Merhaba Meriç Hanım. Öncelikle kendinizden biraz bahsedebilir misiniz?

24 Nisan 1988 yılında İstanbul Kadıköy’de doğdum. Caferağa Spor Salonu’nun tam karşısında oturuyordum. 11 yaşında Fenerbahçe’de basketbol oynamaya başladım. 5 sene boyunca Fenerbahçe’de oynadım. Daha sonra Migros takımında oynayama başladım.

İlk profesyonel imzanızı ne zaman attınız? Bu süreciniz nasıl oldu?

Migros’ta, hem Süper Lig A takımında hem de alt yapıda görev aldım. 17 yaşında Sakarya Akyazı takımında Süper Lig’de görev aldım. Daha sonra Kocaeli’ne geldim ve 3 sene boyunca burada oynadım. Takımı bölgeselden ikinci lige, ikinci ligden Süper Lig’e çıkardık. Süper Lig’den sonra A Milli Takıma gittim. 2010 senesinde A milli takımı oyuncusu oldum. Bunların yanı sıra üniversite milli takımlarında da görev aldım. 2 sene Balıkesir Edremit GüreSpor’da oynadım ve kaptanlık yaptım.

Spor hayatınız boyunca birçok başarınız olmuş. Sizce bu başarınızın sırrı nedir?

Küçüklüğümde çok disiplinli çalıştım. Özellikle Fenerbahçe’de ilk 5 senemde çok sıkı bir çalışma sürecim vardı. Farklı takımlarla antrenman yapıyorduk ve yaz aylarında 8 saat boyunca antrenmanlarımız oluyordu. Çok iyi ve değerli antrenörlerle çalıştım. Buralara onların sayesinde geldim.Hem başarı hem çalışkanlık hem de iyi kişilerle çalışmamın spor hayatımdaki başarılarda büyük etkisi oldu.

Basketbola ilgi ve merakınız nasıl oldu?

Küçük yaşta ailem ile birlikte bir şehir değişikliği yaptık ve İstabul’a taşındık. Bu sırada daha kolay alışabilmem ve adapte olabilmem için annemile dayım benim sporla ilgilenmemi istedi. Dayımın Fenerbahçe’de bir işyeri vardı. Onun imkân ve desteği sayesinde spora başladım. O yaşlarda ne bir ilgim ne de yeteneğim olduğunu bilmiyordum. Spor amaçlı başladım ve ardından güzel bir şekilde ilerledi her şey.

Meriç Hanım, basketbol maçlarında bizler izleyici olarak heyecanla izliyoruz. Peki, sizin heyecanlandığınız zamanlar oluyor mu?

Evet. Fenerbahçe maçlarıyla sahaya çıkmak çok heyecanlı oluyor. A Milli döneminde özellikle İstiklal Marşı okunurken çok heyecanlanıyordum. O duygu çok güzel bir duygu.Mesleğimi heyecanla yapıyorum çünkü seviyorum, biraz heyecan tabi ki olmalı ama heyecanla korkuyu veya aşırı heyecanı karıştırmıyorum.

Bir sakatlık geçirdiniz ve basketbola bir süre ara verdiniz. Devam etmeyi düşünüyor musunuz? Spor hayatınız ile ilgili ne gibi planlarınız var?

Evet. Devam etmeyi düşünüyorum.Şuanda da teklifler geliyor ama sağlığımı riske atmadan, tam olarak iyileştikten sonra spora tekrar başlamak istiyorum.

Biliyoruz ki spor hayatınız süresince çok fazla anı biriktirdiniz. Özellikle sizin unutamadığınız basketbol ile ilgili bir anınız var mı?

İzmit Belediye’de oynarken Elazığ takımıyla maçım vardı. Elazığ takımının o dönemde başarılı bir kadrosu vardı ve Süper Lig’e çıkmıştı. Maçın bitmesine çok az kalmıştı ve 2 sayı gerideydik. Maçı kazanmak istiyordum fakat maçın bitmesine çok az kalmıştı. Sonrasında topu aldık ilerliyoruz ama 3 sayıda ısrarla topu istiyordum. İstediğim oldu, topu aldım ve attım. 3 sayılık atışı yaptım ve 1 sayı fark ile maçı biz kazandık. O maç benim unutamadığım bir anımdır.

Cengiz bey,  İzmit’te tanınan ve işletmecilik yapan birisiniz. Meriç Hanım ile nasıl tanıştınız? Bize hikayenizi anlatır mısınız?

3 Sene önce Meriç, İzmit Belediyesi’ne transfer olduktan sonra takımıyla birlikte yemek yerken, ortak arkadaşlar sayesinde tanıştık ve arkadaş olduk. Ben de eski profesyonel futbolcu olduğum için sporcu kimliğine karşı zaten bir hayranlığım vardı. İlerleyen zamanlarda bir şekilde sohbetimiz de ilerledi. Özellikle Meriç’in sakatlık döneminde çok daha iyi arkadaş olduk ve ben hep yanında oldum. Daha sonra birbirimize karşı yakın oldukça aramızdaki bağ güçlendi ve sevgiye, aşka dönüştü.  Birbirimize karşı hoşlanma vardı ama bu dile gelirse kaybetmekten hep çekindim.Çünkü çok farklı sektörlerdeyiz. Ben alkollü mekan işletmecisiyim ve Meriç ise sporla uğraşan, beslenmesine dikkat eden ve uyku saatlerine önem veren birisi. İlk başta ikimizde inanamadık. Aramızdaki inanılmaz sevgi ve saygı sayesinde bu durum bize sorun olmadı.

 

Evlilik süreciniz nasıl gelişti? Bize biraz bahseder misiniz? 

Aslında bu kararı almak çok zor olmadı çünkü birbirimizi o kadar yakından tanıdık ve birbirimize o kadar çok alıştık ki sanki uzun süredir beraberiz gibi hissediyorduk.

İleriki zamanlara yönelik bir planınız var mı? İzmit’te kalmayı mı düşünüyorsunuz, yoksa başka hallerimiz var mı?

Bu yaz tatilinde Edremit Güre’ye gittik ve çok güzel ağırlandık. İnsanları ve yaşam tarzını çok sevdik. Doğasını ve Kazdağları’nın içerisindeki konumu, sakin ve dinlendirici bir yer oluşu, bizi kendine çok çekti. Güre’yi zaten çok seviyorduk ve dedik ki “biz neden buraya yerleşmiyoruz?” Ben orada yine küçük bir mekan açarım, eşim Meriç’te orada basketbol hayatına devam eder diye düşündük. Şuanda böyle bir planımız var.

 

 

Bakalım zaman neler getirir, kısmet...