Genç yaşına rağmen mesleğinde başarılı çalışmalarıyla göz dolduran Şah Medya Yönetim Kurulu Başkanı, Halkla İlişkiler Uzmanı ve Reklamcı Şevval Oruç, başarısını yaptığı işe tutkuyla bağlı olmasına bağlıyor.

“İLHAM OLUYORSAK NE ÂLÂ

-Merhaba Şevval Hanım, sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Babamın mesleğinden dolayı hayatımın uzun bir dönemi reklamcılıkta üretim ve imalatla geçti. Üniversiteden sonra kurumsal dünyada çalışmaya karar verdim. Hayatıma yeni ve profesyonel girişimciler girdikten sonra 2016 senesinde kendim de girişimci olmaya karar verdim. Şah Medya’nın kuruluşu yabancı dil eğitimimi tamamladıktan sonra Londra dönüşü eylül 2018 yılı oldu.

Düzenli spor hayatımın bir parçası. Kocaelispor, eğitim ve öğrenme, hobi bahçem, deniz sevgisi hayatımda ailemden sonraki önemli başlıklar diyebilirim.

“Ben bir seri girişimciyim…”

-Eğitim yıllarınızı nasıl geçirdiniz, kendinizi geliştirmek için neler yaptınız?

Eğitim işimiz gereği olarak hiç bitmiyor. En son geçen ay “Sabancı Üniversitesi Sosyal Medya Pazarlaması, Etkin İçerik Geliştirme ve Yönetimi Eğitimimi” tamamladım.

Öğrencilik yıllarında dahi girişimci maceralarım oldu. Çünkü hayatım boyunca “kendi işini” yapma kültüründe büyüdüm, büyütüldüm ve bunu yaşamaya çalıştım. İlk mağazamı da Instagram’da açtım. Hatta öğrencilik yıllarımda dahi kendi işimi yaptım diyebilirim. Ta ki hayatım internet ile kesişene kadar sanal pazarları düşünmedim.  Aslında ben girişimcilik dünyasına çok erken adım atanlardanım. Şah Baskı’yı kurmamla birlikte girişimcilik dünyasına girmiş oldum. İlk girişimim Şah Baskı oldu. 

 -Sizce bir e-ticaret girişiminde olmazsa olmaz nedir? Örneğin Şah Baskı’nın, büyümesi için hangi yolları izlediniz?

Şah Baskı’nın kurulmasını takiben, sektörde ilk olmamızın verdiği bir dinamikle marka son derece hızlı bir şekilde ağızdan ağıza yayıldı. Şah Baskı’nın kurgusunu arkadaşlarımız kendi arkadaşlarına anlatıyordu. Bu sayede ilk yüz binin üzerinde müşterimiz, pazarlama desteği olmadan aramıza katılmıştı. Süreçten memnun kalan müşteriler de, Şah Baskı’yı çevrelerine, arkadaşlarına anlatıyordu ve biz de onları yeni müşteriler olarak aramıza katıyorduk. E-ticaret girişiminde müşteri memnuniyeti ve güven duygusunun esas olduğunu düşünüyorum.

Aynı zamanda şirket yönetiminin bir orkestrayı yönetmeye benzediğine inanırım. İyi elemanları seçtikten sonra, kendi alanlarında inisiyatifi onlara bırakmak lazım. Yanlışları olunca, buna beraber katlanmak gerekiyor. Böylece herkes kendini geliştiriyor. Zamanla güzel bir takım ruhu oluşuyor. Şah Baskı’da biz bu inançla ilerliyoruz.

Şah Baskı bünyesinde, farklı iş modellerine sahip toplam dört e-ticaret şirketi bulunuyor. 2018 yılında kurulan Türkiye’nin ilk ve lider kişiye özel alışveriş merkezi baskisah.com, Şah Baskı bünyesinde kurulan ilk e-ticaret şirketiydi. Devleşmesinin en temel unsurlarından biri buydu. Ayrıca baskisah.com hep dünya e-ticaret trendlerini yakından takip edip pazarın ihtiyaçlarına etkili şekilde cevap veren girişimleri saptadı ve bu konuda başarılı çalışmalara imza atarak büyümeye devam etti. Değişime açık olmak ve her yenilikte şirketlerin kendini yenilemesi, girişimciliğin de olmazsa olmazlarından. Biz her zaman hayallerimizi yeniledik. Tabii ki en başta kişiye özel ev dekoru imalatı yapan en büyük e-ticaret sitelerinden biri olacağımızı ve özellikle bu kadar hızlı yayılacağımızı tahmin etmiyorduk. Türkiye dışına açılan ilk e-ticaret sitesi olacağımızı da hayal etmiyorduk. 2,5 sene gibi hızlı bir sürede “exit” yapacağını da düşünmüyorduk. Gelişmeler doğrultusunda hayallerimiz de büyüdü.

-Türkiye’de internet’ten alışveriş yapan her beş kişiden biri neden memnun kalmıyor olabilir? Bu durumu yöresel (genel) olarak değerlendirirsek hangi sonuca varabiliriz?

 İnternet alışverişlerinde eskiden güven sorunu ön plandaydı. Şimdi e-ticaretin güven kazandığını ama servis kalitesini daha düzeltmesi gerektiğini gözlemliyorum. Hızlı gönderim, müşteri servisleri, iade veya ürün anlatımı gibi konularda yapılacak çok şey var.

-İş hayatınızda şu ana kadar sizi en çok mutlu eden şey neydi ?

 Bir markayı büyütüp satmak çok güzel bir başarı. Ama nasıl bir süre zarfında satıldığına da bakmak gerekiyor. “baskisah.com” için bu süre 2,5 seneydi ve bu kısa zamanda Türkiye’deki en büyük ev dekoru ve sticker satıcılarından biri olmuştu. Bunun dışında yeni bir marka yarattığımızdan da çok gurur duyarım.

-İnternet girişimcisi ve başarılı bir iş kadını olarak, halen bir şeylerin eksik olduğunu hissettiğiniz oluyor mu?

 Her yıl tekrarlanan ve insanların bir yıl öncesinden takvimlerinde işaretledikleri, uluslararası düzeyde gerçekleşecek bir girişimcilik kongresinin Türkiye’de eksik olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda bir insanın “kendi işini yapması” bulunduğu ortamla çok alakalı olduğu için Türkiye’de bu eksikliğin giderilmesi adına herkesin elini taşın altına koyması gerektiğine inanıyorum. Benim ailemde hemen hemen herkes girişimci yani kendi işini yapıyor. Benim de aklımdan girişimcilik dışında başka bir şey geçmedi. Bunun için eğitimim bittikten sonra hemen kendi işimi kurup yeni ve farklı girişimlerde bulundum ve ilk adımlarımı attım.

Son olarak Türkiye’de geleceğe ilham veren girişimler ve girişimciler çıkmaya başladı bile. Asıl eksiğimiz, bunları destekleyecek, güçlü ve devamlılık arz eden bir finansal ekosistem.

YAPMAYA ÇALIŞTIĞIMIZ… İŞ DEĞİL ASLINDA BİR SANAT…

“Başarı herkes için farklı anlamlara geliyor. Ayrıca yine herkes için hayatının farklı dönemlerine göre de değişebilir. Aslında kimse bizim için başarıyı tanımlayamaz. Başarıyı kendinimiz için tanımlayacak olan yine biziz, ve başarı bence kendini gerçekleştirebilmektir.”

-Sizce başarılı olanların ortak sırrı nedir ? 

Başarılı olmak için ders çıkarmayı bilmek ve bahane üretmemek gerektiğine inanıyorum. Başarılı olmak için hedef belirlemek şart! Hedefler, kişinin içsel motivasyonunu artıran ve yapılan işe anlam yükleyen kavramlardır. 7’den 70’e her insan kendine kısa veya uzun vadede hedefler belirlemelidir. 

-İş hayatında risk alır mısınız ?

Risk korkusu işinizi, girişiminizi büyütmeye dur dememeli. İşletmenizi büyütmekten sizi alıkoyan risk alma korkunuzsa, riskleri tanımak ve kendinizi riske alıştırmak için çok çalışın. Bilin ki, risk olmadan, girişim olmaz.

Yeni bir girişimi başlattığınızda veya şirketinizi büyütme aşamasındayken, sizi durduran veya düşündüren, yatırım korkusudur. Borçlanmaktan, statükoyu mahvetmekten, işi batırmaktan korkarsınız. İşletmenizi büyütme kararı aldığınızda, elinizde yatırımın geri dönüşüyle ilgili güçlü bir tezinizin olması gerekir. Bu tezin doğrultusunda borçlanabilir ve kârınız sermaye maliyetinden yüksek olduğu sürece kısa zamanda yatırımınızın meyvelerini toplayabilirsiniz. Büyüme kararı cesur bir karardır. Bu kararı verirken, korku ve riskle ilgili şüpheler duymanız olağandır. Hesabınızı doğru yaptıysanız ve tetik noktalarını (riskten çekinme ve borçlanma korkusu) doğru belirlediyseniz, geriye korkuyu yenip kendinizi hazır hissettiğiniz zaman harekete geçmek kalır. Yaşadığımız dünya ticaretinde aslında her gün risk alıyoruz. Riskin büyüğü küçüğü olmaz, risk olmazsa girişim olmaz.

 -Motivasyonunuzu nasıl sağlıyorsunuz ?

İlk önce kendi kendime “Kendimi nasıl motive ederim?” sorusunu sorarım. Olumsuz duygu her şeyi erteler. Motivasyon; korku veya yoğun arzu da dahil birçok duygunun kombinasyonudur. Motive olmak, “yapabileceğimi düşünüyorum”, “vazgeçemeyeceğim” ve “yaptım” diyebilmektir. 

Bu nedenden dolayı üç şeye odaklanmalıyız: Kendimize olan güvenimizi artırmak, konsantrasyonumuzu bozmamak ve ilerlemeye devam etmek. Yani olan olmuştur işimize bakalım der yoluma devam ederim.

  -Yurt dışında yaşamış ve eğitim almış bir Türk kadını olarak Türk kadınlarını diğer ülke kadınlarıyla kıyaslayabilir misiniz ?

 “Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını gibi emek verdim diyemez.. Belki erkeklerimiz memleketi istila edenlere karşı süngüleriyle, düşmanın süngülerine göğüslerini germekle düşman karşısında hazır bulundular. Fakat erkeklerimizin teşkil ettiği ordunun hayat kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir... Çift süren, tarlayı eken, ormandan odunu, keresteyi getiren, aile ocaklarının dumanını tüttüren, bütün bunlarla beraber sırtıyla, kağnısıyla, kucağındaki yavrusuyla yağmur, kış, sıcak demeyip cephenin harp malzemesini taşıyan hep o kadınlar oldu.  Hep o yüce, o fedakâr, o ilahi Anadolu kadınları oldu… Bundan ötürü hepimiz, bu büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı şükran ve minnetle sonsuza kadar aziz ve kutsal bilelim.” 

Bir mottonuz var mı?

Her şirketin bir vizyonu ve misyonu vardır. Bu vizyon ve misyon ışığında strateji geliştirir ve stratejilerini hayata geçirecek projeler belirler. Ürün ve hizmetlerini bu projeler ile geliştirir, çeşitlendirir. Motto konusu ise daha çok şirketin kültürünü oluşturmak, şirket çalışanlarını bu yönde motive etmek için kullanılan sloganlardır. Slogan deyip geçmemek gerek, çünkü şirket kültürünün çalışanlar üzerinde önemli bir motivasyon olduğunu düşünüyorum. 

“Değişim için gelişim, gelişim için değişim” “Merak et, Dene, Üret, İz Bırak”

Ben de babamla aynı işi yapmak istediğimi söyleyince, babam bana şöyle bir nasihatte bulunmuştu;

“Bu günden 20, 30, 40 yıl sonra insanlar şöyle desin. Bu insanın sadece tutkuları yoktu. O aynı zamanda diğer insanların faydalanabilecekleri bir şeyler yapmak istiyordu.  Sonuç olarak öldüğümüzde tabutumuzun altına bir kişi fazla girsin.”

Her şey nasıl başladı? O ilk ışık nasıl yandı?

Hayat rutinimizden bahsedersek; gezmeyi görmeyi yeni şeyler keşfetmeyi ne kadar sevsem de ben ülkeme aşık biriyim. Özellikle Avrupa’da görmediğim yer nadirdir diyebilirim. Ama nereye gidersek gidelim en iyi yemeği ülkemizde yer en iyi tarihi ülkemizde koklarız diye düşünüyorum. Gezmek görmek ne kadar keyifli olsada günün sonunda ille de burası derim. Londra’da okurken yapacak çok fazla işiniz olmuyor gayet düzenli bir şehir vakit probleminiz az yetişme derdiniz yok. Çünkü ulaşım çok kolay haliyle böyle olunca öğrenciyseniz bir iş için şehirde bulunmuyor, yaşıyorsanız size kalan büyük ölçüde gezmek yeni yerler keşfetmek oluyor. Üniversiteyi bitirmiş olduğumdan ülkeye döndüğümde beni bekleyenin çalışmak olduğunun farkındaydım bu yüzden kafamdakini gerçekleştirmek için uğradığım her nokta bana ilham oldu. O yıl Londra’da çiçek dekorları zirve yapmış durumdaydı. Belgravia semti Londra’nın en lüks en tatlı en trend kafelerine ulaşacagınız bir yer. O yıl ne trend olan ne varsa orada yakalayabilirsiniz. Dünyaca ünlü bir kek markası Peggy Porschen o yıl vitrinini çiçeklerle süslemiş neredeyse 6-7 ay boyunca o vitrin kalmıştı. O yıl Londra’da tüm müzelerde, bahçelerde neredeyse hemen hemen tüm kafelerde benzeri tasarımları gördüm. Yapmayı düşündüğüm işlere öyle bir pencere açtı ki; Instagram’daki satış sayfamda paylaştığım o mekân resimleri rekor beğenilere ulaştı. Bu sırada Amerika’da benim yapmayı düşündüğüm işi yapan bir sayfa çıktı karşıma. Günlerce orayı inceledim, nasıl yapabiliriz diye düşünürken daha orijinal fikirlere ulaştım. Bu serüven böyle başladı diyebilirim. Ben daha oradayken başlattığımız satışlar gün geçerek arttı. Şimdi en başında çiçek duvar stickerı olarak başladığımız yolculuğa neredeyse 1000 çeşit ürün ve desen ile devam ediyoruz. Sayfamıza giren bir yetişkin, hem kendini hem çocukları mutlu edebilecek şeylere ulaşabiliyor. Ama bazı şeyleri yerinde görmenin yerinde solumanın ne kadar mühim olduğunu yurt dışında kaldığım süreçte iyi anladım. Bilirsiniz bizim ülkemiz Avrupa’yı 10 yıl öncesinden takip eder. Yaptığım iş için şunu söyleyebilirim; ben kendi alanımda sadece Avrupa değil dünyanın yeni trendlerini 1 yıl kadar kısa bir sürede buraya taşıdım ve tüm bunlar çok sevildi. Bunun ardından pek çok kişiye de ilham kaynağı olduk. Bizden sonra bu işlere ağırlık vermeye başlayan cesaretlenen pek çok firma oldu. Bugün hâlâ biz farklı bir yenilik yaptığımızda sektöre öncü oluyoruz. Sadece müşterimizi değil sektörü biz cesaretlendiriyor, dinamizmini biz sağlıyoruz. Bundan son derece mutluyuz ve bu bizi ilerisi için daha da heyecanlandırıyor.

Ne diyorduk; “ilham oluyorsak ne alâ” :))