Varis, toplumun büyük bir bölümünde görülen gerek kozmetik gerekse de fonksiyonel şikayetler açığa çıkaran bir problemdir. Kalp Damar Cerrahisi Orhan Fındık bu röportajımızda varisin tedavi süreçlerini ve çözüm önerilerini bizlere anlattı.

Orhan Bey, bize kendinizden bahseder misiniz?

Tabii ki. Doğma büyüme Kocaeliliyim. Ulugazi İlkokulu ile başlayıp, Barbaros Hayrettin Lisesi ve İzmit Lisesi ile devam eden eğitimimi Hacettepe Tıp Fakültesi’nde tamamladım. Uzmanlığımı İstanbul Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden aldım. Uzmanlık sonrasında Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas ve Araştırma Hastanesi’nde ve Derince Eğitim Araştırma Hastanesi’nde görev yaptım. 

Beni Kocaeli sevdalısı olarak tanımlayabilirsiniz. Doğup, büyüdüğüm şehri seviyorum. Artan sanayi ve İstanbul’a çok yakın olmasından dolayı devamlı göç alan bir yerleşim yeri. Ülkemizin her şehrinden gelen insanımız var. Bu da zenginliğimizi daha çok arttırıyor. Hayatımıza hoşgörüyü, birbirimizi olduğumuz gibi kabul etmeyi ve birbirimize saygı duymayı yerleştirdiğimizde tüm zorlu süreçleri beraber daha kolay atlatabileceğimizi düşünüyorum. Farklılıkların, farklı bakış açılarının, bizi daha çok zenginleştireceğini düşünen ve bunu bir yaşam felsefesi olarak kabul eden bir insanım. 

Varis Kliniği açma fikri nasıl oluştu? Kliniği açma hikayenizi anlatır mısınız?

Hekimlikte emeklilik yok biliyorsunuz. Hekimlik bizim hayatımız. 27 yıl kamuda çalıştıktan sonra emekli oldum ve uzun süredir çalıştığım varis hastalıkları alanında özelleşmiş bir klinik açmaya karar verdim.  

Bilgi ve teknoloji çağındaki hızlı gelişmeler baş döndürücü. Kalp damar cerrahisinin tarihine de baktığımız zaman aynı gelişme sürecini görüyoruz. Kalp damar cerrahları belli alanlarda gittikçe daha da özelleşiyor. Yaklaşık yirmi yıl bu alanda çalışma imkanı buldum. Koroner by-pass, kapak ameliyatları, göğüs ve karın bölgesinde, bacaklarda genişlemiş veya daralmış damarlara cerrahi yaklaşım ile beraber balon ve stent işlemlerini de uyguladım. Kronik böbrek hastalarında fistül açılımı ve son on yılda özellikle daha ağırlıklı olarak varis hastalıkları konusunda çalışmalarım oldu. 2011 yılında Kocaelide ilk porselen uçlu lazer ile varis tedavisini yaptıktan sonra, yine varisin çok ileri formlarında bulunan yaralar için önemli etken olan perforan venlerin subfasyal endoskopik olarak çıkartan sayılı hekimlerdenim. Sayısız varis ameliyatının yanı sıra, binlerce hastama köpük, skleroterapi tedavisi uyguladım. Neticede muayenehaneme bu tecrübemi taşımaya karar verdim.

 

Günümüzde insan sağlığını etkileyen varis hastalığı nedir?

Varis bir toplardamar hastalığıdır. Halk dilinde kirli kan olarak nitelenen kanı kalbe taşıyan bacak damarlarında sorun olduğunu ifade eder. Bacağın toplardamarı genel olarak iki kısımdan oluşur. Derin venöz ve yüzeysel venöz sistem olarak. Bu toplayıcı sistemde kanın yukarı çıkışını sağlayan çok sayıda kapakçık vardır. Kapakçıklarda başlayan sorun damar duvarlarını da etkilemektedir. Etkilenen damar yapısı damarda balonlaşmaya neden olunca, kapaklar da kapanmakta daha fazla zorluk çekiyor. Neticede bir kısır döngü oluşuyor. Zamanla önce yüzeysel sistemde başlayan bu süreç daha sonra derin venöz sistemi de etkiliyor. Bacaklarınızın dış yüzünde görmüş olduğunuz kırmızımsı ve mor damarlar da bunun işaretleridir.

“Varisin ortaya çıkmasını veya daha hızlı ilerlemişini sağlayan en önemli etkenlerin başında hareketsizlik gelmektedir.”

Varis hastalığı neden oluşur? Varis oluşumunu engellemek adına alınabilecek önlemler var mıdır?

Varis hastalığı toplumumuzda çok sık görülmektedir. Varis bizim yaşam kalitemizi de etkileyen en önemli etkenlerden biridir. Kalıtsal bir özelliği vardır. Anne ve babasında varis hastalığı olanlarda 50-70 % oranında görülmektedir. Varisin ortaya çıkmasını veya daha hızlı ilerlemesini sağlayan en önemli etkenlerin başında hareketsizlik gelmektedir. Bacaklarımızdaki kanın kalbe taşınmasında en önemli görevi baldır kaslarımız üstlenmektedir. Yürüyüş, koşu gibi fiziksel aktiviteler baldır kaslarımızın çok etkili çalışmasına neden olur. Fazla kilo, hormonal ilaçlar, damar travmaları da diğer etkenlerdir. Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülmektedir. Özellikle gebelik, menapoz gibi dönemlerde süreç çok daha fazla hızlanmaktadır.

Elbette varis oluşumunu engellemek için yapabileceğimiz şeyler vardır. En başta şunu söylemek isterim ki ailesel mirasımızı değiştirmek mümkün değil. Ama bunu mümkün olduğunca geciktirmek veya bizde oluşan görsel ve fiziksel etkilerini en aza indirmek bizim elimizdedir. Varis tedavi edilebilir bir hastalıktır. Her aşamada çözüm önerileri mevcuttur. Ancak şu da bir gerçektir ki ne kadar erken müdahale edersek sonuçlar da o kadar yüz güldürücüdür.

Varis hastalığının belirtileri nelerdir? Hastalarınız hangi şikayetlerle size başvuruyor?

Varis hastalarım birbirinden çok farklı şikayetlerle başvurabiliyor. Her hastayı kendi özelinde değerlendirmek ve ona göre bir tedavi yaklaşımını belirlemek gerekiyor. Genelleme yaparsak özellikle akşamları daha belirgin olan bacaklarda ağırlık hissi, yorgunluk, şişlik, geceleri olan kramplar, bacakları hareket ettirme isteği, huzursuzluk, kaşıntı, yanma hissi daha çok rastlanan şikayetlerdir. Çoğu hastamız da hiçbir fiziksel şikayetinin olmadığını, ancak estetik olarak çok rahatsızlık duyduğunu ifade etmektedir.

Çözüm önerileri nelerdir

Her hastanın tedavisi kişiye özeldir. Hastamızın hikayesini alıp, fiziksel muayenesini yaptıktan sonra mutlaka doppler ultrason (damar haritalama) ile bacaklarındaki damar sistemini değerlendiriyorum. Sonrasında hastanın şikayet ve ihtiyacına göre bir tedavi planlıyoruz.

Hastalarımız şunu unutmamalıdır; eğer iç varisiniz (dışarıdan görünmeyen) müdahale edilecek duruma gelmişse, ilk önce ona işlem yapmalıyız. Doppler usg ile saptayabildiğimiz iç varise müdahale edersek, mevcut dış varislerin bir kısmı kendiliğinden iyileşebilmekte veya azalmaktadır. Bundan sonra dış varislere müdahale etmek en sağlıklı ve doğru yoldur. İç varisiniz varsa ve onu tedavi etmeden dış varislere müdahale etmek yalnızca anlık bir girişimdir.

Günümüzde özellikle son on beş yıldır uygulanan kapalı yöntemler vardır. Radyo frekans, lazer, buhar  ve yapıştırıcı (glue) kullanarak yapılmaktadır. Bu yöntemler ameliyatsız varis yöntemleri olarak bilinmektedir. İşlem sonrası hastalarımızı genellikle aynı gün eve gönderiyoruz.

Estetik varis tedavilerinden de bahseder misiniz?

Varislerin görüntüsü özellikle kadınlarda kozmetik bir sorun oluşturmaktadır. Bacaklardaki damar yapısının görünür hale gelmesi rahatsızlık vermektedir. Bu sorunu giderecek yöntemler mevcuttur. Dış varislerde (dışarıdan gözle görülebilen)  skleroterapi, köpük, lazer, radyo frekans uygulanmaktadır. Burada hangi damara hangi yöntemin uygulanacağı konusu önemlidir. Skleroterapi ve köpük yönteminin başarı oranı oldukça yüksektir. İşlem sırasında damar içine verilen kimyasal madde damar duvarı ile reaksiyona girerek damarın yok olma sürecini başlatmaktadır. Kişinin cilt yapısı, damarın genişliği, damarın alttan başka damarlarla bağlantı trafiği iyileşme sürecini etkilemektedir. İşlem ile damarlar bir iki günde kaybolabileceği gibi, bu süre bazı damarlarda daha da uzayabilmektedir. 

Ayrıca son yıllarda özellikle dıştan görünen büyük damar yapıları için lokal anestezi altında miniflebektomi dediğimiz dikişsiz ameliyat yöntemi uygulanmaktadır. 

Varisten korunmak için yapabileceğimiz şeyler var mıdır? 

 Uzun süre ayakta durarak ya da oturarak çalışmamak, fazla kiloları vermek, bacak bacak üstüne atarak oturmamak, sıkı ve dar giysiler giymemek, topuklu ayakkabı yerine rahat ayakkabıları tercih etmek korunmada yardımcı olur. Ailesinde varis öyküsü olanların ve uzun süre ayakta çalışmak zorunda kalanların korunmak için varis çorabı giymesi önerilir. Hareket etmek gerektiği için her gün yapacağımız en az 30-45 dakikalık yürüyüş çok iyi bir başlangıç olacaktır.