Merhaba Gülşen Hanım. Müzik alanından bir akademisyen olarak ilk müzikal yolculuğunuz nerede başladı?
Müzikle ilgilendiğimi ilk fark etmem ortaokul yıllarına dayanıyor. Doğma büyüme İzmitli bir akademisyenim. Müziğe ortaokul yıllarımda (İzmit Ortaokulu) saygıyla andığım müzik öğretmenlerim Mehmet Gündüz öğretmenimin müzik derslerinde yaptığı ödüllü soru yarışmalarında kazandığım ilk müzik kitabım Blok Flüt Metodu ile karşılaşmam ile başladım. Yine bir diğer müzik öğretmenimiz olan ve derslerimizde akordeon çalarak müzik eğitiminin aynı zamanda bir estetik ve zevk eğitimi olduğunu kulaklarımıza ve belleğimize kazıyan Hüseyin Avni Şanlı’nın kurduğu okul korosuna seçilmem ile müziğe ilgim olduğunu iyice fark ettim. Müziğe blok flüt ile başladım. Sınıf içerisinde yapılan müzik yarışmalarında ödüller alıyordum. Böylelikle, müziğe daha yakın olmaya ve daha motive bir şekilde yaklaşmaya başlamıştım..
Hayallerinizin şu anki hayatınızı oluşturmada rolü neydi? Bu noktaya geldiğinizi hayal ediyor muydunuz?
Esasen kendimi hayal ettiğim yerde olduğumu söyleyebilirim. Ancak bu hayalim üniversite yıllarında eğitim almaya başladığım zamanlarda kafamda şekil almaya başladı. Müziğin uzun ve zor bir yol olduğunu gördükten sonra bunun hakkını vermeye karar verdim. Kendimce hedeflediğim yer o zamanlar asistan olmaktı. Şu an akademisyen olarak bu hedefime hem doğduğum hem doyduğum yer olan Kocaeli’ne hizmet vererek ulaştığımı söyleyebilirim..
Okuduğunuz ve görevli olduğunuz üniversitenin eğitimini nasıl buluyorsunuz ? Müzikal anlamda yeterli mi? Yeterli değilse sebepleri nelerdir?
Uludağ Üniversitesi müzik eğitimi bölümü mezunuyum. Benim öğrenci olduğum dönemde müzik öğretmenliği bölümleri eğitim fakülteleri içinde “ Müzik Bölümü” adıyla yapılandırılmıştı. Sonradan Ana Bilim Dalına dönüştürüldü. Okuduğum üniversitenin Türkiye genelinde eğitim seviyesi açısından oldukça hatırı sayılır bir ünü vardı.
Prof. Dr. Abdullah Uz, Prof. Dr. İsmail Göğüş, Prof. Dr. Gülay Göğüş, Prof. Dr. İsmail Bozkaya, Prof. Dr. Atilla Sağlam, Doç. Dr. Ramazan Akkuş (merhum) sanatçı öğretim görevlisi Hasan Adıgüzelzade (merhum), sanatçı öğretim görevlisi Yıldız Aslanova gibi hocalarımla çalıştım. Sınıf arkadaşlarım içinde profesör ve doçent ünvanlı akademisyenler var. Ayrıca müzik eğitimi bölümü hocalarımız Bursa Devlet Senfoni Orkestrası’nın kemik kadrosunu oluşturdular. Akademik başarısı olan bir okuldan mezun oldum. Uludağ Üniversitesi mezunu olmakla her zaman övünmüşümdür. Okulum bana çok şey kazandırdı. Şuan çalıştığım ve kuruculuğunu üstlendiğim Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü, kurucu müdürlerinden olduğum Kocaeli Üniversitesi Devlet Konservatuar’ının eğitimine baktığımda ise çok yol aldığımızı söyleyebilirim. 2005’den beri Devlet Konservatuar’ındayım ve belgesel izler gibi konservatuarın gelişimini gözlemledim. İçinde bir fiil emek verdiğim için bugün geldiği yeri gururla izliyorum. Daha da büyüyeceğiz, kurum olarak bir bayrak yarışı şeklinde kim görevdeyse konservatuarı daha ileriye götürmek için elinden gelenin en fazlasını yapacağına inancım sonsuz. Konservatuardaki eğitim son derece yeterli ve vizyoner bir bakış acısıyla veriliyor. Tabii pandemiden her yüz yüze eğitimin ana koşul olduğu diğer kurumlar gibi bizim de etkilendiğimiz çok açık. Ama bugünlerin geçeceğini, tekrar aynı yüz yüze eğitimde sevgili öğrencilerimizle buluşacağımızı ve yine konserlerimizi yaptığımız günlere döneceğimizi umut ediyorum.
Ülkemizin kültürel müzikoloji alanına ilişkin görüşleriniz nedir ?
Kültürel müzikoloji ya da günümüzdeki adıyla etnomüzikoloji alanıyla ilgili Türkiye’de eğitim veren ve çalışan pek çok akademik bölüm ve akademisyen var. Son çalışmalarımızda müzikoloji bölümümüze bağlı olarak Sosyal Bilimler Enstitüsü’ne bağlı Geleneksel Kültürel Müzikler yüksek lisans ana bilim dalı açılması teklifimiz YÖK tarafından kabul edildi ve bahar dönemi itibarıyla Sosyal Bilimler Enstitüsü bünyesinde ana bilim dalı başkanı olarak atandığım geleneksel ve kültürel müzikler ana bilim dalının ilk öğrencilerini yetiştirmeye başlıyoruz. Müziğin kültürel anlamda kültür içinde ele alınması tabii ki insanın yaşamsal döngüleriyle çok ilişkili bir olay. Müziğin zaten gelenekten yani “yapıla gelenden” ve insanoğlunun elde etmiş olduğu maddi manevi kültüründen ayrı düşünülmesi mümkün değil . Müziğin kültürel ve geleneksel bağlamda, sosyolojik açıdan bir arada incelemesi olan etnomüzikoloji alanının temelini oluşturuyor.
Sizin Kocaeli’de yaptığınız türkü derlemeleri ile kentimizin türkülerini gün yüzüne çıkarmak için özveriyle çalıştığınızı biliyoruz. Kocaeli’de Türk Halk Müziği ne durumda ve Kocaeli türküleri ile ilgili yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz ?
Kocaeli’de Türk Halk Müziği’ne gönül vermiş büyük bir kitle var .Bu durumu pandemi öncesinde bunu kurulan koroların sayıca çokluğundan, yapılan konser etkinliklerden ve açılan kurslardan gözlemlemek mümkün. Kocaeli Üniversitesi Devlet Konservatuarımızın THM bölümü bu konuda büyük bir boşluğu doldurmakta. Konu, Kocaeli türkülerine geldiğinde ben çok onurlanıyor, mutlu oluyorum. Çünkü son zamanlarda Kocaeli repertuarına yaptığım çalışmalarla 66 türkü daha kattığımı söylemem gerekiyor. Araştırmaların bir kısmını Kocaeli İl Kültür Turizm Müdürlüğünce 2015 yılında oluşturulan Kocaeli ili müzikleri, halk oyunları ve yemeklerinin araştırılması komisyonunda görevlendirildim. Ardından Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin Bilge Şehir Kocaeli projesinin müzik ayağındaki derleme çalışmalarını yapmak üzere proje yürütücüsü olarak görevlendirildim. Proje ekiplerim ve öğrencilerimle alan çalışmaları yaparak türküler derledim. Fakat daha epeyce taranacak ve türkü derlenecek yer olduğunu söyleyebilirim.
Müzik birbirinden farklı duyguları ifade eder, çeşitlilik içerir... Sizin için en çok hangi duyguları yansıtıyor ?
Müzik benim hayatımı, tüm yaşamımı yansıtıyor. Kocaeli Üniversitesi’nde 1994 yılında rektörlüğe bağlı Güzel Sanatlar bölümüne müzik okutmanı olarak girdim. Basamakları çok emin adımlarla yürüyerek müzik yaşantımı hem meslek hayatıma hem de gündelik yaşamıma katarak devam ettim. Benim için müzik, var oluşun başka bir yansıması. İnsanın kendini bulma ve farkındalık çabasının bir ifade şekli. Yetiştirdiğim öğrencilere baktığımda onların başarıları ile gurur duyuyorum. İyi ve düzgün bir yaşam kurmak adına müzikle ilgili bir eğitim alıyorsanız ve onu akademik seviyelerle de taçlandırıyorsanız sizin hayatta başarılı olmamanız ve hayatın size mutluluk sunmaması için hiçbir sebep yok. Müzik yaşamdır, hayatın içinden gelendir, müzik insanın varoluşunu destekleyen yegane temel duygulardan beslenen bir yapıdır. Türküler, ağıtlar, neşeli şarkılar, milli marşlar, halk şarkıları, çocuk şarkıları, ninniler bizim için müziğin yaşamla bütünleştiğini gösteren örnekleridir ve hepsi hayatımızla bütünleşmiştir. O nedenle müziğin hayatın tümünü anlattığını tüm duygulara hitap ettiğini söylemek yanlış olmaz.
Kocaeli müzik kültürüyle ilgili yazılan ilk kitap size ait, kitabınızın içeriğinden bize bahseder misiniz ?
Kocaeli’de müzik kültürü her alanda zengin bir alt yapıya sahip. Yazmış olduğum kitap da Kocaeli üzerine tarihsel müzikoloji ve etnomüzikolji çalışmalarımın yer aldığı “ Osman’lıdan Günümüze Kulaktaki Tınılar” adlı kitabı yazdım.
Kitabımda, Osmanlı’nın son döneminde Kocaeli’deki bando geleneği ve bunun bir müzik yapılanması olarak azınlıklarda ve Türklerde nasıl ortaya çıktığını anlattım. Cumhuriyet’le beraber, Atatürk ve İnönü dönemindeki müzik etkinliklerini, halk evi ve köy enstitüsü bağlamında bunların kent yaşamını nasıl etkilediğini ve bunların yaşama nasıl yansıdığını kaleme aldım. Türk Yolu, Bizim Şehir gibi gazeteleri taradım. Bu gazetelerdeki haber küpürlerinden yola çıktım. Tarihsel bağlamda Kocaeli kentinin müzikal alt yapısının epey güçlü olduğunu tespit ettim. Tabii, halk müziği derleme çalışmalarında özellikle yerel kültür platformuna destek aldım. Özellikle, başkan Metin Şentürk’e ve kadın kollarındaki arkadaşlarıma teşekkür etmek isterim. Alandaki derlemelerimiz halk kültürü açısından Kocaeli’nin müzikal açıdan hâlâ türküleri barındıran bir coğrafya olduğunu ortaya koymamızı sağladı. Kendi memleketime böyle bir hizmeti yapmış olmakla büyük bir gurur duyuyorum.
Yorumlar (0)