Sevgili Time Kocaeli okurları.. Sizlere dergimizin çıkmaya başladığı ilk günden beri çeşitli konuları içeren veya güncel olan pek çok şeyi yazmaya çalıştım. Ancak fark ettim ki, ben bu güne dek sizlerle, kaçınılmaz hayat realitesi olan yaşam yolculuğundan söz etmemişim.Evet, “Yaşlılık ve Yaş Almak”gibi oldukça hassas bir mesele bu. Demek kısmet bu güneymiş.Biliyorsunuz Mart ayının 18 – 24 tarihli günleri bizi bu özel konuya odaklayan ve arzu edilen farkındalığın yakalanması adına ilan edilmiş bir hafta, “YAŞLILAR HAFTASI” olarak kutlandı. Ne kadar acıdır ki, bizim varlığımızın sebebi, ülkemizin veya yaşadığımız bölgenin tek canlı şahidi kıymetli büyüklerimizi anmak, hatırlamak, ziyaret ederek ellerini öpmek ve hal hatır sormak için ayrılmış koca senede sadece bir hafta. Neyse buna da şükür dedik ve bu haftanın hakkını vermek için bir şeyler yapmaya çalıştık. Zaten benim ilgi alanımın içine giren konunun akilleri, yaşlılığı asla kabul etmeyen ve “her yaşın ayrı bir güzelliği vardır” inancını taşıyan harika insanlar. O zaman ben de, bu ay yazımda yaşlılık değil, yaş alma gerçeğinin karamsarlık ve korku içeren bir dönem olmadığına dikkatinizi çekeceğim. “Neden?” diyeceğim. “Neden?” Bizim yaş almış harika vatandaşlarımız var. Onların böylesi atıl durumda bir kenara itilmesinin her türlü zarar olduğunu ne zaman fark edeceğiz, sormak isterim. O zaman gelin, yaşlılık diyerek korkup uykularımızın kaçtığı bu döneme sıcacık bir gözle bakalım..
Meşhur Çiçero’ya yaşlılığında sormuşlar..“Üstad, yeniden gençliğe dönmek ister miydiniz?” Hazırcevap Çiçero şöyle cevap vermiş.“Yarışı birinci bitiren bir at, neden bir daha başlangıç çizgisine dönmek istesin ki? Çok güzel ve çok doğru bir cevap değil mi? Örneğin; ben gençlerle beraberken yaş almış ve olgunlaşmış gençlere, gençler gibi neşeli ve heyecanlı olan yaşlılara hayranım. Ha şunu da ilave edebilirim. Zaten neşeli ve heyecanını kaybetmemiş insanlar asla yaşlanmazlar ki. Unutulmaması gereken ise şudur. Yıllar insanda iz bırakabilir. Cildini buruşturabilir. Ancakkk, heyecanların ve neşenin bitişiyle ruh buruşursa, hayattan hiçbir zevk alamayız. Bakınız “Yaşlılar Haftası” etkinliğinde çekilen fotoğraftaki yüzlere. Ben o gün aralarında olamadım. Fakat fotoğraflardan hepsinin yüzüne akseden heyecanı kalbimde hissedebildim. Keşke o akil ve yeri doldurulamaz insanları topluma yeniden kazandırabilsek, geçmişimizi gelecek nesillere onların ağzından dinletebilsek. Saysak, sevsek, koruyup kollayabilsek.. Eğer ömrü vefa ederse her canlı mutlaka yaşlılığı tadacaktır ve mutlaka ektiğini biçecektir.
Eh, o zaman gelin şu güzel sözlerle yazımızı noktalayalım. Anlamak isteyen çok şey anlamıştır, eminim.. İnsan kendine olan güveni kadar GENÇ, kuşkusu kadar YAŞLI, cesareti kadar DİNÇ, korkuları kadar YAŞLI, umudu kadar GENÇ, bezginliği kadar yaşlıdır.. Hiç kimse fazla yaşamış olmakla yaşlanmaz. İnsanları yaşlandıran ideallerinin bitmesidir. Evet, ne yazık ki insanlar yaşlı olmaya karar verdikleri gün yaşlanırlar. Ömrünüz boyunca; atik, dinç ve genç yaşamanız dileğiyle, geleceğiniz mutlu ve aydınlık olsun…
Yorumlar (0)