Yasin Bey, sizi tanıyabilir miyiz?

1993 yılında Kocaeli’de doğdum. Uludağ Üniversitesi Matematik Bölümü’nden mezun oldum. Ardından yapay zekâ ve derin öğrenme alanında yüksek lisans yaparak finans sektöründe Yapay Zekâ Mühendisi olarak çalışmaya başladım. Ancak esas tutkum her zaman yelken oldu.

13 yaşımda başladığım bu spor, hayatımın en özel parçası haline geldi. Bugün hâlâ Marmara Bölgesi’nde birçok yarışa katılıyorum ve hafta sonları Fenerbahçe Marina’da yelken eğitimi veriyorum.

“Deniz, Sabrın ve Cesaretin Gerçek Sınandığı Yerdir”

Yelken sevdanızın kökleri nereden geliyor?

Tam anlamıyla bir aile mirası diyebilirim. Dedem ve babam, Karadeniz’in hırçın dalgalarıyla mücadele eden denizcilerdi. Babamın çocukluk yıllarında optimist yelken kullandığı anıları, beni de etkiledi. Hatta bir buçuk yaşıma kadar annemle birlikte babamın yakın seferlerine katıldığımı anlatırlar. O günlerden bu yana denizle bağım hiç kopmadı.

İlk kez yelkenliye çıktığınız o anı hatırlıyor musunuz?

Asla unutamam! İlk kez 13 yaşımda optimist sınıfı bir yelkenliyle denize açıldım. Bana yelkeni öğreten arkadaşım, alışmam için tekneyi kasten ters çevirmişti! O an yaşadığım adrenalin, yelkenle aramda kopmaz bir bağ oluşturdu.

İş hayatı gibi yoğun bir tempoda yelkene nasıl vakit ayırıyorsunuz?

Aslında mesele vakit ayırmak değil, denizi bir ihtiyaç olarak görmek. Hafta içi kod yazarak geçen bir hayat, ancak hafta sonu deniz tuzu kokusuyla dengeleniyor. Yelken sayesinde hem fiziksel hem de zihinsel olarak dinleniyorum.

Yelkenciliğin size kazandırdığı en büyük değer nedir?

Yelken bana mücadele ruhunu, takım çalışmasını ve doğaya uyum sağlamayı öğretti. Rüzgârla ve denizle uyum içinde hareket etmeyi öğrenmek, hayatta da sabırlı ve çözüm odaklı olmayı beraberinde getirdi.

Yarışlar da hayatınızda önemli bir yer tutuyor olmalı. Sizin için unutulmaz bir yarış var mı?

2009 yılında katıldığım Altın Kilit Yarışı’nı asla unutamam. Eski bir teknede, sürekli su alarak zorlu bir parkuru tamamladık. Rüzgâr yönünü doğru analiz ederek sıra dışı bir rota belirledik ve bu cesur hamle, Türkiye çapındaki yarışta ikincilik getirdi.

Deniz, aynı zamanda yalnızlığıyla da bilinir. Açık denizde yalnız kaldığınızda neler hissediyorsunuz?

Açık deniz, insanı kendisiyle yüzleştirir. Bir keresinde Ege’de motor arızası yaşadığımda, doğanın gücü karşısında ne kadar küçük olduğumu hissettim. Ama bu tür deneyimler, insana soğukkanlılık ve çözüm odaklı olmayı öğretiyor. Deniz, gerçekten sabrın ve cesaretin sınandığı bir yer.

Gençlere denizcilik kültüründen aktarmak istediğiniz önemli bir öğreti var mı?

Gençlere manuel navigasyonun ve ilk yardım eğitiminin önemini anlatmaya çalışıyorum. Teknolojiye güvenmek kolay, ancak denizde doğayla baş başa kalınca temel becerilere ihtiyaç duyarsınız.

Ve tabii denizciliğin dostluk ve dayanışma kültürü… Bu değerleri gençler kesinlikle öğrenmeli!

Peki, ileriye dönük hayalleriniz neler?

Kurumsal hayata bir noktada veda edip Ege’de bir yelkenliyle yaşamayı hayal ediyorum. Tekne turları ve yelken eğitimleriyle bu tutkuyu başkalarına da aktarmak istiyorum.

Son olarak, denizle tanışmak isteyenlere bir tavsiyeniz var mı?

Deniz sizi bekliyor! Yelkenle tanışmak için asla geç değil. Bir yelken kursuna katılarak başlayabilir, doğayla kurduğunuz bağı keşfedebilirsiniz.

Unutmayın, yelken bir özgürlük hikâyesidir ve her zaman paylaşılmayı bekler!

Bu samimi sohbet için teşekkürler, Yasin Bey! Hayallerinin peşinden giden herkese ilham olmaya devam ediyorsunuz.