Zaman akıp giderken, günler günleri kovalarken bir iki saniye durup, günlerinizi nasıl doldurduğunuzu kendinize sordunuz mu hiç? Kimimiz hedeflere koşuyor, kimimiz ise bize hiçbir şey katmayan sadece zamanımızı, saatlerimizi ve anlarımızı yutan, gereksiz şeylerle uğraşıyoruz.

“Gelecekte nerede olacağınız, şu anda ne için adım attığınıza bağlıdır.”  Peki, siz şimdi şu anda ne için adım atmak isterdiniz?

Öyle büyük şeyler düşünmeye de gerek yok. Bu adım, okumayı istediğiniz bir kitaba başlamak bile olabilir. Çünkü o kitabı bitirdiğinizde, dünde kalan kendinize bir şeyler katmış olacaksınız ve belki farklı kararlar alacaksınız. Bu attığınız adım o çok istediğiniz dans kursuna yazılmak veya spora başlamak olabilir. İnsan en çok yaptıklarından değil yapmadıklarından pişman olurmuş, derler. Şu anda yapmadığınızdan dolayı gelecekte pişman olacağınız şeyler neler olurdu?

Kendinizle baş başa kaldığınızda kendinize hiç şu soruyu sordunuz mu?

‘’Ey CAN bugün senin için ne yapayım?” diye. Defalarca etrafınızdaki insanlara ne yapalım, ne yiyelim, nereye gidelim, senin için ne yapabilirim gibi sorular sormuşsunuzdur, fakat bu soruyu kendinize hiç sordunuz mu? Ey keyfim yerinde misin? Nerelere gittin, gelip seni alayım mı?

O zaman bugün kendinizle konuşma günü olsun. Kendi kendilerine konuşanlara deli derlermiş ya öğrendim ki konuşunca deli olunmuyormuş,  cevap verirsen sıkıntıymış :) O zaman sesli sorup, sessiz sessiz cevap verip ardından da harekete geçin.

Küçük bir çocukken evde yapacak bir şey bulamayınca canım sıkılır anneme babama mızmızlanırdım. “Can sıkıntısı…’’ Can sıkıntısı nedir yaşamayalı çok oldu. Boş boş durmaktan canı sıkılmak nasıl bir duyguydu. Canı sıkılan insanları anlayamıyorum. Hayatta yapılacak onca iş varken bazen hayal kurmak için bile boş vakit bulamazken, nasıl sıkılabiliyor insanın canı diye, düşünür oldum şu sıralar. Boş boş oturmak bile bir faaliyettir bazen ruhunuzu dinlendiriyorsa eğer.

Klasik bir ifade vardır hani ‘’Hayat kısa’’ Hayat aslında bizim biz olabilmemiz için yeteri uzunlukta.

O zaman en sevdiğim kelimeyi söylüyorum size. HAYDİİİ...

Haydi bakalım harekete geçin yarın nerede olmak istiyorsanız oraya doğru. Hayat anlardan ibarettir ve geriye o anlardan hoş anılar kalacaktır, bize ve sevdiklerinize.

Haydi! Sevdiklerinizle anılar biriktirin.

Haydi! Annenizin yanağına kocaman bir öpücük kondurun.

Haydi! Sorunlarınız varsa çözmek için hayalleriniz varsa yaşamak için harekete geçin.

Haydi! Ruhunuza iyi gelen uğraşlar edinin.

Haydi! İyiliklere koşun ki iyilikler de sizi bulsun. Sokaktan geçen simitçinin tüm simitlerini alıp okul bahçesinde koşuşturan çocuklara dağıtın mesela. Ya da alın o tepsideki simitlerin hepsini iş yerindeki arkadaşlarınıza ikram edin.

Ve kendinizin gönlünü alın ;)

Mevsim sonbahar ise ruhunuza iyi gelecek aktiviteler yapın mesela.

   Mesela ne yapın?

Zipline mesela.... ;) Maşukiye’nin upuzun ağaçlarına tepeden bakın mesela. Doğanın içinde şömineli bir odada veya bir filenin üzerinden gökyüzünü izleyerek dinlendirin ruhunuzu.

Peki, Kocaeli’nde sonbaharda zipline nerede yapılır?

Ya da bir hafta sonu sonbahar nerelerde karşılanır? Tabii ki Sapanca ve Maşukiye’de… Mevsimlerden sonbaharsa ve yapraklar rengini dönüyorsa sarıya, kendini dinlendirmek isteyebilir veya enerjini atarak dinginlikle sonbaharı karşılayabilirsiniz.

Üçgen şeklinde giden ve tepesinde eşsiz bir manzaraya sahip doğanın ortasından neşeyle geçeceğiniz maceralı bir yolculuk yaşamak ister misiniz?

Bir saniye önce arasından uçarak geçtiğiniz ağaçları gökyüzünden seyredip, göl manzaralı harika bir tepede soluğu alacağınız bu eğlenceli parkuru kesinlikle tavsiye ederim. Güler yüzlü işletme sahipleri ve çalışanlarıyla oldukça misafirperver bir karşılamayla harika bir yolculuğa atılmak isteyenlere kesinlikle tavsiye ederim efendim.

Kendinize ödül verip birkaç günlüğüne sakin ve huzurlu doğa ile baş başa orijinal tesisler ararsanız Sapanca bunlar için en ideal nokta olacaktır. Üçgen ahşap evlerinden şömineli çadır odalarına kadar pek çok alternatif mevcut.

İşte onlardan biri Hypnosapanca ;

O zaman sonbaharın huzurunu yaşayacağınız mutlu bir ekim ayı ve sonbahar geçirmeniz dileğiyle yine bir şiirle yazıma son veriyorum. Ekim ve şiir demişken,  sonbahar ekimde başlar bende eylülle karşılanır oysa ki adına onlarca şiir yazılır, ama eylül bana hep yalancı yaz gelir, bu nedenle bende sonbahar ekimde başlar son bahar gibi bir ay, bu nedenle Ataol Behramoğlu şiirini ekimle birleştirerek hediye ediyorum sizlere.

Sessizlik ve serinlik birleşiyor
Yıkanmış güvercinler ve çok uzakta bir tren sesi

Her zaman yeniden başlamak duygusu doğuyor içimde
Her uyanışımda düşmanlarımı bağışlıyorum
Daha çok seviyorum dostlarımı her uyanışımda

Ekim sabahının serinliğini

Yaprakların serinliğini
Yüreğime dolduruyorum

Ataol Behramoğlu

 

instagram: izmitteysek.ne.yapsak