Pınar Hanım bize kendinizden ve fotoğrafçılığa giriş öykünüzden bahseder misiniz?
1994 Kocaeli doğumluyum. Gürcü’yüm ve tam bir Oğlak kadınıyım. İlk fotoğrafçılık eğitimimi İtalya’da Istituto Europeo di Design’da aldım. Türkiye’ye döndüğümde fotoğraf çekmek için kameralı telefonum dâhi yoktu. Ama fotoğrafçı unvanı o kadar çok işlemişti ki iliklerime, bir şeyler yapmam gerektiğini biliyordum. O dönemlerde 4 Mevsim Kocaeli yarışmasının afişleri dikkatimi çekti. Tuzcuoğlu Holding’in sahibi Cevdet Tuzcu sorumluluğunda yapılan restorasyon binası Sırrı Paşa Konağı’nda stajımı yapıyordum. Elimde yalnızca eski bir dijital fotoğraf makinesi vardı ve onunla rutinde olan restorasyon planını çekiyordum. Yarışmaya katılmak için elimdeki tek materyal oydu ve değerlendirmem gerekiyordu. Evet, kazandım… İlk fotoğraf makinemi yarışmadan kazandım. O an ki heyecanımı bir daha da yaşadığımı hatırlamıyorum. Daha sonrasında birçok kez mansiyon ödülleri aldım. Bu işten para da kazanmam gerekiyordu. Çünkü eğer para kazanırsam güçlü olabilirim diye düşünüyordum. Bu yüzden, takı satan mağaza ve pazarlara gidip ürünlerinin fotoğraflarını çektirmek isteyip istemediklerini sorardım. Birkaç mağaza ile anlaşıp onların ürünlerini alıyor, çekiyor ve bir sonraki hafta geri getiriyordum. Bu süreç yaklaşık 1 sene sürdü. Uzun yıllar özel sektörde fotoğrafçılık ve grafikerlik yaptım. İtalya’da aldığım uluslararası geçerliliği olan belgeler sayesinde 2 yıl bir kolejde fotoğrafçılık üzerine kulüp öğretmenliği yaparak yoluma devam ettim.

Fotoğrafçılık mesleği de kendi içinde birçok dala ayrılıyor. Siz bu alanların birçoğunu deneyimle fırsatı yakalamış biri olarak tecrübelerinizden bahseder misiniz?
Fotoğrafçıydım evet ama dediğiniz gibi bu meslekte birçok alan mevcut. Daha önce tecrübe etmediğim alanları vardı. Örneğin doğum fotoğrafı ve düğün fotoğrafı çekmemiştim ama çekmeliydim. Beni kan tutar. Bunu bile bile doğum fotoğrafı çekmek istedim. İlk çekimimde bayılmışım. Gözlerimi açtığımda bebek çoktan doğmuştu. Hatta sonraki çekimlerde de öyle. Ama vazgeçmeyi hiç düşünmedim. Zor da olsa başardım. Şu an fotoğraf çekerken kendimle en çok gurur duyduğum alan doğum fotoğrafçılığı. Bir de düğün vardı. Düğün serüvenim saygı değer fotoğrafçı bir büyüğüm aracılığı ile prestijine her zaman güvendiğim Tanyıldız Düğün Salonları’nda başladı. Uzun bir süre orada düğün fotoğrafçılığı yaptım. Bunu yaparken aynı anda 3 iş yapıyordum. 

Mesleğinize dair en büyük hayaliniz nedir? Eğer gerçekleştirdiyseniz süreç nasıl ilerledi sizin için?
Hep kendi ofisimin kapılarını açmayı istedim. Hepimiz her şeyi istiyoruz ama adım atmak çok zor.  Çok değerli bir büyüğüm yoluma ışık tuttu. Hani herkesin bir dönüm noktası vardır ya ben kesinlikle inanıyorum bu duruma. Senelerce nasıl olur sorusuna çalıştık. Adı ne olur, nerede açılır, nasıl yönetilir, marka nasıl büyütülür gibi birçok soruyu yatırdık masaya ve cevapları toparladık. Her çalıştığım firmadan bir bilgi aldım. Her aldığım bilgiyi çok özenle sakladım. Şu an bunun sayesinde kocaman bir ekip işini tek başıma yönetebiliyorum. İyi-kötüye bakmadan, çok çalıştım. Hani bir laf var ya “Bana bir şey öğretenin 40 yıl kölesi olurum.”  oldum… ☺ İnsanlara hep garip geldi. Maaş almadan çalıştığım günleri hatırlıyorum, mesai saati kavramını asla sorgulamadım. Hep bir bilgi daha istedim. Bir süre sonra şunu fark ettim ki bilgili olmakla bu bilgiyi yönetmek çok farklı şeyler. Yönetme kısmında benim hocam çok başarılıydı. Hep söylerim eğer bugün buradaysam sayesinde. İyi ki var... 

Peki Pınar Hanım, markanızın adı neden XIII?
Birçok kez 13 rakamının uğursuz olduğuna dair tepkiler aldım. Ama artık insanlar alıştı bu duruma. Söz konusu işim olduğunda biraz fazla hırslı olduğumu düşünüyorum. 13’ün bendeki anlamı; sevgi, emek, aşk, tecrübe, tutku, heyecan, azim… Ben her deklanşöre dokunduğumda heyecanlanıyorum. Daha iyi bir isim olamazdı. “Bu işi seviyoruz!” derken ciddiydik.

Şu an hizmet verdiğiniz alanlar ve firmalarla ilgili bilgiler verebilir misiniz?
SYT Group ve SNR Mobilya iş birliğinde Royal Parfümleri’nin tüm tasarım ve uygulama işlerini biz üstlendik. Mağaza ve stant tasarım ile uygulamaları XIII Reklam Ajansı tarafından yapılıyor. İlk projemizi Kuzey Irak’ta tamamladık. Sırada Pakistan ve Macaristan var. Birçok farklı ülkelere de hizmet vereceğiz.

Düğün fotoğrafçılığı hizmeti de veriyorsunuz ve bildiğimiz kadarıyla bu bünyenizde oldukça kapsamlı yapılıyor. Okurlarımıza bu yöndeki hizmetlerinizden bahsedebilir misiniz?
2021 yılında zorlu sürece rağmen teknolojik olarak kendimize yenilikler kattık. Sizin de bildiğiniz gibi artık düğün fotoğrafları yalnızca 20 sayfalı bir albümden oluşmuyor. Düğün klipi ve drone çekimi her gelinimizin hayali. Bizim de bünyemizde bunlar mevcut. Hatta tam paketten bahsedersek çalışma şeklimiz de değişiyor. Dijital Fotoğrafçılık ve Reklam Ajansı olduğumuz için bu konuda artı yönlerimiz var. Gelinlerimizle tanışıyoruz, davetiyelerini tasarlıyor, düğün konseptinin tüm tasarımlarını biz yapıyoruz. Örneğin; yere branda kaplamak artık kına gecelerimizin en gözde aksesuarlardan. Bu aşamada reklam bölümümüz devreye giriyor. Davetiye, etiket, giriş panosu... Hepsi tek bir konsept oluyor ve davetliler için çok prestijli bir sunum ortaya çıkıyor. Hazırlıkların ardından kuaförde başlayan albüm çekimi, düğün hikâyesi, talebe göre drone çekimi ve son olarak salon çekimi ile günü bitiyoruz. Bir süre sonra enerjimiz o kadar güzel tutuyor ki birkaç sene sonra baby shower tasarımları ve doğum çekimlerini de biz yapıyoruz.

Son olarak, eklemek istediğiniz bir şey var mıdır?
Okurlarımıza tavsiyem; eğer istedikleri şeyden eminseler, sakın vazgeçmesinler. Evet, zor; kimse kolay demiyor. Kimse düştüğünde elinden tutup kaldırmıyor. En garip olanı, kimse sana bu yolu yürüdüğünde aydınlığa çıkacağının garantisini vermiyor. Ama inanıyorsanız yürüdüğünüz yola, öyle bir zaman geliyor ki en azından “Yürüdüm vazgeçmedim.” diyorsunuz. Ben mesleğine âşık bir fotoğrafçıyım. Arkamı dönüp baktığımda gülümseyerek,  “İyi ki.” diyorum…


İletişim;
Sahil Mah. D130 Karayolu Cad. Döngel/Kocaeli
0541 468 41 08
Instagram: 13basiyor