Kim mi bunlar?

Nagi Sağlıklı Yaşam ve Sanat Merkezi’nin, yoga ve pilates üyelerinden oluşan, bir grup şehir insanı. İkincisi düzenlenen ve artık geleneksel olma yolunda hızla ilerleyen, Nagi Yoga Kampı; geçen yıl olduğu gibi bu yıl da, Muğla- Fethiye’de bulunan, Kabak Koyu’nun eşsiz doğası içinde sanki sihirli bir el dokunmuşçasına eritilerek kaybedilmiş mekânlardan biri, Turan Hill Lounge’da gerçekleşti. 24-27 Eylül tarihlerindeki kamp, bir yoga inziva kampı değil, aksine doğa ile sosyalleşme, günlük yoga ve pilates aktiviteleri, deniz-kum ve güneşi bir arada tutan sahil organizasyonları ile âdeta bir yaza veda partisi niteliğindeydi.

“Kamp boyunca; güneşin ve tatlı tatlı esen ılık rüzgârın yarattığı o muhteşem senfoni, mavinin tüm tonlarına, yeşilin her türlüsüne eşlik ederek dans etti sanki!” diyor katılımcılardan Nilüfer Rençber ve eşi. “Gece bu kadar geç yattıktan sonra, sabah 06.00’daki yoga seansına yetişmek için koşacağım hiç aklıma gelmezdi” diye ekliyor kampa İstanbul’dan katılan bir diğeri... Farklı hayatlar, farklı insanlar ve farklı hedefler… Ama buluşulan yer aynı; Nagi Yoga Kampı… 24 Eylül sabahı otelde buluşulup, bungalovlara yerleşildikten sonra, ilk iş olarak fiziksel yoga için, kuş seslerinin ormanın içinde yankılandığı bir noktaya konumlandırılmış, ahşap yoga platformunda toplanıldı. Kimi uçakla kimi de özel araçla gelmişti. Ama tüm yorgunluğa değen bir seansın ardından, herkes kendini denize attı. Sonrasında herkes odalarına çekilip dinlendikten sonra, akşamüzeri ağustos böcekleri ve doğanın tüm sesleri arasında, harika bir meditasyon herkese iyi geldi. Kampın ikinci gününün sabahı yine fiziksel yoga ile güne başlandı ve tabii onu takip eden pilates seansı. Öğleden sonra ise Hatha ve Yin yoga uygulamalarının ardından, “Çakraların Psikolojisi” ile hayat döngümüze ayna tuttuk. Saat 22.00’de başlayan gece seansında da; “Meridyen Teorisi” ile “Toprak Elementi” konusunu inceledik.

“Herkesin hayatında beliren anaforlar, tüm enerjiyi çekip götürür. Bunları ortaya çıkarmak için o anafora dalmak, içinde yol almak ve tabii ki onu yenmek gerekir. Biz bu kampta, zihnimizde oluşan ve iyiye-güzele dair ne varsa, içine çekip bizden alan, o anaforları yenmek için, atalarımıza kadar yol aldık, onlara elimizi uzattık, uzanan ellerini öptük ve kucakladık. Tüm bunlar bizim geçmişimizde yarım bıraktığımız ya da özlediğimiz şeylerdi. Bu eksikliklerin yarattığı boşluktan geçen enerji de büyük bir hızla akıp gitmekte ve büyük anaforlar yaratmakta. İşte bu seanslarla biz eksikliklerimiz ve özlemlerimizle yüzleştik. Anaforlarda boğulmamayı ve onları yenmeyi öğrendik.” diyor kampı düzenleyen Nagihan Gitgel Yiğit.

Üçüncü günün yoga ve pilates aktivitelerinin ardından, teknelerle Kelebekler Vadisi’ne gidildi. Kabak Koyu’nun en güzel yer olduğuna inananların, ne kadar yanılmış olduğunu anlamaları fazla uzun sürmedi. Öyle ki, planlanan dönüş saatine 3 saatlik bir ilave yapmak kaçınılmaz oldu. Kelebekler Vadisi’nde; sakinlik, dinginlik, çocukların kumsalda, coşkuyla deniz kabuğu toplaması gibi bir sürü güzel anı, gülümseyen yüzler biriktirildi. Kahkaha ve neşeli çığlıklarla gelinen vadiden, sevgi dolu ve hoşgörülü yüzler ile birlikte, aynı coşku içinde Kabak Koyu’na dönüldü.

Aynı günün akşamı ise, kumsalda kadim Likya halkının duygularını hissetmek ve o duygularla bütünleşmek için herkes sahilde yerlerini aldı. Kumların üstünde mumlar yakıldı. Müzik için gereken tüm tertibat hazırlandı. Gecenin karanlığı dalgaların sesine karışırken, yıldızların aslında ne kadar çok olduğunu fark etti katılımcılar. Zamanda kaybolmuş Likya halkı, çağlardan çıkıp gelmişti sanki. Kısacası orada bulunan herkes yavaş yavaş yeniyordu, içindeki anaforları…

Ve son gün, son seans; huzur ve dinginliğin zirvesiyle tamamlandı. Artık tekrar plan yapılmaya başlandı, çünkü şehir yaşamı yaklaşıyordu ne yazık ki. Ama bir farkla; kampa katılanlar, dönüşlerini değil, önümüzdeki kampı ve kampa nasıl geleceklerini planlıyordu. Herkes hararetle birbirine telefon numaralarını veriyor, görüşmek ve bir sonraki kampta bir arada olabilmek için… Dönüşlerin klasik fotoğraf çekimleri, aceleyle verilen pozlar, her an her yerde olmak, ortamı son ana kadar yaşamak, dönüşü mümkün olduğunca geciktirmek… Bu yüzdendi tüm çabalar.

Nagihan Hoca’nın yüzündeki belirgin gülümseme de bu yüzdendi. Demek ki “anaforlar” yenilmişti… Nihayet beklenen ama istenmeyen an geldi. Bir şey unutmamak ve geride bırakmamak için fırlatıldı etrafa nazarlar. Geride bir şeyler kalmıştı elbette. Ama zaten kimse o bırakılan şeyleri yanına almak istemiyordu. Moral ve tüm güzellikler yeterince yer kaplamıştı…


Adres: Karabaş mahallesi Şehit Musa Sokak Abdullah Doğan iş merkezi No :32 D:6 İzmit KOCAELİ

Telefon: (0262) 323 25 12

Instagram: nagipilates