Bakınız şair İsmet Murat, şiirinin bir mısraında ne demiş..;

Nasırlı ellerin, yoruldu demek. Yakışmıyor sana, bakıp beklemek. Nakkaşa zor gelmez nakış işlemek. Gayret et, emek ver, terle kalaycı. Sakın ha, başımdan savayım deme. Ne ki hünerin var hepsini dene. Kızdır, pişir, soğut, sok bir düzene. Yeniden şekil ver, bor’la kalaycı…

Ne güzel söylemiş değil mi? Kaybolmaya yüz tutmuş bir mesleği. Yani kalaycılığı anlatmak o kadar kolay değil. Aynı artık kalay ustası bulmak gibi. Çok zor. Atmışlı yıllarda pazar yerlerinde, sokak aralarında karşımıza çıkan kalaycı dükkanları yok artık. Varsa da tek tük. İsterseniz gelin bizim meşhur kalaycılar çarşısına gidelim. Biz çocukken ve gençlik yıllarımızda o sokakta sıralanmış kalaycıların çekiç seslerinin enteresan müziğiyle özleşmiştik. Ne mi oldu? Bakır kaplar, alüminyum ve çelik oldu. Körük yerini doğal gaza bıraktı. Ve bu kadar köklü bir geçmişe sahip bu meslek bitme aşamasına geldi. Biz de Time Kocaeli okurlarına Türk kültürünün önemli örneklerinden olan “KALAYCI”lığı hatırlatalım dedik. İzmit - Kalaycılar Çarşısı’ndaki yaşamaya çalışan ve her şeye rağmen direnen iki kalaycı dükkânına dikkatlerinizi çekmek istedik.

Son kalan bu iki dükkân sahiplerinden biri Trabzon doğumlu Akın Tonyalı. Bu mesleğe dede mesleği olarak gönül vermiş. Dededen başlayıp, baba ve ağabeyleri bu güne kadar getirmişler. Kalaycılığı burada başlatan ağabey Adnan Tonyalı’yı da rahmetle andık. Diğeri, 50 yıldır o sokakta kalaycılık yapan ve çocukluğundan bu yana ağabeylerinin yanında yetişen İlyas Baykal. Bu işi başlatan büyükleri Ahmet Baykal ve Teyfik Baykal’lı da aynı duygularla rahmetle yad ettik.

Evet sevgili okurlar. Bu mesleği maddi ve manevi zorluklarına rağmen inanarak ve inat ederek devam ettiren bu iki kararlı adam, Akın Tonyalı ve İlyas Baykal bakınız neler anlattı, neler. Okumanızı öneririm…..

Akın TONYALI

Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Merhaba ben Akın Tonyalı. 7 Mayıs 1969 Trabzon doğumluyum. Biz bu mesleği dedelerimizden devraldık ve halen devam ettirmekteyiz. Hem imalat hem kalay hem de çelik tamirat ve polisajı yapıyoruz. Bakır işlemleri, parlatma, antika yenileme gibi işlerle bakırcılığı devam ettirmeye çalışıp yaşamaya çalışıyoruz. Ben isterdim ki burada daha fazla bakırcı olsun, insanlar bu bakırcılar çarşısını bilsin.

“Bakırcılar Çarşısı’nın geriye sadece “adı” kaldı.”

Biz buraları çocukluğumuzdan beri biliyoruz. Burada birçok kalaycı vardı. Fakat zaman içinde üzülerek gördük ki hepsi bir bir kapandılar. Siz burada, bu dükkânda bakır kaplar ve antika eşyalar ile birlikte bu mesleği devam ettirmektesiniz. Bize burayı biraz anlatır mısınız?

Burada eski ile yeni iç içe. Hem günlük hayatta kullanılan mutfak malzemeleri; tencere, yumurta sahanları, maşrapalar, güğümler, kahve cezveleri, çaydanlıklar hem de eski ibrikler, siniler, kazanlar, vazolar ve bunun gibi daha birçok eşya ve malzeme bulunuyor.

Bu iş sizin aile geleneğiniz. Peki, burada kazancınız var mı? Sizi tatmin ediyor mu?

Mesleğimi seviyorum ve önemsiyorum fakat bu mesleğin şu anki koşullarda bir geleceği olmadığını da görebiliyorum. Bu durum beni üzüyor. Kazanç olarak evet, belli bir kazancımız oluyor ama daha fazla bir artısı yok çünkü bu işin şu an bir sürdürülebilirliği yok. Ben çocuğumun da bu işi yapmasını isterdim fakat maalesef bir gelecek göremiyorum.

Kaybolan bu kültür için üzülüyorum ve desteklenmesini istiyorum.

Bu mesleğe karşı olan ilgiyi nasıl görüyorsunuz?

Bir dönemlerde unutuldu evet ama şu an günümüzde bakıra olan ilgi daha çok. Önceden sadece eşyaları dekor yaptırmak amacıyla bize getiriyorlardı. Gelen müşterilere bakır ürünlerin günlük hayatta kullanımına dair bilgiler verdikçe, dükkana giren kişi sayısı biraz artmaya başladı. Bu ürünlerin sadece dekor olarak değil mutfak eşyası olarak, sağlık açısından da güvenle kullanabileceğini söylüyor ve insanları tekrar bakıra alıştırmaya çalışıyoruz.

Peki, bakır sağlıklı mı? Bunu biraz anlatır mısınız?

Bakırın en önemli özelliği mikrop barındırmaz. İkinci olarak bakıra yapılan kalayda D vitamini mevcuttur. Toplumda “bakır zehirler” diye büyük bir yanlış algı var. Alüminyum meydana çıktığında bunu satmak için bakır kötülendi. Bizim dedelerimiz, atalarımız onlarca sene bakırlarda yemek yedi ve hiçbir zaman böyle bir şey söz konusu olmamıştır. Bu yüzden insanlarda bu algıyı yıkmak önemli bir noktadır. Günümüzde insanlar süslü eşyaları daha çok seviyor fakat alüminyum kullandıklarının farkında değiller.  Öncelikle, alüminyum başlı başına kanserojen bir maddedir. Bunun şeklini değiştirerek piyasaya sunup adına teflon denildi. Satılması için de “yapıştırmaz” dediler. Ve dediler ki; metal kaşık, çatal kullanmayın. Bunun sebebi çizildikten sonra alttaki çıkacak görüntüdür. Fakat bakırı binlerce sene kullanın hiçbir zararı olmadığını ve maliyetinin diğerlerine göre düşük olduğunu görebileceksiniz.

“Bakırın önemli olan en büyük özelliği doğal bir maden olmasıdır.”

Devamlı müşterileriniz var mı? Bu işin müdavimi olup severek yaptıran insanlar oluyor mu?

Tabii ki daimi müşterilerimiz var. Biz yaptığımız işlerde imalatçı olarak çok titiz ve özenli davranıyoruz. Normalde kalayda ürünlerin sadece iç kısımları yapılır fakat biz hem iç yüzeyi hem dış yüzeyini kalaylayıp yeniymiş gibi sunuyoruz. Müşterilerimiz çok memnun ayrılıyorlar.

Sizce eskiden olduğu gibi günümüzde de bakır malzemeler tekrar popüler olabilecek mi ?

Şu an Avrupa’da çoğu mutfakta eşyalar bakırdandır. Alüminyum kullanımını seneler önce zararlı olduğu için orada bırakıldı.  Ben isterim ki insanlarımız için tekrar bu alışkanlık yerini alsın ve sağlık açısından bu konu önemsensin.

Peki, son olarak okuyucularımıza iletmek istediğiniz bir şey var mı?

Ben şunu söylemek istiyorum; eğer sağlıklı bir hayat istiyorsanız bakırdan vazgeçmeyin. Bakır sağlıktır.

İlyas BAKKAL

Merhaba, bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

Merhaba ben İlyas Baykal. 50 seneden beri Bakırcılar Çarşısı’nda bu işi yapıyorum. Rahmetli ağabeyim Ahmet Baykal ve Tevfik Baykal sayesinde çocukluğumdan beri bu işin içerisindeyim. Biz toplam 8 kardeşiz ve 6 kardeş bu işi yapıyorduk fakat hepsi rahmetli oldu. Bu sokaklarda geriye iki meslektaş olarak kaldık ve yaşamımızı sürdürmeye devam ediyoruz.

Bakıra karşı eskiye göre şu an ki ilgiyi nasıl görüyorsunuz?

Eskiye nazaran şu an çok fazla bir ilgi yok. Devamlı gelen müşterilerimiz oluyor ama yeni nesilde bakır ve kalay merakı fazla yok. Fakat ben hem sağlık açısından hem de kültür bakımından bu işin devam etmesini ve önemli hale gelmesini istiyorum.

Şimdilerde bu işi yapmak isteyenler olabilir mi?

Ben gençlerimizin bu işi yapacağını pek düşünmüyorum çünkü bu işin bir geleceği yok. Hem meşakkatli hem de biraz kirli bir iş. Diğer yandan günümüzde artık kalaylı eşyalar pek de bulunmuyor. Modernlikten gelen yeni bir algı var ve ben bunu sağlıklı görmüyorum. Eğer sağlık açısından bir şeyleri değiştirmek istiyorsanız önceliğiniz bu olmalı.

Kalaylama işinde devam etmek istiyor musunuz?

Şu an emekli oldum fakat ben işimi seviyorum. Kalaycılarla dolu bu çarşıda son 1-2 yer kaldık. Elimizden geldiğinde bu kültüre sahip çıkıp yaşatmaya devam edeceğiz. Ancak geleceği ne kadar olur bilemiyorum. Alttan yetişen kimse gelmiyor. Sanırım tükenmek üzere olan bir sektörün son savaşçılarıyız.