Kentin teknolojik donanımı, müthiş klinik tasarımı ve alanında başarılı, uzman isimlerden oluşan kadrosuyla beğenilen kliniği Lotus Dental Akademi’nin kurucu ortakları Dr. Ayşe Burcu Altan ve Dr. Fatih Mehmet Coşkunses ile 2 yıl sonra tekrar buluştuk. Kliniğin ilk açılış döneminde dergimizin kapağında ağırladığımız doktorlarımızla yaptığımız bu röportajımıza kliniğin protez uzmanı Dr. Simel Karaca'da eşlik etti.

 

* *

 

Aradan zaman geçti, kent büyümeye ve gelişmeye devam ediyor. Sizi henüz tanımayanlar, bu teknoloji yüklü şık polikliniği bilmeyenler için Lotus Dental Akademi Ağız Diş Sağlığı Polikliniği'nin kuruluş öyküsünü hatırlayalım mı ?

 

Burcu: Fatih hocayla 7 sene Kocaeli Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde birlikte çalıştık, birlikte öğrendik, ürettik, tedavi ettik. Sonrasında, ben ayrılıp eşimle ortak ortodonti kliniğinde hizmet vermeye başladım. Ancak multidisipliner çalışma ortamının tadı başka, bir hastayı ne kadar çok branştan hekim bir arada değerlendirirse ortaya o kadar güzel işler çıkıyor. Bu bağlamda özlediğimiz bir ortamdı, poliklinik ortamı. Dolayısıyla Fatih Hoca böylesi bir teklifle gelince zevkle kabul ettik.

Fatih: Evet, Burcu Hoca'nın söylediği gibi fakülte bünyesinde uzun yıllar eğiticilik yapmanın, öğretirken öğrenmenin keyfini paylaştık. Meslek hayatımızın bu güzel yıllarında keyifle çalışabileceğimiz ve mesleğimize daha çok adapte olabileceğimiz bir ortamın içinde olma duygusu bizi bu birlikteliğe yöneltti.

 

 

 

 

Lotus Dental Akademi Ağız Diş Sağlığı Polikliniği'nde görev alan uzmanları;

 

Lotus Dental'de; ortodonti, ağız diş ve çene cerrahisi, protez, endodonti, restoratif diş tedavisi ve genel diş hekimliği alanlarında hizmet veriliyor.

Klinik ekibi:

Dr. Burcu Altan, 2003 yılında Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nden mezun oldu. Ortodonti uzmanlığı eğitimini Cumhuriyet Üniversitesi’nde tamamladı. 2016 yılında ortodonti doçenti unvanı aldı. Kendisi ortodonti ve çene eklemi hastalıklarının tedavisi alanında hizmet veriyor.

Dr. Fatih M.Coşkunses,  2004 yılında Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nden mezun oldu. Ağız Diş ve Çene Cerrahisi eğitimimi Ankara Üniversitesi’nde tamamladı. 2013 ile 2021 yılları arasında Kocaeli Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız Diş ve Çene Cerrahisi bölümünde öğretim üyesi olarak çalıştı. Ağız ve Çene cerrahisi alanında kliniğimizde hasta bakmaya devam ediyor.

Dr. Simel Karaca; 2016 yılında Kocaeli Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nden mezun oldu. 2021 yılında ise Selçuk Üniversitesi Protetik Diş Tedavi uzmanlığını tamamlayarak 2022 yılından itibaren Lotus Dental'de ‘Protez Uzmanı’ olarak hasta kabul ediyor.

Dr. Sabri Cora; 2003 yılında Gazi Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nden mezun oldu. 2013 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi Endodonti Anabilim Dalı’ nda uzman doktor ünvanına sahip oldu. 2014-2019 yılları arasında Kocaeli Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Endodonti Anabilim Dalı’nda Doktor Öğretim Üyesi  görevinde bulundu.

 

Lotus Dental Akademi olarak hedef ve misyonunuz nedir?

 

Lotus Dental Akademi olarak bizler kalite ve hasta ihtiyacı odaklı bir yaklaşımı benimsiyoruz. Sağlık hizmeti satmak amacıyla değil, kişiye şifa vermeye odaklanarak, etik değerlerimizi koruyarak hizmet veriyoruz.

 

Kliniğinizde hangi tür tedavi ve hizmetler sunuluyor ? Bu hizmetler arasında öne çıkanlar nelerdir?

 

Diş hekimliğinin her branşına dair hizmet sunuyoruz. Kısaca başlıklandırmak gerekirse, her türlü implant uygulaması, ortognatik cerrahi işlemleri, çenelerin patolojik ve travmatik durumlarının tedavisi, protez tedavileri, estetik gülüş tasarımı, kanal tedavisi ve dolgu işlemleri, diş beyazlatma, diş eti hastalıkları tedavisi, ortodontik tedaviler ve çene eklemi tedavileri yapmaktayız.

 

Kliniğinizde uyguladığınız cerrahi tedavi yöntemleri neler?

 

Dr. Fatih Coşkunses: Bizler yaklaşık 20 yıllık hekimler olarak meslek hayatımızın başından beri uzman olduğumuz alanlarda çalışıyoruz. Dolayısıyla çene cerrahisinin temel uygulamaları olarak ağız içi cerrahilerinin, gömülü dişlerin, dental implant uygulamalarının tamamını klinik bünyemizde gerçekleştirebilir durumdayız. Bununla birlikte biraz daha ileri cerrahi uygulamalar olan ortognatik cerrahiler, zigoma (elmacık kemiği) kemiklerine yerleştirilen implantlar, çene kırıkları ve çene hastalıkları ilgi duyarak yaptığımız tedavi alanları arasında.

 

Birçok kişinin kendinde olduğunun farkında olmadığı, gece uykuda diş sıkma problemi olan "bruksizm" için nasıl bir tedavi yöntemi var?

 

Dr. Burcu Altan: Bruksizm, son zamanlarda toplumumuzda daha da sık karşılaşılan bir problem haline geldi. Bunun sebepleri arasında gittikçe artan stres faktörü olmakla beraber, nefes alma biçimimiz, postüral düzensizliklerimiz gibi bedensel problemlerimiz de var. Dolayısıyla bu problemin tam anlamıyla çözümü için bahsettiğim konularda da destek alınması gerekiyor. Gelelim biz diş hekimleriyle ilgili kısmına; alt ve üst dişlerin birbiriyle kapanma bozuklukları diş sıkmanın öncelikli sebeplerinden. Bu etkeni ortadan kaldırmak adına stabilizasyon splinti dediğimiz bir plak uyguluyoruz. Bu, piyasada ‘gece plağı’ olarak adlandırılan malzemeden son derece farklı bir şey. Farkları kabaca belirteyim; üzerinde dişlerin izi yok, aksine düz bir zemin oluşturuyor. İkincisi, ince ve esnek bir malzeme değil, sert ve kalın bir malzeme. Üçüncüsü, haftalık/aylık periyodlarla düzenli uyumlama gerektiriyor, hastaya verilip eskiyince değiştirilmiyor. Son olarak, aktif tedavi sürecinde sadece geceleri değil, 24 saat boyunca kullanılması gerekiyor. Diğer yandan, bu probleme çözüm olarak sunulan botoks uygulamalarına da son derece karşıyım, çok azınlık bir hasta grubunda, nadiren uyguladığımız tedaviyi desteklemek için kullanabiliyoruz; ancak hastaya birincil tedavi yöntemi olarak sunulmasını doğru bulmuyorum. Çünkü bu, sebebe yönelik değil, şikayete yönelik bir uygulama. Şöyle örnekleyeyim, vücudun bir yerinde, durmadan ağrıya sebep olan  bir kanser odağı olsun. O kanser odağını ordan çıkarıp atmak mı, yoksa ağrı kesici içerek mutlu sona mı yaklaşmak mı istersiniz?

 

Kliniğe gülüş tasarımı için gelen hastalara ne gibi uygulamalar yapıyorsunuz ve yaparken nelere dikkat ediyorsunuz?

 

Dr. Simel Karaca: Gülüş tasarımı yaptırmak için gelen hastalarımıza öncelikle nasıl bir gülüş istediklerini soruyoruz. Hastamızın istekleri doğrultusunda yüz şekli, dudak yapısı, diş etlerinin durumu, dişlerin hizaları, varsa çapraşıklıkları ve mevcut diş rengi gibi birçok faktörü hastamıza ayna karşısında birlikte değerlendirerek anlatıyoruz. Yapılan değerlendirmeler sonucunda hastamızdan dijital ölçü alıyoruz. Hastamızın isteklerini ona uygulanabileceği şekilde teknisyenle bir mock-up (örnek çalışma) çalışması yapabiliyoruz. Böylelikle hastanın, teknisyenin ve hekimin ortak çalışmasıyla hastamızın istemiş olduğu estetik görüntüyü beraber yaratmış oluyoruz.

 

İmplant isteyen hastaya protez anlamında ne tür seçenekler sunuluyor?

 

Dr. Simel Karaca: Diş eksikliğine bağlı olarak tek veya birden fazla implant yapılacaksa hastaya sunduğumuz protez seçenekleri metal destekli porselenler, zirkonyalar veya tam seramikler olabiliyor. Hiç dişe sahip olmayan hastalarda ise hastanın kalan kemik miktarına göre çoğunlukla 1-2 gün içerisinde vidalı geçici dişlerini, birkaç ay sonrasında da sabit daimi protezlerini sonlandırabiliyoruz.  

 

Dişin iç kısmındaki doku yani pulpa nelerden olumsuz etkilenir?

 

Dr. Sabri Cora: En önemli ve yaygın etken diş çürüğüdür. Özellikle dişlerin birbirlerine bakan yaz yüzeylerinde oluşan çürükler hasta tarafından kolay tespit edilemeyebilir. Çürük derinliği sinsi şekilde artabilir ve nihayetinde dişin iç bölgesindeki dokuya ulaşabilir. Bunun dışında ağız bölgesine alınan darbe nedeniyle ve kazalarda da dişlerde oluşan kırıklar ya da gömülmeler, yer değiştirmeler nedeniyle pulpa dokusu etkilenebilmektedir. Bazı vakalarda protez yapılması için planlı şekilde kanal tedavisine ihtiyaç duyulabilmektedir ya da dişlerin küçültülerek yapılacak kaplamaya yer açılması işlemi dişin iç dokusunu etkileyebilmekte. Dişlerin küçültülmesi sonrası hekimden bağımsız şekilde kanal tedavisi ihtiyacına da rastlayabilmekteyiz. Önceden yapılan kanal tedavili dişlerde de enfeksiyon geliştiği durumlarda yeniden kanal tedavisi işlemi yapılabilmektedir.

 

Kanal tedavisi görmüş dişlerin ömrü ne kadardır?

 

Dr. Sabri Cora: Diş hekimliğinde uygulanan tedavilerin başarısı iyi bir tedavi planlaması ve uygulamasının yanında hastanın ağız bakımı ve çiğneme alışkanlıklarına da bağlıdır. Literatürde kanal tedavisi başarısı en az 5 yıl ağızda kalma süresi olarak tanımlansa da daha uzun yıllar ağızda kalan kanal tedavili dişleri sıklıkla gözlemlemekteyiz.

 

Son zamanlarda çok popüler olan şeffaf plak tedavisi hakkında konuşalım. Şeffaf plak tedavisi nedir ve avantajları nelerdir?

 

Dr. Burcu Altan: Ortodontik tedaviler, dişleri çene kemiği içerisinde oynatarak istediğimiz doğru konuma getirmemizi sağlayan uygulamalar. Şeffaf plaklar da bu yolda kullandığımız, son teknoloji araçlar. Bu plakları, dişlerin yerlerini değiştirmek, diş kavsini genişletmek ve dişlerin ön-arka yön ilişkilerini düzeltmek için kullanabiliyoruz. Şeffaf plaklar estetik hassasiyeti yüksek kişiler için son derece cazip bir seçenek. Özellikle ön görülen bir süre içerisinde nişan, düğün, mezuniyet gibi özel günlere katılacak kişiler için büyük avantaj sağlıyor. Daha etkin hijyen kontrolü sağlanabiliyor olması, plakların bir diğer önemli artısı. Sabit braket sistemleri kullanılırken hastalar dişlerin temizliği için daha fazla zaman ayırmak zorunda kalıyorlar ama buna rağmen özellikle arka bölgelerde etkin temizlik pek sağlanamıyor. Şeffaf plaklarla ise ağız bakımı olumsuz anlamda etkilenmiyor. Ayrıca, plak tedavisi planlaması başlangıç safhada simüle edilebildiği için tedavi süresi hakkında hem hasta, hem hekimin fikir sahibi olmasını sağlıyor. Sabit braket sistemlerinin aksine, plak kullanan hastalarla ayda bir kontrol şart olmaktan çıktı. Randevu aralarını açabiliyor, telefona yüklenen uygulamalarla tedavi sürecini hastayla uzaktan da yürütebiliyoruz.

 

Uyku apnesi nedir? Bu problemin diş hekimliği branşlarıyla ilgisi var mıdır?

 

Dr. Burcu Altan: Uyku apnesi, gece uykuda solunumun durması demek. Apnesi olan kişilerde uyku sırasında horlama, huzursuzluk, sık sık idrara kalkma, terleme, ağız kuruluğu, reflü gibi belirtiler vardır. Güncel kaynaklar diş sıkma/gıcırdatmayı oksijensiz kalan sistemin kendini uyandırıp nefes alma çabası olarak yorumlamaktadır. Ayrıca baş ağrısı, unutkanlık, konsantrasyon bozukluğu, depresyon, sabah dinç uyanamama ve aşırı derecede uykulu olma ve yorgunluk hali, uyku apnesinin gündüz gözlenebilen belirtileri arasındadır. Uyku apnesi belirtilerinin görüldüğü kişiler gün içerisinde birçok ciddi tablo ile karşılaşılabilmektedir. Kalitesiz uyku uyumak trafik ve iş kazalarına yol açabilmekte, bu sorun tedavi edilmediği takdirde ölümcül tablolara dönüşebilmektedir. Uykuda ani ölüm, inme, kalp krizi ve kalp yetmezliği, eğer hasta obez ise kilo vermede zorluk, akciğer hastalarında solunum yetmezliği, cinsel isteksizlik ve iktidarsızlık, kontrol altına alınamayan diyabet bu olumsuzluklara örnek olarak gösterilebilir. Uyku apnesinin altın standart kabul edilen tespit yöntemi bir gecelik polisomnografi (uyku odası) testidir. Bu testin sonucunda varsa uyku apnesinin şiddeti belirlenmekte, ona göre de tedavi yöntemi seçilmektedir. Hafif ve orta şiddetli vakalara kliniğimizde horlama apareyi adı altında çeşitli aygıtlar uygulamaktayız. Bu araçlar, alt çeneyi veya dili önde konumlandırarak uyku sırasında soluk borusunun tıkanmasını önlüyorlar. Uygun vakalar için oksijen maskesiyle uyumaktansa bu tip apareyler çok daha kolay tolere edilmektedir.