. Bu tatilin toplam tutarının belirgin bir kısmı uçak biletine gidiyor.

Maldivler'de her şey dahil 4 gün ????

Maldivler'in o baş adası ve başkenti Male'ye indiğimizde gördüğüm görüntü beni şok etti. Resmen sanki Esenler otogarına inmiştim. Dünyanın bu kadar önemli bir turistik merkezinin havaalanının bu kadar bitik bir halde olmasını beklemiyordum. Derme çatma bir bina, eski bir otogar binasını andıran tuvaletler, plastik sandalyeler, o eski püskü gişeler ve yoksulluğu her halinden belli olan Maldivli insanlar. Arada da dünyanın farklı yerlerinden gelmiş turistler, balayı çiftleri...

İlk gece konaklamamızı, Male'de bir otelde gerçekleştirdik. Benim düşüncem; hazır Maldivler'e kadar gitmişken bir gecede anakarada kalır, Male'yi gezer, dolaşır, keşfeder ve ertesi sabah Maldivler adalarındaki gerçek tatilimizde devam ederiz şeklindeydi. Ama açıkçası Male'nin bu derecede vasat ve döküntü bir yer olduğunu bilmiyordum. Male adasındaki en yüksek puanlı restoranlardan birine gitmemize rağmen ortam, gelen yemekler ve hijyen hiç hoşumuza gitmedi. Kaldığımız otel de yine aynı şekilde viraneydi. Ama sonuçta bu da bir deneyim oldu. Male'yi görmüş tanımış olduk.

Maldivler'de yaklaşık 1300 tane adacık bulunuyor. Hint Okyanusu'nda; 1300 adet adadan oluşan bir ülke. Haliyle; doğal güzelliklerini, tropikal ortamını ve su altı güzelliklerine buradan alıyor. Hindistan'ın güneyinde ve Sri Lanka'nın yaklaşık 750 kilometre güneybatısında yer alır. Küresel iklim değişiklikleri yüzünden 50 yıl içerisinde sular altında kalacağı tahmin ediliyor.

Maldivler'in 1300 adasından sadece 300'ünde insan yaşamakta. 1.000 civarında ada hâlen boş durumda. Yerleşim bulunan 300 adadan 195'inde Maldivliler, 86 ada ise "otel ada" şeklinde kullanılıyor. Maldivliler adada yer alan tek etnik grup ve Hint-Aryan kökenli bir halk. Halk, Maldivce ve İngilizce konuşuyor. % 97'si Müslüman olan Maldivler, başkanlık tipi cumhuriyet ile yönetiliyor.

 

Adalarda yerleşim binlerce yıl öncesine dayanıyor. Daha önce Budist olan halk, 12. yüzyılda Müslümanlığa geçmiş. Turistik  adalarının dışında Maldivli yerel halkın yaşadığı bölgelerde hâlâ katı kurallar uygulanabiliyor. Sokakta kadınları görmek çok mümkün değil. Gerçi eskiye göre biraz daha farklılaşmış olsa da, yine de katı kurallar kendini bana hissettirdi. Mesela erkekler bu sıcak havada, böyle tropik bir adada olmalarına rağmen  genellikle şort bile giyemiyor. Kafe ve restoranlarda (turist adalarında durum farklı) alkol kullanımı ve satışı yasak.

 

Paradise Island - Maldivler

Otelinizin bulunduğu adanın ana kara Male'ye olan uzaklığına göre ya denizden sürat tekneleri ile ya da deniz uçağı ile gidiyorsunuz. Zaten başka ulaşım yolu da yok. Bizim otelimizin mi bulunduğu Paradise Island, anakara Male'den sürat teknesiyle 20 dakikaydı. Male'den turist adalarına vızır vızır sürat tekneleri ve deniz uçaklar kalkıyor. Yaklaşık 20 dakika Hint Okyanusu'nda yol aldıktan sonra Paradise Island'daki otelimiz Villa Nautica'ya geldik. Sürat teknesinden otelin iskelesine yanaştığımızda bizi soğuk ve ıslak havlularla ve kokteyllerde karşıladılar. Gerçekten de bir anda cennete gelmiş gibiydik. Masmavi ve turkuvaz deniz, bembeyaz pırıl pırıl kumlar, tropikal ağaçlar ve bitkiler ve aşırı huzurlu ortam. Ormandan gelen çeşit çeşit tonlarda kuş sesleri. Bize tahsis edilmiş görevli hemen üçümüzün arasında bir WhatsApp grubu kurdu. Herhangi bir şey gerektiğinde bana buradan her an ulaşabilirsiniz dedi. Elektrikli araç bagi ile bize önce otel ve ada turu yaptırdı. Paradise Island'da sadece bizim otelimiz Villa Nautica bulunuyordu.

 

Maldivler'de her şey dahil konsepti...

Otelin dışında herhangi başka bir işletme, kafe -

restoran ya da başka herhangi tesis yok. Otelimiz her şey dahil konsepti bir oteldi. O da servislerİ, kahvaltılar, öğle ve akşam yemekleri gayet iyiydi. Tabii yemekleri bizim ülkemizin yemekleri ile kıyaslamamak gerekir. Deneyimli şeflerin çalıştığı bir resort otel olmasına rağmen, Türkiye'deki yemek çeşitliliğinin bir hayli gerisinde. Mesela Maldivler okyanusun ortasında bir ada ülkesi olmasına rağmen çoğu yerde taze balık bulamıyorsunuz. Genellikle dondurulmuş balıklar satılıyor ve servis ediliyor. Kahvaltıdan bahsetmiyorum bile... Ancak oteldeki restoranlar,  Male'den sonra yine de çok çok iyi geldi :)

 

Maldivlerin gizemli su altı dünyası

Tabi Maldivler deyince bir de akla su altı dünyası ve aktiviteleri geliyor. Dünyanın her yerinden buraya dalış yapmaya geliyorlar. Köpekbalıkları ve dev vatozlarla birlikte yüzmek burada çok sıradan bir şey. İlk başta çok ürküyor, sonra alışıyorsunuz. Buradaki köpekbalıkları türü zararsız. Son 30 küsür yıldır kayıtlara geçen hiçbir köpek balığı vakası olmamış. Sahil kıyılarına, hatta plajın kenarına kadar yaklaşıyorlar. Otelde yemek yediğimiz, kahvaltı yaptığımız restoranların altına girip yüzüyorlar. Ziya girdiğinizde yanınıza gelip size dokunuyorlar... Sadece bunun için Maldivler'e gelen birçok insan var. Ben de son dönemde aşırı bir köpek balığı fobisi oluştu. Hani şu geçen sene Mısır'da Rus bir turisti kıyıda yutan köpekbalığı videosu vardı ya... İşte onu izledikten sonra gerçekten bir fobi oluştu. Yıllar önce Amerika'da, Florida Key West dalış merkezinde bir dalışa katılmıştım. Orada da köpek balıkları çok sık görülüyormuş. Hani şu dalış turuna gidin orada unutulan kadının köpekbalıklarıyla mücadelesi ile geçen film vardı ya (gerçek hayatta yaşanmış bir olaydan esinlenerek çekilmiş) işte o filmdeki olayın geçtiği yer. Orada dalmış köpekbalıklarıyla yüzmüştüm. O orada denizin dibindeki balıkları, o balıkların renklerine hiç unutamadım. Muhteşem bir deneyimdi. Ama şu Mısır'daki olaydan sonra değiştim. Maldivlerde de yüzdüm, biraz suyun altına dalıp baktım ama açıkçası ne kadar zararsız da olsalar tedirginliğim hep vardı. Ancak şunu söylemek istiyorum ki, kesinlikle muhteşem bir deneyim Maldivler'in son altı gizemli dünyasında yaşamak tek kelimeyle muhteşem. Gece dalış organizasyonları da düzenliyorlar. Instagram'dan Maldiv sayfalarını takip ederseniz nasıl bir deneyim olduğunu görebileceğimiz yüzlerce video bulacaksınız.

Bol aktivite ve huzur

Villa Nautica'da yapabileceğimiz birçok aktivite vardı. Yoga seansları, kanoyla gezinti, tenis, bilardo, su sporları, seabob (denizin dibinden ve üzerinden yüzdürerek götüren alet), farklı eğlenceli turnuvalar, SPA alanları...

Bembeyaz ve yumuşacık Maldiv kumlarının üzerinde, o kumsaldan denize doğru eğilmiş palmiyelerin altında yatarak denizin, kumun, güneşin ve tropikal ada ortamının keyfini çıkarmak çok iyi geldi. Resmen oksijen depoladık. Oteldeki araçların da tamamı elektrikli olduğu için olabilecek en temiz havalı yerdeydik. Baca yok, duman yok, egzoz yok, gürültü yok, insan kalabalığı yok... Otel tam kapasite olmasına rağmen ıssız ada ortamını hissettik. Otelin restoranlarında ve diğer alanlarda bu sakinlik hep hissediliyordu.

2025 için planı yapın..,

Biz belki bir 5 sene içerisinde bir daha gideriz. Daha gideceğimiz çok yer var. Aynı yere hemen tekrar düşünmüyoruz. Sonuçta okyanus aşırı bir ülke. O kadar yol gitmişken, bu sefer farklı bir yeri görmeyi tercih ederim. Avrupa'da durum farklı. Mesela Amsterdam'a kaç kere gittin sayısını bilmiyorum. Ha sene birkaç defa giderim. Bu konuda Amsterdam ben de zirvede. Belli bir süre gitmezsem özlerim, her gidişimde aynı duyguyla giderim. Son 20 yıldır bu böyle. Ama Maldivler

uzak bir lokasyon. O kadar uçmayı göze alıyorsam, o coğrafyada daha görülecek bir çok farklı yer var. O ama size 2025 yılı için öneriyorum. Erken zamanda ve doğru şekilde organize ederseniz. Neredeyse bir Çeşme tatili fiyatına Maldivler deneyimi yaşayabilirsiniz...

 

Dönüşte Abu Dabi sürprizi...

Dönüş uçağımız Abu Dabi aktarmalıydı. Maldivlerden Abu Dabi'ye geldiğimizde, İstanbul uçuşu için aktarmaya giderken İran - İsrail olaylarının patladığını öğrendik. Ve sonrasında hava sahaları kapatıldı. Pegasus uçuşumuzu iptal etti. Yeni uçuşun ne zaman alacağımı bile söylemediler. O an Türkiye'ye ne zaman döneceğimiz belli olmayan bir şekilde Abu Dabi de bir otel  ayarlayarak havaalanından ayrıldık. Madem Türkiye'ye dönemiyorduk ve Birleşik Arap Emirlikleri'ndeydik, o zaman yapılacak tek şey Abu Dabi'yi keşfetmekti. Maldivler dönüşü uçağımız Abu Dabi'ye alçalırken, Aslı'ya "bir ara şu Abu Dabi'ye gelip 1-2 gün kalalım. Yukardan bakınca güzel görünüyor. Merak ettim burayı" demiştim. Dileğimin bu kadar kısa sürede kabul olacağını düşünmemiştim :) Biz Abu Dabi'de kanalım ve şehri gezelim diye İran resmen İsrail'i bombaladı :))

Abu Dabi'daki otelimizde güzel bir uyku çekdikten sonra şehri keşfetmek için yollara koyulduk. AVM'den ve birkaç eğlence parkurundan başka yapılacak çokta fazla bir şey yok. Abu Dabi de yapılacaklar listesinde olan çölde safari turuna katıldık. Çölde kumların üzerinde arazi araçları ile safari yapmak keyifliydi. Sonrasında deve ile çölde gezdik. Yöresel kıyafetler giyerek fotoğraflar çekildik. Kumların üzerinde board ile kayak yaptık. Gece çölde dansözlü Arap  eğlencelerine katıldık. Bir gün de Abu Dabi'de yapılabilecek en güzel şey yaptık. Buda resmen bizim için bonus oldu :)

Dergimizin eski seyahat yazarlarından Hilal Cengiz artık Abu Dabi'de yaşıyor. Önümüzdeki aya detaylı bir Abu Dabi yazısı hazırlayacak. Bu yazı buraya gitmek isteyenlere tam bir kılavuz olacaktır. O yüzden ben şimdi Abu Dabi detayına girmiyorum. Merak edenler kaçırmasın...