Çocuklara sınır koyarken ebeveyn olarak otoriter konumda olmak yerine, çocuklarla karşılıklı saygı ilişkisi içinde demokratik bir şekilde sınır koymak çocuğun kimlik gelişimine olumlu katkı sağlar. Otoriter davranarak ebeveynin kendi isteğini çocuğa dayatması doğru değilken, müsamahakar davranıp istemediğimiz, rahatsız olduğumuz durumlara göz yummak, çocuğun yaptığı, bizim istemediğimiz davranışa izin vermek de doğru değildir. Bebekler hareketlenmeye başladığı zaman keşif ve merak duygusuyla her yeri karıştırmaya başlar. Çekmeceyi açar, içindeki eşyaları dışarı atar, bulaşık makinesine gider, içine yerleştirdiğiniz tabakları, çatalları, kaşıkları dışarıya atabilir, kaşıkla tencereye vurarak sesler çıkarmaya çalışabilir. Bütün bunlar çocukların deneyerek öğrenmeye çalışması ile ilgilidir. Bebeklerin yeni ayaklanmaya başladığı bu dönemde onlara hayır yapma, dur demek yerine fırsat vermek gerekir. Bunun için evi çocuğa zarar vermeyecek şekilde düzenlemek iyi olabilir. Kırılacak cisimleri uzaklaştırmak,  kafasını çarpacağı sehpa gibi eşyaları kaldırmak çevre düzeni için iyi olacaktır. Böylece bebeğin merak ve keşif duygusunun tatmini için güvenli bir ortamda onu desteklemiş oluruz.  Bebeklerin, diğer insanların onların karşısında değil, kendi taraflarında olduklarını bilmeye ihtiyaçları vardır. Tüm makul ihtiyaçları karşılanmışsa birkaç yıl sonra kendiliğinden fedakar olmaya başlarlar ama gerçek empati duygusunun yeşereceği güven, inanç ve emniyet duygularının gelişmesi için ilk birkaç yılda bu anlayışa ihtiyaçları vardır. Başka insanların bakış açılarını anlamalarına olanak verecek bilişsel gelişimin gerçekleşmesi için de zamana ihtiyaçları vardır. 

        Anne babalar sınır koyarken çocuğumun ve benim neye ihtiyacımız var diye düşündüğünde ve bu ihtiyaçlara uygun davrandığında işler hem çocuk hem de ebeveynler için daha kolay olacaktır. Biraz önce bahsettiğim gibi çocuk çekmeceyi açıp içindeki eşyaları dışarı atarken aslında burada bebeğin ihtiyacı; çekmecenin içinde ne olduğunu bilmek ve onları yere atınca ne olduğunu görmektir. Burada biz yorgun olabiliriz ve çocuğumuzun dağıttığı çekmeceyi toplayacak enerjimiz olmayabilir. Çocuğun ihtiyacı merak duygusunun tatmini iken ebeveynin ihtiyacı dinlenmek olabilir.  Ebeveynler çatışmaları çözmek için demokratik yaklaşımı kullanırsa kendi ihtiyaçlarından fedakarlık yapmadıkları için bebekler de başka insanların da ihtiyaçları olduğunu öğreneceklerdir. Onun için bebekler çekmeceyi açıp, içindeki kıyafetleri dışarı attığında; “ımm, sen bunu merak ediyorsun bu benim tişörtüm, mavi renkte gördün mü bak üzerinde çiçek de var” gibi çocuğun merakını giderecek şekilde tanıtmamız ve bu merak duygusuna eşlik ediyor olmamız çok kıymetlidir. Çocuğumuzun ihtiyacını karşıladıktan sonra, “sen burayı merak ediyorsun, haklısın” diye tanıttıktan sonra, “ama bu çekmeceyi dağıtmak doğru değil. Haydi gel beraber bunları yerleştirelim” diyerek birlikte çekmeceyi düzenleyebiliriz. Böylece hem çocuğumuzun ihtiyacı olan merak duygusunu tatmin etmiş olacağız hem de bizim ihtiyacımız olan, dağılmış çekmeceyi toplayıp dinlenme zamanı sağlayacağız.   

        Çocukların sınırları bilmesi güvenli bir alan yaratır. Bunun için sınır koymak çok önemlidir. Çocuklar belirsizlikten hoşlanmazlar. Onun için bir şey yaptıkları zaman bunun nasıl karşılanacağını bilmek çocuklarda güven yaratır. Ebeveynler sınır koyarken şuna dikkat etmelidirler;  

  1. Sınır koymak demek sert olmak demek değildir. Şefkatle, sakin bir şekilde kızmadan, neden izin vermediğimizi anlatarak sınırı netleştirmek  gerekir. Örneğin; 2 yaşındaki çocuğumuz makası almak istediğinde buna izin veremeyiz çünkü kendisine zarar verebilir. Çocuk hemen bunu kabullenmeyecektir, tamam anneciğim demeyecek, ağlayacak belki öfkelenecek. O anda sakince “evet bunu sana vermemem seni öfkelendirdi haklısın. Yanındayım, geçecek” diyerek sakinleşene kadar yanında kalmak, sakince kalmak çocuğumuzun ruhsal gelişimi için çok kıymetlidir. Öfke krizi bittikten sonra; “makası sen merak ettin. Bu kesmek için, gel bak bununla kâğıdı kesebiliriz” diyerek kağıdı keserek onun merakını giderebiliriz ve “gel bak… bu keskin” diyerek makasın ucunu gösterebiliriz. “Seni korumak için bunu vermedim“ diyerek açıklamamız gerekir. Evde varsa onun yerine oyuncak makas verip sen bununla oynayabilirsin diyerek seçenek de sunabiliriz.  
  2. Sınır konusunda tutarlı olmak çok önemlidir. Bir olaya bir gün sınır koyup, başka bir zamanda sessiz kalıyorsak çocuğumuzun kafası karışacaktır. Onun için tutarlı ve kararlı olmak gerekir. Örneğin; çocuğumuz duvarları çiziyorsa ve bu durum bizi rahatsız ediyorsa (bu aileye göre değişir bazı aileler bu konuda çok rahatsızlık duyarlar, çocuklarının duvarı çizmesine izin vermezler. Bazı aileler içinse bu sorun değildir birkaç yıl sonra duvarı boyatırım çizerse çizsin diyebilirler. ) sınırı netleştirmemiz gerekir. Çocuğun o an amacı duvarı karalamak, bizi kızdırmak değil, burayı çizersem ne olur merakıyla boyar, çizer. Bu durumu istemiyorsak, “sen duvarı çizmek istiyorsun ama bu doğru bir davranış değil ama bu kağıdı boyayabilirsin” diyerek ona bir kağıt uzatabiliriz. Böylece çocuğun ihtiyacını karşılamış olurken, bizi rahatsız eden bir olaya karşı da sınır koyarak kendimizi de rahatlatmış oluruz. Bu durumla karşılaştığımız her an aynı şekilde davranmamız, tutarlı olmamız gerekir. Aksi takdirde çocuğumuz sınırı netleştiremeyecektir ve biz tutarlı davranana kadar duvar boyamaya devam edecektir.  

       Sonuç olarak çocuğumuza güvenli bir alan yaratmak istiyorsak sınırları net ve tutarlı bir şekilde şefkatle belirlemeliyiz. 

  Uzm.Dr. Saliha Kopan Eynallı