İnsan hayalleri için yaşar belki de... “İnsanın hayatı insanın hayalidir.” demiş Andre. İnsan hayallerini yaşadığı sürece mutlu olabilir. Oysa hayallerini yaşamak için hep bir bahanesi vardır insanoğlunun, böyle olsaydı bunu yapardım ama bundan dolayı olmaz ile başlayan, şunu yapmak isterdim ama ne yazık ki ile devam eden ve ah keşke ile biten cümleler... Özellikle çalışan kesimden çok duyacağınız bir cümle vardır; “zamanım yok”. Zaman bize verilmiş en kıymetli hazinedir ve harcanmadığında birikmeyen tek hazine zamandır. Herkese adil bir şekilde verilir, bu hazineyi nasıl harcayacağımız ise bizim elimizdedir. Aslında herkesin yeteri kadar zamanı vardır, bu zamanı nereye harcadığımıza bağlıdır her şey...

Hayat 24 santimetrelik cetvel gibidir, her santimetresini iyi değerlendirin demişti bir hocam. İyi bir planlama ile tüm hayalleriniz gerçek olabilir. Ve çalışmak engel değildir yaşamaya... Hiç durup bir saniye düşündünüz mü geçen her mevsimin hakkını verebiliyor muyuz diye? Yaz bitmiş, sonbahar gelmiş, sonbahar geçmiş, kış gelmiş... Hissediyor muyuz iliklerimizde mevsimleri? Yazın güneşin sıcaklığını hissediyor muyuz tenimizde ya da denizin kokusunu çekiyor muyuz içimize? Burnumuzu kızartan soğuk geldiğinde ısıtıyor muyuz ellerimizi bir kuzine sıcaklığında. Baharın kokusuyla sarhoş oluyor muyuz delice? Mevsimler mi hayatımızdan geçiyor, yoksa biz mi mevsimlerin arasından geçiyoruz? Dünyanın içerisine büyük bir ustalıkla bizler için bırakılan mucizeleri yaşıyor muyuz yoksa sadece nefes alarak mı tüketiyoruz zamanımızı? Oturup birilerinin bizi mutlu etmesini mi bekliyoruz yoksa kendi mutluluğumuzu kendimiz mi yaratıyoruz? Aslında bu dünyadaki en büyük mutluluklar para ile satın alamadıklarımızdır. (Vosvos hariç :) ) Bir gün doğumunun, ya da batımının, sabahın erken saatlerinde sahil boyunda içinize çektiğiniz denizin kokusunun ya da ormanın derinliklerinde uzanmış gökyüzünü izlerken dinlediğimiz kuş cıvıltısının verdiği mutluluğu nasıl satın alabiliriz ki?

Tıpkı bir araba gibi insanın da bazen yol alması için bazı enerji kaynaklarına ihtiyacı var. Hayat yolculuğunda belirli istasyonlardan enerji alarak yola devam eder insan... (Bir de yakıt israfı vardır, oralara girmiyorum o başka mevzu). Kimi farklı lezzetler tatmaktan, kimi farklı lezzetler yapmaktan, kimi resimden, kimi müzikten, kimi spordan, kimi danstan, kimi dost sohbetlerinden enerji alarak yola devam eder hayatına. Benim en büyük enerji kaynaklarımdan biri de geziler ve keşiflerdir. Gezdikçe mutlu oluyor, mutlu oldukça çalışıyorum. Eğer sizler de gezerek enerji ve mutluluk bulanlardansanız Kocaeli’de sonbaharı ağırlayacağınız bir kaç gezi noktası önerisi sunabilirim ;)) Hem de yoğun iş temposuna rağmen ;)

Yuvacık Yürüyüş Yolu’nda huzurlu bir gezi Kızarmış yaprakların çıtırtısını dinleyerek baraj manzarası eşliğinde sakin ve huzurlu bir yürüyüş yamak ve ardından manzaraya karşı çaylarınızı yudumlayabilirsiniz mesela...

Serbahçe Restoran Ya da ormanın içerisine itinayla yerleştirilmiş Serbahçe’ye gidip dere kenarı boyunca uzanan ahşap kamelyalarda kahvaltı yapabilirsiniz. Hatta cumartesi akşamları ateş başında canlı müzik bile dinleyebilirsiniz.

Çınarlıdere Mesire Alanı Çınarlıdere’ye ilk gittiğinizde içinizden ‘’Sanki şehrin ortasına gizli bir bahçe yapmışlar ve bu bahçeyi de vadi ile kapatmışlar.’’ diyeceksiniz. Şehre bu kadar yakın ama bir o kadar da huzurlu bu mesire alanı nadir vardır sanırım. Bir sabah kahvaltılıklarınızı alıp dereye karşı kahvaltı yapıp ağaçların arasında yapraklar arasında yürüyüş yapmaya ne dersiniz?

Eriklitepe Tabiat Parkı Ahşap evlerde kalıp gece odun ateşinde ısınarak ateş başında keyifli sohbetler yapmak isterseniz Eriklitepe Tabiat Parkı’nda konaklayabilir, sabah tertemiz hava ile güne başlayabilirsiniz. (ama polarlarınızı almayı unutmayın)

​​​​​​​

Yuvacık Aytepe Yuvacık’ta en tepelere çıktıkça kendinizi Karadeniz’de hissedebilirsiniz. Yol boyu uzanan kestane ağaçları ile orman yoluna saptığınızda gizli bir dünya ile karşılaşacak ve çok şaşıracaksınız. Aytepe Veysel Dayı’nın Yeri’nin hemen arka yolunda sizi müthiş bir manzara bekliyor olacak.

 

O zaman, zaman hazinenizden birazcık alıp sonbahara harcamaya ne dersiniz? Ardından iş hayatınızda daha mutlu olacağının garantisini de veriyorum :) Kısacası karınca gibi çalışıp ağustos böceği gibi gezmek pek mümkün...