Karaciğer, hayatın devamı için gerekli fonksiyonların yerine getirilmesinde kullanılan enzimlerin üretilmesi de dahil 500’den fazla görevi olan vücudun en büyük iç organıdır. Ancak karaciğerin en önemli işlevi, detoksifikasyondur. 

Karaciğer, tüm dış toksinlerin ve vücudumuzun bazı reaksiyonlar sonucu ürettiği serbest radikallerin vücudumuzdan temizlenmesini sağlar. Bununla beraber çevresel toksinler, vücutta biriken bulaşıcı maddeler, kötü beslenme alışkanlıkları, alkol alımı ve sigara içmek karaciğere zararlıdır ve karaciğer dokularında hasara sebep olmaktadır. Fakat karaciğer kendini temizler ve onarır.

Uzun süre boyunca yüksek dozda ve aşırı alkol tüketmek karaciğer rahatsızlıklarına hatta siroza neden olabilir. Sağlıksız beslenme alışkanlıkları, işlenmiş yiyecekler ve enerji içecekleri karaciğer yağlanmasına neden olabilecek obeziteye yol açabilir. Öfke, kaygı, endişe gibi olumsuz duygular vücutta stres hormonlarını artırarak bazı organların işlevlerini yerine getirememesine sebep olmaktadır.

Suda çözünen toksinler idrar, dışkı ve terle atılabilirken; yağda çözünen toksinler safra yoluyla bağırsaklara ulaşır. Karaciğerde görev alan enzimler, yağda çözünen zehirli kimyasalları suda çözünen maddelere dönüştürürler ve bu dönüşüm sonucu oluşan ürünler de safra ve üreyle atılırlar. Ancak, bağırsaklar yeterince sağlıklı değilse, örneğin inflamatuar bağırsak hastalıkları nedeniyle aşırı geçirgen ise toksinler ve safra yeniden vücutta emilebilir.

Karaciğer içerisinde birçok kompleks tepkime gerçekleşir ve zararlı maddeler zararsız hale gelir. Bu olaya detoksifikasyon denir. Detoksifikasyon faz I ve faz II olmak üzere iki basamakta gerçekleşir. Burada en büyük yükü Faz II enzimlerinde glutatyon enzimleri üstlenir. 

Sağlıklı bir karaciğere sahip olmak kısa süreli uygulanan kürler ile değil ancak bir hayat tarzı değişikliği ile mümkün olabilir. Bunun için yapılması gereken ilk şey obeziteden kaçınmak, ideal vücut kilosunu korumak, egzersiz yapmak ve sağlıksız besinlerden uzak durmaktır. Sağlıksız olarak nitelendirdiğimiz ve uzak durulması gereken gıdaların başında ise basit karbonhidratlar, doymuş yağ, trans yağ içeren ürünler, işlenmiş gıdalar ve yüksek früktoz içeren şekerli içecekler gelmektedir.

Bu nedenle protein, yağ ve karbonhidrat oranı dengeli; taze meyve ve sebzeleri yeterli miktarda içeren bir diyetin uygulanması karaciğer sağlığının korunması açısından elzemdir. 

Bunun yanı sıra bazı doğal besin türleri, karaciğer sağlığının korunmasına yardımcı olur ve karaciğer hastalıklarını önlemeye katkı sağlar. Bu besinlerin düzenli olarak tüketimi de sağlıklı bir karaciğere sahip olmak isteyen kişiler için önerilebilir.

Vücudumuzun glutatyon depolarının yüksek tutulmasını sistein, sülfür, selenyum, C vitamini içerikli gıdalar ve antioksidan kaynağı besinler ile sağlayabiliriz. 

Selenyum glutatyon sentezi için elzem bir mineraldir. Selenyum, glutatyon aktivitesini artırarak kanser, diyabet ve kardiyovasküler risklerin azaltılabilmesi için oldukça büyük önem taşır. Kurubaklagiller, balık, ay çekirdeği, soğan, turp, sarımsak, mantar, yumurta ve susam zengin selenyum kaynaklarındandır. 

Glutatyon yapımında sülfür de önemli bir elementtir. Sülfür metionin ve sistein içeren yiyeceklerde doğal olarak bulunur. Bu yiyecekler içinde kırmızı et, balık ve tavuk eti, brokoli, lahana, karnabahar, sarımsak, soğan, peynir altı suyu en önemlileridir. Çilek, turunçgiller, papayalar, kivi ve dolmalık biber gibi C vitamini yönünden zengin besinler de glutatyon depolarını dolduran yiyeceklerdir. Yine selenyumda glutatyon üretimi için esas elementlerden birisidir. Ton balığı, sardalya, somon gibi balıklar; yumurta, süzme peynir, karaciğer, ayçiçeği çekirdeği, esmer pirinç, buğday, soğan, sarımsak ve mantar selenyum açısından zengin besinlerdir.  Zencefilgiller ailesinden olan zerdeçal isimli bitki ise baharat olarak yemeklerde kullanılır ve içeriği ile kurkumin glutatyon sağlayıcısıdır. Yine silimarin isimli maddeyi içeren deve dikeni bitkisi de karaciğerde glutatyon düzeylerini artıran bir besin takviyesidir.

Yağda çözünen toksinlerin suda çözünür hale gelerek vücudumuzdan uzaklaştırılmasını sağlayan glutatyon transferaz enzimi vücudun CoQ10 ihtiyacını artırır. Koenzim Q-10 desteklerinin güçlü antioksidan özelliği yanında karaciğerin detoksifikasyonuna destek olma etkinliği de vardır.

Glutatyon seviyelerini artırabilecek oral yolla alınan glutatyon takviyeleri de tercih edilebilir.

Sağlıklı günler dilerim.

 

BEYZA BAL

@diyetisyenbeyzabal