Benim  çok  yoğun  dini  ve  milli  duygularının  en  özel  yerinde  “Mustafa  Kemal Atatürk”   aşkını   taşıyan  değerli  arkadaşlarım,  geçen  yıl  gerçekleştirdikleri  Anıtkabir  ziyaretlerinde  bana  hediye  küçük  bir kitapçık  getirmişlerdi. Kitapçığın  adı “Subay  ve  Komutan  ile    Konuşmalar” (Zabit   ve  Kumandan  ile  Hasbihal). Genelkurmay  ATASE  Başkanlığı  Yayınları. 

Güzel  bir  tarihi  belgeydi  bu.  Ata’nın  üstün  yeteneklerinden  birisi  daha  sergileniyordu.

Ben, tam  zamanı  düşüncesiyle,  bu  kitapçıktan  bir  kaç  paragrafı  sizlerle  paylaşmak  istiyorum.. Kitabın  Sunuş  kısmı  şöyle  başlıyor.. Mustafa  Kemal  Atatürk  yaşamının  her  döneminde  kitapla  bütünleşmiştir.. Yaşamının  farklı  dönemlerinde,  farklı  konularda  kitaplarda  yazmıştır.. Mustafa  Kemal,  özellikle  İkinci  Meşrutiyetin (23  Temmuz  1908)  ilanından  sonra  tüm  dikkat  ve  çalışmasını   askerlik  üzerine  yoğunlaştırmıştır.. O özellikle    subayların  değişen  koşullara  uygun   olarak  mesleki  bilgilerini  arttıracak  yayınların  yapılmasını  gerekli  görüyordu.. Bu  amaçla  mesleğinin  ilk  yıllarından  itibaren  askerlikle  ilgili  birikimlerini  aşağıda  isimleri  belirtilen  kitaplarda   toplamıştır..

  a-Takım  Muharebe  Takımı..    b- Cumalı  Ordugahı..   c- Tabiye Tatbikat ve Seyahati..

  d-Bölüğün  Muharebe  Talimi..    e- Zabit ve Kumandan  ile  Hasbihal..     f- Tabiye  Meselesinin  Hali  ve   Emirlerin  Sureti  Tahririne  Dair  Nesayih.. Genelkurmay  Askeri Tarih  ve  Stratejik Etüt  Başkanlığı  olarak,  Mustafa  Kemal’in  askerlikle  ilgili  yazmış  olduğu  bu  eserleri,  yaşayan  Türkçeye  çevirerek  okurların  yararlanmasını  sağlamışlardır..  Sizlere  yazdığım  paragraflar  orijinal  şeklidir..

  1914  *Nuri ( Nuri  Conker.. Atatürk’ün  okul  ve  silah  arkadaşı ) Genç  Mülazim,  asıl  ruh-u  sanatını  intisap  ettiği  bölüğün  babası  olan  yüzbaşısı  ve  daha  büyük  amirleri  tarafından,  iş  üzerinde  bulunaraktan  her şeyi  öğrenecektir..

  Evvela  kumandan  olacaktır,  bir  takıma.. Ve  sonra  kumandan  olmaya  hazırlanacaktır,  bir  bölüğe.. Ve  işte  böyle  öğrenecektir  ve  sonra  öğretecektir.. Ordu  mekteb-i  fiilisi ancak  bu  suretle  makamının  ehli  bölük  kumandanları  makamının  ehli  tabur,  ehli  bölük  kumandanları  yetiştirmek  sayesinde    milletin  evlatları   bir  sürü  gibi  değil,  şanlı  şerefli  insanlar  olarak   düşman  karşısında  şan  ve  şerefle  sevk  ve  tevcih  olunabilir..

Zabitlik  demek  fedayınefs   ve  canı  kat’iyen  göze  almış  olmak  demektir.. Bir  zabit,  sanatı  namına   hayat  ve  mevcudiyetine  hiç  ehemmiyet  vermeyecektir.. 

Zabit  “hayat  ve  rahatın  hiç  düşünülmemesi  icap  edince”  rahat  ve  hayatını  feda  etmeyi  şeref  bilecektir.. “ Mukteza- yı  namus  budur”.. Muharebede   yağan  mermi  yağmuru,  o  yağmurdan  ürkmeyen  eri,  ürkenlerden  daha  az  ıslatır.. Filhakika  böyle  olmasaydı  Trablusgarp  Harbi’ne  iştirak  etmiş  olan  bütün  arkadaşlarımızın  mutlaka  Trablus’ta,  Humus’ da,  Bingazi’de,  Derne’de,  Tomruk’taki  İtalyan  istihkamları  karşısında  bu  gün  kemiklerinin  dahi  kalmamış  olması  iktiza  ederdi..

  Nuri.. Ordu  ne  demektir,  ordunun  vazifesi  ne  demektir.. Ordu,  vatanın  mukaddes  topraklarını  müdafaa   için  sulh  vaktinde  hazırlanan  ve  terbiye  gören  bilcümle  evladın   birleşmesidir.. Ve  ordunun  görevi,  yurdu  çiğnemek  isteyen  düşmana  karşı  ayağa  kalkmaktır.. Bu  kalkış  elbette  yerinde  durmak  için  değil,  düşmana  atılmak  için  olursa,  ayağa  kalkmaya  değer.. Anlaşılıyor ki  askerimizin  ruhunu  kazanmak  bizim  için  bir  görev  olduğu  gibi,  vatanı  için  önce  onlarda  bir  ruh,  bir  emel,  bir  seciye  yaratmak  da  Allah’tan  ve  Medine’ de  yatan  Hazret-i  Peygamberden  sonra,  bize  düşer..