Müzik yolculuğunuz nasıl başladı?

Müziğe ilk adımımı ilkokul yıllarında katıldığım mandolin kursuyla attım. O dönem sadece bir merak gibi görünse de müzikle bağım hiç kopmadı. Daha profesyonel anlamda ise lise yıllarında kurduğumuz orkestrada klavye çalarak sahne almaya başladım. Evimizde her zaman enstrümanlar olurdu. Amcam çok yetenekliydi; neredeyse çalmadığı enstrüman yoktu. Onun yanında müzikle daha fazla zaman geçirdikçe bu ilgi giderek tutkuya dönüştü.

Kuzenimin küçük orguyla başlayan denemelerimiz, İzmit’in ilk batı tarzı orkestralarından biri hâline gelen grubumuzla düğünlerde, konserlerde ve çeşitli etkinliklerde sahne almamıza kadar uzandı.

Müziğin bana kattığı en değerli şey ise, insanlarla duygusal bir bağ kurabilme gücü oldu.

Kendi stüdyonuzu kurma fikri nasıl doğdu?

Stüdyo ortamıyla ilk tanışmam orkestrada bulunduğum dönemlere denk geliyor. O yıllarda kendi bestelerimi içeren bir kaset çalışması hazırlarken, İstanbul’da Savaş Bağcan’ın stüdyosuna sık sık giderdim. Seslerin ve teknik dünyanın birleştiği o atmosfer beni büyülemişti.

Teknolojinin gelişmesiyle büyük prodüksiyon stüdyolarının yerini “home studio” sistemleri almaya başlayınca, yıllardır içimde taşıdığım hayal için “Artık zamanı geldi.” dedim ve kendi stüdyomu kurdum.

Stüdyo ortamınızda nasıl bir atmosfer ve anlayış var?

Kayıt stüdyolarında genellikle stres ve performans baskısı olur. Ev stüdyosu ise bunun tam tersine rahatlık sağlar. Benim stüdyomda amaç, bir sohbet havasında; samimi, doğallığını kaybetmeyen bir üretim ortamı oluşturmak.

Burası ağırlıklı olarak mix ve mastering odaklı çalışılan bir alan. Kayıt alınması gerektiğinde tüm ekipmanımız hazır; gerektiğinde vokal veya enstrüman eklemeleri de yapabiliyoruz.

Kısacası burası, rahat, sıcak ve müziğin kıymetini bilen bir çalışma alanı.

Önümüzdeki süreçte hedefleriniz neler?

Müzik sektörü, yapay zekâ ile birlikte büyük bir dönüşümün içinde. Ben de bu değişimi yakından takip ederek, duyguyu kaybetmeyen hibrit çalışma sistemlerine ağırlık vermeyi planlıyorum.

Zaman zaman kendi aranjelerimi de bir çatı altında toplamak istesem de yoğunluğumuz buna her zaman izin vermiyor. Yine de üretmeye, paylaşmaya ve gelişmeye devam edeceğim.

Müzik benim için bir yolculuk ve bu yolculuğun hiç bitmemesini istiyorum.

Bu alanla ilgili eğitim almak gerekir mi? Siz nasıl bir eğitim sürecinden geçtiniz?

Evet, kesinlikle eğitim şart. Ben Avusturya’da Lift Audio’da eğitim aldım. Türkiye’de ise Emrah Çelik, Berkant Merdivan, Kurtuluş Güven ve Doruk Somunkıran gibi değerli hocalarla çalışma fırsatım oldu. Daha sonra Galatasaray İTM’de eğitimimi sürdürdüm ve sektörün öncülerinden Suden Pamir’den ders aldım.

Gençlere tavsiyem:

Bugün bilgiye ulaşmak çok kolay. Online dersler, videolar, kurslar, kitaplar… Hepsi elinizin altında. Eskiden büyük prodüksiyon stüdyoları olmadan bu iş yapılamazdı; şimdi küçük bir home studio ile bile çok kaliteli işler çıkarmak mümkün.

Önemli olan, durmadan öğrenmek ve denemekten vazgeçmemek.