Merhabalar Leyla Hanım. Sohbetimize sizi tanımakla başlayalım. Leyla Kılıç kimdir bize kısaca anlatır mısınız?

Merhaba. 1992 Kocaeli İzmit doğumluyum, aslen Ağrılıyım. 2014 yılında çok severek okuduğum Haliç Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun oldum. Aynı üniversitede Klinik Psikoloji Yüksek lisans eğitimini tamamladım. Üniversite döneminde çeşitli hastane ve kliniklerde staj yaptım. Lisans ve yüksek lisans eğitimleri süresince çeşitli psikolojik test ve psikoterapi eğitimleri aldım. Erasmus programı ile Hollanda Saxion Üniversitesi’ne gidip psikodrama derslerine, bölgede bulunan Ruh ve Sinir hastalıkları hastanesindeki eğitimlere katıldım. Mezun olduktan sonra İstanbul’da özel psikolojik danışmanlık merkezlerinde çalıştım. İzmit’e döndüğümde hala aktif olarak çalıştığım kliniğimi açtım ama hala İstanbul’da da danışan görmekteyim. 7. yılımı doldurduğum mesleğimi severek yapıyorum.

Mesleki olarak yaptığınız çalışmalardan ve odaklandığınız alanlardan bahseder misiniz? 

Klinik çalışmalarımda Bilişsel Davranışçı Terapi, EMDR Terapisi, Cinsel Terapi ve Psikodinamik Terapi ekollerine yönelik eğitim ve çalışmalarım bulunmakta. Terapilerim danışanlarıma göre şekilleniyor çünkü insanların hayatlarına etki edebilmek için danışanın kendi yapısına uygun olabilecek ekolle devam etmek daha verimli oluyor. Her danışan biriciktir, özeldir. Ağırlıklı olarak yetişkinler, ön ergenlik sürecindeki çocuklar, çift ve ailelerle çalışmaktayım.

Toplumdaki “Psikoloğa sadece akıl hastaları gider” önyargısı hakkında ne söylemek istersiniz?

Psikologlar davranış ve durumlarla ilgilenirler. Sıkıntılı dönemlerimizde bize destek olabilecek yardıma ulaşmak için attığımız adımlar “hasta” olduğumuzu değil,  problemlerine çözüm üretmek için bilinçli adımlar atan “cesur” bireyler olduğumuzu gösterir. Psikolog ihtiyacı tarih boyunca hep olmasına rağmen, günümüzde kendisinin psikoloğa gidecek kadar alçalmadığını düşünen insanla da karşılaşıyoruz. Bazı insanlar psikologlara sadece delilerin ihtiyacı olduğunu düşünmekle beraber, ihtiyacı olduğunda bile evliliğini, işini mutluluğunu kaybetme pahasına bizlere başvurmuyorlar. Başvurduklarında ise iş işten geçmiş olabiliyor. Hatta kimileri, “Bir gün psikolog desteği alacağımı asla düşünmezdim” şeklinde duruma yaklaşıyorlar. Eskiye oranla günümüzde psikoloğa başvurma oranları oldukça yüksek. Nasıl ki yıllık düzenli kontrollerimiz, şüphelendiğimiz bir hastalığa karşı kan testlerimizin yapılması için bir hekime, beslenme alışkanlıklarımızı düzenlemek için bir diyetisyene gidiyorsak, yaşadığımız psikolojik problemleri ön yargısızca dinleyip sorunlarımızla baş edebilmemizi sağlayan sağlıklı ve etkili yolları öğrenmek için psikologlara ihtiyaç duyarız.

Psikologlar tanıdığı kişilere terapi uygular mı ve psikologlar da psikoloğa gider mi?

Psikolog tanıdığı kişilere terapi uygulamaz. Profesyonel ve sağlıklı bir danışmanlık ya da terapi süreci için mesleki etik kurallar çerçevesinde arada sadece terapist ve danışan ilişkisi bulunmalıdır. Bununla birlikte danışanlarıyla seanslar dışında görüşmez, arkadaşlık etmez. Psikologlarda psikoloğa gider, psikanalizin olmazsa olmaz şartıdır, psikanalistlerin danışan kabul etmeden önce kendilerinin bir psikanaliz sürecinden geçmeleri istenir. Kendini tanımayan bir psikoloğun danışanını tanıması zordur. Kendi özüne dokunabilen, kendi acısını görebilen psikolog danışanın da özünü görebilir ve dokunabilir.

Mesleğiniz gereği her gün birbirinden farklı hayat öykülerine tanık oluyorsunuz, bunlara üzüldüğünüz oluyor mu?
Terapistlerde etten ve kemikten yaratılmış, sıkıntıları olan ve sıkıntıları hisseden varlıklardır. Ancak profesyonel anlamda danışanın sıkıntısını hissetmek ayrı yaşamak ve taşımak ayrı kavramlardır. Danışanın sıkıntısını hissetmezsek anlamlandırmamız çok zor olur.

Psikolojik açıdan kişi kendisinin sağlıklı olup olmadığını nasıl anlar? Hangi durumlarda insanlar bir psikoloğa gitmelidir? 
Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına göre; psikolojik sağlığı iyi olan kişi; kapasitesini en üst düzeyde kullanır, hayatla baş edebilir ve aile hayatında, iş/okul hayatında, sosyal ilişkilerde aktif rol alır ve katkıda bulunabilir. Sosyal yaşamın, iş yaşamının gerginlikleri ve koşuşturması içinde hepimiz zaman zaman kendimizi yorgun, tükenmiş, sıkıntılı, gergin hissedebiliriz. Son derece olağandır.  Bazen bu sorunların, kişilerin başa çıkmakta zorlanacağı kadar ciddi ve ağır olması kişiler için çeşitli ruhsal problemlerden kurtulamaz hale getirebilir. Sorunlar ile yüzleşmek, etkenlerini doğru saptamak, çözüm arayışına girmek ve gerektiğinde profesyonel destek almak çözümü kolaylaştıracaktır.

Psikologlar danışanlarına nasıl yardımcı olmaktadırlar?

Öncelikle destek almanız gereken konuyla ilgili psikoloğunuzun yeterliliğini mutlaka araştırın. Lisans ve yüksek lisans eğitimlerini ilgili birimlerde tamamlamış, çalıştığı alana uygun eğitimler almış olması gerekir. Terapist sizi objektif bir şekilde dinler ve yansız değerlendirme yapar. Terapist sadece o an yaşadığınız olaya odaklanmaz. Sizin erken çocukluk deneyimleriniz dahil olmak üzere tüm yaşantınızı irdeler yani anamnez alır. Terapi bireyin kendi dünyasına yaptığı uzun, sabır isteyen, maceralarla dolu bir yolculuktur. Terapist danışanın farkındalık kazanmasını, danışanın bilişsel süreçlerini, duygu ve düşüncelerini anlamlandırmasını sağlar. Terapist, danışanın günlük yaşantısını aksatan duygu ve düşüncelerinin farkına varmasını sağlar. Terapist yönlendirici ya da akıl verici değildir. Anahtar danışanın elindedir ve biz sadece o anahtarı gösterebiliriz, o anahtarla ne yapacağını değil.

Psikolojide doğru bilinen yanlışlar nelerdir?

Yanlış: İntihar edecek olanlar intihar hakkında konuşmaz, yaparlar.

Doğru: İntihar girişiminde bulunanların çoğu intihar düşünceleri hakkında önceden bilgi verir.

Yanlış: Bağımlılık irade işidir, iradesine hâkim olamayanlar bağımlı olur.

Doğru: Bağımlılık zihnimizin bilinçli bir şekilde kontrol edemediği mezolimbik sistemle ilişkilidir.

Yanlış: Eşcinsellik bir tür akıl hastalığıdır.

Doğru: Eşcinsellik de heteroseksüellik gibi bir cinsel görüngüdür. Dolayısıyla tedavi edilmesi gereken bir psikopatoloji söz konusu değildir.

Yanlış: ‘’Param olursa depresyonum falan kalmaz’’

Doğru: Finansal sorunlar çözülse de (veya hiç olmasa da) ruhsal problemler devam edebilir. Hatta finansal sıkıntı çeken çoğu insan iş ile ilgili sorunları sebebiyle de başvurdukları psikolojik yardımlardan çokça fayda görürler.

Yanlış: Psikolojik yardım almak zayıflıktır.

Doğru: Psikolojik destek almaya karşı aşırı savunmacılık göstermek katı ve işlevsiz bir düşünce biçimidir.

 

 

İletişim:

bilgi@psikologleylakilic.com

@uzm.psk.leylakilic

www.psikologleylakilic.com

0552 6063678