4 yıl önce başladı benim hikâyem. Kimine göre upuzun bir zaman dilimi, kimine göre kısacık. İçinde bulunduğun duruma; olaya, duyguya göre değişir zaman algısı, göreceli yani… Birilerinin yürüdüğü yolda hikâyelerine dâhil oldum kimi zaman, hikâyelerinin bir parçası, edilgeni, etkeni oldum. Ama dâhil olduğum, gördüğüm, dokunduğum her hikâyede kaygı, çaresizlik, umutsuzluk, umut, korku vardı. Ama hepsinin temelinde sevdiğini yaşatma çabası vardı. “Belki” diye başlayan cümleler vardı hep… İşte o belki diye başlayan cümlenin sonunda “umut” vardı. Belki de Sensin Derneği ile tanışmam hayatımdaki dönüm noktalarından biri… Hepimizin hayatında dönemeçler var ya hani, benim yürüdüğüm yolda da dönemeçlerden biri; Belki de Sensin Derneği…



Önce “Efe’ye İlik Lazım” tweetiyle Efe’nin adını duydum Aykut ve Dilara’dan, kök hücre nakli bekleyen binlerce çocuktan biriymiş, öğrendim. Artık aramızda yok, çünkü Efe’ye uygun ilik bulunamadı. Sonraki zamanlarda babasıyla tanıştım Efe’nin, çaresi olan bir hastalıktan evladını kaybetmiş bir babanın acısını gördüm gözlerinde, içim acıdı.  “Efe’ye uygun ilik aramak için bu iyilik hareketini başlatan Aykut’u televizyonda gördüm, ekranda büyük puntolarla BELKİ DE SENSİN yazıyordu. Efe’ye destek olmak için çıktıkları yolda bu sefer kaderin cilvesi, sevgili eşi Dilara Merve Kurt’a ilik aranıyordu; biricik eşine, aynı zamanda Demir Adam’ın annesine… Sonra Dilara’ya baktım internetten, gözleri kocaman gülen sevgili dolu bir kadın, bir anne, bir eş, bir evlat. Dilara da şu an aramızda değil. Uygun ilik ona da bulunamadı çünkü. Aykut’la tanıştım sonraları, çaresi olan bir hastalıktan eşini, hayat arkadaşını kaybetmiş bir adamın gözlerindeki hüznü gördüm, yine içim acıdı. Sonrasında gördüklerimi, duyduklarımı, sosyal medyadan takip ettiklerimi ve şu an yine çaresi olan bir hastalıktan çocuğunu, annesini, babasını, kardeşini, eşini, nişanlısını kaybedenleri saymıyorum sayamam… O kadar çoklar ki, ama hepsinde tek tek ve hep içim acıdı. Çünkü çaresi vardı bu hastalığın, kök hücre nakli gerektiren hastalıkların çaresi var, kader değil bu yani anlayacağınız. Sordum kendi kendime, Aykut Kadir Kurt’u televizyonda gördükten sonra; Belki de Ben Miyim acaba? Birinin dermanı bende olabilir mi? Türkiye’de ya da dünyada herhangi bir hastanın doku kardeşi ben olabilir miyim? Bana ihtiyacı olan birine, üstelik ailesinden birinden bile daha yakın olabilecek hücreleri kanımda taşıyor olabilir miyim ki? Şimdiye kadar ben kök hücre donör adayı olmadım diye, birinin ölümüne sebep olmuş olabilir miyim? Düşünmesi bile çok kötü, umarım böyle bir şey olmamıştır diye ummaktan başka bir şey yapamam geçmişle ilgili.
 


Ama gönül rahatlığıyla şunu söyleyebilirim bu yazıyı okuyanlara; 4 yıldır kök hücre nakli gerektiren bir hastalıktan dolayı, hayatını kaybeden hiç kimsenin vebali üzerimde değil, benim yüzümden kimse ölmedi, eminim bundan. Olmasın ama bana ihtiyacı olursa tanımadığım, bilmediğim, görmediğim doku kardeşimin bir yerlerde, “buradayım güzel kardeşim merak etme, benden hiçbir şeyi eksiltmeyecek kök hücrelerim ikimize de yeter”  demek için heyecanla ve seve seve ne gerekiyorsa yapacağım. Hayat biricik ve hepimizin hayatı çok kıymetli, her annenin evladı kendine kıymetli. Bunu unutmadan yola devam etmek gerek diye düşünüyorum. Şimdiye kadar yazdıklarım hayatımdaki dönemeç vardı ya hani, o dönemecin köşesiydi. Sadece kök hücre donör adayı olup köşeye çekilmek olur muydu? Olmazdı tabii. Sevgili Aykut ve Dilara’nın Belki de Sensin Derneği çatısı altında başlattığı bu iyilik hareketinin bir ucundan da tutmak lazım gelirdi ve öyle de oldu, olmaya da karınca kararınca devam ediyor. Belki de Sensin Derneği, Türkiye’nin farklı illerindeki gönüllüleriyle beraber, bilinçli kök hücre donör adayı sayısını arttırmaya yönelik çalışmalar yapan bir dernek. Türkiye’de Sağlık Bakanlığı, Kızılay ve Türkök (Türkiye Kök Hücre Koordinasyon Merkezi); kök hücre bağışı, nakil süreçlerinin tüm operasyonunu beraber yürütüyor. Sağlık Bakanlığı, Kızılay, Türkök bünyesinde canını dişine takarak çalışan bir sürü gönlü güzel, profesyonel insanlar var bu işin mimarı olan. Türkök Yetkilileri, hem kök hücre donör adaylığı konusunda eğitimler veriyor, farkında, bilinçli donör adayı sayısını arttırmaya çalışıyor; hem de doku uyumu olan donörlerle görüşüp tüm süreçleri yönetiyorlar. Bizim gibi gönüllülük esasına dayalı dernek ve platformlar da bilinçli bağışçı sayısını arttırmaya yönelik çalışmalarda bulunuyor. Bizlerin dernek olarak derdi bu süreçlerin tümünden haberdar “bilinçli, farkında” olan; gönlünde, ruhunda, bedeninde iyilik olan bu insanlara ulaşıp bu konuyu, önemini ve süreçlerini anlatmak.
Bana göre bu sürecin 4 temel basamağı var;

Birincisi kök hücre donör adayı olmanın koşullarını ve süreçlerini tüm detaylarıyla bilmek. İkincisi kök hücre donör adaylığı konusunda gönüllü olmak. Üçüncüsü ve en zor aşama da bu bana göre, harekete geçip, aksiyon almak yani kök hücre donör adayı olmak. Dördüncü ve kesinlikle en önemli olan madde bu, asla vazgeçmemek. 
Kök hücre Bağışçı Adayı olmak ve detaylarını öğrenmek için www.kanver.org sitesinden detaylıca bilgi almanız mümkün.
Neden Belki de Sensin bu derneğin adı derseniz;
Bir hastanın yaşamasına vesile olacak “Belki de Sensin,” yarın uygun kök hücreye ihtiyacı olan olacak “Belki de Sensin” bunu bilemeyiz.
Bizler, Belki de Sensin Derneği olarak: “Ölümün değil, yaşamın kutsandığı bir dünyaya inanıyoruz ve buna inanmaya devam edeceğiz, çıktığımız bu yolda daha çok insanın yaşamına dokunmak için çabalayacağız.”

Sağlıkla…