Merhaba sevgili okurlar,

Lumbalji  en basit tanımlamayla bel ağrısı anlamına gelmektedir. Sıklıkla karşılaşılan bel ağrısı, kas-iskelet sisteminde fonksiyon bozukluğu yaratan bir sorundur. Çalışan kesimi ileri derecede etkilediğinden, gelişmiş ülkelerde ve dünyada ücret, iş gücü kaybı ve tedavi maliyeti gittikçe artan bir problem olarak karşımıza çıktığı için önemi büyüktür.

Tüm dünyada popülasyonun % 60-90’ı yaşamlarının bir döneminde bel ağrısından yakınmaktadır. Bel ağrısı şikâyeti olan kişilerin % 40-50’si ilk l hafta içinde, % 90’ı ise 6-12 hafta içinde iyileşmektedir. Buna rağmen akut atak geçirenlerin % 38’inin bir yıl içinde ikinci bir atak, kronik bel ağrısı olanların %81 ’inin bir yıl içinde tekrar başka bir akut atak geçirdiği bildirilmiştir.

 

 

Bel ağrısının en sık sebebi lumbosakral omurganın mekanik bozukluklarıdır. Mekanik kaynaklı bel ağrıları fiziksel aktivite ile artan, istirahatle azalan, sıklıkla normal anatomik yapının aşırı kullanımına veya yaralanmasına veya deformitesine bağlı olarak ortaya çıkar. Bu tip ağrı bel kasları, tendonları ve ligamanlarının strese veya zorlanmaya maruz kalması sonucu ortaya çıkar ve genellikle zorlayıcı günlük aktiviteler, ağır kaldırma, uzun süre ayakta kalma veya oturma neden olarak gösterilir. Mekanik kaynaklı bel ağrıları sıklıkla omurganın alt kısmını etkileyen ve gluteal (kalça) bölgeye yayılan kronik, hafif, farklı yoğunlukta olabilen ağrılardır. Öne eğilme, dönme, bir şeyi kaldırma, uzun süre ayakta durma ve oturma gibi günlük aktiviteler ağrıyı arttırdığı için gün içinde gittikçe ağrının şiddeti artar.

 

Bel Ağrısının Nedenleri:

•Doğumsal anomaliler (spina bifida, sakralizasyon-lumbalizasyon vb.)

•Travmalar (omur kırıkları, bel fıtığı vb.)

•Dejeneratif, halk arasında kireçlenme olarak bilinen durumlar

•İnflamatuar hastalıklar ( Ankilozan spondilit, romatoid artrit vb.)

•Metabolik ve Endokrin sebepler (Osteopeni- osteoporoz, gut vb.)

•Tümörler

•Enfeksiyonlar ( Brusella, tüberküloz, mantar enfeksiyonları vb.)

•Yumuşak dokulardan kaynaklanan ağrılar (incinmeler, postür bozuklukları, fibromiyalji vb.)

•Yansıyan ağrılar (duodenum ülseri, pankreatit, kolesistit, üriner sistem taş hastalığı, prostat, mesane ya da kadınlarda rahimden kaynaklanan problemler ) dir.

Bel ve sırt ağrısı olaylarının yüzde 80'inden fazlasında, ağrılar en fazla altı hafta sonunda kendiliğinden ya da terapi sayesinde hafifleyip dinmektedir. Deneylere göre olayların yaklaşık yüzde 10'unda ağrıların yeniden başlaması söz konusu olmakta ve ağrılar giderek çalışmayı ve boş zaman etkinliklerini engelleyebilmektedir. Sadece az sayıda hastada klasik tedavi yöntemleri hiç ya da hemen hemen hiç etkili olmayabilir. Genellikle bu tür hastaların büyük çoğunluğunda ağrıya yol açacak özel nedenler de bulunmaz. Omurgadaki aşınma ve çarpılmalar ikinci derecede rol oynar. Yaşam biçimi ve işyerindeki belirli durumlar problemi pekiştirebilir. Böylece korunma, sakınma, artan ağrılar ve azalan özgüven arasında gidip gelen bir kısırdöngü başlar. Korunma ve sakınmanın artması, bedensel güç ve kondisyonun azalmasına ve çoğu zaman kilo almaya yol açar. Omurga günden güne daha güçlü bir kas yapısının eksikliğini duyar. Artık bir hamlık ve idmansızlıktır söz konusu olan. Ancak yaşama alışkanlıklarındaki bir değişiklik (daha fazla hareket, spor ya da daha fazla etkinlik) kısır döngüyü kırmayı sağlayabilir. Birçok bel ve sırt ağrısı olayında zararsız kas gerilmeleri ve kramplar görüldüğü için, klasik ev ilaçları ve tedavi yöntemleri olan sıcak banyo, soğuk ya da sıcak kompres, romatizma merhemleri, gevşetici bir yürüyüş ya da idman, çoğu zaman işe yarar. Doktorunuz size ağrıların derecesine göre, ağrı kesici ya da kas gevşetici ilaçlar yazabilir ya da iğne yapabilir ya da sizi bir fizyoterapiste yönlendirir.

Düzenli olarak yapılan bel egzersizleri, kas geliştirme çalışmaları, düzenli spor, evde ve işyerinde sağlığa uygun ve vücuda zorlamayan bir çevre düzeni kurmak gibi önleyici tedbirler, sakin bir kafayla konuşulup kararlaştırılmalıdır. Bunlar durumun daha kötüleşmesini önler. Sakınma ve korunma, hızla kondisyon kaybına yol açmaktadır. Günümüzde bedensel kondisyonu yükseltmek için, grup içinde ya da tek başına, zevk alarak idman yapılabilen fitness merkezleri hemen her yerde bulunmaktadır. Haftalar, aylar süren ağrılarda doktor muayenesi ve tedavisi vazgeçilmezdir. En geç bu aşamada bir uzmanın görüşü de alınmalıdır.

Öncelikle kas zayıflaması tehlikesine karşı önlem alınmalıdır. Tedavi programı, hastanın sağlık sorunlarına uyacak biçimde hazırlanır ve bazı  önlemleri içerebilir. (Fizyoterapi, ağrı kesici ve ağrıyı önleyici ilaçlar, iş yeri koşullarıyla ilgili ayrıntılı bilgi edinme, uygun çevre ve çalışma düzeni (ergonomi) önlemleri, günlük yaşamda omurgayı koruyacak hareketler konusunda bilgilendirme, bel ve sırt sağlığı okulu, psikolojik yardım, muayene amaçlı iğneler ve başka önlemler.) 

Çeşitli terapilerin uygun bir bileşimi, ağrıların azaltılmasını ve her şeyden önce de genel kondisyona yeniden sahip olmayı sağlamalıdır. Kondisyon sorunu, ağrıların nedenini umutsuzca araştırmaktan daha önemlidir. Bedensel hareketsizlik kısa zamanda gövde, kol ve bacak kaslarında zayıflamaya, genel kondisyonun kötüleşmesine ve kişinin iş yapabilme gücüne olan özgüveninin kaybolmasına yol açar. Korku ve çekingenlik çoğu zaman gündelik davranışları ve iş verimliliğini, fizik ağrılardan daha fazla etkiler.

 Sakınma, korunma ve dinlenmeye yönelik iyi niyetli tavsiyeler ters tepki yapar. Ağrı ile korunma arasında bir kısır döngü oluşur. İyileşmek, günlük yaşama yeniden katılmak demektir, ondan sakınmak değil. Devam eden muayene ve incelemeler sonucunda bünyede gözle görülür bir değişme bulunursa – örneğin ileri derecede hasar görmüş ya da ucu dışarı taşmış bir disk, omurlardan birinde büyük bir kırık – bir uzmana (romatizma uzmanı, nöroloji operatörü, omurga ortopedisti) baş- vurulmalıdır. Ameliyat konusunu iyi düşünmek gerekir, var olan ağrıların, saptanan hasarlardan kaynaklandığından emin olunmalıdır.

Her çeşit ağrı ameliyatla giderilemez. Hele özünde stresten ve manevi yüklerden kaynaklanan ağrılar için özellikle geçerlidir bu. Duruma göre farklı tedavi seçenekleri dikkate alınmalıdır: Doktorunuzdan bu konuda bilgi isteyin. Duruma uygun olarak öncelikle ayakta tedavi denenmelidir. Ağrıların şiddetli olması ve/ya da uzun süreli çalışamazlık durumunda ise, hastanın uzman bir rehabilitasyon kliniğine yatırılarak çok kapsamlı  incelemeden geçirilmesi (interdisipliner rehabilitasyon) tavsiye edilir.

17 yıldır skolyoz ve kifoz gibi omurga hastalıklarının tedavisi üzerinde profesyonel olarak çalışmalar yapan Fizyoterapist Elif Akıncı, geçtiğimiz ay Sırbistan’ın Novi Sad şehrinde gerçekleşen SCOSYM sempozyumunda ülkemizi başarı ile temsil etti. Skolyozun ameliyatlı ve ameliyatsız tedavisi ile ilgili çalışan, alanında tanınmış birçok uzman SCOSYM sempozyumununa katıldı. Farklı ülkelerden katılımcılar ile gerçekleşen ulusararası organizasyonda Türkiye’yi temsilen katılan tek fizyoterapist Elif Akıncı oldu.
Elif Akıncı, sempozyumda yaptığı ve ilgi gören konuşmasında; Yeni bilgiler, deneyim alışverişi ve yeni anlayışlar geliştirmeyi amaçlayan ve skolyozun pratik çözümlerinin daha iyi uygulanmasını sağlayan bu sempozyumun bir parçası olmaktan gurur
duyduğunu belirtti.


Dünyaca tanınmış profesörler ve uzmanlar tarafından verilen derslere ek olarak, katılımcılara yönelik workshop düzenlenmesinin ve skolyoza yönelik en son tekniklerin sunulmasının kendi danışmanları üzerinde büyük fark yaratacağını belirten Fzt. Elif Akıncı, Türkiye’nin farklı yerlerinde gelen tüm danışanlarına kendisine duydukları güven için ayrıca teşekkür etti.

 

Körfez Mah. D-100 Karayolu Cad. Üzülmez İş Merkezi K:2 İzmit

0541 533 4 541

www.elifakinci.com.tr