Sevgili Okurlar;
Bir önceki yazımızda Corona virüsünün dünya ekonomileri üzerindeki etkilerine değinmiş, ülkelerin yardım paketlerini detaylı açıklamış ve Türkiye bölümünü bu ayki yazımıza bırakmıştım. Bu bolümde Türkiye’nin ekonomik önlem paketi tedbirlerine değinerek devam edeceğim. Tabi bir önceki yazımız ile bu yazımız arasında bir aylık süre geçmiş durumda. Oldukça fazla önlem alınmış durumda.  
Türkiye ne gibi önlemler aldı? 
Bu önlemleri hepimiz basından okuduk. Bu sütuna hepsini sığdırmamız mümkün değil, ancak önemli bazılarına değinmemiz gerekiyor. 

18 Mart 2020 Tarihinde açıklanan önlemler paketinin önemli gördüğüm bazı maddeleri: 

1. Perakende, AVM, Demir - Çelik, Otomotiv, Lojistik-Ulaşım, Sinema - Tiyatro, Konaklama, Yiyecek-İçecek, Tekstil-Konfeksiyon Ve Etkinlik-Organizasyon sektörleri için Muhtasar ve KDV ile SGK primleri Nisan, Mayıs ve Haziran ödemeleri 6’şar ay ertelendi,

2. Nakit akışı bozulan firmaların bankalara olan kredi anapara ve faiz ödemelerini asgari 3 ay ötelenecek ve ek olarak finansman desteği sağlandı,

3. İhracattaki geçici yavaşlama sürecinde kapasite kullanım oranlarının korunması amacıyla ihracatçıya stok finansmanı desteği verildi,

4. Bu dönemde işlerinin olumsuz etkilendiğini beyan ederek talepte bulunan Esnaf Ve Sanatkârların Halkbank’a olan kredi borçlarının, Nisan, Mayıs ve Haziran anapara ve faiz ödemeleri 3 ay süreyle ve faizsiz olarak ertelendi,

5. Kredi Garanti Fonu limiti 25 Milyar ₺’den 50 Milyar ₺’ye çıkartıldı, 

6. Kredilerde önceliği gelişmelerden olumsuz etkilendiği için likidite ihtiyacı oluşan ve teminat açığı bulunan firmalar ile KOBİ’lere verildi,

7. Virüsün yayılmasına karşı alınan tedbirlerin etkisiyle Nisan, Mayıs Ve Haziran aylarında temerrüde düşen firmaların kredi siciline “Mücbir Sebep” notu düşülmesi sağlandı,

8. Kısa çalışma ödeneği devreye alindi, 

9. Aile, Çalışma Ve Sosyal Politikalar Bakanlığının belirlediği kriterlere göre ihtiyaç sahibi ailelere yapılacak nakdi yardımlar için ilave 2 Milyar ₺ lık kaynak ayrıldı,

10. İstihdamdaki sürekliliği temin etmek amacıyla 2 aylık telafi çalışma süresi 4 aya çıkarıldı. 

Bu ve buna benzer önlemler tüm Bakanlıkların uyum içerisinde çalışmasını gerektiriyor. Bu önlemlerin hepsi önemli olmakla beraber içerisinde en önemli bulduğum önlemler KOBİ’lere finansman desteği, kısa çalışma ödeneği ve KGF kredileridir. 

Kredi desteğinden ziyade özellikle KOBİ’lerimize doğrudan kaynak sağlanması önem arz etmektedir. Öncelikli olarak kamu bankaları bu yükü çekecektir. Özel bankaların bu dönemde kredi iştahı çok daha temkinli olacaktır. Zaten kamuoyunda da özel bankaların kredi verme konusundaki tutumları tartışılıyor. Bununla birlikte zaten ağır finansman yükü altında olan kuruluşlara doğrudan kaynak aktarmak yerine, faiz ötelemesi yapılarak ve ek faiz alınarak tekrar borçlandırmak KOBİ’lerin sorunlarını çözmeyecektir. 
Hepimizin bildiği üzere ağır rekabet şartları altındaki KOBİ’lerimiz, ekonomimizin lokomotifleridir. Kısaca özetlemek gerekirse KOBİ’ler istihdamın % 79’unu, katma değerin % 55’ini, toplam satışların % 67’sini ve toplam yatırımların ise % 62’sini oluşturmaktadır. KOBI kredilerinin toplam krediler içindeki pay da yaklaşık % 22 - % 23 seviyesindedir.

Bir önceki yazımızda Dünya ülkelerinin ekonomik paketlerini ve GSYIH Oranlarını maddeler halinde özetlemiştik. Bir tablo yaparak ülkelerin ekonomik paketlerini GSYH’n oranlayalım. 

Görüldüğü üzere hükûmetin açıkladığı paket milli gelirin % 2’sine denktir. 
Değinmek istediğim bir diğer konu ise Corona salgını hakkındaki uluslararası kuruluşların yayımladığı raporlardaki senaryolardır. Bu senaryolar iyimser ve kötümser senaryo olarak ikiye ayrılmış durumda. 
Değinmemiz gerekiyor çünkü önemli. 

1. İYİMSER SENARYO

Virüs mevsime bağlı olarak sıcaklık artışları ile birlikte azalıyor. Mayıs ayı ortasında genel olarak toplumlarda iyimserlik hâkim oluyor. Virüs kontrol altına alınıyor. Ayrıca virüs kuzey yarımkürede mevsimsellik gösteriyor. Havaların ısınmasıyla birlikte yayılma hızı düşüyor. Sonbaharda virüs yeniden aktive oluyor ancak ciddi bir mutasyon geçirmiyor ve elde edilen deneyim sayesinde sosyal ve ekonomik hareketlilik sağlanıyor. 

Bu iyimser tabloda dahi, geniş kapsamlı karantina uygulamaları, seyahatlerin kısıtlanması ve fiziksel izolasyon önlemleri bireysel ve kurumsal harcamalarda keskin bir düşüş yaratıyor ve ekonomide II. Çeyrek dönem sonuna dek durgunluk yaşanması bekleniyor. Bu dönem sonunda salgın kontrol altına alınmış olsa da durgunluğun yarattığı ekonomik etkiler, III. Çeyrek dönem sonuna dek kendini gösteriyor. Bu durumda tüketiciler evde kalmaya devam ederken, şirketler gelir kaybediyor, yatırımlar yavaşlıyor ve istihdam oranlarında azalma yaşanıyor. Düşük faiz oranlarının korunmasıyla I. Çeyrek dönemde para politikalarındaki iyileştirmeler olumlu ancak sınırlı bir etki yaratıyor; II. ve III. Çeyrek dönemdeki ekonomik kaybın önüne geçmekte yeterli olmuyor. 

Bu senaryoda, Avrupa ve Amerika'da ekonominin iyileşmesi IV. Çeyrek dönemde gerçekleşmesi beklenirken, 2020 yılı küresel GSYIH’da yılbaşındaki beklentilerin altında bir büyüme sağlanıyor.

2. KÖTÜMSER SENARYO

Bu senaryo, Covid testlerinin toplumda yaygın bir şekilde yapılmasının gecikmesi, fiziksel izolasyonun yeterli düzeyde yapılmaması ile halk sağlığının yeterince korunamaması sonucu salgının Amerika ve Avrupa'da Mayıs ayı ortasına dek çoğalarak artması koşullarına dayanıyor. Aynı zamanda virüsün yıl boyunca mevsim şartlarından etkilenmeden varlığını sürdürmesi olasılıkları ele alınıyor. Bu durumda Afrika, Okyanusya ve bazı Asya ülkelerinde de salgının yayılabileceği ancak genç nüfusta ölüm oranlarının çok daha düşük olabileceği tahmin ediliyor. Virüsün 2020 sonuna doğru geçirebileceği mutasyon sonucu, Çin gibi salgını kontrol etmede başarılı olan ülkeler dahi hastalıkların yeniden artmaması için sıkı önlemler almak zorunda kalıyor. 

Bu koşullarda, tüketici talepleri yıl boyunca düşük kalıyor. Bu senaryoda küresel ekonomik durgunluk, küçük ve orta ölçekli şirketleri çok daha derinden etkiliyor. Havacılık, seyahat, turizm gibi hizmet sektörlerine etki uzun süreli oluyor ve bu sektörler başta olmak üzere en çok etki altında bulunan sektörlerde iflaslar ve birleşmeler yaşanıyor; yıl boyunca işten çıkarmalar ve iflaslar kartopu etkisi ile tüm sektörlerin zayıflamasına neden oluyor. Bu şartlar altında dahi, bankaların güçlü sermaye yapıları ve makro ihtiyati denetim sayesinde geniş çaplı bir bankacılık krizi beklenmiyor. 
Bu senaryoda, küresel ekonomide 2008-2009 Küresel Finansal Krizine benzer sert bir etki görülmesi bekleniyor. Pek çok ülkede 2020 Yılı ekonomisi küçülüyor ve iyileşmenin başlaması 2021 yılı II. Çeyrek dönemine sarkıyor.

Sonuç Olarak;
Her ülke kendi ekonomik gücü ve kabiliyeti özelinde, ülke halkına ve ekonomiye destek sağlamaya çalışıyor. Bu ekonomik destekler sosyal adaletin bozulmaması ve ekonomiye güç veren şirketlerin iflasınınım gecikmesine yönelik olarak yapılıyor. Ekonomik çarkların dönmediği, üretim ve bununla birlikte tüketimin olmadığı noktada bu desteklerin sürekli devam etmesi mümkün değildir. 

Yukarıdaki belirtilen iyimser ve kötümser senaryolardan hangisini yaşıyoruz ? Ve daha ne kadar yaşayacağız ? Bunun değerlendirmesini okuyuculara bırakıyorum. 

Bu satırların Mayıs ayında yazıldı. Türkiye için normalleşme surecine geçiş aşaması da Mayıs ayında başladı. Sadece Türkiye değil Avrupa ülkelerinde de bu adımlar atılıyor. Fakat aşı ve virüs ile ilgili tedavi araştırmaları devam ediyor ve halen çözüm bulunabilmiş değil. Dolayısı ile normalleşmenin hangi şekillerde olacağını hep birlikte yasayarak öğreneceğiz.  
Gereken önlemlere harfiyen uyarak hayatlarımızı riske atmayalım.
Tüm değerli okuyucularıma sağlıklı ve güzel günler diliyorum. Hijyene, mesafeye ve tedbire dikkat!
Önümüzdeki ay görüşmek üzere...


Çağlayan ATEŞ
caglayanates@gmail.com