Jan Dark’ı öyle bir oynarsınız ki !

Ülke nasıl kurtarılmalı öğrenirsiniz.

Brecht’i öyle bir yorumlarsınız ki!

Silahların en güçlüsünün bile nasıl susuverdiğini gözlemlersiniz.

İşte bu tiyatrodur. Silahların en güçlüsüne bile meydan okumak.

Tiyatro çok uzun, büyük bir geçmişe sahip bir sanattır. Eski çağlarda insanlar avlandıktan sonra o av anını kendi aralarında canlandırmışlardır.  Birisi hayvan postunu giymiş (kostüm olmuş) birisi ağacın arkasına geçmiş elinde mızrağı ile hayvana pusu kurduğu anı canlandırmış (dekor olmuş)

İnsanlık var olduğu günden bu yana tiyatroda her zaman insanlıkla birlikte var olmuştur. Tiyatro, bu yüzden insanın kendini ifade etme sanatıdır. Eski çağlardan günümüze gelen bu hikâyeye “mimesis” diyoruz. Yani taklit yolu ile oyun oynama. 

Bir edebiyat türü olan tiyatro; oyuncular tarafından bir metni seyirci önünde sergilemektir. Sahnede kullanılacak dekor oyunun kurgusuna uygun olarak planlanmalıdır. Sahneye konulan dekor oyun içerisinde mutlaka kullanılmalı gereksiz bir dekora yer verilmemelidir. 

Oyuncunun giydiği kostümü bana göre, onu temsil eden mantosudur. Manto mevsime uygun olmalı ve oyuncunun görümsel vurgusunu arttırmalıdır.

Tiyatro günümüzde drama kelimesi ile karıştırılmaktadır. Bazen birbirlerinin kolları bazen de alt dalları olarak düşünülmektedir. Tanım ve kazanım olarak tamamen d-farklı olan drama ve tiyatro kavramları sadece birbirlerinden beslenmektedir. Tiyatroda ulaşılmak istene n “üstün sanat anlayışı” iken drama da “duyu, duygu ve imgelerdir.” Tiyatro da beklenen şey “kendini kanıtlamak” iken, drama da “kendini yönetmektir.” Tiyatro da amaç “sanatsallık ve iyi iş çıkarmak” iken, drama da amaç “birlikte iş çıkarmaktır.”  Tabi aralarında farklar bu kadar sınırlı değildir. Ama şunu bilmek gerekir ki, tiyatronun var olan tekniklerini (doğaçlama, rol oynama, pantomim vs.) drama kullanmaktadır. 

İngiliz tiyatro yönetmeni; Peter Brook şöyle der; “Yeni yapraklar yeni kalamaz, saatler geriye işleyemez, bizlere ikinci şans tanınmamıştır. Tiyatroda kara tahta hep silinir ve üzerine yenisi yazılır. Tiyatro sürekli devrim demektir.”

Tiyatro insan yaşamıyla birlikte baş döndürücü bir biçimde gelişen bir sanattır. İnsanların uzaya ayağını attığı bu çağda, tiyatroda oldukça gelişmekte ve çeşitli yönlerde araştırmaya gitmektedir. Yaşamda olduğu gibi tiyatroda da bizim geri dönmemize olanak yoktur. 

“Sahnelerin boş kalmayacağı 

Alkışların eksik olmayacağı” şekilde kutlanması dileği ile 

27 Mart Dünya Tiyatro Günü Kutlu olsun…


Uğur Okulları