Bu ay genellikle “mizaç” olarak nitelendirilen ancak ilerledikçe kişinin yaşam kalitesini, sosyal ilişkilerini oldukça etkileyen bir bozukluktan bahsetmek istiyorum.

Sosyal Kaygı Bozukluğu...

Bu, yaşam kalitesini oldukça etkileyen durumların başında gelir. Hem kişinin dış dünyayı algılamasını bozar hem de arkadaşlık, ilişki ve iş yaşantılarını oldukça olumsuz yönde etkiler. Üstelik duyduğumuz kaygıdan dolayı kaçınmalarımız arttıkça da adeta bir çığ gibi büyür.

Sosyal Kaygıyı yenebilmek için günümüzde oldukça etkili terapi yöntemleri mevcuttur ancak profesyonel tedavinin yerine geçmese de  yardım alamayanlar için kendi kendine yardım iyi bir başlangıç noktasıdır. Aşağıda özetleyeceğim stratejileri belirtilerinizin üstesinden gelmek için uygulayabilirsiniz.

• Sosyal kaygısı olan çoğu insan farkında bile olmadan “kapalı” bir duruş benimseme eğilimindedirler. Nasıl rahat bir duruşa sahip olunacağını öğrenmek (örn. eller iki yanınızda, iyi bir göz teması), diğerlerinin size olumlu tepki vermesini teşvik eder ve daha cana yakın görünmenizi sağlar.

Vücut güvenini bu şekilde geliştirmek, sosyal etkileşimlerde kendinize daha fazla güvenmenize yardımcı olacaktır.

• Sohbetleri nasıl başlatacağınızı, sürdüreceğinizi ve dikkatle dinleyeceğinizi bilmek geliştirebileceğiniz becerilerdir.

 

Bir grup insanla sohbete katılmak için hızlı bir ipucu: Önce dinlemek ve ardından konuştukları konu hakkında yorum yapmak. Örneğin, “Seçim sonuçlarından mı bahsediyorsunuz? Ben de inanamadım.

Bu becerilerinizi geliştirmek için kendinizi mümkün olduğunca çok fırsata maruz bırakın. Başkalarının sizi daha tanıması için iyi bir dinleyici olma, açık uçlu sorular sorma ve kendinizle ilgili hikâyeler paylaşma alıştırması yapın.

 

• Sosyal kaygıya sahip olmak, muhtemelen sosyal durumlarda güçlü duygusal tepkilere sahip olduğunuz anlamına gelir. Bu endişeli tepkileri azaltmanın bir yolu, vücudunuzun rahat bir durumda olmasıdır. Vücudunuz gevşediğinde, nefesiniz yavaş ve doğal olur ve zihniniz olumsuz düşüncelerden arınmış olur, bu da başkalarıyla birlikte olmaktan keyif almanızı kolaylaştırır.

Endişe uyandıran durumlarda muhtemelen çok hızlı nefes alıyorsunuz, bu da diğer kaygı belirtilerinizi daha da kötüleştiriyor.

Bir dakika içinde aldığınız nefes sayısını sayın (nefes alıp vermeyi bir olarak sayın). Bu numarayı not edin. Ortalama bir kişi dakikada 10 ila 12 nefes alacaktır.

1. Nefesinize odaklanın. Burnunuzdan nefes alın ve ağzınızdan nefes verin.  3 saniye nefes alın ve 3 saniye nefes verin. Nefes verirken "gevşe" diye düşünün ve kaslarınızdaki gerilimi serbest bırakın. 5 dakika boyunca bu şekilde nefes almaya devam edin.

2. Dakikadaki nefeslerinizi tekrar sayın ve sayının düşüp düşmediğine bakın.

3. Zaten gevşemişken bu nefes alma tekniğini günde birkaç kez uygulayın. İlk uyandığınızda ve uyumadan önce pratik yapmaya başlamanız yardımcı olabilir.

• Sosyal kaygı ile yaşıyorsanız muhtemelen diğer insanlar tarafından yapılan yorumları veya yüz ifadelerini yanlış yorumlarsınız. Örneğin; sıkılmış görünüyor, onu yemeğe davet etmemeliydim”, “Ne kadar kaygılı olduğumu herkes görüyor”.

Endişeli hissettiğiniz yakın tarihli bir sosyal olayı düşünün ve olumsuz düşüncelerinizin durum öncesinde, sırasında ve sonrasında neler olduğunu yazın.

Meydan okumak için kendinize sorular sorun. Örneğin, olumsuz düşünceniz “İnsanlar esniyor, benim sıkıcı olduğumu düşünüyor olmalılar” ise, kendinize “Farklı bir açıklama olabilir mi?” diye sorup “Muhtemelen benimle ilgisi yoktu, sadece yorgunlardı” gibi cevaplar oluşturun.

• Mükemmel olmaya odaklanmayın. Bunun yerine, en kötü durum senaryolarını kabul etmeye odaklanın ve oradan geriye doğru çalışın.

• Sosyal kaygıyı asla bir kişilik özelliği olarak kabul etmeyin. İçine kapanık veya utangaç olma eğiliminiz olsa da sosyal kaygı bozukluğu kim olduğunuzu tanımlamayan bir sorundur. Başa çıkamadığınızı düşünüyorsanız mutlaka bir uzmandan yardım alın.