MEMLEKETİM DİYE DEMİYORUM AMA ÇANAKKALE PEK GÜZEL

Geçtiğimiz yaz eşim Tolga’yla ilk uzun motor yolculuğumu Thassos’a yapmıştım. Sonrasında motorsiklet ile uzun yolculuğu aslında gözümde çok büyüttüğümü, sandığımdan çok çok daha keyifli olduğunu anladım. 

Tolga’nın bu yaz Harley Davidson Fat Bob modelini almasıyla acaba yine bir fırsat yaratıp motorsiklet
ile bir yerlere gidebilir miyiz diye düşünürken, motorsiklet alırken
üye olduğumuz Harley Davidson kulübü H.O.G. Bosphorus Chapter’ın düzenlediği Gökçeada turu bizi heyecanlandırdı. Toplamda 3 gün süren bu mini tur bizim için unutulmaz bir deneyim oldu. Tolga da yaklaşık 15 yıldır motorsiklet kullandığı halde, birkaç arkadaş yaptıkları turları saymazsak bu kadar büyük bir grupla yapacağı ilk motorsiklet turuydu. O da çok heyecanlıydı. Her şey belirlenmişti. Toplam 24 Harley sürücüsü
kimisi tek başına, kimisi eşiyle birlikte katılıyordu. Cuma günü sabahı hepimiz Selimpaşa Metro tesislerinde buluştuk. Tanışıp birlikte kahvaltımızı ettikten sonra 5’erli gruplar halinde hareket ederek, arada 10’ar dakikalık mesafe bırakarak yolculuğumuza başladık. Herkes ful ekipman ile, belirlenen sırada yolculuk ediyordu. Herkes güvenlik kurallarına uyuyor ve güvenliği riske atacak en ufak
bir hareket yapmıyordu. Ayrıca H.O.G. Bosphorus’un organize etmiş olduğu, 3 motorsikleti taşıma kapasitesindeki bir araç ve sürücüsü bize gerektiğinde destek vermek için eşlik ediyordu. Aynı zamanda bavullarımızı da bu araca yükleyerek yanımızda rahatça götürebildik. 

Mola verdiğimiz gözlemecide yavaş yavaş gruptaki kişilerle tanıştığımızda hepsinin çok renkli, hoşsohbet ve sıcak kanlı insanlar olduğunu gördük. Bu da bizi çok mutlu etti. 

Kulübümüzün başkanı Oğuzhan Eryılmaz, konaklama, restoranlar, gezi planımız gibi her şeyi en ince ayrıntısına kadar planlamıştı. 
Keyifli bir yolculuğun ardından öğleden sonra 3-4 gibi Gökçeada’ya ulaştık. Yukarı Kaleköy’de bulunan Yakamoz Otel’deki odamızın
ve restoranın manzarası ve
burada gün batımı bir harikaydı. Eğer Gökçeada’ya gelecekseniz burayı öneririm. Öğleden sonra zamanımızı otelimize yakın
Yıldız Koyu’nda denize geçerek değerlendirdik. 

Akşamları için adanın en ünlü restoranlarını organize etmişlerdi. 
Gezinin 2. günü 24 motor hep birlikte adanın bir ucundan bir ucuna meşhur Laz Koyu’na
doğru sürüş yaptık. Bizi tepeden çeken dronedan kendimizi izlediğimizde adanın bakir topraklarının arasında gür sesiyle Harley Davidson’larımızla grup halinde sürüş yapmak sanki bir film sahnesini andırıyordu. 2. günü Laz Koyu’nda geçirdik. Deniz mükemmeldi. 
Yeniden memleketim Çanakkale topraklarında olduğum için mutluydum... 

Cumartesi akşamı için alkol alınabileceğinden otelimizden otobüs transferi organize edilmişti. O akşam gittiğimiz Zeytinliköy’deki Son Vapur restoran mezeleriyle, yemekleriyle bizden tam puan aldı. 
Ama en keyiflisi de aylar süren pandemi sonrasında o gece çok sıcak ve hoşsohbet bir grupla, sanki yıllardır tanışıyormuşçasına samimi bir şekilde eğlenmekti. 


Pazar akşamı Tekirdağ’dan sonra İstanbul yönü çok yoğun olsa da, bu yaşadığımız deneyim tüm yorgunluğa değdi... 
Bu geziyi organize eden H.O.G. Bosphorus Chapter kulübüne ve “Haydi gidelim” diyen eşim Tolga’ya bu eğlenceli hafta sonu için çok teşekkür ediyorum. 

Bir sonraki H.O.G. maceramızı merakla bekliyorum... 

Aslı Tamer