Bu kadar kalabalık olması, ilk başta gözümü korkutmadı değil! Hele pandemi sürecinde ‘Acaba mı?’ diye, sordum kendime. Fakat, aracımı park ettikten sonra, içeri girer girmez, daha kapıda alınan hijyen önlemleri sayesinde içime su serpildi. Kapıdan girdiğimde hemen dezenfekte işlemlerimi yaptım, ateşimi ölçtürdüm ve sıradakilere masalarını ayarlayan görevli tarafından çok güzel bir masaya oturtuldum. Burada o kadar çok seçeneğiniz var ki, ne yiyeceğinize şaşırabilirsiniz! Katmer, kadayıf, künefe, kaymaklısı, fıstıklısı… Seçim yaparken zorlanacaksınız... Verdim siparişimi, başladım beklemeye, beklerken de bir çay söyleyeyim dedim, neticede hem künefe yapacaklar hem de bu kadar kalabalık... 45 dakikadan aşağı gelmez diye düşündüm. Ama yanıldığımı çok geçmeden, fark ettim. Masaya meyveler, sütler, servisler gelmeye başladı bile. Hemen ardından, siparişini vermiş olduğum, künefe geldi. Ben, hepsinin tadını merak ettiğim için birkaç çeşidi aynı anda sipariş ettim ( hem katmer, hem künefe :) ).. Sonra nasıl yediğimi hatırlamıyorum bile :)
Çıtır çıtır Antep künefesinden sonra simit katmeri yeme sırasıydı. Çünkü hepsinin tadına bakmalıydım. Görüntü olarak, iştah kabartan ve ne güzeeeelllllll dedirten bir sunumu var. Simit katmerin, ortasında kalan boşluğa, muz ve çilek koymuşlar. Üzerine bolca Antep fıstığı serpiştirmişler. Nereden başlayacağımı ve hangi sıralamayla yiyeceğimi bilemedim.
Benim için bir şeyler yemenin hep sıralaması vardır. Sizin için de öyle mi? İlk başta katmeri yiyip, üzerine muz ve çilek mi yesem yoksa önce çilek ve muz yiyip, üzerine katmeri mi yesem? Her iki türlüsünü de denedim, hiç merak etmeyin! Ama benim tavsiyem çilek-katmer-muz sıralaması… Deneyin, pişman olmayacaksınız.
Sözün özü, her gün önünden geçtiğim ve o dopdolu gördüğüm mekânda, künefe yemeye gittim, o kalabalığa rağmen kendimi bir şekilde konumlandırdım, oturacak yer de buldum. Artık künefemi, kadayıfımı, katmerimi, meyvemi yedim üzerine bir de çayımı içtim ve kalkma vakti geldi. Ellerimi yıkamak için içeri girdiğim sırada, bu künefe ziyafetini, Kocaelilerle buluşturan, işletme sahibi Gökhan Bey’i gördüm, yanına doğru giderek tebrik etmek ve bu vesileyle de tanışmak istedim. İşinin hakkını veren bir işletmeci olan Gökhan Bey’e ‘Bu künefenin sırrı nedir?’ diye sorduğumda, (Sevgimizi katıyoruz diye gülümsedi ilk başta),. Artık kalkmalıydım çünkü benden sonra bir sürü kişi oturmak için yer bekliyordu. Hesabı istedim ve o kadar yediğim içtiğim şeye rağmen, çok standart bir hesap ödedim. Bu da beni, ayrıca mutlu etmiş oldu tabii ki. Az paraya, çok mutluluk. Zaten verdiğiniz parayı, son kuruşuna kadar hak eden bir işletme olduğundan emin olabilirsiniz. Giderken de kalan tatlılarımı paket yaptırdım ve evimin yolunu tuttum.
Çınaraltı’nda künefe yemeden, önünden geçip gitmeyin!
Yorumlar (0)