Herkesin hayatında şaşkınlıkla karşıladığı pek çok ilginç tesadüf olmuştur eminim. Tesadüfen hiç olmadık bir yerde uzun süredir tanışmadığınız biriyle karşılaşmaktan çok daha öte anlar…
Mesela, bir şey dilemişsinizdir içinizden ve çok değil birkaç gün geçmeden size gelmiştir o dilek tesadüfen. Tesadüfen önünden geçtiğiniz bir dükkânda aradığınız o şeyi bulursunuz mesela. Yada kaybolup yanlışlıkla girdiğiniz bir yol sizi eşsiz güzelliklere götürür. Bazen de birkaç saniyeyle bir kazadan kurtulursunuz. Tesadüfen yaşıyoruz şu dünyada bilmeden. Hayat tesadüflerin usulca geleceğinizi şekillendirdiği bir film şerididir belki de. Ya da bilinçaltımızda çok istediğimiz şeylerin tesadüfen karşımıza çıkmasıdır. Neyi içten istersen o sana gelir, sen tesadüfen sanırsın, oysa ilmik ilmik işlenmiştir sana gelmeden önce geleceği yollar. . . Sokrates’in dediği gibiydi belki hayat; “Kâinatta tesadüfe tesadüf etmek imkânsızdır’’ demiş.
Güzel düşler, güzel tesadüflere çıkar. Hayatta hiç kimse tesadüfen karşımıza çıkmaz ya da hiç bir olay başımıza amaçsızca gelmez. Her birinin size vereceği dersler, öğreteceği öğretiler ve kendiniz olmanız yolunda yaşatacağı deneyimler vardır. Ama iyi ama kötü... Yaşadığımız her bir deneyimin hayatımıza giren her bir insanın sokaktan geçerken size yol soran sıradan birinin dahi bir amacı vardır anlam yüklememiz gereken. Bu anlamı çıkarırsak ne ala çıkarmazsak farklı zamanlarda, farklı şekillerde, aynı amaç için tekrar tekrar yaşarız fark edene dek. Kimi fark etmeden göçer dünyadan, kimi bu anlamlarla doldurur ceplerini yola daha sağlam basmak için. Kimi zaman da biz yaratırız tesadüfleri mesela güzel bir köye gideriz ve tesadüfen orada tatlı bir teyzeyle tanışırız, bize kahve ikram eder ve sohbet ederiz saatlerce. O köye gitmeseydin karşına çıkar mıydı o teyze?
Köyler benim en sevdiğim gezi duraklardır. Özellikle de Kocaeli ve çevresindekiler. O kadar sıcak o kadar samimi köyler var ki, bazen insan o küçük evlerde misafir olmak, akşam olunca mum ışığında sohbet edip sobanın sıcaklığında bir battaniye altında kıvrılıp uyumak istiyor.
Saraylı da bu köylerden biri uzun süredir gitmeyi istediğim. Ekim ayında gittiğim ama tadına doyamadığım sevimli bir köy. Kocaeli’ndeyseniz ve eğer şehrin karmaşasından uzaklaşmak istiyorum derseniz, çok değil en fazla 20 dakika kadar kısa bir sürede kendinizi bakir köylerde, bakir doğal güzellikler içerisinde bulabilir, sanki şehirden kilometrelerce uzaklardaymış gibi hissedebilirsiniz. Yoğun bir çalışma haftasına girmeden ya da çıkarken bu sakinlikte ruhunuzu dinlendirip, haftaya dinamik başlayabilirsiniz.
İşte o köylerden biri: Saraylı
Gölcük’te yer alan bu köy, şehir merkezine sadece yaklaşık 10 KM uzaklıkta. İçerisine girdiğinizde kendinizi Ege’nin şirin bir kasabasındaymış gibi hissedeceksiniz. Şehirden izole Arnavut kaldırımlı sokakları birbirinden güzel, tarihi evleri ve sokaklarıyla attığınız her adımın keyfine varacağınız bir köy. Sonbahar ve kış aylarında sokaklarında yürürken odun kokusunun o nostaljik kokusu ortasında bulabilir veya baharda çiçek açmış sokaklarında hoş kokular eşliğinde yürüyüş yapabilirsiniz. Köyde bulunan yerel işletmelerde kahvaltı yapabilir, çiğ börek yiyebilir veya kahve içebilirsiniz. Sanki çok sevdiğiniz bir akraba ziyaretine gitmiş gibi hissedeceğiniz ortamlarda unutulmuş o eşsiz samimi duyguları hissedebilirsiniz. Ve sonra içinizden şöyle geçirebilirsiniz. Hayat tesadüflerle dolu olabilir ama bunlardan bazılarına bize ulaşmaları için yolları biz açarız. Beni bu yola düşüren tüm tesadüflere teşekkür ederim ;)
Tıpkı bu yazıyı okumanıza vesile olan tesadüfler gibi ;) O zaman siz de bu yazının sonuna benim gibi bir tebessüm kondurun ki o tebessüm tüm yıl boyunca dönüp dolaşıp tekrar sizi bulsuz :) ;)
Duygu Alyeşil KABAKÇI
Matematikçi Bir Kaşif ;)
instagram: izmitteysek.ne.yapsak
Yorumlar (0)