Sevgili arkadaşım Zeynep bana methiyelerle hediye ettiği romanın bir kaç sayfasını okuduktan sonra  bir türlü fırsat bulup devam edememiştim…
Ancak bu ara yakalayabildiğim ve kendime ayırdığım zaman içerisindeki planımda ilk iş olarak  bu romanı okumak vardı. Çok satan bu roman, ünlü yazar Sinan Akyüz’ün diğer eserleri gibi gerçeği tıpa tıp anlatan bir hayat hikayesiydi. Adı “ İNCİR  KUŞLARI”.
1. Basımı 2012 de yapılan kitabın, bana hediye edileni 2018 yılı 49. Baskısıydı.
Kitabı elime aldığım ve konusunu kavrayarak ibretle okumaya başladığım iki gün içinde bitti. Vee, bu gerçek hayat hikayesi beni çok etkiledi. “Çınarın Gölgesinde” adlı kitabımda da yer verdiğim bu makaleyi tam zamanı diyerek,  Timekocaeli okurlarına bir kez daha yazmak istedim. 30 Ağustos zaferini belki daha derin  düşünebiliriz.
Roman “Cefakar Boşnak kadınlarına” ithaf edilmişti. Ve, kitapta, Müslüman olmanın bedelini canıyla, kanıyla ve iffetiyle  ödeyen  bir  halkın acıları  bir  bir  anlatılıyordu.  Hem de  can  dostu  bildikleri  komşuları  tarafından. 
Aynı  ırktan  gelen,  aynı  dili  konuşan  sadece  dinleri  farklı  olan  insanların  kin  ve  nefretle  dolu  ruhlarının  buldukları  bu  fırsatta  nasıl canavarlaştığını  gözlerim  dolarak  okudum.
Binlerce  Müslüman  Boşnak  halkının  nasıl  hunharca  öldürüldüğünü  görür  gibi  oldum.
Veee  en  kötüsü  elli,  altmış  bini  aşmış  on beş  ve  otuz  yaş  arası  kadına  ve  genç  kıza  sistematik  bir  biçimde  ahlaksızca  tecavüz edildiğini  okudukça  tüylerimin  diken  diken  olmasını  engelleyemedim.  Midemin  bulanması  ve  insanlık  adına  utanç  duymamsa,  o kadınların  yaşadıklarını  düşünebilen  biri  olarak  gayet  normaldi. 
Yazık,  hem de  çok  yazık.  Korumasızca  ortada  kalmış  büyük  bir  insan  topluluğu. Onları  savunacak  işi  bilen  bir  devlet  adamı,  bir  asker, bir  komutan  bulunamamış..
Halkı  için  kafa  yoracak  veya  önder  olarak  toparlayacak  bir  ataları  olsaydı  belki  bu  durumları  yaşamazlardı.  Okudum,  üzüldüm  ve düşündüm.
Türk  halkını  ve  tam  96  yıl  önce  yoktan  var  ettikleri  imkanlarla  vatanları  için  mücadele  ederek  zafer  kazanan  o  kahramanlara,  bir  bir sarılmak  geldi  içimden. Büyük  önder  Mustafa  Kemal  Atatürk’ü  hayal  ettim.  Allah’ım  dedim.  Allah’ım. Sen  bu  kahraman  Türk milletine nasıl  ufku  açık  önderler,  cesur  yürekler  gönderdin.
Bu  ülkenin  kahraman  milletine  ne  güzel  bir  zafer  armağan  ettin.  Sana  şükürler  olsun.
Eğer  bizimde  başımızda  beyni  ve  yüreği  güçlü   savunucular  olmasaydı  belki  bu  ülkede de  çok  daha  farklı  acılar  yaşanabilirdi.  Kadınlar esir kamplarında,  veya  isimleri  dahi yürekleri  ürperten  savaş  kalıntısı  evlerde,  sadece  Müslüman  ve  Türk  diye  utanmazca tecavüze uğrayabilirlerdi.  Dünyaya  getirecekleri  tecavüz  çocuklarının   kendi  dinlerinden  olması  ve  sayılarının  çoğalması  amaçlanarak reva  görülen  dayanılması  çok  güç  işkenceler,  sahipsiz  kadınlarımıza  uygulanabilirdi.  Kadınlar  bu  derece  aşağılana  bilirdi. 
İşte  30  Ağustos.  Vatanı,  toprağı,  bayrağı,  namusu,  şerefi  ve  inançları  doğrultusunda  canını  seve  seve  feda  etmiş  olan  o  kahraman gençler,  babalar, analar  hatta  dedeler,  savundukları  ve  korudukları  olgular  için  atmışlardı  kendilerini  ateşe.
Çünkü  başlarında  öyle  bir  kahraman  baş  komutan  vardı ki. Söylediği  tek  söz “  Ya  istiklal,  ya  ölüm.. Vatanımız,  bayrağımız  ve  milletimiz adına  canımız  feda  olsun”  emrini  vermiş,  başa  geçmişti  bile. 26- 30  Ağustos  arası  kutlanacak  olan  Zafer  Haftası  etkinliklerinde  boş sözlere  değil  gerçek  kahramanlıklara  verin  dikkatinizi.  Onların  bizim  özgür  yaşamımız  adına  nelerden  vaz  geçtiğini   düşünün.  Birde  “ İncir Kuşlarını”  düşünün  isterseniz. Çaresizce  kapatıldığı  pis  odanın  bir  köşesinde  ağlayarak,  ne  zaman  kapı  açılacak  ve  zavallı vücuduna  acı  vermek  için  kaç  düşman  askeri  girecek  korkusuyla  kalbi  çıkacakmışçasına  çarpan  İncir  Kuşlarını  hayal  edin.
Ya  olmasaydı 30 Ağustos, ya kazanılmasaydı zaferler, “ ne olurdu”  sorusunu aklınızdan  çıkartmayın.
Bu gün. Dini ve milli değerlerimize sahip çıkıyor ve o değerleri arzumuzca kullanabiliyorsak, işte sebebi..
Kıymetini bilelim. Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, vatanı  için ölüme gülerek koşanların tümüne  sahip çıkma sırası bizde, unutmayın.
Onları sevin ve adlarını dualarla anmayı asla ihmal etmeyin.
Ve, bunun gururunu yaşayın. Yaşatın.
30 Ağustos Zafer Bayramınız binlerce kez kutlu olsun.