Biz İzmit’iz ile başlayalım. Nasıl başladı Biz İzmit’iz?

Ben Tepecik mahallesinde doğdum. Babam da dedem de buralı. Buranın yerel ailelerine mensubum. 70’li yıllarda kentte yaşayan bir İzmitli olarak ben de senin gibi o günleri özlemle anıyorum. Ve o İzmit’i unutturmamak için 9 sene evvel bir kasım akşamında bir tuşa basıp ‘Haydi İzmitliler bir araya geliyor muyuz?’ dedim ve Biz İzmit’iz grubunu kurdum. Şu anda 50 bini geçkin kocaman bir İzmit ailesiyle devam ediyoruz.

Çok keyifli bir platform olmasının yanında çok da faydalı. Anlık haberleri oradan alabiliyoruz.

Sevgili Zeynep, biliyorsun Kocaeli’nin yerel medyası çok güçlü. Biz İzmit’iz, öyle bir yere geldi ki yerel medya da bizi takip edip haberleri bizden alabiliyorlar. Çok ağır bir pandemi sürecinden geçtik, insanların evden çıkamadığı bu süreçte kayıp haberlerini buradan vermekle kalmadık. Dostlarımızın, aile üyelerimizin, akrabalarımızın cenazelerine gidemediğimiz bu süreçte cenaze namazlarını birlikte kıldık.

Yardımlaşma organizasyonu çok güzel bence… Bilmeyenler için biraz bahsedelim mi?

50 bini geçkin grubumuzda yaklaşık 3 bini yurt dışında ve yardım için hazır bekliyorlar. Yardımlaşmanın fazla olması gereken durumlarda, örneğin evi yanan, çocuğu hasta olan, burs ihtiyacı gibi pek çok durumda arayıp ihtiyaçları giderdiğimiz pek çok yardım severimiz var. Bunların hiçbirini deşifre etmeden yapıyoruz. Bir elin verdiğini diğer el görmüyor. Kim kime yardım ettiğini, kim kimden yardım aldığını bilmiyor. Allah ile benim aramda.

Biraz da Kent Konseyi’nden bahsedelim mi?

Sayın Belediye Başkanımız Fatma Kaplan Hürriyet’in ‘’Seni bu konuda yetkin görüyorum, Kent Konseyine başkan olur musun?’ dediğinde, bu gönüllülük esaslı teklifi ikiletmeden kabul ettim. Zaten 30 yıldır bu kentin derneklerinde görev yapmış, kurmuş, yönetmiş biri olarak bana çok uygun bir teklifti. Hemen göreve başladım, 2 aylık bir çalışma sonucunda önce yönetim kurulu arkadaşlarımı sonra bu şemsiye altındaki tüm kurum ve kuruluşları bir araya getirerek 17 Aralık 2019’da İzmit Kent Konseyi Genel Kurulunu yaptık. 2 yıldır tüm gücümüzle çalışmaya ve herkesi kucaklamaya devam ediyoruz.

Haydi sizi daha yakından tanıyalım… Hayatınızda mutlaka olumsuzluklar oluyordur, insanız sonuçta, bu soğukkanlılığı korumayı nasıl başarıyorsunuz?

Bazı arkadaşlarım bana “sinirlerini mi aldırdın” der, ama ben sadece 24 saat kuralını uygularım. Çok sinirlendiğimde 24 saat dinlerim kendimi, ne yapabileceğimi düşünürüm, olayı birçok süzgeçten geçirip mantıklı bir sonuca varmaya çalışırım. Tüm bu sürede zaten sakinleşmiş oluyorum. Benim de sakinlik sırrım bu.

Hayatın basit zevkleri arasında vazgeçemeyeceğin şey ne?

İnsanlara yardım etmekten asla vazgeçemem. Bu benim yaşam iksirim. Enerjimi böyle hep yüksek tutuyorum.

Hepimizin kişiliğini ve ismini oturttuğu bazı değerler vardır sizin değerleriniz neler?

İnsanı insan yapan değerlerin başında aile geliyor. Nasıl ki, Mehmet Yalaz bir marka ve sen kızı olarak onun genlerini taşıyorsan, ( biz sende babanı görüyoruz); aynı şekilde benim babam İsmet Erol da beni ben yapan en büyük değerdir. Babam, Leyla Atakan döneminde siyaset yapmış, sayılan ve güvenilen biriydi. Bizi de öyle büyüttü. Ortak aklı öne çıkararak, güvenilir işler yapmayı babamdan öğrendim.

Ali Ateş'e de gelelim mi? Nasıl gidiyor dedelik?

Ah felaket tatlı ve naif bir adam. Allah nazardan saklasın. 26 Eylül'de 2. yaşını dolduracak. Beyefendi oğlum Burçin ve çok cici (gelinim demek istemiyorum) kızım Gülse'nin oğlu Ali Ateş. Bir de Burcu adında kızım var. O da çok becerikli, dünyanın bir yanından bir yanına uçarak hayatını kazanıyor. Eşim Süreyya ile bana kalan da onlara bakıp mutlu olmak.

Yeri gelmişken söyleyeyim, bugün kentli bir Hüseyin Erol varsa büyük oranda eşimin sayesindedir. Beni çok destekledi, yükümü paylaştı, beni ayakta tutmak için her şeyi yaptı. Ona da buradan ayrıca teşekkür ediyorum.

Tüm gün süren koşturmacanın ve kalabalığın arasında 2 saat boşluğunuz olsa ne yaparsınız?

Ben bu kadar kalabalığın ve sosyal hayatın içinde yalnız olduğum zamanlardan çok keyif alırım. Hemen bir kamp sandalyesi alırım, denizi görebileceğim, iyot kokusunu alabileceğim bir yere oturup kafamı dinlerim. Bundan da inanılmaz keyif alırım. Benim için stresi, yorgunluğu atmada bundan daha iyi gelen bir şey yok.

Gerçekten bambaşka bir Hüseyin Erol tanıyoruz şu an. Peki, herkesin bilmesini istediğin bir hayat tecrübesi var mı anlatacağın?

Bugünkü ben olmamda en çok katkı sağlayan şey güven oldu. İnsanlar size güvenirse altından kalkamayacağınız iş olmadığına inanır. Tabii bilinmeli ki, güveni inşa etmek çok zordur ama yıkmak çok kolay…

Pişman olduğun, geçmişe dönsen değiştirmek istediğin bir şey var mı?

Var... Çocuklarımla daha fazla ilgilenmeyi çok isterdim. Onların çocukluk dönemlerinde çok fazla çalıştım ve gerekli zamanı ayıramadım. Çocuklarım anlayışla karşılıyor bu durumu ama daha fazla zaman ayırmam gerektiğini şimdi daha iyi anlıyorum.

 Evde nasıl bir Hüseyin Erol var peki?

Ben mutfakta çok başarılıyımdır. Güzel yemekler yaparım. Eşim Süreyya’ya sorabilirsin, en büyük özelliğim mutfağı ondan bile daha temiz bırakırım. Çocuklarım, arkadaşlarım benim elimden yemek yemek için can atarlar.

En sevdiğiniz yemek?

Mantı

En sevdiğiniz sanatçı?

Yıldız Kenter

En sevdiğiniz TV programı?

Yemek programlarını çok seviyorum

İzmit’te gitmekten keyif aldığınız mekân?

Barista keyifli vakit geçirdiğimiz yerlerden. Rahmetli Yaşar’ın dönercisini de çok severim ama onu kaybettiğimizden beri gitmeye ayağım varmıyor.

Bu keyifli sohbet için ama daha çok İzmit için yaptıklarından dolayı çok teşekkür ederim. Umarım uzun yıllar boyunca Kutup Yıldızı’mız olmaya devam edersin.