Güngör Arslan’ın ardından şimdi herkes onu konuşuyor. Herkes gazeteciliğinden, bu işi nasıl bir aşk ile yaptığından, doğru ve yanlışlarından bahsediyor. Herkesin kabul ettiği en önemli özelliği; cesareti, kimseden ve hiçbir şeyden korkmaması. (ölümden dahi, hatta ölüme hayatı boyunca meydan okuması) 

Biz onunla hayatımızın 10 yılını birbirimizden hiç ayrılmadan yaşadık. Hem Bizim Kocaeli Gazetesi’nde başarıyla geçen çalışma yıllarımız hem de inanılmaz yoğun iş tempomuzun arasında dünyayı gezip dolaşmalarımız… Hayatımın enteresan bir dönemiydi ve hiç unutamayacağım anılar biriktirdim. Biliyorum ki Güngör Arslan’da aynı şekilde bu anıları hiç unutmayacaktı. Birçok ortamda yaşadığımız enteresan hikâyeleri anlattığını biliyordum. Aynı benim anlattığım gibi..

Belki daha sonra bu hikâyelerimizden ara ara bahsederim.

Güngör abim; hayvanları seven, doğaya aşık, kızdı mı pire için yorgan yakabilen, sinirlendikten sonra çabuk yatışan, insanlara espri yapıp takılmayı çok seven, tam bir alışveriş tutkunu (belki de en anlaşamadığımız yanımız buydu, bir mağazaya girdi mi çıkmak bilmezdi), yardıma muhtaç biri görürse mutlaka el uzatan, hiperaktif, atarlı giderli konuşulursa asla bir şey elde edilemeyen (her kim olursa olsun), hayat dolu ama ölümden hiç mi hiç çekinmeyen, eşi benzer zor bulunur çok farklı ve dobra biriydi.

Maalesef, güneşli bir cumartesi öğle saatlerinde ( tam da sevdiği gibi, hafta sonu öğle saatleri ve hava güzel. Mutlaka güzel bir planı olurdu ) çok üzüldüğümüz şok edici bu olay oldu.

Ailesine, tüm dost ve sevdiklerine başsağlığı diliyorum. Bir dağ gitti, bir kale gitti. İyisiyle kötüsüyle bir Güngör Arslan geldi ve geçti… 

Seni unutmayacağım, huzur içinde uyu..