Merhaba Sevgili Okurlar,

Bu ayki yazımın konusu Kartaca’da doğan ve ilimiz sınırları içerisinde ölen, hayat öyküsü ve kazandığı savaşlarda kullandığı stratejileri birçok filme konu olmuş dünyaca ünlü General Hannibal Barca.

MÖ 247'de Kartaca'da dünyaya gelmiştir. Birinci Pön Savaşı'nın ünlü kahramanı Kartacalı komutan Hamilcar Barca'ın oğludur. Küçük yaşlarda babası ile savaşlara katılmaya başlamıştır. Babasının isteğiyle, Roma'ya karşı her zaman kin duyacağına dair ant içmiş, babasının ölümünün ardında eniştesi ve kardeşinin yardımıyla asker olmuştur.

Hannibal; tüm zamanların en büyük askeri dehalarından biridir. Hannibal, Scipio ve Philopoemen ile birlikte çağının üç büyük generalinden biri sayılır. Scipio onu şimdiye kadar yaşamış en büyük generallerden biri olarak kabul eder, Epirli Pyrrhus'u ikinci sıraya yerleştirir, kendisini de üçüncü olarak kabul eder. Aynı sıralama Hannibal'a sorulduğunda o, Büyük İskender'in en büyük general olduğunu söyler. İkinci olarak Pyrrhus'u gösterir, kendisini de üçüncü sıraya koyar. Askeri tarihçi Theodore Ayrault Dodge Hannibal'ı "Stratejinin Babası" olarak nitelendirir ve en büyük düşmanı olan Roma'nın bile onu yine kendi taktikleriyle alt ettiğini belirtir.

Roma'nın en büyük düşmanı olarak II. Pön Savaşı'ndaki başarılarıyla tanınmıştır. Filleri içeren ordusuyla İber Yarımadası, Pireneler ve Alpler'den kuzey İtalya'ya girmiş ve Romalıları birkaç önemli savaşta yenmiştir. MÖ 221 yılında Kartaca’nın İspanya ordusunun komutanı olmuş, MÖ 221'den MÖ 219'a kadar Ebro'nun batısındaki topluluklar üzerine hâkimiyet kurmuştur.

Hannibal, I. Pön Savaşı’ndan sonra Roma ile ikinci bir savaşın kaçınılmaz olduğunu biliyor, ilk darbeyi kendisi vurmak istiyordu. İspanya'daki konumunu sağlamlaştırdığı iki yılın ardından MÖ 219’da Roma'nın müttefiki olan Saguntum şehrini kuşattı ve sekiz ay sonra da ele geçirdi. Saguntum Kuşatması olarak anılan bu olay, tarihin en çok tanınan muharebelerinden birisidir. Saguntum Kuşatması'nı Kartaca parlamentosu da onayladı ve Roma'nın savaş ilan etmesi ile İkinci Pön Savaşı başladı. Hannibal kardeşi Komutan Hasdrubal'ı İspanya'da bırakarak İtalya üzerine yürüdü.

Hannibal'in ordusunda yüz bin asker ve 37 fil vardı. Ordusuyla kuzeye doğru yürüyen Hannibal, Pirene Dağları'nı Keltiber kabileleri ile dövüşe dövüşe geçti ve onları karşılamak üzere gelen Roma ordusundan önce Rhône Vadisi'ne vardı. Bölgedeki Romalılar ve müttefiklerini atlatmak için “Ya yeni bir yol bulacağız, ya yeni bir yol yapacağız.” diyen Hannibal vadinin yukarısından bir yay çizip Alp Dağları'nı geçti. Bu geçişte Montegnevre Geçidi ya da Küçük St. Bernard geçitlerin kullandığı tahmin edilmektedir. Büyük bir ordu ve filler ile antik çağ koşularında yapılan bu yolculuk çok büyük bir başarı olarak kabul edilir.

Pireneler ve Alp Dağları'nı geçerken hava koşulları nedeniyle ordusunun bir kısmını kaybeden Hannibal kalan güçleriyle Po Ovası'nda hızla ilerledi. Ordusuna Keltler'in 14 bin savaşçısı da katıldı. Hannibal'in güçleri, MÖ 218’de onları durdurmaya gelen bir Roma ordusunu Trebbia’da yok etti ve yürüyüşüne devam etti. MÖ 217’de Apenin Dağları’nı geçerek Roma kentine doğru ilerleyen Kartaca Ordusu, Trasimene Gölü Muharebesi'nde ana Roma ordusunu bozguna uğrattı.

Savaş Stratejileri Uzmanı

Hannibal’in ilerleyişi, Romalılar’ın vur kaç savaşına girmesi ile yavaşladı. Hannibal, bu gelişme karşısında Roma’yı kuşatmak yerine güneye inmeyi ve Latin şehirlerini isyana kışkırtmayı planladı. Onu durdurmak üzere gönderilen son düzenli Roma ordusunu Cannae Muharebesi’nde yendi. Bu savaşta Kartaca ordusu, “Hilâl düzeni” denilen taktikle Roma ordusunu tuzağa çekmiş ve tamamen yenmişti.

Cannae zaferinden sonra Güney İtalya Hannibal’in tarafına geçmişti. Ancak Hannibal'in artan prestiji Kartaca senatosunu korkuttu ve ona yeterli desteği göndermediler. Cannae Savaşı ile Roma'dan kopan Capua kenti, yeni bir ordu kuran ve güçlerini toplamaya başlayan Roma tarafından MÖ 211’de tekrar ele geçirildi. Hannibal'in MÖ 207’de Roma'ya yaptığı baskın geri püskürtüldü. Kardeşi Hasdrubal, İspanya üzerinden bir yardım ordusu ile gelmeye çalışırken Kuzey İtalya'da öldürüldü.

İtalya’nın güneyindeki dağlara çekilen Hannibal, Scipio Africanus komutasındaki Roma ordusunun Afrika'ya çıkması üzerine başkenti korumak üzere MÖ 203'te Kartaca'ya çağrıldı. Roma ordusu ile yaptığı Zama Muharebesi’nde yenilgiye uğradı. Kartaca, Roma ile şartları çok ağır bir barış anlaşması yapmak zorunda kalmıştı. Savaşın ardından “Suffes” (Roma’daki “konsül”ün karşılığı) seçilen Hannibal maliyetleri ve ekonomiyi düzeltmeyi de başardı. Ancak Romalıların baskısı ile Kartaca senatosu onu görevden aldı.

Scipio, Hannibal'ı yendikten ve 2. Pön savaşı bittikten sonra Plutarkhos'un aktardığı rivayete göre Scipio ve Hannibal buluşmuşlardır. Scipio kendisine en büyük üç komutanı sorduğunda Hannibal 1. olarak Büyük İskender'i, 2. olarak Pirus, 3. olarak kendisini söylemiştir. Bu söylemiyle Scipio'nun yerini değerlendirmeyince Scipio, Hannibal'a "Eğer ben seni yenmeseydim herhalde kendini 1. sıraya koyardın" deyince Hannibal onaylamıştır. Günümüzde çoğu tarihçi bu hikâyeyi uydurma olarak değerlendirmektedir.

Anıt Mezarı Gebze’de

Kendine karşı yükselen muhalefet yüzünden gönüllü sürgüne giden Hannibal, önce Selevkos İmparatorluğu olmak üzere Ermenistan'a ve Bithinia'ya giderek buradaki saraylarda askeri danışmanlık yaptı. Birçok kaynakta Bursa şehrinin kuruluşu Hannibal ile ilişkilendirilir. Bitinya Kralı Prusias'ın yanında iken Prusias'a bugünkü Bursa'nın olduğu yerde bir şehir kurmasını öğütlediği ve şehirdeki ilk içme suyu şebekesini kurduğu düşünülür.

Hannibal dünyaca ünlü bir komutan ve askeri strateji konusunda çok bilgili bir kişiliktir. Hatta Hannibal Barca'nın savaş stratejilerinden bazıları Türk Kurtuluş Savaşı'nda da Yunan kuvvetlerine karşı başarıyla kullanılmıştır. Savaş tarihçisi Theodore Ayrault Dodge, ona "askeri stratejinin babası" ünvanını vermiştir; çünkü en büyük düşmanı olan Roma bile onun savaş taktiklerini kullanmıştır. Hannibal'ın yaşamı ve savaşları birçok belgesel, oyun ve filme konu olmuştur. Her ne kadar Romalılara diz çöktürse de gururunu asla bırakmamış ve sonunu kendi getirmiştir.

MÖ 183 veya 182'de Bitinyalı yetkililer tarafından Romalılara teslim edileceğini anlayınca yüzüğünde taşıdığı bilinen zehiri içmek suretiyle intihar ederek yaşamına son vermiştir. Mezarı bilinmemekle beraber, ölüm yeri olan Gebze'de bulunan Tübitak yerleşkesinde kendi anısına yapılan bir anıt bulunmaktadır. Hannibal Anıtı, Atatürk'ün dile getirmiş olduğu Hannibal'ın mezarının bulunması ve bir anıt yapılması isteği vasiyet kabul ederek 1981'de yapılmıştır. Daha sonra Gebze yerleşkesine su getirme çalışmaları sırasında bulunan bir mezarın Hannibal'a ait olduğu sanılmaktadır.