Kimilerine göre işin ehli, kimilerine göre de kurtarıcı bir melek…
“Ben oldum” hiçbir zaman dememiş, önceliği her zaman en iyisini yapmak olmuş.
Makyajın kişilerin karakterini yansıtması gerektiğini savunuyor.
Çıkmış olduğu bu yolda ilimizde ismiyle sektöründe marka olmuş, bunu da Wellborn Luxury Hotel’de açmış olduğu üçüncü şubesiyle kanıtlamış durumda.
Gelin adaylarına “Başkalarının hayallerini yaşamayın” diyor…
O, bir makeup artist,
O, bir ismiyle marka,
Ve sektörde attığı adımlarla, gelin makyajlarına dair röportajıyla
O, bir SEDEF ŞEKER…

- Sedef hanım öncelikle merhabalar, sizi kısaca tanıyabilir miyiz ve bu mesleğe dair yolculuğunuz nasıl başladı?

1991, Samsun doğumluyum. Çok tesadüf bir şekilde bu mesleğe atıldım, aslında çaresizlikten başlanan bir yolculuk benimkisi. Felsefe bölümünü okudum, fakat atanamadığım için bir şey yapmam gerekiyordu. Çok fazla makyaj yapan ve makyajı seven biriydim. Arkadaşlarımın da yönlendirmesiyle güzellik sektörüne girdim. Arkama dönüp baktığımda “İyi ki de girmişim” diyorum. Hala kendimle alakalı bana birileri bir şey sorduğunda “oldum” diyemem. Çünkü bizimkisi gerçekten çok uzun bir yol. Sürekli güncellemen gereken bir hayatın, mesleğin var ve durmaya, “Ben oldum.” demeye yer yok.

HÜLYA AVŞARIN MAKYÖRÜ
TAHSİN ERYILMAZ
DAN
EĞİTİM ALDIM”

-Kendinizi geliştirme adına hangi süreçlerden geçtiniz?

İlk başta Hülya Avşar’ın makyörü Tahsin Eryılmaz’dan eğitim aldım. Onun emeği bende çok fazla. Daha sonra hiç hayalimde bir yer yokken; Nuran Feyza Modaevi’nin sahipleri Nuran Çınar ve Feyza Ejderoğlu bana kapılarını açtılar. O anlamda mesleki hayatımda onların yeri her zaman çok farklı olacaktır ve her zaman bu konuları konuşurken de gözlerim dolar. Çünkü benim gözümde ikisinin de emekleri çok çok fazla, onlara çok minnettarım. İlk onların yerinde ve onların bana sağladığı bir odada gelinlere makyaj yapmaya başladım. Daha sonra yolum düğün fotoğrafçısı Samet Çelik’le kesişti, bugünkü Sedef Şeker’de çok fazla emeği var. Bazen bana çektikleri ilk klibimi konuşup hala gülüyoruz. 2019 yılında kendi stüdyomu açtım. O zamanlar, o küçücük stüdyomda kim bana inandıysa hala onlarla aynı yoldayım…

-Markanızı isminizle oluşturdunuz, peki neden Sedef Şeker?

Bunun hikayesi çok enteresan, bana hala “Şeker sizin soyadınız mı?” diye soranlar oluyor. Aslında ismimle çok özdeşleşmiş bir soyadım var. Nuran ablalarla otururken; “tamam bir stüdyo var, ama buranın ismi ne olacak?” diye düşünüyorduk. Sektörde daha çok firma ismi kullanılıyordu ama “Hiç bozma, Sedef Şeker olsun.” dediler. Bu işe başlarken de hiç bu kadar profesyonel düşünüp ve yine bu kadar tercih edilen bir firma olacağım aklıma gelmezdi. İsmimle bir marka oluştu. Geldiğim bu noktayı hiç hayal etmiyordum, o kadar amatördüm ki; kendi telefon numaramı ve kendi instagram adresimi kullanarak bu yola çıktım. Hala geriye dönüp baktığımda “Vay be!” dediğim oluyor. Çok farklı bir hayattan çok farklı bir hayata geçiş yaptım. O zamanlar hep hizmet alan taraftaydım, hizmet veren taraf olmak çok zor bir geçiş ama bunun için de özel bir çaba sarf etmediğimi düşünüyorum. Sadece işimi yaptım ve çalıştım.

“ÖNCELİĞİM HİÇBİR ZAMAN
PARA YA DA KAZANCIM OLMADI”

-Bu işi yaparken olmazsa olmazınız neydi?

Olmazsa olmazım, herkesin benden en iyi şekilde çıkmasını istiyorum. Önceliğim hiçbir zaman para ya da kazancım olmadı, görselliğe çok önem veririm ve en iyisini yapmaya çalışırım. Tabii ki bu tecrübe ile çok alakalı. Bu işe başlarken; “Bir makyajla para mı kazanılır?” çok denildi. Ben hiçbir zaman kendimi dağıtmayı çok seven biri değilim. İlk önce kendi içimde “tamam, evet, artık oluyor” u duymak isterim. Kendim onaylamam çok önemli bir durum, kimsenin onaylaması beni çok ilgilendirmedi. Sonrasında bakıyorum da herkes, bunun olduğunu gördükten sonra, sadece saç ve makyaj yapmaya başladı. Bu anlamda da insanlara cesaret vermek ve olduğunu göstermek çok güzel bir duygu.

-O zamanlar sadece makyajdı, şimdi hangi hizmetleri eklediniz?

O zamanlar gerçekten sadece ben vardım ama bugünüme baktığımda şu an İzmit’te merkez ile merkez şubenin üst katı ve Wellborn Luxury Hotel olmak üzere 3 tane stüdyom var. Bunlardan iki tanesi sadece gelin makyajı ve saçı yapılan bir stüdyo. Bir tanesinde de yine kişisel bakımların bulunduğu bir stüdyo.

4 SENE ÖNCE HÜSRANLA
BAŞLAYAN HİKAYEM,
MUTLULUKLA BİTTİ”

-Wellborn Luxury Hoteldeki hikayenizin adımları nasıl atıldı?
Gelin makyajında herkes otel ve bride parti şeklinde ilerlemek istiyor. Bana talepler geldiğinde de İzmit’te çok fazla otele makyaja giden makeup artist yok çünkü doğal olarak o süreyi ayırmak biraz zor olabiliyor. Bazen “Daha çok para mı yoksa vizyon mu?” kısmında seçim yapmak gerekiyor. Ben biraz daha vizyon kısmını kendime yol edindim. Gelin makyajları var, otellere gidiyoruz ama neden bunu bir otelde yapmayalım ya da merkezimizi sadece görüşme yeri olarak tutup, bütün makyajları neden otelde yapmayalım diye başlayan bir hikaye oldu. Bundan 4 yıl önce makyaj yapmaya başlarken, Wellborn Hotel’in kapısına gittiğimde de aynı fikirdeydim. Otelde bu işi yapmak istedim ama otel ilgilenmediğini söyledi ve ben teşekkür edip çıktım. O zaman otelden tamam diyerek ayrıldım fakat 4 sene sonra yine o kapıdaydım ve yine 4 yıl sonra gittiğimde de aynı heyecandaydım. Sağ olsun şu anki oranın satış direktörü Nihal Hanım ve Haluk Ulusoy’un kızı Özge Hanım benimle çok ilgilendiler. Bana Nihal hanımın “Senin için ne yapabiliriz?” sorusuna o kadar hazırlanmadığımı, sadece gelin makyajlarımı oraya taşımak istediğimi söyledim. Görüşme esnasında stüdyolarının olduklarını, kullanmadıklarını, iş birliği içerisinde ilerletmek istediklerini söylediler. Hiç düşünmeden “Tamam” dedim, çünkü hep yapmak istediğim şeydi zaten. Hiç de pişman olmadım. 4 sene önce hüsranla başlayan hikayem mutlulukla bitti. O zaman çok çalışmadan orada başlasaydım, belki de şu an ben olamazdım.

MAKYAJ, BENCE İNSANLARIN
KARAKTERLERİNİ YANSITMALI.”

-Gelin makyajlarında trendler nedir?

Aslında ben makyajda trend olduğuna inanmıyorum. Makyaj, bence insanların karakterlerini yansıtmalı. Çok makyaj tercih etmeyen birine fazla makyaj yapılırsa onu beğenmez, tercih etmez tam tersi fazla makyajı tercih eden birine de sade bir makyaj yapılırsa beğenmez. Yani kişinin karakter analizini yapmak ve onu tanımak zorundasın.

Gelin adayı ile görüşmeleri birebir yapıyoruz ve düğünlerinden bir hafta önce çağırıyoruz. Nasıl bir gelinlik seçtiğini, nasıl bir gelin olmak istediğini, hayalindeki gelin ve düğünü konuşuyoruz. Bunları konuşmadan iyi iş çıkarabileceğimizi düşünmüyorum.Yaptığımız işin aslında bize göre iyi olmasına değil, karşımızdaki kişiye göre iyi olması önemlidir. Mesela ben gerçekten gelin makyajlarında doğallıktan yana olan biriyim ve makyajlarımda evet makyaj var ama çamur gibi bulaşan bir makyaj değildir. Çok siyahlar, kahveler vs. tercih etmiyorum. Koyu yaptığımız makyajlar da var ama dediğim gibi karaktere ve tercihe göre değişiyor. Benim makyaj tercihim siyahlar olmadan daha doğal ve daha duru olmasıdır. Bu makyaj tarzı da ilk başta benimsenmedi. Zorluk yaşadım fakat İzmit’te de böyle bir açığın var olduğunu gördüm. Yok gibi bir makyaj… Sanırım beni seven kısım da o kısım oldu.

-İster nişan, ister kına, ister düğün olsun bunlar çok özel günler ve tekrarları yok dolayısıyla sinirler de gergin olabiliyor. Bu psikolojik savaşla nasıl dengeyi kuruyorsunuz?

Hiçbir şeyi kişiselleştirmiyorum, yani onların durumunu anlamaya çalışıyorum ve hiçbir şeyi kendi üstüme alınmıyorum. Stüdyomda da mesela ekip arkadaşlarım da hiçbir şeyi kişiselleştirmezler. İş görüşmelerinde söylediğim tek şey “Gelinler ne söylerse söylesin kişiselleştirmeyin”. Onlar siz öyle olduğunuz için o şekilde davranmıyor aslında, o günün gerginliği ile öyle davranıyorlar. Ben bu anlamda çok sakin bir insanım. Çok fazla yükselmelerim yoktur. Aslında insanlar ben çok fazla gülmediğim için beni sert bulabiliyorlar. Bazen “iyi, hoş da gülmüyor” dediklerini duyuyorum. Eğitmenliğimin de verdiği şeyle, “Nasıl iş çıkacak?” ona odaklanıyorum. Karşındaki kişiyi biraz anlamak lazım çünkü o gün gelinlerimiz için çok özel bir gün.

MUTLU EDERSEN,
HAYATININ SONUNA KADAR
KURTARICI MELEK OLURSUN”

-Filtre artık hayatımızın bir parçası oldu, gerçek fotoğraflar görmemiz artık neredeyse çok zor. Sizin sosyal medyada paylaşımlarınızda bakış açınız nasıl?

Evet, hepimiz ışıklarla oynuyoruz, çok iyi makyaj yapmamız ve onu bu işin devamını sağlayabilmemiz için çok iyi fotoğraflandırmamız gerekiyor. Gün ışığından ve yardımcı ışıklardan faydalanıyoruz. Çok iyi fotoğraflıyoruz ama çok fazla oynamak ve insanları kandırmak bana kötü geliyor. Gerçekten filtreler ve fotoğraf hileleri insanları çok yanıltıyor, hayal kırıklığına uğratıyor. Günümüzde herkes bunu fazlasıyla yaşıyor. Ben de filtre asla kullanamam. Kendi Instagram’ımda bile filtrelerim yoktur. Kendimizle barışık ve neysek o olmalıyız. Yaptığın her işte dürüstlük çok önemli bir şey. Karşındakine vaatler vermemelisin ve gerçekten yapacağın şeyleri söylemelisin. Bizim mutlu etmek için 3 saatimiz var bu 3 saatte ya mutlu edersin ya da mutsuz… Mutsuz edersen, en az gider yüz kişiye anlatır; mutlu edersen, hayatının sonuna kadar sen onun için kurtarıcı melek olursun ve tüm arkadaşlarına seni anlatır. İyi reklam, kötü reklam hangisini tercih edersen…

-Sektördeki en büyük handikap nedir?

Tebrik etmeyi bilmiyoruz. Halk olarak da bunu bilmiyoruz ki; sektör olarak daha da zor işimiz. Gözüyle gördükleri bir şeye bile bir kulp uydurabiliyorlar. Açıkçası, o anlamda onlara da çok bir şey söyleyemiyorum. Her zaman şuna inanıyorum, kendi ışığında olan kimseyi başka biri yıkamaz. O yüzden duymamak lazım.

-Sedef Şeker bundan sonra neler yapacak, hayallerinizde neler var?

İlk hayalim Wellborn oldu. Ben “5 yıl sonra şöyleyim 7 yıl sonra böyleyim” tarzında ilerleyen biri değilim. Hayat bana ne getiriyorsa ve ne sunuyorsa onu yaşamaktan yanayım. Her zaman da böyle oldu. Gerçekten niyete ve kısmete çok inanıyorum. Hayatımızı değiştiren bazı insanlar var. Onlar bizim hayatımızda aslında görevlerini tamamlıyorlar ve çıkıyorlar. Sadece, biz farkında olmuyoruz. Böyle arkama baktığımda; evet, hiç bu noktaya geleceğimi düşünmedim. Önüme baktığımda da 5-10 yıl sonra buradayım diyemiyorum, fakat herkesin benden bir eğitim programı beklentisi var. Bunu istiyorum ama çok çok üst düzeyde bir şey olmalı. Bunu daha kalabalık ve daha verimli olabileceğim zaman istiyorum. Şu an sadece kendi işimin tadını çıkartıyorum, bunun için biraz daha zamanım var.

BAŞKALARININ
HAYALLERİNİ
YAŞAMAYIN”

-Son soru olarak gelinlerimize ne öneriyorsun?

Bence nasıl bir gelin olmak istedikleri çok önemli. Biz burada çok fazla gelin hazırlayıp, görüşme yapıyoruz ama gelin görüşmelerinde nasıl gelinlik istediklerini sorduğumda mesela balık diyor ama aldığı gelinlik prenses model. “Sen gelinsin!” cümlesi beni sinirlendiren bir cümle. Hepimizin başka tarzları var. Gelinler arkadaşlarıyla vs iyi anlaşıyor olabilirler, fikirler ortak olabilir ama o gün bence kendi hisleriyle ve kendi istedikleri yolda ilerlemeleri çok önemli. Yoksa başkasının yolundan gitmiş oluyorlar. Başkasının aynada gördüğü değil de kendilerinin aynada gördüğü şey onları mutlu etmeli. Burada bu olaya çok fazla şahit oluyorum. Başkalarının hayallerini yaşamayın. Gelinler ve damatlar anne babalarının hayallerini gerçekleştirmek için fazla uğraşıyorlar. Anne babaların yapamadıkları şeylerde kayboluyorlar. Bazı şeylerin tadını çıkarmalı ve anda kalmalıyız.

 

SEDEF ŞEKER
WEDDING MAKEUP&HAIR
@bysedefseker
@sedefsekerbywellborn
0535 250 10 77