Her insanın çocukluğunda bir dönüm noktası vardır. Kimimiz için bu, bir kitapta okuduğumuz cümle, kimimiz için bir filmde izlediğimiz sahne olabilir. Ancak Serkan Payım için bu dönüm noktası, müziğin kendisi oldu. Müziğin büyülü dünyasında doğup büyüyen Ses Mühendisi Serkan Payım, bu tutkusunu mesleği haline getirerek İzmit’ten yola çıkıp hem Türkiye’de hem de yurt dışında tanınmış birçok ünlü isimle çalıştı.

 

Karşınızda, abim Serkan Payım ile büyük bir gurur ve heyecan ile yaptığım röportajım.

 

Merhaba Serkan…Abim ile röportaj yapıyor olmak benim için çok farklı bir duygu oldu. O halde okurlarımızın seni daha yakından tanıma vakti geldi. Müziğe olan ilgin nasıl başladı? Anlatır mısın?

Merhaba… Ben de senin aracılığın ile Time Kocaeli’de olmaktan çok mutlu oldum. Çocukluğumdan beri müziğe büyük bir ilgim vardı. Aile ortamında sürekli müzikle iç içe olmamın bunda büyük payı var. Babam  müziğe çok düşkündü ve evde sürekli müzik çalardı. Ben de bu atmosferde büyüdüm ve müzik, hayatımın vazgeçilmez bir parçası haline geldi.ü

Müziğe olan bu büyük ilgin, seni profesyonel anlamda nereye taşıdı?

Müzik, benim için sadece bir hobi olmaktan öteye geçti. Bu alanda kendimi geliştirdim ve profesyonel olarak çalışmaya başladım. Türkiye’de ve yurt dışında birçok ünlü sanatçı ve grupla, stadyum konserlerinde, büyük konser turnelerinde çalışma fırsatı buldum.

Bu süreçte, her bir projede yeni şeyler öğrenerek kendimi daha da geliştirdim. Tabii bu işin sadece tecrübe ile geliştirilerek devam ettirilebilmesinin mümkün olmadığını anladığım zaman, yurt dışı eğitimlerine yöneldim. Gelişen yeni teknolojileri fabrikasında inceleyip eğitimlerini almaya başladım. Asıl dönüm noktasını tecrübelerimin akademik bilgi ile donandığı zaman olarak görüyorum. Aldığım bu akademik eğitimlerimi bir doktora ile taçlandırdım. Türkiye’de 3 üniversitede dersler vererek, çeşitli ses sistemi markalarının eğitimlerini hem organize edip, hem de teknik bilgilerini insanlara öğrettiğim bir süreçte de başarılı olmaya gayret ettim. Hâlâ da ediyorum. “Know How” denilen bilgi paylaşımını çoğu zaman ülkemizde bedelsiz olarak yetiştirdiğim insanlarla, teknik çıkmaza giren kurumlarla “daha iyisi nasıl olur, daha iyi nasıl yapılır” kısımlarını elimden geldiğince yapmaya çalıştım.

 

Tonmaister olarak tanınıyorsun. Bu unvanın ardında ne yatıyor?

Tonmaister unvanı, bir müzisyenin veya ses mühendisi olarak tonları en iyi şekilde ayarlama ve kontrol etme becerisine sahip olması, ses sistemlerinin çalışmasını ve sinyalizasyondan çok iyi anlayan, iyi yapabilen, anlamına geliyor. İkinci bir adım olarak bir müziğin veya şarkının en iyi şekilde duyulması için yapılan, sahnedeki tüm enstrümanlar ve sanatçının tek tek gerektiği tonlara getirilmesini ve daha birçok detay içeren teknik bir iştir. Seslerin uyumu ve doğru tonlarda birleştirilmesi, müziğin ruhunu oluşturan en önemli unsurlardan biridir. Ben de bu konuda uzmanlaştım ve müziğin bu gizli ama çok önemli yönünde çalışmayı seviyorum. Sanki sihir gibi, ruhunuzu diğer ruhlara kattığınız bir iletişim.

Bu süreçte çalıştığın ünlü isimlerden bahseder misin

Türkiye’de ve yurt dışında birçok ünlü isimle çalışma şansım oldu. Örneğin, Sezen Aksu, Tarkan, Nilüfer, Zülfü Livaneli, Muazzez Abacı, Sibel Can, Athena, Hayko ve gerçekten buraya sığmayacak kadar çok Türkiye’nin önde gelen değerli sanatçılarıyla çalıştım. Şu anda Nazan Öncel, Halil Sezai, Kardeş Türküler, Feryal Öney ile  ve bununla beraber hâlâ devam eden ya da proje aşamasında olan çeşitli büyük proje ve sanatçılarla da beraber çalışmaktayım. Yurt dışında çeşitli projelerde yer aldım ve uluslararası sanatçılarla da iş birliği yaptım. Bu projeler, hem profesyonel anlamda bana çok şey kattı hem de müziğe olan tutkumun ne kadar doğru bir seçim olduğunu bir kez daha kanıtladı. Yurt dışında da Alman bir grup ve birkaç ülkenin karmasından oluşan diğer bir grupla da çalışmalarım devam ediyor.

 

Müzik dünyasında seni en çok ne motive ediyor?

 

Müzik, insanları bir araya getiren evrensel bir dil. Bir şarkının veya müziğin insanları nasıl etkilediğini görmek, onların hayatlarına dokunmak beni motive ediyor. Her projede, insanların müziği dinlerken hissettikleri duygulara tanıklık etmek, benim için en büyük motivasyon kaynağı.

 

Gelecekteki planların neler?

 

Gelecekte de müzik dünyasında yenilikçi projelerle yer almak istiyorum. Müziğin evrensel gücünü kullanarak, daha geniş kitlelere ulaşmayı ve bu alanda yeni yeteneklere ilham olmayı hedefliyorum. Ayrıca, en son aldığım ödül Reddot Design Awards 2024 Best Audio Product and Sound Design ödülü. Hem ülkemizi temsil etmek, hem de tarihte ilk defa bu sektörde uluslararası bir ödülü almak, gerçekten dünya devlerini geride bırakabilmek, birinci olabilmek bizim  için çok büyük bir gurur kaynağı oldu. Her ödülün arkasında çok profesyonel bir takım olduğunu söylemem gerekiyor. Bu profesyonel ekibin önemli bir parçası da desteğini esirgemeyen, çeşitli zorluklara göğüs gerdiğimiz eşim ve çocuklarım, bu uzun ve zor yola çıkmama izin veren babam ve annem ve yanımda olamadığında bile yanımda hissettiğim sensin. Asıl başarılar aile ile başlar.

3 yıldır hazırlanılan bu yarışmaya tasarımın Oscarları da diyebilirsiniz.

Serkan Payım, müziğin görünmeyen kahramanı olarak yüksek sesle ilgili çalışmasına rağmen, sessizce kararlı adımlarla yoluna devam ediyor. Onun hikayesi, müziğin sadece bir ses değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu büyülü yolculukta sevgili Abime başarılar diliyorum .