Bu sayıda dermatolog olarak katkı sağlamam istendiği zaman siz değerli okurlara dermatoloji pratiğinde uyguladığımız, son trend ameliyatsız estetik yöntemlerden bahsetmeyi planlamıştım. 

Ancak birkaç hafta sonra tüm dünyayı etkileyen Covid-19 salgını ne yazık ki ülkemize de yayıldı. Akabinde uzmanlar tarafından virüsten korunma yolları titizlikle anlatıldı. Önlemler belli, yapılacaklar çok net. Bunların uygulanmaya başlaması neticesinde bazı dermatolojik hastalıkların sıklığının artması nedeniyle, bunlardan korunma yöntemlerinden bahsetmeye karar verdim. 
Önerilen koruyucu önlemlerin ilki ve en önemlisi su ve sabunla ellerimizi yıkamak. Maske takmak, gerektiğinde eldiven kullanmak, alkol bazlı dezenfektanları ve geçmişteki tahtını geri kazanan kolonya kullanımı da diğerler önlemlerden. Tüm bu yöntemlerin daha öncesinde bu derece sık maruz kalmak; alışık olmayan cildimiz üzerinde bir takım yan etkilerinin olması, bu yan etkilerin kontrol altına alınamaması neticesinde de bazı dermatolojik hastalıkların oluşması veya var olanların ciddiyetinin artması da beklenen bir durum.

Peki, bu durumlar neler ve ne yapabiliriz?
Cildimizin alıştığı sıklıktan daha fazla kimyasal maddelere maruz kalması; cilt yapımızda bulunan lipidlerin hızla azalırken yenilerinin aynı hızda üretilememesi neticesinde kuruma, kabuklanma, çatlama bulgularının ve zaten yatkın olan ciltlerde egzama adını verdiğimiz durumun oluşmasına neden olabilmektedir. Aşırı miktarda su ve sabunla, ardından dezenfektanlarla karşılaşan cildimizin doğal olarak kendi koruyucu tabakası da zedelenir. Bunun neticesinde cildimiz bakteriyel, viral ve diğer mikroorganizmalara da duyarlı hale gelir. Gelişebilecek bu durumlardan kendimizi koruyabilmek için bazı konulara dikkat etmemiz gerekiyor. Öncelikle cildimizin pH’ına uygun, renklendirici ve çok fazla dezenfektan içermeyen sabunlar ile cildimizi yıkamamız en doğrusu. Dezenfektan kullanımında da üzerinde onaylanmış ve etiketleri olan ürünleri tercih etmeliyiz. Mümkünse her yıkama ve/veya dezenfektan kullanımı sonrasında ya da gün içinde belirli aralıklarla cildimizin yapısına uygun nemlendiricileri ürünleri kullanmalıyız. Bu cildimizin kendi bariyerini üretirken ona zaman kazandıracak ve kimyasal maddelerden daha az etkilenmesine neden olacaktır. Tüm bunlara uymanıza rağmen cildinizin aşırı hassas veya zaten yatkın olmasına bağlı egzama benzeri bir durum gelişirse, tedavi için dermatoloğunuza başvurmalısınız. Egzama tedavi edilmediğinde ve bu sürece maruz kalmaya devam edildiğinde kronikleşebilmektedir. 
Şu anda temizlik dışında salgından korunma amaçlı da eldiven kullanma sıklığı artmış durumda. Özellikle market, eczane ve elbette tüm sağlık çalışanlarında sık gördüğümüz sürekli eldivenle çalışmak durumunda kalan kişilerde de eldivene bağlı dermatolojik hastalıklar gelişebilmektedir. Bu durumlardan en önemlisi sürekli kapalı kalma ve sürtünmeye bağlı oluşan maserasyon adını verdiğimiz cilt yüzeyinin terlemesi nedeniyle ıslak kalması ve soyulmasıdır. Bunu engellemek için ellerin uzun süre eldivende bırakılmaması, arada ellerin havalandırılması çok önemlidir. Ayrıca eldivenlerin kimyasal yapısına bağlı olarak gelişebilecek alerjik durumlar da mevcuttur. En sık gözlenen, latex duyarlılığı olan kişilerin bu eldivenleri kullanmaları durumunda alerjik egzama geliştirmeleridir. Bu nedenle latex duyarlılığı olan kişilerin nitril veya vinyl yapıda eldiven kullanmaları daha doğru olacaktır. Satın aldığınız kutuların üzerinde eldivenin yapısı belirtilmektedir, lütfen dikkat ediniz.

Bir diğer konu şu an piyasada hali hazırda çok zor bulunan maske kullanımı. Uzmanların çoğu aslında maske kullanımını ikinci sırada önermektedir. Ancak haklı olarak yaşadığımız korku, endişe ve panik durumu nedeniyle maske kullanımımız da önemli ölçüde arttı. Peki, maske kullanımının cildimiz üzerinde ne gibi yan etkileri olabilir? Maske takıldığı ve uzun süreli kullanıldığı zaman yüzümüzün belli bir kısmı mecburen sürekli kapalı kalır. Aynı bölgede sürekli maskenin temasına bağlı bir sürtünme oluşur. Cilt yüzeyinde sürekli sürtünme ve basınç hali hazırda cildimizde var olan hafif dereceli akne problemini arttırarak şiddetlendirebilmektedir. Sürtünme ve cilt yüzeyinin sıcaklığının artması ayrıca yatkınlığı olan kişilerde rosacea adını verdiğimiz gül hastalığı bulgularını arttırarak var olan hastalığı şiddetlendirebilir. Bu durumları kontrol edebilmek için gerçekten gerekli durumlarda maske kullanmalı, risk yokken çıkartmalı ve belirli sürelerde maskeyi yenisiyle değiştirmeliyiz. Yine de kontrol edemediğiniz bir durum gelişirse mutlaka tedavi amacıyla dermatoloğunuza başvurunuz.

Bu satırları yazmakta iken az önce dışarıda büyük bir gürültü duydum, yazıma ara verip baktığımda herkes evlerinin balkonlarında bu zor günlerde tüm sağlık çalışanlarının yanında olduğunu göstermek için hep birlikte alkışlıyorlar. Açıkçası çok duygulandım. Yaşanılan tüm bu zorluklara karşı toplumun birlik içinde olması, çok zor şartlarda çalışan meslektaşlarıma olan bu destekleri ister istemez duygusal anlar yaşamama neden oldu. Biz hekimlerin yegâne isteği öncelikle sağlığınızı korumanızı sağlamak. O nedenle bende bir dermatolog olarak bu dönemde kendi branşımla ilgili size faydası olabilecek bu konuları bu sağlık sayısında sizlere ulaştırmak istedim. Zira şu anda bu durum sizlere daha öncesinde anlatmayı planladığım estetik dermatolojik işlemlerden çok daha önemli. Bu zor günleri toplum olarak mümkün olan en az zararla atlatmamızı diliyorum. İnşallah daha güzel günlerde cildinizi doğal yöntemlerle güzelleştirecek olan konuları da size anlatabilmek dileğiyle, kendinize dikkat edin diyorum. Her türlü dermatolojik soru ve sorununuz için bu salgın sürecinde hastanelerdeki meslektaşlarımızı rahatlatmak ve onlara destek olmak adına kliniğimizle iletişime geçebilirsiniz. Sevgiyle ve sağlıkla kalın.

Dermatolog Uzm. Dr. Nadide Burcu Öztürk

Dolphin Center Kat 6 No 606
www.nbderma.com
05550564141