Merhaba Deniz Hanım, sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Merhaba. Doğma, büyüme İzmitliyim. Memleketimiz Artvin ve Batum göçmeniyiz. Evliyim, bir kızım bir oğlum var. Babamın İzmit’e yerleşmesiyle burada yaşam kurmuşuz. Liseyi, Kocaeli Anadolu Lisesi’nde okudum ki, bilen bilir, zamanının en nitelikli okullarından biriydi. Biz, İngilizce matematik ve fen görmüş olan nadide bir nesiliz. Sonrasında Kocaeli Üniversitesi İşletme bölümünü bitirdim, ardından “yönetim ve organizasyon” üzerine yüksek lisans yaptım. Yüksek lisans yaparken tez yazmam gerekiyordu. Tez danışmanım, değerli hocam Profesör Nurullah Genç, bana aile şirketleri konusunu verdi. Bu konuyu vermesinin nedeni babamın bir şirketi olmasıydı, hocam bunu bildiği için aile şirketleri hakkında bilgi sahibi olup ilerde şirketi yönetmem halinde başarılı olmamı istiyordu. Başta itiraz ettim, çünkü aile şirketleri üzerine yazılmış Türkçe kitap çok azdı ve yabancı kaynaklara bakmam gerekiyordu. O dönemde kaynaklara erişmek bugünkü kadar kolay değildi. Hocam, bu konuda ısrar ederek “Madem kaynak az, bir tane de sen yaz işte,” diyerek beni geri gönderdi. Şimdi kendisine minnettarım, tabii ki beni bu konuyu yazmaya zorladığı için. “Aile Şirketlerinin Büyümesi ve Kurumsallaşması” üzerine yazmış olduğum bir tezim var. Sonrasında kendi aile şirketimizde 10 yıl kadar çalıştım. Babam gibi güçlü bir patronla zaman zaman çatışarak şirket yönetmeye çalışmak zorlu bir deneyimdi. Aile şirketimiz olan Yapıgüç A.Ş.’nin proje, inşaat, yapı denetim gibi faaliyetleri vardı ve ben çok küçük yaşlarda bu işlerin nasıl yapıldığını öğrendim. Şirket kurdum, personel aradım, buldum, devlet dairelerinde ve belediyelerde iş takibi yaptım, bankalardaki tüm işleri yaparak öğrendim. O zamanlar 20’li yaşlarında olan Deniz’in yaşadığı yönetsel zorlukları bugün bir danışman olarak değerlendirdiğimde, “Keşke benim gibi bir danışman olsaydı da bana yardım etseydi,” diye düşünüyorum.

Kızınız Ekin ve oğlunuz Demir’in de özel yetenekleri ve başarıları olduğunu duydum. Çok kısa ondan da bahsedebilir miyiz?

Kızım Ekin, çok erken yaşlarda kitap okuma alışkanlığı edinen bir çocuktu. Çok okuduğu için yazmaya da meraklı oldu tabii. 15 yaşında, “Mor Sümbülün Fısıltısı“ adlı ilk kitabını yazdı. İngilizcesi de çok iyi olduğu için ikinci kitabını İngilizce yazdı ve yabancı yayınevleriyle görüşüyor, basılması için. Japonca biliyor, Latince öğrenmek istedi ve şu anda öğreniyor. Piyano ve gitar çalıyor, ayrıca söz ve müzik yazıyor. Japon animelerini, Orhan Veli Kanık, Halide Edip Adıvar, Nazım Hikmet Ran gibi önemli Türk yazarlarına uyarlayarak oluşturduğu bir anime çizgi romanı sayesinde belli bir kitlesi oluştu. Aynı zamanda Majör Radyo’nun ses yarışmasında birinci olduğu için ödül olarak bir tekli albüm yaptı. Söz ve müziğini kendisinin yazdığı “Your Devil“ şarkısıyla ve “Ekincore“ ismiyle albümü çıktı. Şimdi hayallerini süsleyen okullara girmek için sıkı çalışıyor. Bakalım Ekin daha neler yapacak, ben de heyecanla bekliyorum. Oğlum Demir de bilgisayar kodlama ve yazılım konularına meraklı, o yönde bir meslek seçimi yapacak gibi görünüyor. Birkaç satranç şampiyonluğu var. Coğrafyaya meraklı, haritaları ezberlemek ve Eurovision’a katılan şarkıları bilmek gibi farklı ilgi alanları da var. Her anne gibi çocuklarımla çok gurur duyuyorum elbette. İyi ki Ekin ve Demir’in annesiyim.

Ne kadar güzel. Deniz Hanım, siz aile şirketleri için yönetim danışmanlığı yapıyorsunuz, aynı zamanda gençler için de veliaht koçluğu yapıyorsunuz. Bu kavramları biraz açar mısınız?

Tabii… Aile şirketi, sahipliği ve yönetimi aile tarafından yürütülen bir işletme türüdür. Bu tür şirketler, genelde ailenin tarihine, değerlerine ve kültürüne dayalı olarak kurulmuş olup, aile üyeleri arasında güçlü bir bağlılık ve uzun vadeli, sürdürülebilir bir vizyon gerektirir. Türkiye’de şirketlerin %97’si aile şirketidir ve birçoğu kurumsallaşma yoluna gitmedikleri için ikinci nesile bile geçemiyor. Ben, bu aile şirketlerinin sürdürülebilir olması için kurumsallaşma ve bir sisteme geçme yolunda onlara destek oluyorum. Danışmanlık süreci kolay bir süreç değildir. Bir şirketin benden alacağı hizmetin kalitesini, şirketin bana ne kadar paydaş olabildiği belirler. Dolayısıyla her işletmenin süreci aynı şekilde, aynı hızda ve aynı kalitede ilerlemiyor. Danışman, bir şirketin yöneticilerinin ve süreçlerinin eksik ve hatalı yönlerini tespit eder, bu konuda yapılması gerekenleri raporlar, anlatır ve hayata geçmesi için destek olur. Bazı şirketler için de Aile Anayasası yazmak gerekebilir. Aile anayasası, bir ailenin temel değerlerini, inançlarını, hedeflerini ve kurallarını belirleyen yazılı bir belgedir. Aile üyeleri arasında iletişimi güçlendirmek, uyum sağlamak ve ortak hedefler belirlemek amacıyla oluşturulur. Genellikle içeriğinde ailenin değerleri, hedefleri ve kuralları yer alır. Bu aile anayasasını, uzman bir danışmanın, ailenin dinamiklerini çok iyi öğrendikten sonra yazması gerekir. Tabii bu anayasa dolapta duracaksa yazdırmaya gerek yok. Anayasa yazılması demek, aile bireylerinin tüm konularda ortak fikirler etrafında buluşması ve kendilerinden sonraki nesillere yazılı bir kaynak bırakarak şirkette oluşabilecek ihtilafların önüne geçilmesi demektir. Bazı şirketlerde, ailenin oğul ve kızları çalışabilirken gelin ve damatların çalışmasına anayasa ile engel olunuyor. Bunun gibi birçok madde anayasaya eklenebilir.

Veliaht koçluğu ise son yıllarda çok gündemde olan bir kavram. Aile şirketlerinin kurucularının kızları, oğulları veya başka aile bireylerinin, şirketin geleceğinde yer almaları ve yöneticilik yapmaları için onları hayata ve yöneticiliğe hazırlayan bir süreç. Benim bu sürece çok iyi hazırlanan veliahtlarım var; İngiltere’de, Amerika’da işletme okuyan, dilini geliştiren, çok araştıran ve öğrenmeye meraklı olan, yüksek lisans ve doktora öğrencisi olan veliahtlarım var. Anne-babalarıyla ilişkilerini yönetmelerinden tutun, hangi bölümde yüksek lisans yapacaklarına, ne zaman şirkete geleceklerine, gelmeden önce nerelerde nasıl tecrübe kazanacaklarına kadar planlı hareket ediyoruz. Onları muazzam birer yönetici yapmak için tüm bilgimi ve enerjimi keyifle aktarıyorum. Hatta bunu kitap haline getirmek için yazmaya başladım. Kitabımda, o zaman yaptığım hataların ve yaşadığım zorlukların, bugünkü deneyimli halime nasıl beni tokatlayarak getirdiğini anlatacağım. İşte ben şimdi aile şirketlerinde çalışmak durumunda olan o gençlerin, veliahtların bu tokatları yemeden başarılı olmalarını sağlamak için varım. Onları en iyi ben anlarım ve onlara en çok ben yardımcı olurum diye düşünerek, yönetim danışmanlığı ve Türkiye’de çok az kullanılan bir unvan olan “Veliaht Koçluğu”nun hakkını vermeye çalışıyorum.

Sizin de bir aile şirketiniz olduğunu söylediniz, babanızla uzun yıllar birlikte çalıştınız. O yıllardan biraz bahseder misiniz?

Evet, hayatımın en zorlu ama en çok deneyim kazandığım yılları olarak 20’li yaşlarımı gösterebilirim. Babamla çalışmak, onun da zorlu bir karakter olması nedeniyle, oldukça öğretici bir süreçti. Baba-kız ilişkimiz bir anda patron-çalışan ilişkisine dönüştü. Sabah akşam iş konuşuyorduk ve bu durum, babamla olan ilişkimizi olumsuz etkileyebileceğinden endişeleniyordum. O dönemlerde bir danışmanım olsaydı, bu süreci çok daha az hasarla atlatabilirdim diye düşünüyorum. 20'li yaşlarındasın, babanın çalışanları senin çocukluğunu biliyor; onlar için "dünkü çocuk"sun ve bir yandan yöneticilik yapmaya çalışıyorsun. Babanın çalışanlarıyla ne arkadaş olabiliyorsun ne de tam anlamıyla çalışanların bir parçası. Bu arada kalmışlık ve zorluklarla mücadele ederken en büyük sorunun doğru iletişim kurmak olduğunu fark ettim. Önemli olan, dengeleri bozmadan, kırmadan, doğru iletişimle işleri yürütmekti. O zamanlar yönetmekte zorlandığım konuları bugün yaşayanlara anlatmak ve onlara destek olmak bana çok büyük bir tatmin sağlıyor. Bugünlere gelmemde en büyük katkıyı sağlayan dönem de o yıllardı. Zorlukları yaşayarak öğrendim, şimdi başkalarına öğretiyorum. Babamın da benimle gurur duyduğunu düşünüyorum.

Bir şirket hangi durumlarda size başvurması gerektiğini anlar? Çalışmaya başladığınızda ilk olarak neler yapıyorsunuz?

Eğer şirkette yönetsel boşluklar, çok başlılık, düzen eksikliği varsa, çalışanlar mutsuz ve iletişim zayıfsa, verimsizlik ortaya çıkmış ya da şirketin verimli olup olmadığı bile bilinmiyorsa, bir danışmana ihtiyaç var demektir. Yöneticiler yönetimde zayıf kalıyorsa, bazı çalışanlar çok fazla, bazıları daha az çalışıyorsa, performans ölçümü yapılmıyorsa ya da bazı çalışanlar değişiklikten korkarak bunu sabote eden davranışlar sergiliyorsa, kesinlikle bir danışmanın devreye girmesi gerekir. Ben bir şirkete adım attıktan 15 dakika sonra, çalışanların yüz ifadelerine bakarak o yerin nasıl yönetildiğini anlarım. Çalışmaya başladıktan sonra, öncelikle genel bir durum tespiti yaparım. Ardından aile bireyleri ve çalışanlarla görüşmeler gerçekleştiririm. İlk tespitlerimi bir rapor haline getirir ve bu raporu aile bireyleriyle paylaşırım. Bundan sonraki süreç, şirketin kurucu ve yöneticilerinin ne kadar iyileşme isteğine sahip olduğuna göre şekillenir. Eğer birlikte çalışmaya başlarsak, öncelikle yönetim ve organizasyon şemasını yeniden oluştururuz (genelde ya hiç şema olmaz ya da hatalı hazırlanmış olur). Hiyerarşik olarak kimin kime bağlı olduğunun ve görev tanımlarının net olduğu bir yapı oluşturmak için çalışırız. Bu süreçte birkaç çalışan bana destek olur, ardından bir ekip kurar ve tüm çalışmaları o ekibi dahil ederek yürütürüm. Gerekli gördüğüm kişilere, ihtiyaç duydukları eğitimleri vererek süreci devam ettiririm.

Eğitimlere de biraz değinmek istiyorum. Hangi eğitimleri veriyorsunuz?

Eğitimlerin doğru kişilere, doğru zamanlamayla verilmesi çok önemlidir. Bazı şirketler, çalışmaya başlar başlamaz hemen tüm eğitimleri almak istiyor, ancak bunun bir hazırlık aşaması ve çalışanların adapte edilmesi gibi gereklilikleri vardır. Başlıca eğitimlerim arasında şunlar yer alıyor:

"Etkili İletişim ve Beden Dili" (bunu en son 130 kişiye anlattım, çok keyifliydi),

"Etkili Geri Bildirim",

"Etkili Liderlik",

"Yönetim ve Organizasyon",

"Kurum Kültürü",

"KPI Hesaplama",

"Muhasebeye Giriş ve Finansal Tablolar",

"Örgütsel Stres ve Zorlu Müşterilerle Başa Çıkma",

"Problem Çözme Yöntemleri" ve

"Tasarım Odaklı Düşünme"

Her geçen gün eğitimlerime yenilerini ekliyorum. Sürekli araştırma yapıyor, yerli ve yabancı yayınları takip ediyorum. Bir eğitmenin geri kalması söz konusu olamaz; sürekli gelişmem gerekir ki insanların gelişiminde faydalı olabileyim. Bu eğitimlerin hangi çalışanlara hangi sırayla verileceğine ben karar veriyorum, dolayısıyla çalışanların istemeleri değil, hazır olmaları benim için önemlidir.

Sizce şirketlerin öncelikli sorunları nelerdir?

İlk olarak söyleyebileceğim sorun iletişim eksikliğidir. İletişim eksikliğiyle birlikte koordinasyon bozukluğu ortaya çıkar. Koordinasyon, yönetimin en önemli fonksiyonlarından biridir ve eğer doğru iletişim kurulmuyorsa, öncelikle bunun düzeltilmesi gerekir. İletişimi sağlayan en önemli gerekliliklerden biri toplantılardır. Eğer hiç toplantı yapılmıyorsa ya da toplantılar sadece yapılmak için yapılıyor ve verimsizse, bu durumun değiştirilmesi şarttır. İletişim, ofis içi e-posta sistemi üzerinden yapılmalıdır; telefon uygulamalarıyla değil. İletişim eksiklikleri giderildikten sonra, sorunları doğru şekilde tartışabilme yeteneği kazanılır. Öncelikle konuları gündeme doğru bir şekilde alıp, doğru iletişim kurarak konuşup tartışabilmeyi başarmak gerekir.

Aile şirketi bireyleri arasında anlaşmazlıklara çok şahit oldunuz mu? Bu sorunları nasıl çözüyorsunuz?

Evet, sıkça karşılaşıyorum. Bazen bu sorunlar başlangıçta dile getirilmiyor, bir süre sonra anlaşılabiliyor. Diğer durumlarda ise, asıl sorun olduğu için bir danışmana ihtiyaç duyuluyor. Burada benim önceliğim, ilişkileri zedelemeden ve kırıp dökmeden, şirket için en iyi olanın ne olduğu konusunda ortak bir fikir oluşturmak için ikna yoluyla ilerlemektir. İlişkiler yıpranmış ya da fikir ayrılıkları söz konusu olduğunda, eşit mesafede durarak aile bireylerine yaklaşır ve ortak akıl yoluyla çözüm bulmaya çalışırım. Ortada bariz hatalar varsa, bunların durdurulması için gereken adımları atarım. Birlikte toplantılar düzenleyerek, sorunların konuşulmasını ve çözüme kavuşması için gerekenlerin herkes tarafından anlaşılmasını sağlarım. Aile bireyleriyle birlikte diğer yöneticileri de ekibe katarak asıl problemleri onlardan öğrenmeyi tercih ederim. Bir danışman nelerin gerektiğini anlatır, destek olur, uygulanmasını sağlar, zaman zaman ödevler verir, ödevleri yapmaz, yapılmasını sağlar. Bu gereklilikler hayata geçebilirse başarı elde edilir, sabote edilirse önce onun çözülmesi gerekir.

 

Uzun yıllar kendi aile şirketinizde yöneticilik yaptınız, ardından öğretmenlik deneyiminiz oldu ve hep öğretmek istediğinizi yazmışsınız. Şu anda yönetim konusunda bildiklerinizi öğretiyorsunuz. Bu sizin için nasıl bir deneyim?

Elbette, bu süreci çok severek gerçekleştiriyorum. Öğretme eylemi, geçmişten beri çok sevdiğim bir iş. Öğrenmeye açık olduğum ve ilgi duyduğum konuları çabuk kavradım ve bildiklerimi anlatmayı her zaman sevdim. Faydamın dokunduğu gençler, yöneticiler ve aile bireylerini görmek, benim için büyük bir tatmin kaynağı oldu. Şimdi, kurumlara fayda sağladığımı hissettiğimde ve danışanlarımdan “Sizin sayenizde” cümlesini duyduğumda inanılmaz bir mutluluk yaşıyorum. Bu durum, onlara fayda sağladığımı hissettiriyor ve yaşam amacımın bu olduğunu anlamama yardımcı oluyor. Daha çok şey öğrenmek ve öğretmek istiyorum.

Yeni projeleriniz neler bize yeni planlarınızdan bahseder misiniz? Size ulaşmak isteyenler nasıl sizle görüşebilir?

Danışmanlık işlerim son hızıyla devam ediyor. Veliaht Akademi bünyesinde Eğitim Koordinatörlüğü görevim devam ediyor. Gündemimde olan başka ortaklıklar da var. Tüm aile şirketlerine fayda sağlamak isterim tabii ki, vaktim yetebildiği ölçüde destek olmaya çalışıyorum. Her ay firmalarımı ziyaret ediyorum, diğer zamanlarda online görüşmeler ve eğitimlerle süreci yürütüyorum. Bana istedikleri zaman ulaşıp istedikleri anda her konuda destek alabiliyorlar. Bu sürecin nasıl ilerleyeceğine ben karar veriyorum. Bana ulaşmak isteyenler aktif kullandığım Instagram ve Linkedin hesaplarımdan, ayrıca Instagram profilimde yer alan mail adresimden, ofis telefonumdan ulaşabilirler.

Instagram: denizcaglagencturk

Linkedin: Deniz Çağla Gençtürk

E mail: denizgencturk@veliahtakademi.com