17 yaşında bir eczanede iş hayatına başlamış, kendini aşabilmek için ilaç sektörüne geçerek ilaç mümessili olmuş. Satış üstüne çok iyi eğitmenlerden çok iyi eğitimler almış. Satışın kitabını yazacak kadar bu konuda da kendisine güveniyor. İletişimi kuvvetli, vizyonu açık. İşte tüm bu özellikler kendi işini kurmasına yönelik adımların da alt yapısı. Bir baskı ve ıslak mendil makinası ile girdiği sektörde bugün sargılı küp, toz şeker, baharatlar, kese kağıdı, çatal bıçak kılıfı, pizza pide lahmacun kutusu ve son yaptığı yatırımla ketçap, mayonez gibi ürünlerin de sıvı dolumunu yapmakta. Kısaca ambalajlanacak, pakete girecek, hijyen sağlayacak her türlü ürünün paketlenmesi konusunda oldukça iddialı. Bu iddiasını da sektörde Türkiye’nin ilk üç firması arasına girmekle de kanıtlamış durumda. Sadece Türkiye’de değil Özbekistan’daki fabrikasında da iddiasını sürdürmekte.
İşte; yapmış olduğumuz röportajla her zaman önceliği kalite olan ve markası PELSA KAĞIT VE HİJYEN ÜRÜNLERİ ile bu başarısını taçlandıran işadamı SAVAŞ ÇETİN TÜFEKÇİOĞLU…
-Öncelikle bizi ağırladığınız için röportajımıza teşekkür ederek başlamak isterim. Savaş Bey; kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
1974 İzmit doğumlu olup, kökenimiz Yunanistan Kavala, oradan Balıkesir’e ve ardından 1960 yılında Körfez’e yerleşmişiz. İlk, orta ve lise eğitimlerimi Körfez’de tamamladım ve 17 yaşımda sadece yaz dönemi için bir eczanede çalışma hayatına başladım. Mesleği ve ilaç sektörünü çok sevdiğim için sadece yaz döneminde başlamış olduğum yerde 7 yıl boyunca çalıştım. Fakat sınırlı alan olduğu ve kendimi daha iyi geliştirebilmek için ilaç mümessili olmaya karar verdim. Eczacımdan izin isteyip ilaç sektörüne geçtim. 1998 yılında İbrahim Etem Ulagay firmasında tıbbi mümessilolarak işe başladım.Bu süreçtebir otelde 435 kişilik bir eğitime tabii tutulduk ve oradan işe kabul edilen 125 kişi arasından üçüncüolup derece yaptım. İzmit, Adapazarı, Gölcük, Karamürsel, Gebze gibi bölgelerde birçok ürün gamını doktorlara tanıttım. 3 yıl sonra 2001 yılında İtalyan firması Menarini Group şirketimizi satın aldı. İyi bir satışçı olduğum içinterfi edildim ve 2002 yılında bölge müdürü oldum. Bölge müdürlüğü görevimi 3 sene boyunca yaptım. Bu sırada işletme ve satış yönetimi alanlarında çift üniversite bitirdim. 2005 yılında kendi isteğimle istifa ettim ve İngilizce eksikliğimden dolayı 2005-2006 yılları arasında Amerika’ya gittim ve 6 ay orada İngilizcemi tamamlayıp tekrar geri döndüm. Döndükten sonra ne yapayım diye düşünürken; ilaç sektörünün geriye doğru geldiğini gördüm ve bu süreçte de birçok firmaya müracaatta da bulundum. O sırada B planıolarak kendi işimi kurmaya yönelik hareket etme fikri de vardı.
“SATIŞIN KİTABINI YAZARIM”
-Kendi işinizi kurma planlarınızda “Ben bunu yapabilirim” dediğiniz bir şey var mıydı yoksa sadece “Kendi işim olsun” düşüncesi mi vardı?
Ben satış kökenliyim ve çok ciddi eğitimlerden geçtim. İlaç sektöründe çalışırken çok iyi eğitmenlerden eğitim aldım. Bunlardan biri Prof. Dr. Acar Baltaş ki; bu kişi Türkiye’de duayendir. Bölge müdürü ve şirket olarak dediğim gibi çok fazla eğitimler gördüm ve dolayısıyla satışınkitabını yazarım. Satışın ne olduğunu, satışın ne şekilde yapıldığını, teknik kurallarını bildiğim ve bunun yanı sıra çalışmayı da sevdiğim için, ne iş olsa satışını yaparım mantığı ile hareket ettim.
‘’Başarının çalışmaktan önce geldiği tek yer sözlüktür.’’
-Peki; PELSA’nınhikayesi nasıl başladı?
Bir arkadaşım, Ankara’da bir firmanın bayilik verdiği söyledi ve ben 2006 yılında şahıs şirketimi kurarak o firmanın İzmit bayiliğini aldım. Bir tane araba ve elime de bir tane çanta alıp ıslak mendil, oto kokusu, tek kullanımlık masa örtüsü ve stick şeker gibi ürünleri restoran restoran gezerek, kendimi ve firmamı sabahtan akşama kadar dolaşarak tanıtmaya başladım. Tabi bu arada satış konusunda teknik alt yapım ve iletişimimin de kuvvetli olduğu için, ürünün; özellikle avantaj yarar sunumunu yaparak güzel sonuçları hızlıca aldım. Dediğim gibi, satış konusunda ve iletişim konusunda çok iyiydim. Hala tıbbi mümessillik yaptığım dönemde ki doktor ve eczacılarım bile beni hatırlarlar. Ben bu işi babamın bana miras olarak bıraktığı dürüstlük kavramını merkezime koyarak ilerlettim. Al- Sat ile başlamış olduğum bu işimde bayiliğini almış olduğum Ankara firması, satış devir hızıma, üretim devir hızını yetiştiremiyordu. Sonrasında kendim üretebilirsem, bu işte daha iyi önümün açılacağını düşündüm.
“İLERİYE DE YATIRIM YAPARAK HER MAKİNANIN EN İYİSİNİ ALDIM”
Doğrucagıda ve paketleme fuarlarına gittim, birçok kişiyle tanıştım ve bu işi yapmaya karar verdim. Belli bir sermaye gerekiyordu ve kuzenim Emrah ile ortak olduk aslında sermaye ondan emek de benden çıkmış oldu. Başlangıçta, bir baskı makinası ve ıslak mendil makinası, ayrıca hammaddeyle birlikte 100bin dolarlık bir yatırımla, Köseköy Sanayi Sitesi’nde 120 metrekare alanda başladık. Vizyonlu birisiyim, o yüzden ileriye de yatırım yaparak her makinanın en iyisini aldım. İş yoğunluğu çok fazlaydı çünkü yapmış olduğumuz işi çok kaliteli yapıyor, zamanında teslim ediyorduk. Böylelikle ikinci makinayıda 8 aylık bir sürede, bir 4 ay sonrasında da üçüncü makinayı aldım. Kazandığım parayı hep makinaya yatırdım. Sonrasında çalıştığımız alana sığmamaya başladık ve 2 sene burada faaliyet gösterdikten sonra2009 yılında Köseköy’de yaklaşık 1360 m2 kapalı alanı olan bir fabrikayı ortadan ikiye bölerek bir tarafına yeni kurmuş olduğumuz Satürn Gıda ile lolipop saplı şeker üretimini ve diğer tarafa da PELSA Kağıt’ı faaliyete geçirdik.
“KURUMSAL ŞİRKETLERLE ÇALIŞMAYA BAŞLADIK”
-PELSA Kağıt’ın markalaşma süreci nasıl oldu?
Dünyada yaşanan 2008 Asya krizini fırsata çevirerek yatırımlarımıza devam ettik. Çalışanlarım bu firma açıldığından beri benimle birlikte olan insanlardır. Dolayısıyla beni ben yapan, şirketi şirket yapan çalışanlarımdır. Benim çalışanlarım olmasa bugünlerimize gelemezdik. Beni çok severler ve bana da değer verirler.Tabi ki; PELSA çalışma kültürünüonlara iyi aşıladığımı düşünüyorum. Müşterilerimizden gelen talep doğrultusunda o kriz döneminde yeni makinalar aldık. Islak mendilin dışında, kese kağıdı, tuz, karabiber, pul biber, pizza baharatı gibi ürünleri üretmeye başladık ve ardından Dominos’la bir bağlantı gerçekleştirdik, uzun yıllar Dominos’un baharatlarını bizim şirketimiz yaptı. Kurumsal şirketlerle çalışmaya başladık. Bu dönemde Pegasus havayollarının mendillerini de biz yaptık. Kocaeli’nde marka olmuş Miniköşk, Boşnak Börek, Packet Burger, Jumbo Künefe vb. gibi birçok müşteri ile halen çalışıyoruz. Ardından Stick şeker makinası, setleme makinası ve kese kağıdı makinası alarak yatırımlarımıza devam ettik.2009 yılından 2013 yılına kadar makine parkurumuzu tamamlayarak doğru ve düzgün bir şekilde çalıştık. Biz yapmış olduğumuz işi, kaliteli bir şekilde yapıyoruz ve sorun yaşadığımızda anında çözüm üretebiliyoruz. Dolayısıyla PELSAartık markalaşma yoluna gitti ve insanlar da artık başarılarımızı takdir etmeye başladı.
“KAPTAN OLARAK OKYANUSTA DALGALARLA BAYAĞI MÜCADELE ETTİM.”
-2013 yılı itibariyle süreç nasıl ilerledi?
2013 yılında şu anda bulunmuş olduğumuz fabrika binasının satıldığını öğrendik. Bununla ilgili 2013 yılında bir araştırma yaptık ve kendi yerimiz olsun mantığıyla kredi çekerek aldık.Şu an üretim alanı olarak 1200 m2 toplamda ise 3500 m2 alana sahibiz. 2019 yılında ülkemizin ekonomik durumlarından dolayı ülke dışında bir yatırıma yöneldik. Özbekistan yatırım bakanlığının daveti üzerine bu ülkeye yatırım yapmaya karar verdim. 2019 yılının haziran ayında 5günlük bir ziyarete gittiğimde baktım ki; oradaki ortam bu sektöre gayet açık, bakir ve fırsatlar da vardı. Kasım ayında tekrar giderek 12 günlük bir pazar araştırması yaptım. Gezdim, dolaştım, birçok işletmelere sorular sordum, araştırdım ve oraya yatırım kararımın doğru olduğuna emin oldum. 2020 yılı 1Mart’a uçak biletimi ve makinaları alarak yaklaşık 1.1 milyon dolarlık Özbekistan yatırımı için oraya gittim. Maalesef 13 gün sonrapandemi sürecine girdik. 6 ay boyunca orada evden çıkamadım ve benim için oldukça buhranlı bir süreçti. Türkiye’deki ekonomik krizden kaçmak isterken dünya bir ekonomik krize girdi ki; bu da benim nasibimmiş. Özbekistan’daki işimize o süreçte tam olarak başlayamamıştık fakat Türkiye’de Yurt Konserve aracılığıyla Milli Savunma Bakanlığı’na servis seti işialdık.Fabrikamız hızlı bir şekilde üretmeye devam etti, borçlarımızı, maaşlarımızı ödeyebildik. Tabi bunları yapabilmek için pandemi sürecinde çalışanlarımı mağdur etmeyeyim diye kaptan olarak okyanusta dalgalarla bayağı mücadele ettim.
“YAPTIĞINIZ İŞİ DOĞRU, DÜZGÜN VE KALİTELİ YAPARSANIZ, İNSANLAR DÜNYANIN NERESİNDE OLURSANIZ OLUN SİZİ BULUYORLAR.”
-Peki, Özbekistan’daki yatırımınız ne durumda?
Zorlukların üstesinden gelerek Özbekistan’da da işlerimizi büyüttük. Dil sorunlarını da bir şekilde hallederek iyi bir ekip kurduk. Özbekistan’da şu an 6 kişi çalışmaktadır. Orada pazara, 2 adet ıslak mendil makinası, 1 adet baskı makinası, 1 küp şeker makinası ve 1 stick şeker makinası ile girdik. Önce kendimizi ifade etmeye çalıştık ve sonrasında kadromuzu kurduk. KFC Hilton Courtyard ve benzeri birçokotel ve restaurant zinciriile çalışıyoruz. Özbekistan’nın önde gelen önemli Türk, Rus ve Özbek restoranlarıyla çalışıyorum.Yaptığınız işi doğru, düzgün ve kaliteli yaparsanız, insanlar dünyanın neresinde olursanız olun sizi buluyorlar. Ben şirkette bir vizyon oluştururken; her zaman bunu düşündüm. Ben bir restoran sahibi olsam PELSA markası ile çalışırım. Peki neden? Yapmış olduğumuz işi düzgün yapıyor, kaliteli yapıyor ve zamanında teslim ediyoruz.Zamanında teslim edilmeyen iş , iş değildir mantığı ile müşterisini her zaman kolluyor ve bir sıkıntı olduğunda anında müdahale ediyoruz. İnsan hatası olduğu her türlü pozisyonda müşterinizi memnun etmeniz gerekiyor ki; yaptığınız işlerin arkasında durup, sektördeki varlığınızı sürdürebilin. Dolayısıyla şöyle bir şey gelişti, kaliteli ve hızlı üretir, zamanında teslim ederseniz sorun yaşamazsınız. Benim her zaman birinci önceliğim kalite oldu.16. yılımıza girdik dolayısıyla bu süreç içerisinde bizi ayakta tutan, bizi büyüten, bizi marka haline getiren bu standartları şimdi Özbekistan’da da gerçekleştiriyoruz.Baskı ve üretim kalitesi yüksek olunca insanların teveccühü bu noktada tercih nedeni oluyor ve bu bizi motive ediyor. Türkiye’deki tecrübemizi Özbek arkadaşlarımıza, çalışanlarımıza aktarıyoruz ve bununla gurur duyuyoruz.
-Yeni yatırımlarınız var mı?
Daha önceden sıvı dolum üretimimiz yoktu. Yaklaşık 2 ay öncesinde bir yatırımımız yaparak ketçap, mayonez, zeytinyağı, limon sosu gibi ürünlerin dolumunu da yapabiliyoruz. Bu yatırımı hem Türkiye’de hem de Özbekistan’da yaptık. Pandemi döneminde temizlik ve hijyenin önemi bir kez daha ön plana çıktı. Kürdan, çatal, kaşık vs. gibi malzemelerin paketlenmesini de yani setleme de yapıyoruz. Ambalajlanacak, pakete girecek, hijyen sağlayacak her türlü ürünün paketlenmesi konusunda en iyisini yaptığımızı iddia edebilirim. Paketleme,ambalaj üretimi bizim faaliyet alanımız.Türkiye’deki firmamızda 19 çalışanımız var. Makinalarımız tam otomatik olduğunu için doğru ayar verildiğinde bir operatör 2-3 makinaya aynı anda bakabiliyor. Şu an Türkiye’deki firmamızda üretim içinde 14 adet farklı üretim yapan makinamız vardır. Dünyada yaşanılan pandemisürecinde temizlik ve hijyen kavramının önemi; bu bilincin ulaştığı noktada da bütün, el ile dokunduğumuz her türlü ürünün pakete girmesi, bizim şirket olarak bir avantaj yakalamamıza neden oldu.Özbekistan’da yapmış olduğumuz yatırım ile ülkemizde yaşanabilecek muhtemel krizlere karşı korunaklı olduk. Dolayısıyla oradaki kazancı buraya aktarabiliyoruz. Mesela başlangıçta oradaki şirketi PELSA CO adında Özbek şirketi olarak ayrı bir şirket kurmuştum. 2 ay önce ise Türkiye’de ki PELSA, Özbekistan’da bulunan PELSA CO şirketini satın aldı ve birleşme süreci tamamlandı.Artık geleceğimize daha çok güvenle bakıyoruz.
“TÜRKİYE’DE İLK ÜÇTE OLDUĞUMUZU DÜŞÜNÜYORUM”
-Peki, PELSA’yıTürkiye’deki diğer benzer şirketler arasında nasıl konumlandırırsınız?
Türkiye’de sektöründe ilk üçte olduğumuzu düşünüyorum ve iddialı söylüyorum bunu. Daha doğrusu bunu ben değil, birlikte çalıştığımız tedarikçilerimiz ve müşterilerimiz ifade ediyorlar.Kendi yerimiz, makina parkurumuz oldukça geniş, ürün çeşitliliğimiz fazla. Bu da müşterinin yanına gittiğinizde müşterinin tüm ihtiyaçlarını karşılayabilme adına çok önemli bir avantaj bizler için.Makine kapasitemizin şu aşamada %30 ile %40’ını kullanıyoruz, tamamını kullanmıyoruz. Biraz seçici hareket ediyoruz. Müşteri bizi seçerken biz de müşteriyi seçiyoruz. Bu en doğal hakkımız. Sakarya, Düzce, Bolu, Gebze, İstanbul Anadolu yakası, Yalova ve Bursa gibi illerde satış temsilcilerimiz bulunmaktadır. Müşteriler ile direkt yüz yüze görüşme ve satış yapmaktadırlar. Biz onlara gereken eğitimleri verdikten sonra onların verimli bir şekilde çalışmalarını bekliyoruz. Dolayısıyla müşteri de karşısında birebir muhatap ve temasta olabileceği kişiler bulduğu için bize daha çok güveniyor. İlaç firmasında çalışırken bölge müdürlüğü yaptığım zamanlarda mümessillere çok fazla eğitim verdim, burada da bilhassa kendi çalışanlarım ve kendi firmam olduğu için eğitim konusunda daha dikkatli ve hassas oluyorum ve eğitimleri kendim veriyorum. Aslında satışçının temel felsefesi; bir şey satmadan önce güven satarsın. Müşteri sadakatı para ile satın alınamaz.
-Son olarak, iş hayatın biraz dışına çıkarak biliriz ki hobilerinizde de farklı bir profil çiziyorsunuz, okuyucularımıza iş hayatı dışındaki Savaş beyi anlatır mısınız?
Ben 1999yılında hodgkinlenfoma hastalığına yakalandım ve kemoterapi gördüm. 2016 yılında da kalp krizi geçirdim ve baypas ameliyatı oldum. Sonra dedim ki; hayallerimin peşinden koşmalıyım. Çocukluğumdan beri bir yelkenli tekne sahibi olabilmek en büyük arzumdu. Ama onu kullanabilmek için bir eğitimden geçmem gerekiyordu. Kalp ameliyatımdan sonra 5 damarım baypas edildi, iyileşir iyileşmez, tedavi olur olmaz motoruma atlayıp Marmaris’e doğru yola çıktım. Marmaris’te Gökova Sailing Club diye özel bir yerde 1 haftalık yelken eğitimi, sonrasında amatör denizcilik belgesi ve telsiz kullanma belgemi aldım. Ardından yelkenli tekne satın aldım. Derince Yelken Kulübü’nde Türkiye’nin en iyi yelkencilerinden olan Hakan Bey ile dostluğumuz oldu ve gidip Marmaris’ten teknemizi getirdik. Fakat çok severek aldığım teknemi pandemi sürecinde elden çıkartmak zorunda kaldım. Özbekistan’daki yatırımımı finanse edebilmek için en sevdiğim hobimden bir süreliğine vazgeçtim. Önümüzdeki hedefler doğrultusunda tekrardan alabilme arzum var. Bunun dışında diğer hayalim ise bir karavan sahibi olarak bir Avrupa turu düşünüyorum. Yelkenli teknemi aldığımda ise bir dünya turu yapma hayalim var. Bunların dışında sabahları 1 saat yürüyüş mutlak suretle yapıyorum, haftada maksimum 5 gün minimum 3 gün yapma gibi kendime kurallar koydum. Yürüyüş benim için kalp krizinden önce de yaptığım bir spor aktivitesiydi ve kalp krizinde ayakta kalmamın en büyük nedeninin spor olduğunu düşünüyorum. Özellikle pandemi nedeni ile sağlığın daha önem kazandığı şu dönemde tüm Kocaeli halkına da yeni yılda sağlık ve mutluluklar dilerim.,
……………………………………………………………………………
PELSA Kağıt ve Hijyen Ürünleri Ltd. Şti.
İstasyon Mahallesi Gündüz Sokak No:37/B
Kartepe/Kocaeli
0262 373 6470
www.pelsa.com.tr
@pelsakagit_urunleri
Yorumlar (0)